Dünya; jeopolitik güç geçişlerinin yaşandığı, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasındaki rekabetin daha belirgin olduğu, Ukrayna Savaşı kaynaklı güvenlik algılamalarının ön plana çıktığı ve küresel sistemin dayanaklarının daha fazla sorgulandığı “kaotik/anarşik” bir düzenle karşı karşıyadır. Bu yeni düzene geçiş aşamasında yaşanan gelişmeler arasında ABD’nin Afganistan’dan çekilmesini, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesini ve son olarak ABD Temsilciler Meclis Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan’a yaptığı ziyareti en somut örnekler olarak karşımıza çıkmaktadır.[1]
Pelosi’nin Tayvan’a gerçekleştirdiği ziyaret, diğer küresel gelişmelerden faklı olarak doğrudan Çin-ABD rekabetinin artmasını tetikleyici ve sonuçları açısından küresel sistemin yapısını etkileyecek bir gelişme şeklinde değerlendirilmelidir. Zira uzun bir süredir “gri bölge stratejisi” kapsamında birbirini değerlendiren ve çatışmaya girmeden güç kazanma strateji izleyen iki devlet, ilk defa doğrudan karşı karşıya gelmiştir. ABD, yaptığı hamleyle Hint-Pasifik’te yeni bir gerçeklik yaratmış ve uzun süredir devam eden statüyü kendi lehine değiştirmiştir.
Ziyaret öncesinde üst perdeden açıklamalar yapan ve sıcak çatışma sinyali veren Pekin’in ziyaret boyunca sonrasında ortaya koyduğu tepkiler beklentileri karşılamamış ve iç kamuoyunda da tartışmalara neden olmuştur. ABD diplomatik hamlesi, Çin açısından kaybet-kaybet paradoksu olarak adlandırabileceğimiz bir gerçeklik yaratmıştır. Zira verilecek her tepkinin Pekin’i zora sokacak bir yansıması olacaktır. Güçsüz bir tepki, Çin’in imajını zedeleyecekken; askeri bir tepkide ise uluslararası pazarlardan soyutlanması gündeme gelecektir. Bu sebeple Çin, geçmişteki geleneksel refleksi olan Tayvan hava tanımlama bölgesinin ihlali, tatbikatların daha fazla genişletilmesi ve Tayvan’a daha yakın bir mesafede bir ablukanın uygulanması gibi adımlar atmıştır.
Tayvan söz konusu olduğunda Çin’in vereceği kararlar daha duygusal tepkiler üzerinden şekillenmektedir. Bu sebeple ABD, Çin’i rasyonaliteden en uzak durduğu bölgeden vurmak istemektedir. Zira Pekin, Tayvan’ın ana karaya bağlanmasını tarihsel ve psikolojik bir sorun olarak görmektedir. Bu sebeple Tayvan’la birleşme; üçüncü dönemine hazırlanan ve adını Çin tarihine güçlü bir biçimde geçirmek isteyen Şi Cinping başta olmak üzere Çin Komünist Partisi’nin ve devletin diğer organlarının temel vaatlerinden birine dönüşmüştür.
Hint-Pasifik’teki angajmanını değiştiren ve inisiyatifi eline alan ABD’nin Tayvan’dan sonraki bir diğer hamlesi Hindistan üzerinden olmuştur. Bilindiği gibi yakın tarih baz alındığında Hindistan ile Çin arasındaki ilişkiler, inişli-çıkışlı bir seyir izlemiş ve genel olarak rekabetçi bir tutum etrafında şekillenmiştir. Özellikle de 2020 yılından itibaren ortaya çıkan sınır çatışmaları ve karşılıklı askeri kayıplar, Pekin ve Yeni Delhi ilişkilerinde süregelen gerilimin tekrar artmasına neden olmuştur.[2]
Güney Asya’nın en güçlü devletlerinden biri olan, coğrafi varlığıyla Hint Okyanusu’nun ticari ve askeri hareketliliğini denetleme gücü bulunan Hindistan, uzun bir süredir ABD’nin Hint-Pasifik politikasının kilit aktörlerindendir. 2000’li yıllarda başlayan Asya çağında Çin’in arkasında kalan Yeni Delhi, söz konusu açığı kapatmak ve yeni bir denge kurmak adına çok vektörlü bir dış politika izlemekte ve bu anlamda Batı’yla ilişkilerini geliştirmektedir. Aynı şekilde ABD de Çin’in çevrelenmesi için Yeni Delhi’nin ; askeri, coğrafi ve demografik gücünü kullanmak istemekte ve Hindistan’la işbirliğini arttırmaktadır.
