Analiz

Trump Döneminde ABD’nin Doğu Akdeniz Enerji Politikaları

ABD, bölgedeki stratejik hedeflerine ulaşmak amacıyla Yunanistan’a birçok alanda finansal destek sağlamıştır.
Levant Havzası’ndaki doğal gaz rezervlerinin keşfi, bu ülkeler için Avrupa’ya enerji sağlama fırsatları sunmuştur.
Trump yönetimi, Yunanistan’a yapılan askeri yardımlarını artırarak özellikle ABD’nin Yunanistan’daki üslerini güçlendirme ve yeni üsler inşa etme stratejisi izlemiştir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Trump yönetimi döneminde Doğu Akdeniz’deki enerji jeopolitiği, İsrail, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Yunanistan ve Mısır’ın bölgedeki enerji haritasını şekillendirmeleriyle önemli bir döneme girmiştir. Levant Havzası’ndaki doğal gaz rezervlerinin keşfi, bu ülkeler için Avrupa’ya enerji sağlama fırsatları sunmuştur. Bu durum, Avrupa Birliği’nin (AB) Rus gazına olan bağımlılığını azaltmak için alternatif enerji kaynakları aradığı bir dönemde Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Trump yönetimi tarafından güçlü bir şekilde desteklenmiştir.[1]

Bu süreçte Doğu Akdeniz Gaz Forumu (EMGF) önemli bir girişim olarak öne çıkmıştır. İsrail, Kıbrıs, Mısır, Yunanistan ve İtalya’nın yer aldığı bu forum, doğal gazın çıkarılması, taşınması ve pazarlanması konularında işbirliğini teşvik etmeyi amaçlıyordu. Bu forumun bir parçası olan EastMed Boru Hattı Projesi, Doğu Akdeniz’deki gazın Yunanistan’a ve oradan da Avrupa’ya taşınmasını öngörüyordu.[2] Bu projeye Trump yönetimi büyük bir destek vermiştir. Çünkü Avrupa’nın Rusya’dan bağımsız bir enerji altyapısı kurması ve Doğu Akdeniz ülkelerinin bu süreçte kilit oyuncular haline gelmesi önemliydi.[3] Ancak bu enerji işbirliği ciddi jeopolitik zorluklarla karşılaşmıştır. Türkiye, bölgedeki haklarını savunmak adına Libya ile 2019 yılında bir deniz sınırı anlaşması yapmıştır. Bu anlaşma, Türkiye’nin ve Libya’nın Akdeniz’deki enerji kaynaklarını keşfetmesi için yeni bir alan yaratmıştır.

Bu gelişmelere karşılık İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs, doğal gaz rezervlerini ve altyapılarını geliştirme konusunda ilerlemeye devam etmişlerdir. Ancak EastMed Boru Hattı gibi projelerin ekonomik ve teknik fizibilitesi uzun süre belirsiz kalmıştır. Trump yönetimi, bu projelerin bölgesel işbirliğini güçlendireceğini ve Avrupa için enerji çeşitlendirmesini destekleyeceğini savunmuştur. Ancak artan maliyetler ve bölgedeki gaz rezervlerinin yeterli olup olmayacağı gibi faktörler, bu projelerin geleceğini belirsiz kılmıştır.

2024 yılı itibarıyla ABD’nin desteğiyle Yunanistan’daki Alexandroupolis FSRU (Yüzer Depolama Gazlaştırma Ünitesi) Terminali açılmış ve bu, bölgedeki sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatını kolaylaştırmaya yönelik bir adım olmuştur. Yunanistan, Mısır’la işbirliği yaparak bu terminal üzerinden Mısır gazını Avrupa’ya taşımaya devam etmiştir.[4]

Trump döneminde Yunanistan’a yapılan mali yardımlar, özellikle Doğu Akdeniz’deki enerji jeopolitiği bağlamında önemli bir yer tutmaktadır. ABD, bölgedeki stratejik hedeflerine ulaşmak amacıyla Yunanistan’a birçok alanda finansal destek sağlamıştır. Bu yardımlar genellikle askeri işbirlikleri, enerji altyapı projeleri ve bölgesel güvenlik alanlarında yoğunlaşmıştır.

Trump yönetimi, Yunanistan’a yapılan askeri yardımlarını artırarak özellikle ABD’nin Yunanistan’daki üslerini güçlendirme ve yeni üsler inşa etme stratejisi izlemiştir. 2020 yılında Yunanistan’a 200 milyon dolara kadar askeri yardım sağlanması planlanmış ve bu destek, ABD ile Yunanistan arasındaki güvenlik işbirliğini pekiştiren anlaşmalarla genişletilmiştir. Ayrıca ABD’nin Yunanistan’a yaptığı enerji yatırımları da önemli bir stratejik unsurdur. Yunanistan, ABD’nin Avrupa’ya yönelik enerji tedarik zincirlerinde önemli bir geçiş noktası haline gelmiştir. Yunanistan’ın doğalgaz altyapısı, ABD’nin LNG ihracatını artırma çabalarına hizmet etmektedir​.[5]

Enerji projeleri, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki doğal gaz kaynaklarıyla bağlantısını güçlendiren projeler olarak öne çıkmaktadır. Bu bağlamda, Trump döneminde Yunanistan’a yapılan mali yardımlar, enerji bağımsızlığını artırmak ve ABD’nin bölgedeki stratejik çıkarlarını desteklemek adına kritik bir rol oynamıştır. Özellikle Alexandroupolis FSRU Terminali gibi projeler, Yunanistan’ın enerji altyapısının gelişmesine katkı sağlamış ve bu tür projelere yönelik ABD desteği artmıştır. Bu projeler, ABD’nin Yunanistan’a olan enerji bağımlılığını artırmaya yönelik stratejilerinin bir parçası olarak değerlendirilebilir. ​Trump yönetimi sırasında ABD’li yetkililer, özellikle Yunanistan’daki stratejik enerji projelerinde önemli roller oynamıştır.

