Analiz

Yeni Küresel Ticaret Dengesi: MERCOSUR-AB Serbest Ticaret Anlaşması

MERCOSUR ve AB, Montevideo Zirvesi’nde 25 yıl süren müzakerelerin ardından Serbest Ticaret Anlaşması’na imza atmıştır.
Anlaşma, MERCOSUR ülkeleri için AB pazarına erişim fırsatı sunmaktadır.
AB ülkelerinin çevresel ve tarımsal konulardaki kaygıları onay sürecini zorlu bir hale getirebilir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English

6 Aralık 2024 tarihinde Güney Ortak Pazarı (MERCOSUR) ve Avrupa Birliği (AB), 25 yıl süren müzakerelerin ardından tarihi bir anlaşmaya imza atmıştır.[1] Montevideo’da düzenlenen MERCOSUR Zirvesi sırasında ilan edilen bu Serbest Ticaret Anlaşması (FTA), dünyanın en büyük ve en kalabalık ticaret bölgelerinden birini oluşturmayı hedeflemektedir. AB ve MERCOSUR arasında tahmini 60 bin firmanın ticaret yaptığı bu yeni düzen, ticareti kolaylaştırarak hem ekonomik büyüme hem de siyasi işbirliği açısından büyük bir potansiyel sunmaktadır. Ancak anlaşmanın çevresel, ekonomik ve sosyal etkileri ile onay sürecinde karşılaşılabilecek zorluklar, bu tarihi adımın geleceği üzerinde soru işaretlerine neden olmaktadır.

MERCOSUR-AB anlaşmasının en önemli yönü, iki taraf arasında ticaret hacmini artırma potansiyelidir. MERCOSUR ülkeleri, tarım ürünleri ve hammaddelerini daha düşük gümrük vergileriyle Avrupa pazarına sunma şansına sahip olabilecektir. Örneğin Brezilya ve Arjantin gibi ülkeler, güçlü tarım sektörlerini AB’nin yüksek talepli pazarına açarak ekonomik büyümelerini hızlandırabilir. Aynı şekilde AB ülkeleri de otomotiv, teknoloji ve ilaç sektörlerinde Latin Amerika’ya daha kolay erişim sağlayarak küresel pazarlarını genişletebilir.

Bu anlaşma, istihdam yaratımı açısından da önemli bir fırsat sunmaktadır. Yeni ticaret yollarının ve yatırımların açılması, her iki bölgede de daha fazla iş imkânı yaratabilir. Özellikle Latin Amerika’da küçük ve orta ölçekli işletmelerin Avrupa’yla işbirliği yaparak büyüme potansiyelleri artacaktır. Bu durum, bölgesel ekonomik kalkınmayı destekleyen bir itici güç olarak görülebilir. Bunlara ek olarak Paraguay gibi işçi göçü veren ülkelerde iç pazarın büyümesi ve ekonominin hareketlenmesi adına da bu anlaşmanın çok önemli olduğunu söylemek mümkündür.

MERCOSUR, 1991 yılında Asunsion Anlaşması ile Güney Amerika ülkeleri arasında ticareti kolaylaştırmak ve ekonomik işbirliğini artırmak amacıyla kurulmuş bir bölgesel ticaret bloğudur. AB’yle ilişkiler, 1995 yılında başlayan işbirliği anlaşmalarıyla şekillenmiştir. Ancak müzakereler tarım ve çevre politikaları gibi konularda yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle müzakereler askıya alınmıştır. 2019 yılında bir taslak anlaşma üzerinde uzlaşı sağlansa da çevresel ve siyasi kaygılar nedeniyle onay süreci ilerleyememiştir. Montevideo Zirvesi, bu tıkanıklığın aşılması için tarihi bir fırsat sunmuştur.

MERCOSUR liderleri ve üyeleri, AB ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması’nı hem ekonomik hem de siyasi bir kazanım olarak değerlendirmektedir. Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei, serbest ticaretin refahı artıracağına dair inancını vurgulayarak bu anlaşmanın bölgesel işbirliğini güçlendireceğini belirtmiştir.[2] Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva ise MERCOSUR’un küresel ticarette daha etkin bir oyuncu haline gelmesi için bu anlaşmayı önemli bir adım olarak görmektedir.[3] Özellikle Brezilya, tarım ve enerji sektörlerindeki güçlü konumunu AB’yle daha geniş bir işbirliği platformuna taşımayı hedeflemektedir.

MERCOSUR-AB anlaşmasının ekonomik etkileri oldukça geniş kapsamlıdır. AB, bu anlaşmayla birlikte Latin Amerika’nın tarımsal ürünlere olan talebini karşılayacak ve otomotiv, kimya ve teknoloji ürünlerini MERCOSUR pazarına sunabilecektir. Anlaşmanın hayata geçmesiyle MERCOSUR ülkeleri de yıllık ticaret hacimlerinde ciddi artışlar beklemektedir.

