28 Mart 2023 tarihinde Yunanistan Başbakanı Kriakos Miçotakis, genel seçimlerin 21 Mayıs 2023 tarihinde düzenleneceğini duyurmuştur. Konuya ilişkin açıklamasında Miçotakis, hiçbir partinin tek başına hükümet kuracak parlamento çoğunluğunu elde edememesi halinde seçimlerin 2 Temmuz 2023 tarihinde yenileneceğini belirtmiştir.[1]
Söz konusu ülkedeki sisteme göre, seçimlerin ilk aşamasında yüzde 45 oy alan parti tek başına hükümet kurabilirken; hiçbir partinin bu orana ulaşamaması durumunda seçimler yenilenmekte ve yenilenen seçimlerde birinci olan parti, koalisyon hükümeti kurma noktasında yetki almaktadır.[2] Kamuoyu araştırmalarına bakıldığında, seçimlerin ikinci tura kalacağı kesin gibi görünmektedir. Zira hiçbir partinin yüzde 45 oy alması beklenmemektedir. Bu da Miçotakis liderliğindeki Yeni Demokrasi Partisi’nin tek başına iktidarının sona ereceğine işaret etmektedir.
Bu noktada belirtmek gerekir ki; 2022 yılının Eylül ayında yapılan anketlerde Yeni Demokrasi Partisi’nin oyu yüzde 34,5 seviyesinde gözükürken; Radikal Sol Koalisyon’un (SYRIZA) oyları yüzde 26,5 ve Değişim Hareketi’nin (PASOK) de yüzde 12 bandında olduğu tespit edilmiştir.[3] Ancak aradan geçen zamanda seçmen eğilimlerinde bazı değişikliklerin yaşandığı görülmektedir. Nitekim 2023 senesinin Mart ayı itibarıyla Yeni Demokrasi Partisi ile SYRIZA arasındaki farkın 2,9 puana düştüğünü belirten anketler yayınlanmaktadır.[4] Bu da Yunanistan’da zorlu bir seçim rekabetinin yaşandığını gözler önüne sermektedir.
Esasen son aylara kadar Yeni Demokrasi Partisi’nin iktidarını sürdürmesinin önünde ciddi bir engel bulunmadığı düşünülmüştür. Bu anlamda iç ve dış konjonktürün Miçotakis yönetiminin lehine olduğu yönünde bir fikir ön plana çıkmıştır.
Bahse konu olan durumu açmak gerekirse, Yunanistan’ın 2010’lu yıllarda yaşadığı ekonomik krizin etkilerini büyük ölçüde aşmış olmasının ve özellikle de Rusya-Ukrayna Savaşı’nın yarattığı krizlerden en az etkilenen Avrupalı devletlerden biri olması nedeniyle Yunan halkının istikrardan yana oy kullanacağı fikri genel kabul görmüştür. Nitekim Yunanistan’ın Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından gerek enerji merkezi olma çabası içerisine girmesi gerekse de kış turizmi bağlamında kendisini öne çıkarmaya muvaffak olması, mühim bir başarı olarak değerlendirilmiştir.
Dış politika boyutunda da Yunanistan’ın Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri’yle (ABD) uyumlu çalıştığı bilinmektedir. Bir yandan Rusya’ya petrolde tavan fiyatı uygulamasının ateşli bir savunucu olarak ABD’nin takdirini kazanan Miçotakis yönetimi; diğer taraftan da Doğu Akdeniz’deki gayrıhukuki tezlerini ABD ve AB üyesi ülkelerin enerji firmalarıyla meşrulaştırmaya çalışmış ve bir anlamda verdiği rüşvetlerle uluslararası konjonktürü kendi lehine çevirme konusunda görece aşama kaydetmiştir. Buna Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de Mısır ve İsrail gibi aktörlerle olan yakın ilişkileri ve askeri modernizasyon iddiası çerçevesinde yürüttüğü silahlanma politikası kapsamında ABD, Almanya ve Fransa gibi aktörlerle geliştirdiği işbirlikleri de dahildir. Dolayısıyla Batı’nın Yunanistan’da iktidar değişikliği yaşanmasını istemediğini öne sürmek mümkündür.
