Analiz

Tayvan’ın ABD Tarifelerine Karşı Yeni Stratejik Adımları

Tayvan, gümrük vergilerine karşı misilleme yapmama kararı alarak ABD’yle çözüm odaklı müzakerelere girerek stratejik bir duruş sergilemektedir.
Tayvan’ın stratejik adımları, yalnızca dış politikada değil, aynı zamanda teknolojik ve ekonomik kalkınmada da önemli bir dönüşümü işaret etmektedir.
ABD’nin gümrük tarifesi kararı, Tayvan’ın küresel tedarik zincirindeki yerini tehdit etse de hükümet, bunu ekonomik fırsatlara dönüştürmeyi amaçlamaktadır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

2 Nisan 2025 tarihinde Amerika Birleşik Devleti (ABD) Başkanı Donald Trump tarafından duyurulan Tayvan’a yönelik %32 oranındaki yeni gümrük tarifesi, Tayvan-ABD ilişkilerinde önemli bir kırılma anını temsil etmektedir. Tarifelerin kapsamı dışında bırakılan yarı iletken ürünler haricinde Tayvan’dan ABD’ye yapılan çok sayıda ihracat kalemi bu uygulamadan etkilenmektedir. Kararın, Tayvan’ın küresel tedarik zincirindeki yerini ve özellikle elektronik ihracatına dayalı ekonomik büyümesini doğrudan tehdit ettiği açıktır. Öte yandan bu hamle sadece ekonomik düzeyde değil; aynı zamanda jeopolitik anlamda da ABD’nin Tayvan’a yönelik yaklaşımında daha pragmatik ve talep odaklı bir yönelimi yansıtmaktadır.

Tayvan Hükümeti, açıklanan tarifelere açık biçimde tepki göstermiş ve uygulamayı hem ekonomik mantık hem de diplomatik teamüller açısından sorunlu bir adım olarak değerlendirmiştir. Kabine Sözcüsü Lee Hui-chih tarafından yapılan açıklamada, söz konusu gümrük vergilerinin tek taraflı bir yaklaşımla belirlendiği ve Tayvan’ın ticari çıkarlarını ciddi biçimde zedelediği ifade edilmiştir. Bu çerçevede Tayvan’ın ABD Ticaret Temsilciliği’ne resmi düzeyde güçlü bir itirazda bulunacağı da kamuoyuyla paylaşılmıştır.[1]

Tarife kararının açıklanmasının ardından Tayvan borsasında yaşanan sert düşüş, ekonomik kırılganlığın derinleştiğini ortaya koymuştur. Hükümetin 15 milyar dolarlık bir hisse senedi istikrar fonunu devreye sokması, piyasalarda oluşan güven kaybını telafi etmeye yönelik bir müdahale olarak okunmalıdır.[2] Buna rağmen endeksin %5,8 oranında değer kaybederek son 15 ayın en düşük seviyesine gerilemesi, tarifelerin Tayvan ekonomisi üzerindeki etkisinin sınırlı kalmayacağını ortaya koymaktadır.

Tayvan tarafı, söz konusu adımı yalnızca ekonomik bir kısıtlama olarak değil, aynı zamanda son dönemde giderek yoğunlaşan Tayvan-ABD ilişkilerindeki karşılıklı güveni sarsabilecek nitelikte politik bir hamle olarak görmektedir. Özellikle son yıllarda ABD’ye yapılan ihracatta yaşanan artışın, Tayvan’ın gelişmiş üretim kapasitesi ve ileri teknolojiye dayalı rekabet gücüyle doğrudan ilişkili olduğu dikkate alındığında; alınan bu kararın Tayvan ekonomisine yapısal bir darbe niteliği taşıdığı açıktır. Bu artışın temelini oluşturan yarı iletken sektörü dışındaki ürünlerin vergilendirilmesi, aslında Tayvan’ın yüksek katma değerli üretim alanlarında elde ettiği avantajların sınırlandırılması yönünde bir çaba olarak da yorumlanabilir.

6 Nisan 2025 tarihinde yaptığı açıklamada Başkan Lai Ching-te, ABD’nin Tayvan’dan ithal edilen bazı ürünlere %32 oranında gümrük vergisi uygulama kararının ardından, hükümetin bu duruma beş stratejik eksende yanıt vereceğini ilan etmiştir.[3] Açıklanan bu plan, Taipei’nin kriz yönetiminde çok katmanlı ve geleceğe dönük bir yaklaşım benimsediğini ortaya koymakta; yalnızca kısa vadeli tepkiler değil, aynı zamanda yapısal dönüşümleri önceleyen politika adımları içermektedir.

