Orta Asya ile İran arasında yer alan Türkmenistan, oldukça önemli bir stratejik konuma sahiptir. Diğer bir ifadeyle Türkmenistan, İran’ın Orta Asya’ya açılan kapısı olduğu gibi; Özbekistan, Tacikistan ve Afganistan’ın da Hazar Denizi’ne açılan penceresidir. Bu bağlamda Türkmenistan hem kuzey-güney istikametinde hem de doğu-batı yönünde gelişen ticaret yollarının merkezinde bulunmaktadır. Bu stratejik konumun bilincinde olan ülke yönetimi, “Yeni İpek Yolu” olarak tanımlayabileceğimiz ticaret ve ulaştırma yollarının gelişmesine önem vermektedir. Bu sebeple Cumhurbaşkanı Gurbanguly Berdimuhamedov’un 2018 yılını “Türkmenistan, Büyük İpek Yolu’nun Kalbi” olarak ilan etmesi büyük önem arz etmektedir. Dolayısıyla Aşkabat’ın Yeni İpek Yolu politikasının mercek altına alınması gerekmektedir. Özellikle Türkmen yönetiminin demiryolları projeleri uluslararası ticaretin gelişmesi açısından oldukça önemlidir.
İlk olarak Türkmen dış politikasının ülkenin ekonomik olarak kalkınmasına çerçeve hazırladığına dikkat çekmemizde fayda vardır. Nitekim ülkenin Afganistan gibi istikrarsız bir ülkeyle komşuluğu ve ABD ile 1979 yılından bu yana gergin ilişkileri bulunan İran İslam Cumhuriyeti ile hem denizde hem de karada sınırdaş olması, Aşkabat’ın jeopolitik rekabetten uzak durmasını gerektirmiştir. Bu durumu göz önünde bulunduran ülke yönetimi, 12 Aralık 1995 tarihinde “Daimî Tarafsızlık” kararını almış ve bu adım, uluslararası toplum tarafından saygıyla karşılanmıştır. Türkmenistan’ın bu statüsü, bölgede yaşanan askeri ve jeopolitik sorunlara ilişmeden ülkenin refahına odaklanmasına imkân sağlamıştır. Bu kapsamda Aşkabat; Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT), Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT), Hazar Denizi’ndeki komşuları ve Türkiye başta olmak üzere Türk Dünyası ülkeleriyle işbirliği geliştirmektedir.
Bölgesel ve küresel rekabeti göz önünde bulundurduğumuzda Türkmenistan; Moskova, Pekin, Tahran ve Ankara nüfuz alanlarının kesiştiği yerde durmaktadır. Adı geçen güç merkezlerinin hiçbiri Aşkabat’ın diğer ülkelerin etki alanında bulunmasını istememektedir. Bu nedenle bölgesel ve hatta küresel güçlerin hepsi, Türkmenistan’ın “Daimî Tarafsız” statüsünden memnun görünmektedir. Türkmen yönetimi de tarafsız dış politikanın sağladığı avantajla ülkenin ekonomik olarak kalkınmasına odaklanmaktadır. Bu bağlamda Türkmen dış politikasını ekonomi endeksli politika olarak tanımlamak mümkündür.
Belirttiğimiz üzere Türkmenistan, Orta Asya ülkelerinin Ortadoğu bölgesine açılan kapısıdır. Bu nedenle Türkmenistan-İran arasındaki Saraks demiryolu bağlantısı kilit konuma sahiptir. 1997 yılında açılan geçit, aslında Akdeniz limanlarını Pasifik limanlarına bağlayan önemli bir bağlantı olmuştur. Bu bağlantı üzerinden İran Orta Asya ve Çin’e açılırken, denize çıkışı olmayan Orta Asya ülkeleri de Basra Körfezi’ne ve İran’ın ötesinde Türkiye üzerinden Avrupa’ya açılmaktadır. Bu kadar stratejik bir projenin gerçekleşmesinin temelinde hiç kuşkusuz Türkmen yönetiminin vizyoner anlayışı yatmaktadır.