AB açısından bu anlaşma hem ekonomik hem de stratejik açıdan önemli faydalar sunmaktadır. MERCOSUR, zengin doğal kaynakları, büyüyen pazarları ve çeşitlenen ekonomik yapısıyla AB’nin ticaret ve yatırım hedefleri için ideal bir ortak olarak öne çıkmaktadır. Anlaşma, AB ülkelerine MERCOSUR’un geniş tarım ürünleri ve hammadde yelpazesine daha kolay erişim imkânı sağlayarak ticaret hacmini artırma fırsatı sunmaktadır. Aynı zamanda AB’nin otomotiv, teknoloji ve kimya sektörlerindeki güçlü varlığını Latin Amerika’da genişletmesi için yeni kapılar açmaktadır. Bu ticari bağlar, iki taraf arasında ekonomik işbirliğini derinleştirirken, her iki bölgede de istihdam yaratma ve ekonomik büyümeyi teşvik etme potansiyeli taşımaktadır. MERCOSUR’un genç ve dinamik nüfusu da AB için gelecekteki ticaret fırsatları açısından umut verici bir pazar oluşturmaktadır.

Anlaşmanın çevresel etkileri, özellikle sürdürülebilirlik konusunda tartışmalara yol açmaktadır. Avrupa’daki çevre savunucuları, MERCOSUR ülkelerinde görülen ormansızlaşma sorununa dikkat çekerek bu konuda daha fazla önlem alınmasının önemini vurgulamaktadır. Amazon yağmur ormanlarının korunması, yalnızca bölge için değil, aynı zamanda küresel çevre dengesi açısından da kritik bir rol oynamaktadır. Bu nedenle AB’nin çevresel standartları güçlendiren düzenlemelerle süreci desteklemesi beklenmektedir.

Sosyal açıdan bu tür anlaşmalar, özellikle küçük ölçekli çiftçiler ve düşük gelirli kesimler için yeni fırsatlar yaratırken, aynı zamanda bazı düzenlemeler ve reformlar yapılmasını da gerekli kılabilir. MERCOSUR ülkelerindeki çiftçilerin, AB’nin büyük ölçekli tarım şirketleriyle rekabet edebilme kapasiteleri, taraflar arasında işbirliğini derinleştirecek politikalarla desteklenebilir. Bu süreçte, kırsal bölgelerdeki ekonomik dengenin korunması ve gelir eşitsizliklerinin önlenmesi, anlaşmanın sosyal faydalarını maksimize etmek açısından önemli olacaktır. Ayrıca kırsal kesimlerdeki ekonomik faaliyetlerin çeşitlendirilmesi ve yerel üreticilerin güçlendirilmesi, bu anlaşmanın potansiyel zorluklarını aşmayı kolaylaştırabilir. Bu bağlamda anlaşma, sadece ticari değil, aynı zamanda kırsal kalkınma ve sosyal iyileştirmeler için bir fırsat olarak değerlendirilebilir.

MERCOSUR-AB Serbest Ticaret Anlaşması, iki büyük ekonomik bloğun ortaklık yolunda attığı tarihi bir adımdır. Ancak bu anlaşmanın başarıya ulaşması için ekonomik faydaların, çevresel sorumlulukların ve sosyal etkilerin dikkatlice dengelenmesi gerekmektedir. Anlaşma, her ne kadar imzalanmış olsa da henüz onay süreci devam etmektedir. Montevideo Zirvesi, anlaşmanın teknik ve siyasi boyutlarında önemli bir ilerleme sağlasa da çevresel kaygılar, anlaşmanın onay sürecinde zorluklar yaratabilir. MERCOSUR ve AB, bu tarihi fırsatı değerlendirirken, küresel ticaretin geleceğini şekillendirme konusunda önemli bir rol üstlenmektedir.


[1] “MERCOSUR-EU FTA Signed at Last”, Merco Press, 6 Aralık 2024, https://en.mercopress.com/2024/12/06/MERCOSUR-eu-fta-signed-at-last, (Erişim Tarihi: 03.01.2025).

[2] “Scholz, Milei in Favour of a Swift Conclusion to EU-Mercosur Deal”, Buenos Aires Times, 1 Eylül 2024, https://www.batimes.com.ar/news/economy/scholz-milei-in-favour-of-a-swift-conclusion-to-eu-mercosur-deal.phtml, (Erişim Tarihi: 03.01.2025).

[3] “Brazil’s Lula Says He Is Ready to Sign EU-Mercosur Trade Deal”, Reuters, 26 Eylül 2024, https://www.reuters.com/world/brazils-lula-says-he-is-ready-sign-eu-mercosur-trade-deal-2024-09-25/, (Erişim Tarihi: 03.01.2025).

Ali Caner İNCESU
Ali Caner İNCESU
Ali Caner İncesu, 2012 yılında Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olmuştur. Eğitimine Kapadokya Üniversitesi Turist Rehberliği ön lisans programıyla devam etmiş ve 2017 yılında mezun olmuştur. 2022 yılında Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Seyahat İşletmeciliği ve Turizm Rehberliği alanlarında yüksek lisans eğitimlerini başarıyla tamamlamıştır. 2024 yılında Amerika Birleşik Devletleri Maryland Üniversitesi (UMGC) Siyaset Bilimi lisans programından mezun olmuştur. 2023 yılı itibariyle Kapadokya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde doktora eğitimine devam etmektedir. 2022 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri’nden kendi isteğiyle ayrılmasına müteakip, Paraguay Cumhuriyeti Büyükelçiliği Ankara’da özel danışmanlık görevi yürütmüştür. İleri seviyede İspanyolca ve İngilizce bilmekte olup, İngilizce ve İspanyolca dillerinde yeminli tercümandır. Çalışma alanları Latin Amerika, ABD, Uluslararası Hukuk ve Turizm üzerinedir

Benzer İçerikler