İlk strateji, ABD’yle tarifeler konusunda müzakere süreçlerinin derinleştirilmesini hedeflemektedir. Tayvan, bu kapsamda çok aktörlü bir müzakere ekibi kurarak yalnızca yürütme organlarını değil, akademi ve özel sektörü de sürece dâhil etmiştir. Bu çok aktörlü yapı, Tayvan’ın yalnızca bir devlet refleksiyle değil, aynı zamanda toplumsal meşruiyet ve teknik uzmanlıkla hareket etmeyi amaçladığını göstermektedir. ABD-Meksika-Kanada Anlaşması’ndan esinlenen bir model önerilmesi, Tayvan’ın Amerikan sistematiğine entegre olma arzusunu pekiştirmekte ve krizi stratejik bir fırsata çevirme niyetini ortaya koymaktadır.[4]

Bu strateji aynı zamanda ekonomik asimetriyi dengelemeye yöneliktir. ABD’den yapılan ithalatın artırılması ve ABD’deki yatırımların büyütülmesi planları, Tayvan’ın yalnızca kendi ekonomik çıkarlarını değil, aynı zamanda karşı tarafın beklentilerini de gözeten bir “denge siyaseti” izlediğini göstermektedir. Özellikle savunma ve enerji gibi stratejik alanlarda yapılacak tedarik anlaşmaları, Tayvan’ın müzakerelerde yalnızca mağdur bir aktör değil, aynı zamanda ABD’ye ekonomik katkı sağlayan bir ortak olarak konumlanmasını sağlamaktadır. 

İkinci strateji, endüstrilerin desteklenmesi üzerine odaklanmaktadır. Tayvan Hükümeti, tarifelerden etkilenecek olan geleneksel endüstriler ve mikro, küçük ve orta ölçekli işletmeler için özel önlem paketleri sunacaktır.[5] Tarifelerin olumsuz etkilerini absorbe etmeye yönelik özel paketlerin açıklanması, ekonomik maliyetin sosyal boyutlarını dikkate alan bir yönetişim anlayışının benimsendiğini göstermektedir. Bu, aynı zamanda Tayvan’ın yalnızca dış aktörlere değil, içerideki toplumsal kesimlere de güven verme çabasının bir uzantısıdır.

Üçüncü strateji, Tayvan ekonomisinin orta ve uzun vadeli yapısal dönüşümünü hedeflemektedir.[6] Bu strateji yalnızca bir kriz tepkisi değil, aynı zamanda Tayvan’ın “geleceğin ekonomisi” için hazırlık yaptığına işaret etmektedir. Yapay zeka, yarı iletkenler, sağlık teknolojileri ve akıllı üretim gibi alanlara yapılan vurgu, Tayvan’ın yüksek katma değerli üretim kapasitesini daha da ileri taşıma niyetini ortaya koymaktadır. Burada Tayvan’ın, dış baskılar altında bile teknolojik üstünlüğünü korumaya kararlı olduğu mesajı verilmektedir.

Dördüncü strateji, “Tayvan artı bir” modeliyle Tayvanlı işletmelerin küresel pazarda güçlenmesini hedeflemektedir.[7]Hükümet, yerli yatırımları teşvik etmek, altyapı sorunlarını çözmek ve düzenlemeleri kaldırarak yatırım iklimini iyileştirmeyi planlamaktadır. Bu, yerli şirketlerin Tayvan’da kalmasını ve büyümesini destekleyecektir. Ayrıca, Tayvanlı işletmelerin yurtdışındaki üretim tesislerini artırarak ABD’yle daha güçlü ekonomik bağlar kurmaları sağlanacak ve ABD pazarlarına daha fazla erişim elde edilecektir. Bu yaklaşım, Tayvan’ın küresel pazarda ayakta kalabilmesi için yalnızca içeride değil, dışarıda da güçlü işbirliklerine ihtiyacı olduğunu kabul etmektedir. Tayvan’ın hem içeride yatırım ortamını iyileştirmeye hem de denizaşırı üretim tesislerini stratejik hale getirmeye yönelik çabaları, kriz döneminde dahi istikrarlı bir yatırım merkezi olma iddiasını sürdürdüğünü göstermektedir. 

Beşinci ve son strateji ise hükümetin doğrudan endüstri temsilcileriyle temas kurmasını öngörmektedir.[8] Bu strateji, Tayvan yönetiminin teknokratik değil, aynı zamanda katılımcı bir kriz yönetimi yaklaşımı benimsediğini göstermektedir. Ekonomik reformların ve destek mekanizmalarının sahadan gelen veri ve ihtiyaçlara dayandırılması, Tayvan’ın sadece yukarıdan aşağıya değil, aynı zamanda aşağıdan yukarıya da işleyen bir politika üretme süreci içerisinde olduğunu göstermektedir.