2014 yılında “Çin-Kazakistan-Türkmenistan-İran Demiryolu”nun inşasının bitmesi ve Türkmenistan Cumhurbaşkanı Gurbanguly Berdimuhamedov ve Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev tarafından açılışının yapılması, doğu-batı istikametindeki ticarete ivme kazandırmıştır. Yılda 12 milyon ton yük taşıyan bu hat, İran üzerinden kuzeyden güneye doğru geçen İran demiryolları ağına bağlandığı için Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru’nun bir parçası olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla bu hat, Kazakistan ve Türkmenistan’ın uluslararası sulara açılması için önemli bir güzergâhtır. Aynı şekilde İran da bu yol sayesinde, Orta Asya ve Rusya’ya ve ötesinde Avrupa’ya açılmaktadır. Örneğin 27 Aralık 2017 tarihinde haber ajanslarına düşen bir haberde, Pakistan’dan çıkan ve İran üzerinden Türkmenistan ve Kazakistan’a giden büyük bir meyve nakliyatı, Güneydoğu Asya’dan Rusya gibi ülkelere gıda ürünlerinin taşınması açısından yeni bir geçiş koridorunun başlangıcı olarak değerlendirilmiştir.[1]
“Çin-Kazakistan-Türkmenistan-İran Demiryolu”nun Pekin’in 2013 yılında ilan ettiği “Yol-Kuşak Girişimi” projesinin bir parçası olduğunu göz önünde bulundurmamız gerekmektedir. Bu bağlamda Türkmenistan, bu projenin güney güzergâhını oluşturmaktadır. Nitekim Türkmenistan, Pekin açısından stratejik ortak olarak kabul edilmektedir. Ayrıca Çin-Kazakistan-Türkmenistan-İran hattı, Çin-Kazakistan-Özbekistan-Türkmenistan-İran hattına göre Çin’den İran’a daha uygun fiyata nakliyat yapılmasına olanak sağlamaktadır. Bunun sebebi, hattın üç ülke toprağından değil, iki ülke toprağından geçmesidir. Dolayısıyla doğu-batı istikametinde İran’dan Çin’e ya da Çin’den İran’a mal göndermek isteyenler bu hattı tercih etmektedirler. Özetle, Çin’in “Yeni İpek Yolu” projelerinde Türkmenistan kilit ülkedir.
Türkmenistan’ın Afganistan ile komşuluğu Aşkabat’ın söz konusu ülkenin güvenliği ile ilgilenmesini gerektirmektedir. Bu doğrultuda Afganistan’ın ekonomik olarak kalkınmasını destekleyen Aşkabat, Afganistan’ın istikrara kavuşmasına katkıda bulunmaktadır. Bu çerçevede Türkmenistan-Afganistan arasında gelişen demiryolu hatları, Aşkabat’ın Yeni İpek Yolu politikası bağlamında değerlendirilebilir. Bilindiği üzere, SSCB döneminde Türkmenistan’ın Serhebat kenti ile Afganistan’ın Turgundi kenti demiryolu ile bağlanmıştı. 2007 yılına gelindiğinde, Türkmen yönetiminin girişimiyle demiryolu hattı yeniden kullanılmaya başlanmış ve 2017 yılının sonunda hattı, Turgundi’den Herat’a kadar uzatma çalışmaları başlamıştır. 100 km olan Turgundi-Herat demiryolu hattının tamamlanması ile Afganistan’ın kuzey batısındaki en önemli şehir olan Herat, Orta Asya demiryolları ile bağlanmış ve Türkmenistan üzerinden Hazar Denizi’ne açılmış olacaktır. Türkmenistan’dan gelen ikinci hat, Afganistan’ın Faryab eyaletindeki Akina şehrini Imamnazar kenti üzerinden Türkmenistan’ın Atamyrat kentine bağlamaktadır. 2016 yılında açılan demiryolu hattı, Herat-Mezarı Şerif arasında yapımı planlanan ve Andhoy’dan geçecek olan Kuzey Demiryolu Hattı’nın bir kolu haine gelmektedir. Bu projeler, Aşkabat’ın bölge istikrarı bağlamında ne kadar önemli işler gerçekleştirdiğinin somut örnekleridir.
Sonuç olarak, Türkmenistan’ın kendi stratejik konumunu ülkenin ekonomik kalkınması için ustaca kullandığı gözlemlenmektedir. Devlet Başkanı Gurbanguly Berdimuhamedov’un önderliğindeki bu vizyoner politika sayesinde Türkmenistan, bölgesel ticaret ve ulaştırmanın merkezine dönüşmektedir. Aşkabat’ın Yeni İpek Yolu politikasını analiz ettiğimizde, bu politikanın asırlara dayanan Türkmen tarihi ile de iç içe geçtiği görülmektedir. Nitekim Türkmen topraklarında bulunan Nisa, Ürgenç ve Merv şehirleri eski zamanlarda da uluslararası ticaretin kalbinin attığı merkezlerdir. Bu bakımdan Türkmenistan yönetiminin tarihe dayalı ve geleceğe yönelik yürüttüğü “Türkmenistan, Büyük İpek Yolu’nun Kalbi” projesinin ülkenin uluslararası arenadaki itibarını daha da yükselteceğini söyleyebiliriz.
[1] “Иран планирует открыть новый транзитный коридор для грузов из Азии в Европу” (İran, Asya’dan Avrupa’ya kargo için yeni bir transit koridor açmayı planlıyor), Rzd-partner.ru, 27 Aralık 2017, http://www.rzd-partner.ru/logistics/news/iran-planiruet-otkryt-novyy-tranzitnyy-koridor-dlya-gruzov-iz-azii-v-evropu/, (Erişim Tarihi: 28.12.2017).