Analiz

Ulusların Çöküşü: Enerji Yoksulluğu ve Küresel Politikalara Etkisi

Enerji yoksulluğu, sürdürülebilir kalkınma ve iklim değişikliği hedeflerine ulaşılmasını zorlaştırmakta, gelecekte küresel bir krize dönüşme potansiyeli taşımaktadır.
Enerji yoksulluğu genellikle düşük gelirli ülkelerde yoğunlaşmış olsa da gelişmekte olan ülkelerde de bu sorunun yaygın olduğu gözlemlenmektedir.
Bu durum, kaynak sıkıntısı çeken büyük şehirlerde sosyal gerginliklere neden olabilir ve ülkeler arasındaki ekonomik eşitsizlikleri artırabilir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Dünya genelinde 770 milyon insan hâlâ elektrik erişiminden yoksundur ve yaklaşık 2,6 milyar insan, yemek pişirme gibi temel ihtiyaçlarını sağlıksız ve verimsiz yakıtlarla karşılamaktadır.[1] Enerji yoksulluğu genellikle düşük gelirli ülkelerde yoğunlaşmış olsa da gelişmekte olan ülkelerde de bu sorunun yaygın olduğu gözlemlenmektedir. Bu durum, düşük altyapı yatırımları, yetersiz kaynaklar, jeopolitik sorunlar ve yüksek enerji fiyatları gibi çeşitli nedenlere bağlanmaktadır.[2]

Enerji yoksulluğu, ekonomik büyüme ve sosyal gelişmeyi sınırlarken, eğitim, sağlık ve genel yaşam kalitesinde büyük bir eşitsizliğe yol açmaktadır. Örneğin elektriğe erişimi olmayan haneler, çocuklarının eğitiminde kısıtlı aydınlatma kaynaklarıyla mücadele ederken, hastaneler gerekli medikal cihazları çalıştıramayarak sağlık hizmetlerini sürdürülebilir bir şekilde sunamamaktadır.[3] Bu durum, ekonomik fırsat eşitliğini baltalamakta ve sosyal istikrarı tehdit etmektedir.

Yapılan çalışmalara göre bir hanenin toplam enerji harcamaları aylık veya yıllık bütçesinin %25’ini aştığında “enerji yoksulu” olarak nitelendirilmektedir. Elektrik sektörü için bakıldığında aylık 100 kWh-yıllık 1200 kWh’dan daha az elektrik tüketen veya toplam bütçesinin %10’undan fazlasını elektrik gideri için ayıran hane halkları elektrik yoksulu olarak adlandırılmaktadır. Su yoksulu statüsü için sınırlara bakıldığında gelişmiş ülkelerde yoksulluk sınırı %3, gelişmekte ve yoksul ülkeler için değerlendirme kriteri, toplam bütçeden %5-6’nın üzerinde bir giderin su için ayrılmasıdır.

Doğal gaz için özel bir çalışma yapılmamıştır. Fakat toplam yoksulluk değerlendirme yüzdesi üzerinden gidildiğinde bir hanenin “doğal gaz yoksulu” olarak nitelendirilmesi için kullanılabilir gelirinin %10’undan daha fazlasını doğal gaz harcaması için ayırması gerektiğini söyleyebiliriz. Bu yüzdelik dilimler ülkelerin ekonomilerine ve gelişmişliklerine göre değişiklikler gösterebilir.[4]

Enerji yoksulluğu, sürdürülebilir kalkınma ve iklim değişikliği hedeflerine ulaşılmasını zorlaştırmakta ve gelecekte küresel bir krize dönüşme potansiyeli taşımaktadır. Öncelikle enerji yoksulluğu olan bölgelerde fosil yakıtlara olan bağımlılık, karbon emisyonlarını artırarak iklim değişikliğini hızlandırmaktadır. IEA’nın 2022 yılı raporuna göre, gelişmekte olan ülkeler karbon salınımını azaltmak için yeterli yenilenebilir enerjiye erişemediklerinden dolayı düşük maliyetli ancak çevreye zarar veren fosil yakıtlara yönelmektedir. Bu da küresel ısınmayı artırarak çevresel krizleri tetiklemektedir.

