Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, 2 Nisan 2025 Salı günü Rusya’ya resmi bir ziyarette bulunduğu sırada yaptığı açıklamada, Çin-Rusya ortaklığının sadece iki halkın yararına olmadığını, aynı zamanda küresel çok kutupluluğu ve uluslararası ilişkilerin demokratikleşmesini de desteklediğini söylemiştir. Wang, Çin ve Rusya’nın küresel güçler ve BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri olarak dünya barışı ve kalkınması için özel sorumluluklar taşıdığını ifade etmiştir.[1]
Çin ve Rusya arasındaki ilişkiler, çok kutuplu dünya düzenini destekleyen bir yönde ilerlemektedir. Taraflar, stratejik işbirliklerini güçlendirerek karşılıklı kazanç sağlayan ikili ilişkilerini her seferinde bir adım öteye taşımaktadır. Bu sayede üçüncü taraflarla yapılan ittifaklar, çatışmalara yol açmadan barış ve istikrarı korumaya, teşvik etmeye yönelik şekillenmiştir. Çünkü bu yaklaşım, yeni ittifaklar ve diplomatik çözümlerle farklı kutupların varlığını desteklemekte ve küresel yapıyı daha dengeli hale getirmeyi hedeflemektedir.
Çin-Rusya ilişkilerinin yeni bir büyük ülke ilişkileri modeli örneği teşkil ettiğini, çalkantılı ve değişen dünyada istikrar sağlayıcı bir güç olduğunu ifade eden Wang, “ittifak yapmama, çatışmama ve herhangi bir üçüncü tarafı hedef almama” ilkesinin uluslararası ilişkilerde öncü bir girişim olduğunu ve Çin-Rusya ilişkilerinin gelişimi için kaçınılmaz bir tercih olduğunu da sözlerine eklemiştir.[2]
Çin ve Rusya ilişkileri iki ülke arasında bir ortaklığın dışında küresel düzene yönelik yeni bir yaklaşımı simgelemektedir. Bu yaklaşım, küresel istikrarın korunmasında ve daha yapıcı bir yol izlenmesinde diğer ülkeler için bir örnek teşkil etmektedir. Böylece ülkeler arasında kutuplaşma yerine daha dengeli ve yapıcı işbirliklerinin oluşmasına zemin hazırlayan, küresel sorunlara daha adil ve kapsayıcı bir çözüm ortamının geliştirilmesi teşvik edilmektedir.
Wang ayrıca, adil ve düzenli bir çok kutupluluğun savunulması, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve BRICS gibi çok taraflı platformlarda yakın işbirliğinin geliştirilmesi, Küresel Güney’in güçlü birlik sesinin yükseltilmesi, kendi kendini güçlendirmesi ve insanlık için ortak geleceğe sahip bir toplum hedefine doğru yürünmesi gerektiğini vurgulamıştır.[3]Yani iki ülke arasındaki işbirliği, çok taraflı platformlarda da güçlü bir işbirliğinin pekişmesinde rol oynayacak potansiyele sahiptir. Bu sayede küresel düzenin istikrarı artarken uluslararası örgütlerdeki işbirliği de Küresel Güney’in uluslararası arenada daha fazla temsil edilmesini sağlayacaktır.
Bir yandan BRICS gibi platformlardaki işbirlikleri, Batı merkezli finans sistemlerine alternatif oluşturarak çok kutuplu düzeni desteklerken, düşük ve orta gelirli gelişmekte olan ülkelere finansman kaynakları sağlayarak kalkınmalarına yardımcı olacaktır. Diğer bir taraftan ŞİÖ gibi bölgesel güvenlik odaklı platformlarla da olası güvenlik tehditlerine karşı ortak mücadeleyi destekleyerek ülkeler arası güvenin artmasını ve diplomatik diyalogların güçlenmesini pekiştirecektir.
Çin-Rusya işbirliğindeki gelişmeler, teknoloji ve altyapı yatırımlarının desteklenmesine de katkı sağlayacaktır. Rusya, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ne (KYG) Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) bünyesinde entegre olmaktadır. Çeşitli altyapı, enerji ve ticari alanlardaki projelerle Rusya’nın Asya pazarına olan entegrasyonu hızlanmış ve Çin’in KYG ile daha geniş coğrafyalarda etkin hale gelmesi kolaylaşmıştır. Bu da tıpkı diğer işbirlikleri gibi gelişmekte olan ülkelere finansman, sürdürülebilir kalkınma fırsatları sunmuş ve küresel ticarette daha dengeli, çok taraflı düzen alternatiflerinin oluşmasını sağlamıştır.
Mevcut Batı baskısı göz önünde bulundurulduğunda ise Çin-Rusya ikili işbirliği, alternatif pazar ve finans sistemleri ile taraflara ekonomik dayanışma ortamı oluşturmaktadır. Çin, Rusya’nın en büyük ticaret ortağı konumunda bulunurken, Rusya da Çin’in enerji tedarikinde kilit rol oynamaktadır. KYG kapsamında demiryolları, limanlar ve ticaret merkezleri üzerinden lojistik işbirliği de ilerleme kaydetmiştir.
Çin’in Rusya’yla işbirliği içerisinde olması, mevcut Ukrayna Krizi düşünüldüğünde Batı’yla ilişkilerinde gerilimlere neden olurken Avrupa’nın Çin’le ekonomik ilişkilerinin daha karmaşık bir hal almasına yol açmıştır. Avrupa ve Çin arasındaki ilişkiler belirli alanlarda olumlu seyretse de ticaret politikalarında halen devam etmekte olan anlaşmazlıklar mevcuttur. Bu durum da Çin ve Avrupa Birliği (AB) arasındaki karşılıklı ticaretin aksamasına veya tedarik sıkıntılarına sebep olmaktadır. Böylece Çin ve Rusya arasındaki stratejik ortaklığın yalnızca küresel siyasette değil, doğrudan ticari ve endüstriyel alanlarda da dinamikleri değiştirecek etkilere sahiptir.
Bu ikili işbirliği güçlendikçe Çin ve Rusya arasındaki stratejik ortaklık ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda genişledikçe, mevcut Batı merkezli düzen yerini çok taraflı, çok merkezli yapılara bırakacak ve etkisi zayıflayacaktır. Bu da ABD ve müttefiklerini yeni stratejiler geliştirmeye yönlendirecektir. Bu bağlamda Batı, kendi pozisyonunu koruyabilmek için Hint-Pasifik’teki müttefikleriyle ilişkilerini güçlendirecek, ekonomik yaptırımları çeşitlendirecek veya diplomatik diyaloglarını artırma yoluna gidecektir.
Çin ve Rusya’nın alternatif oluşturan siyasi ve ekonomik alanlardaki artan etkisiyle birlikte Batı ve ABD merkezli küresel yapı zayıflayacağından, bölgesel güçlerin belirleyici olduğu bir yapıya doğru bir sürece girilecektir. Batı ve ABD tamamen gücünü kaybetmese de Rusya ve Çin’e yönelik politikaları zamanla etkisini kaybedecek ve Çin ile Rusya, önümüzdeki süreçlerde küresel sistemde daha güçlü aktörler olarak ön plana çıkacaklardır.
[1] “China-Russia ties benefit global multipolarity: Chinese FM”, Xinhua News Agency,https://english.news.cn/20250401/98f771b7de954e53957b1bf93300aa0f/c.html, (Erişim Tarihi: 02.04.2025).
[2] Aynı Yer.
[3] “Russian President Putin meets with visiting Chinese FM”, Global Times, https://www.globaltimes.cn/page/202504/1331359.shtml, (Erişim Tarihi: 02.04.2025).