Genel olarak Tayvan’ın ABD tarifeleri karşısında izlediği stratejiler, ülkenin sadece mevcut ekonomik zorluklarla değil, aynı zamanda uzun vadeli büyüme ve gelişim hedefleriyle de hareket ettiğini ortaya koymaktadır. Krizi, Tayvan sadece bir tehdit olarak görmekle kalmayıp aynı zamanda bu durumdan stratejik fırsatlar yaratma çabası içindedir. Ülke, iç ekonomisini sağlamlaştırmak, dışa bağımlılığı azaltmak ve küresel pazarlarda daha güçlü bir konum elde etmek için çeşitli stratejiler benimsemiştir. Bu stratejiler, Tayvan’ın esnek ve dinamik bir kriz yönetimi sergileyerek sadece dış ekonomik baskılarla başa çıkmakla kalmayıp içerideki yenilikçi potansiyeli de güçlendirmeye çalıştığını göstermektedir. Böylece Tayvan, hem iç ekonomik yapısını iyileştirmekte hem de küresel düzeyde rekabetçi kalabilmek için stratejik yatırımlar ve uzun vadeli dönüşüm süreçleriyle geleceğe yönelik bir vizyon inşa etmektedir.

Taipei ayrıca ABD’nin uyguladığı %32’lik gümrük vergisine karşı misilleme yapmama kararı aldığını duyurmuştur.[9]Tayvan Hükümeti, bu kararla birlikte ABD’yle çözüm odaklı müzakereler yoluyla sorunun çözülmesine öncelik vereceğini belirtmiş ve gümrük vergilerine karşı sıfır gümrük vergisi teklifi ile ABD’den daha fazla yatırım ve ürün almayı önerdiğini açıklamıştır. Tayvan, misillemeden kaçınarak stratejik iletişimi güçlendirmeyi ve somut çözümler üretmeyi amaçlamaktadır.

Sonuç olarak 2 Nisan 2025 tarihinde ABD tarafından açıklanan %32’lik gümrük tarifesi, Tayvan-ABD ilişkilerinde önemli bir dönüm noktasını işaret etmektedir. Tayvan, bu ekonomik baskıyı yalnızca ekonomik bir tehdit olarak değil, aynı zamanda jeopolitik bir meydan okuma olarak değerlendirmektedir. Ancak Tayvan Hükümeti, bu durumu kriz yönetimiyle ele alarak beş stratejik adım atmayı hedeflemektedir. Bunlar arasında ABD’yle müzakerelerin derinleştirilmesi, iç ekonominin korunması, yapısal dönüşüm süreçlerinin hızlandırılması, küresel işbirliklerinin güçlendirilmesi ve endüstri temsilcileriyle doğrudan temas yer almaktadır. Tayvan, misilleme yapmak yerine diplomatik ve stratejik bir yaklaşım benimseyerek bu zorlukları fırsata çevirmeye ve ekonomik dayanıklılığını artırmaya çalışmaktadır.


[1] “Trump’s Tariffs Don’t Apply to Chips, but Taiwan Remains Wary”, The New York Times, https://www.nytimes.com/2025/04/03/business/trump-tariffs-taiwan-chips.html, (Erişim Tarihi: 09.04.2925).

[2] “Taiwan hopes for quick agreement with US on tariffs, stocks swoon again”, Reuters, https://www.reuters.com/world/asia-pacific/taiwan-hopes-quick-agreement-with-us-tariffs-issue-2025-04-09/, (Erişim Tarihi: 09.04.2025).

[3] “President Lai delivers remarks on US tariff policy response”, Office of The President Republic of China (Taiwan), https://english.president.gov.tw/News/6935, (Erişim Tarihi: 09.04.2025).

[4] Aynı Yer.

[5] Aynı Yer.

[6] Aynı Yer.

[7] Aynı Yer.

[8] Aynı Yer.

[9] “Lai says Taiwan has no plans to retaliate against Trump’s tariffs”, Taiwan News, https://www.taiwannews.com.tw/news/6078215, (Erişim Tarihi: 09.04.2025). 

Ece ÖNÜR
Ece ÖNÜR
Ece Önür, 2022 yılında Üsküdar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden “Çin’in Süper Güç Olma Adımı: Bir Kuşak Bir Yol Projesi” bitirme teziyle mezun olmuştur. 2023 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda tezli yüksek lisans eğitimine başlamıştır. Hâlihazırda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’nde (ANKASAM) staj yapmaktadır. Başlıca ilgi alanları; Çin dış politikası, Çin-Tayvan ilişkileri, Asya-Pasifik bölgesi, kimlik çalışmaları ve uluslararası ilişkiler teorilerinden sosyal inşacılık teorisidir. Önür, iyi düzeyde İngilizce bilmektedir.

Benzer İçerikler