ABD’nin Atina Büyükelçisi George J. Tsunis, Yunanistan’ın Güneydoğu Avrupa’daki enerji haritasını yeniden şekillendirme çabalarına büyük destek vermiştir. Tsunis, Alexandroupolis FSRU’nun enerji kaynaklarını çeşitlendirme, Rusya’nın gaz tekeliyle mücadele etme ve Yunanistan ile komşu ülkeler için enerji güvenliğini sağlamada kritik bir rol oynayacağını vurgulamıştır. FSRU’nun Bulgaristan, Romanya, Ukrayna ve diğer ülkelere LNG tedarik etme kapasitesinin, bölgesel enerji güvenliği için önemli olduğuna dikkat çekilmiştir​.

2024 itibariyle ABD’nin LNG ihracatları, Avrupa’nın enerji tedarikinde kritik bir rol oynamaktadır ve Avrupa’nın toplam LNG ithalatlarının yaklaşık %48’ini karşılamaktadır. Bu, ABD’nin Avrupa’ya en büyük LNG tedarikçisi olduğu üçüncü yılı işaret etmektedir​.[6] Trump yönetimi, 2017-2021 yılları arasında, enerji güvenliği politikasını öncelikle enerji üretiminin artırılması ve enerji bağımsızlığının sağlanması üzerine şekillendirmiştir. Bu dönemde ABD’nin ekonomik dinamikleri, düşük işsizlik oranı ve güçlü büyüme ile özdeşleşirken, enerji üretimindeki artış da büyük rol oynamıştır. Özellikle, kaya gazı ve kaya petrolü üretiminin hızla artırılması, ABD’nin enerji ithalatına olan bağımlılığını büyük ölçüde azaltmıştır. Trump, ABD’yi “enerji dominant” bir ülke yapmak için bir dizi politika izlemektedir.

ABD, dünya genelindeki enerji kaynaklarına erişim ve güvenliğini sağlamak için stratejik bölgelere yatırım yapmaktadır. Bu bağlamda Washington, Avrupa’nın enerji tedarikini çeşitlendirme ve Rusya’nın enerji politikalarına karşı dayanıklılığını artırma konusunda Doğu Akdeniz’i bir fırsat olarak görmektedir. Özellikle Yunanistan, Güney Kıbrıs ve İsrail ile kurulan enerji işbirlikleri bu stratejiye hizmet etmektedir. ABD’nin bölgedeki askeri varlığı ve diplomatik ilişkileri ise stratejik çıkarlarını güçlendirmek amacıyla kullanılmaktadır.

Sonuç olarak Doğu Akdeniz enerji kaynakları ABD için yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda stratejik, güvenlik ve diplomatik açıdan büyük bir öneme sahiptir. Bu kaynaklar hem küresel enerji güvenliği hem de ABD’nin bölgesel çıkarlarını ilerletebilmesi adına stratejik önemde görülmektedir. 


[1] “Why the EU needs US liquefied natural gas”, Atlantic Council, https://www.atlanticcouncil.org/in-depth-research-reports/issue-brief/why-the-eu-needs-us-liquefied-natural-gas/, (Erişim Tarihi: 04.02.2025).

[2] “Eastern Mediterranean Interconnecting Pipeline (EastMed)”, DEPA, https://depa-int.gr/en/interconnector-pipeline-eastmed/, (Erişim Tarihi: 04.02.2025).

[3] “Rethinking Gas Diplomacy in the Eastern Mediterranean”, International Crisis Group, https://www.crisisgroup.org/middle-east-north-africa/east-mediterranean-mena-turkiye/240-rethinking-gas-diplomacy-eastern, (Erişim Tarihi: 04.02.2025).

[4] “Egypt, Energean Discuss Energy Cooperation”, Egypt Oil&Gas Group, https://egyptoil-gas.com/news/egypt-energean-discuss-energy-cooperation/, (Erişim Tarihi: 04.02.2025).

[5] “Record-high LNG imports in Greece amid declining Russian pipeline gas flows to Europe”, Riviera, https://www.rivieramm.com/news-content-hub/news-content-hub/record-high-lng-imports-in-greece-amid-declining-russian-gas-flows-to-europe-83693, (Erişim Tarihi: 04.02.2025).

[6] “Where does the EU’s gas come from?”, EU Council, https://shorturl.at/pXLhZ, (Erişim Tarihi: 04.02.2025).

Ömer Faruk PEKGÖZ
Ömer Faruk PEKGÖZ
Gazi Üniversitesi-Enerji Sistemleri Mühendisliği

Benzer İçerikler