Terör Örgütü ISKP’nin Saldırılarında Kullandığı Yeni Yöntem: Suikastlar

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Devlet’ül Irak ve’ş Şam (DEAŞ) terör örgütünün sözde Horasan Emirliği (ISKP), DEAŞ’ın Suriye ve Irak’ta alan hakimiyeti kazandığı dönemlerde küresel hilafet iddiasını gündeme getirmesinin ardından Afganistan ve çevresindeki ülkelerde yer alan radikal grupların DEAŞ’a bağlılığını bildirmesiyle kurulmuştur. DEAŞ’ın Suriye ve Irak’taki başarısızlığının ardından ise terör örgütü, kendisi için bir “hayat sahası (lebensraum)” oluşturma ihtiyacı duymuş ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Afganistan’dan çekilmesinin akabinde söz konusu ülkede oluşan güç boşluğundan istifade etmeye çalışmıştır. Bu durum, ISKP üyesi teröristlerin ağırlıklı olarak lejyonerlerden oluştuğu anlamına gelmektedir.

Lejyonerler ise terör örgütlerinin çeşitli istihbarat örgütleri tarafından vekil aktör olarak kullanılmasını kolaylaştırmaktadır. Zira 21. yüzyılda savaşın doğası değişmiş ve özellikle de Arap Baharı’nın ardından Yemen’den Suriye’ye kadar çeşitli ülkelerde emperyal aktörlerin en düşük maliyetle azami kazanım elde etmek için terör örgütlerini vekalet savaşçısı haline getirdikleri görülmüştür.

Bu anlamda 2021 yılının Ağustos ayından itibaren ISKP terör örgütünün eylemlerinde iki grup hedef alınmış ve bu saldırılar, iki amaca hizmet etmiştir. İlk olarak terör örgütü ISKP, Afgan Şiileri olarak da bilinen Hazaraların yaşadığı bölgelerde özellikle de camilere yönelik saldırılar düzenlemiştir. Bu da ISKP’nin gayesinin Afganistan’da etnik ve mezhepsel gerilimi arttırarak ülkeyi iç savaşa sürüklemek olduğuna işaret etmektedir. Kuşkusuz bu ülkede başlayacak bir iç savaşın zaman içerisinde bölgesel bir savaşa sebebiyet verme ihtimali de bulunmaktadır. Bu da Avrasya’nın merkezindeki aktörleri istikrarsızlaştırmak isteyen emperyalist güçlerin terör örgütü ISKP’yi vekil unsur olarak kullanıyor olma ihtimalini güçlendirmektedir.

İkinci olarak ISKP terör örgütünün Taliban’la olumlu diyalog geliştiren ülkelerin diplomatik misyonlarını, yatırımlarını ve vatandaşlarını hedef alan saldırılar düzenlediği görülmüştür. Bu anlamda Çin, Pakistan ve Rusya’nın hedef haline geldiği görülmüştür. Bu da ISKP’nin Taliban’la işbirliği yapan ülkelere güvende olmadıkları mesajını vermesi şeklinde okunabileceği gibi, Afganistan’da patlak verecek bir iç savaşın hangi ülkeleri istikrarsızlaştırabileceği hususunda da fikir teşkil etmektedir.

Dahası terör örgütü ISKP, söz konusu saldırılar vesilesiyle uluslararası toplumun Taliban üzerindeki baskısını da arttırmaktadır. Çünkü Taliban yönetimi, 29 Şubat 2020 tarihli Doha Antlaşması’nda iki önemli taahhütte bulunmuştur.[1] Bunlardan ilki; Afganistan’da terör örgütlerinin varlık göstermesine müsaade edilmeyeceği, ülkenin terör örgütleri açısından güvenli liman haline gelmesinin engelleneceği ve dolayısıyla terörle mücadele edileceğidir.[2] Lakin terör örgütü DEAŞ, mevzubahis saldırılar vesilesiyle “hayat sahası” haline getirmeye çalışmaktadır. Aynı zamanda örgüt, “Taliban’ın terörle mücadelede başarısız olduğu” ve dolayısıyla “Afganistan’ın yönetilemediği” algısını oluşturmaya dönük bir çaba içerisindedir.