Enerji yoksulluğu, aynı zamanda sosyal ve ekonomik istikrarsızlığa yol açarak göç krizlerine sebep olabilir. Enerjiye erişimin olmadığı veya kısıtlı olduğu bölgelerde, insanlar daha iyi yaşam koşulları arayışında göç etmek zorunda kalabilirler. Özellikle Afrika ve Güney Asya’da enerjiye erişimin sınırlı olduğu bölgelerde bu tür iç göçler yaygın olarak gözlemlenmektedir.[5] Bu durum, kaynak sıkıntısı çeken büyük şehirlerde sosyal gerginliklere neden olabilir ve ülkeler arasındaki ekonomik eşitsizlikleri artırabilir.

Sağlık açısından da enerji yoksulluğunun tehlikeleri büyüktür. Özellikle temiz pişirme imkanlarına erişemeyen ailelerde, ev içi hava kirliliği nedeniyle yılda 3,8 milyon kişi hayatını kaybetmektedir.[6] Bu rakam, sağlık sistemleri üzerinde ağır bir yük oluşturmaktadır ve enerji yoksulluğunun devam etmesi durumunda bu kayıpların artacağı öngörülmektedir.

Gelişmiş ülkeler, enerji yoksulluğunun azaltılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Avrupa Birliği ülkeleri, düşük gelirli hanelere yönelik enerji sübvansiyonları, enerji verimliliği projeleri ve yenilenebilir enerji yatırımlarıyla enerji yoksulluğunu azaltmaya çalışmaktadır. Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat, 2021) verilerine göre, Avrupa Birliği’nde enerjiye erişimi olmayan veya yüksek enerji maliyetleri nedeniyle enerji yoksulluğu yaşayan hanelerin oranı %7 civarındadır. AB, bu oranı azaltmak için enerji verimliliği direktifleri ve yenilenebilir enerji kullanımının artırılmasına yönelik politikalar benimsemektedir.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) de enerji yoksulluğuna karşı çeşitli önlemler almaktadır. Özellikle düşük gelirli bölgelerde enerji verimliliğini artırmaya yönelik projeler geliştiren ABD, 2020 yılında enerji verimliliği programlarına yaklaşık 6 milyar dolar yatırım yapmıştır (EIA, 2021). Bu yatırımlar, düşük gelirli hanelerin enerji maliyetlerini düşürerek enerjiye erişimlerini artırmayı amaçlamaktadır.

Bununla birlikte, gelişmiş ülkelerin enerji yoksulluğuna yaklaşımı, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada yeterli değildir. Özellikle enerji yoksulluğunun daha yoğun olduğu bölgelerde daha fazla uluslararası yardıma ihtiyaç duyulmaktadır. Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlar, bu konuda iş birliği yaparak gelişmekte olan ülkelere finansal destek sağlamaktadır. Dünya Bankası’nın 2021 yılı raporuna göre, düşük gelirli ülkelere yönelik yenilenebilir enerji finansmanının artırılması gerektiği ve bu ülkelerdeki enerji yoksulluğunu azaltmak için daha fazla kaynağa ihtiyaç duyulduğu vurgulanmaktadır.

Enerji yoksulluğu sorunu üzerinde yapılan akademik çalışmalar ve uluslararası raporlar, sorunun küresel boyutta ne kadar ciddi olduğunu ortaya koymaktadır. IEA’nın 2021 yılı raporuna göre, enerjiye erişim olmayan kişi sayısı 2019 yılında 770 milyon iken, Covid-19 salgını sonrasında bu rakamın daha da arttığı tahmin edilmektedir. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne göre, 2030 yılına kadar tüm dünya nüfusunun modern enerji hizmetlerine erişimi hedeflenmektedir, ancak mevcut ilerleme hızına göre bu hedefe ulaşılması zor görünmektedir (UN, 2022).

Ayrıca World Bank’in 2022 yılı verilerine göre, Afrika’da nüfusun %40’ından fazlasının hâlâ elektrik erişimi yoktur ve bu durum kıtada ekonomik kalkınmanın önünde büyük bir engel teşkil etmektedir. Bu bölgelerde enerji altyapısının geliştirilmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılması gerekmektedir. Dünya Bankası, enerji yoksulluğunun azaltılması için yıllık en az 30 milyar dolarlık bir yatırımın gerekli olduğunu bildirmektedir.