Böylesi bir atmosferde seçim yaklaştıkça Yeni Demokrasi Partisi’nin oylarını arttırması ve yüzde 45 eşiğine ulaşarak tek başına iktidar olması gibi bir beklenti egemen görüşü teşkil etmiştir. Fakat beklentinin aksine SYRIZA’nın oy farkını hızla kapattığı görülmektedir. Kampanya sürecinin hız kazanmasının ardından SYRIZA’nın birinci parti haline gelmesi bile olasılık dahilindedir.
Yunanistan’daki seçim atmosferinde rüzgarın yönünün değişmesinde ise iki gelişmenin etkili olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki, hem iç politikada hem de dış siyasette ve özellikle de Avrupa Parlamentosu’nda Miçotakis’e yönelik baskının artmasına sebebiyet veren dinleme skandalıdır. Yunanistan’da Başbakan’a bağlı istihbarat kurumunun muhalif siyasetçileri dinlemesi geniş yankı uyandırmış ve hem iç kamuoyunun hem de uluslararası toplumun tepkisini çekmiştir.
Her ne kadar Miçotakis yönetimi, dinlemelerin kendileri dışında geliştiğini dile getirse de bu olasılık, Miçotakis’in kendisine bağlı olan kurumlara hakim olamadığı anlamına gelmekte ve prestij kaybını beraberinde getirmektedir. Lakin meselenin çok daha tepki çeken yanı, bu olayın Başbakan’dan bağımsız gerçekleşmiş olamayacağı fikridir. Bu da Miçotakis’in otoriterleştiği yönündeki iddiaların tartışılmasına yol açmıştır. Öyle görünüyor ki; SYRIZA ve PASOK, bu konu vesilesiyle seçmen üzerindeki etkisini arttırmıştır.
Miçotakis yönetiminin seçmendeki karşılığını azaltan bir diğer hadise ise 28 Şubat 2023 tarihinde Larisa kentinin 26 km uzağındaki Tempi bölgesinde meydana gelen ve 57 kişinin ölümüne sebebiyet veren tren kazasıdır. Miçotakis yönetimi, kazanın ardından Ulaştırma Bakanı Kostas Karamanlis’in istifasını kabul ederek; hükümete yönelik tepkiyi bertaraf etmek istemişse de 2023 yılında aynı hatta iki trenin birbirine çarpması, demiryolu modernizasyonu bakımından Atina yönetiminin kayda değer bir ilerleme kat edemediğini ortaya koymuş ve bu da kararsız seçmeni muhalefete yöneltmiştir, denilebilir.
Sonuç olarak Yunanistan seçimleri yaklaştıkça, rüzgar muhalefetten yana esmektedir. Her ne kadar mevcut durumda kamuoyu eğilimini gösteren anketlerde Yeni Demokrasi Partisi birinci sırada yer alsa da SYRIZA’nın yükseliş trendinde olduğu açıktır. Her ne kadar Yunanistan seçimlerinin ilk aşamada tamamlanması mümkün değilse de ikinci turda SYRIZA-PASOK koalisyonu sürpriz olmayacaktır.
[1] “Yunanistan’da Seçim Tarihi Açıklandı: 21 Mayıs”, BBC Türkçe, https://www.bbc.com/turkce/articles/cw091nnzdrpo, (Erişim Tarihi: 31.03.2023).
[2] Aynı yer.
[3] “Ruling ND Maintains 8-pt Lead over SYRIZA”, Ekathimerini, https://www.ekathimerini.com/news/1193824/ruling-nd-maintains-8-pt-lead-over-syriza/, (Erişim Tarihi: 31.03.2023).
[4] “Poll finds ND’s Lead over SYRIZA Slips to 2.9 Points”, Ekathimerini, https://www.ekathimerini.com/news/1206700/poll-finds-nds-lead-over-syriza-slips-to-3-2-points/, (Erişim Tarihi: 31.03.2023).