İkinci olarak Taliban, bahse konu olan anlaşmada Afganistan topraklarından hiçbir devlete yönelik saldırı düzenlenemeyeceğini beyan etmiştir.[3] Fakat büyükelçilikler, uluslararası hukuk gereği ilgili devletin toprağı kabul edilmektedir. Yani teorik olarak DEAŞ, mevzubahis terör saldırıları vesilesiyle Afganistan topraklarını kullanarak yabancı devletleri hedef almaktadır. Bu da Doha Antlaşması’nın ihlal edildiği anlamına gelmektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere, terör örgütü ISKP’nin eylemleri, Taliban’ın uluslararası meşruiyet sorununu derinleştirmekte ve en temelde Afganistan’ın Taliban tarafından yönetilmesini sonlandırma gayesini barındırmaktadır.

Son dönemde ise ISKP terör örgütünün yeni bir saldırı yöntemi olarak suikastlara yöneldiği ve bu saldırılarda da Taliban yöneticilerini hedef almaya başladığı görülmektedir. Nitekim 8 Mart 2023 tarihinde ISKP, Herat vilayetinde Su İşleri Dairesi Başkanı’nı öldürmüştür. 9 Mart 2023 tarihinde de terör örgütü, Taliban’ın Belh Valisi Muhammed Davud Muzammil ve yanındaki iki kişinin hayatını kaybetmesine neden olan saldırının sorumluluğunu üstlenmiştir. 15 Mart 2023 tarihinde ise terör örgütü, Taliban’ın Nangarhar Valisi’ni hedef alan; fakat başarısız olan saldırıyı üstlenmiştir.[4]

Söz konusu saldırılar ise terör örgütü DEAŞ’ın artık Taliban için çalışan isimlere güvende olmadıkları mesajını verdikleri anlamına gelmektedir. Dolayısıyla Afganistan’da suikastların artabileceği ve Taliban yöneticilerinin açık hedef haline gelebileceği söylenebilir. Bu durumun ise Taliban’ın güvenliği sağlayamadığı yönünde bir algı oluşturmayı amaçladığı öne sürülebilir.

Sonuç olarak Afganistan’ı ve komşularını istikrarsızlaştırmak için faaliyette bulunan terör örgütü ISKP, bir yandan ülkedeki etnik ve mezhepsel şiddeti arttırarak önce iç savaş ve daha sonra da bölgesel savaş senaryosuna hizmet ederken; diğer taraftan da Taliban’la diyalog kuran ülkeleri hedef alarak Taliban’ın izole edilmesine dönük stratejiye hizmet eden bir vekil aktör olarak konumlanmaktadır. Gelinen nokta itibarıyla ise ISKP terör örgütünün saldırı yöntemine suikastlar dahil olmuş ve Taliban yöneticileri de hedef haline gelmiştir. Bu da örgütün özelde Afganistan’ı ve genelde ise bölgeyi istikrarsızlaştırmayı amaçlayan eylemlerinin daha sık konuşulabileceğine işaret etmektedir. Dolayısıyla DEAŞ’la mücadele, Orta Asya-Güney Asya hattında bölgesel güvenliğin en önemli meselesi olmaya devam edecek gibi gözükmektedir. Ancak her kriz, aynı zamanda içerisinde birtakım fırsatları barındırmaktadır. Çünkü terörle mücadele güvenlik temelli bölgesel bir işbirliği sürecine de kapı aralayabilir.


[1] “Joint Declaration between the Islamic Republic of Afghanistan and the United States of America for Bringing Peace to Afghanistan”, State.gov, https://www.state.gov/wp-content/uploads/2020/02/02.29.20-US-Afghanistan-Joint-Declaration.pdf, (Erişim Tarihi: 23.03.2023).

[2] Aynı yer.

[3] Aynı yer.

[4] “A String of Assassinations in Afghanistan Point to ISIS-K Resurgence – and US Officials Warn of Possible Attacks on American Interests in Next 6 Months”, The Conversation, https://theconversation.com/a-string-of-assassinations-in-afghanistan-point-to-isis-k-resurgence-and-us-officials-warn-of-possible-attacks-on-american-interests-in-next-6-months-201852, (Erişim Tarihi: 23.03.2023).

Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN, 2014 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2017 yılında Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu ‘’Uluslararası Güç İlişkileri Bağlamında İkinci Dünya Savaşı Sonrası Hegemonik Mücadelelerin İncelenmesi’’ başlıklı teziyle almıştır. Doktora derecesini ise 2021 yılında Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı‘nda hazırladığı “İmparatorluk Düşüncesinin İran Dış Politikasına Yansımaları ve Milliyetçilik” başlıklı teziyle alan Başaran’ın başlıca çalışma alanları Uluslararası ilişkiler kuramları, Amerikan dış politikası, İran araştırmaları ve Afganistan çalışmalarıdır. Başaran iyi derecede İngilizce ve temel düzeyde Farsça bilmektedir.

Benzer İçerikler