Enerji yoksulluğu, enerji altyapısı yetersiz ülkelerin ekonomik ve siyasi olarak enerji tedarikçilerine bağımlı hale gelmesine neden olur. Bu durum, küresel güç dengesinde gelişmiş ülkelerin nüfuzunu artırırken, enerjiye erişimi sınırlı ülkeleri savunmasız bırakır. Örneğin Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine göre,[7] Sahra Altı Afrika bölgesinde enerjiye erişim oranı %50’nin altındadır. Bu durum, bölgenin büyüme potansiyelini sınırlayarak dış yardımlara bağımlılığı artırır ve enerjiye erişim, ülkelerin ekonomik bağımsızlığını belirleyen ana faktörlerden biri haline gelir. Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi, Asya ve Afrika’daki enerji yoksulu ülkelerdeki enerji altyapısı projelerine büyük yatırım yapmasını sağlamış, bu bölgelerdeki nüfuzunu güçlendirmiştir.

Enerji yoksulluğu, ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele etmelerini zorlaştırmakta, düşük maliyetli fosil yakıtların tercih edilmesine yol açarak küresel karbon emisyonlarını artırmaktadır. Enerjiye erişimi olmayan veya sınırlı olan ülkeler, düşük maliyetli fakat çevreye zararlı olan fosil yakıtları kullanmak zorunda kalmakta, bu da küresel ısınmanın artmasına katkıda bulunmaktadır. Bu ülkeler, Paris İklim Anlaşması gibi uluslararası taahhütlerini yerine getirmekte zorlanmaktadır. Çünkü bu geçiş için gerekli finansal ve teknik desteğe ihtiyaç duymaktadır.[8]

Yoksulluğu, sosyal huzursuzluklara ve göçlere sebep olarak gelişmiş ülkelerin sosyal yapısını etkilemektedir. Enerjiye erişimi olmayan ya da sınırlı olan bölgelerdeki insanlar, daha iyi yaşam koşulları arayışıyla göç etmektedir. Uluslararası Göç Örgütü’nün raporuna göre, enerji yoksulluğu kaynaklı göçler son yıllarda hızla artmıştır. Bu yüzden Avrupa başta olmak üzere birçok ülkede göç politikalarının yeniden düzenlenmesini gerekmektedir.[9]

Afrika ve Orta Doğu’dan Avrupa’ya yapılan göçlerin kısmı, enerji kaynaklarına erişim sıkıntısı çeken bölgelerden gelmektedir. Bu da gelişmiş ülkelerde göçmen karşıtlığı gibi toplumsal sorunlara yol açarak ülkelerin iç siyasetinde baskılar yaratmaktadır.

Sonuç olarak enerji yoksulluğu, dünya siyaseti üzerinde ekonomik bağımlılık, güvenlik tehditleri, sosyal istikrarsızlık, iklim değişikliği ve göç gibi çok sayıda sorun yaratmakta, bu da küresel barış ve güvenliği tehdit eden faktörler arasında yer almaktadır. Enerji yoksulluğunun küresel siyasetteki bu etkilerini azaltmak için gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelere yenilenebilir enerjiye geçiş için gerekli finansal ve teknolojik desteği sağlaması gerekmektedir. Enerji yoksulluğu sorununa çözüm getirilmesi, dünya genelinde barış, istikrar ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edecektir.


[1] IEA. (2022). Energy Access Outlook. International Energy Agency.

[2] World Bank. (2022). Energy Poverty and Sustainable Development. World Bank.

[3] UNDP. (2022). Energy and Development Report. United Nations Development Programme.

[4] “Dünyada ve Türkiye’de Enerji Yoksulluğu Görünümü.”, Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği, https://enerji.mmo.org.tr/wp-content/uploads/2019/06/Dunyada_ve_Turkiye_de_Enerji_Yoksullugu_Gorunumu.pdf,(Erişim Tarihi: 01.11.2024)

[5] Eurostat. (2021). Energy Poverty in the EU: Statistics Explained. European Union.

[6] WHO. (2022). Household Air Pollution and Health. World Health Organization.

[7] International Energy Agency (IEA). (2021). Africa Energy Outlook 2021.

[8] United Nations (UN). (2022). Paris Agreement Progress Report.

[9] International Organization for Migration (IOM). (2023). World Migration Report 2023.

Ömer Faruk PEKGÖZ
Ömer Faruk PEKGÖZ
Gazi Üniversitesi-Enerji Sistemleri Mühendisliği

Benzer İçerikler