Her iki ülkenin de Çin tehdidi etrafında ortak bir perspektifte buluşması, beraberinde stratejik bir adımı getirmiştir. ABD ve Hindistan silahlı kuvvetleri, Hindistan’ın Uttarakhand eyaletinde ortak bir askeri tatbikat gerçekleştirecektir. CNN’in aktardığına göre; 2022 yılının Ekim ayı ortasında 10.000 fit yükseklikte yapılacağı açıklanan askeri tatbikatlar, yüksek irtifa harp eğitimine odaklanacaktır. Çin ve Hindistan arasındaki kontrol noktasına yaklaşık 95 kilometre uzaklıkta yapılacak bu tatbikat,[3] şüphesiz Çin’e karşı başlatılan çevreleme stratejisinin bir adımı olarak değerlendirilmelidir. Özellikle de zamanlaması ve konumu bakımından önemli bir mesaj iletecek olan tatbikat, aynı zamanda jeopolitik bir etki doğuracaktır.
ABD, Tayvan ziyaretiyle aktif ettiği yeni stratejisini, Hindistan üzerinden devam ettirme hesapları yapmaktadır. Güney Çin Denizi’nde açılan cephenin yanına Hindistan-Çin sınırında yeni bir gerilim eklemek isteyen Washington’un en temel hedefi; Çin’in gücünü ve konsantrasyonunu bölmektir. Zira Hindistan; nüfusu, ekonomik gücü, askeri kapasitesi ve coğrafi konumu hesaba katıldığında Çin’e karşı önemli bir caydırıcı güç görünümündedir. Nitekim bu bakış açısı ABD’li resmi yetkililerin açıklamalarına da yansımıştır. ABD Donanması’nın Deniz Harekâtı Başkanı Amiral Mike Gilday, 25 Ağustos 2022 tarihinde Washington’da Heritage Foundation tarafından düzenlenen bir seminerde şu açıklamayı yapmıştır:[4]
“Çin’i, sadece Hint Pasifik merceğinden düşünemezsiniz. Aynı zamanda Hint Okyanusu’na, Kuşak-Yol Projesi’nin geçtiği alanlara ve ekonomik ilişkiler sürdürdüğü bölgelere bakmalısınız… Çin’in şimdi sadece doğuya, Güney Çin Denizi’ne veya Tayvan Boğazı’na bakması değil; aynı zamanda Hindistan’a da bakması gerekiyor… Hint Okyanusu, bizim için giderek daha önemli hale geliyor. Hindistan ve Çin’in sınır hatlarında yaşadığı problemler ve kısa süreli çatışmalar stratejik olarak önemli görünüyor. ABD ve Japonya’nın Hindistan’dan beklemesi gereken şey; Güney Asya’da mümkün olduğunca güçlü olmak ve Çin’in dikkatini etkin bir şekilde çekerek, ikinci bir cephe oluşturmaktır.”
ABD’nin Özgür ve Açık Hint-Pasifik stratejisi kapsamında Hindistan’dan beklediği rol ve hedeflerin yanında Hindistan’ın da Washington’dan beklediği stratejik hedefleri vardır. Yeni Delhi, son dönemde ABD’nin AUKUS hamlesiyle Hindistan’ı göz ardı etmesinden rahatsız olmuştur. Bununla birlikte son dönemde Ukrayna Krizi’ni sürekli gündemde tutan ABD’nin, Çin’in Hindistan sınırındaki askeri yığınaklarına atıfta bulunmaması da uzun süredir Yeni Delhi’nin eleştirdiği bir noktadır. Nitekim Hindistan-Çin ilişkileri ve jeostratejik çalışmalar yapan Hindistan Eski Ulusal Güvenlik Danışma Kurulu üyesi ve Hindistan Eski Dışişleri Bakanlığı Politika Danışma Grubu üyesi Brahma Chellaney ABD ve Hindistan arasındaki çatlağı şu sözlerle açıklamıştır:[5]
“Biden, Çin’in endişelerini yatıştırmaya çalışarak, QUAD’ın gündemini giderek sulandırmış ve iklim değişikliği, sürdürülebilirlik, küresel sağlık ve ortak teknoloji prensiplerini ilerletmek gibi alanlara değinmiştir. Ancak QUAD, Çin’in yayılmacılığına karşı bir duruş olarak tasarlanmıştır. Biden, Çin’in Hindistan’a karşı yaklaşık iki yıldır sürdürdüğü sınır saldırganlığı hakkında henüz yorum yapmamıştır. ABD, Pekin’den Hindistan sınırına yığdığı yaklaşık 200.000 Çinli askerini geri çekmesini de istememiştir. Yine de Rusya’yla giriştiği yeni Soğuk Savaşı’nda Hindistan’ı yanına çekmeye çalışan Biden, Rus saldırganlığını tartışmak için 3 Mart 2022 tarihinde video bağlantısıyla özel bir QUAD zirvesine ev sahipliği yapmıştır. Ancak Beyaz Saray’ın olağandışı kısa açıklamasından da anlaşılacağı üzere zirve, çok az başarı sergilemiştir. Hindistan Başbakanı Narendra Modi, QUAD’ın alanını Ukrayna’ya genişletmesine karşı çıkmış ve QUAD’ın Hint-Pasifik bölgesindeki temel hedefine odaklanması gerektiğini söylemiştir.”
Hindistan, bir yandan bölgesel liderlikten daha geniş bir etki yaratma politikaları izlerken; diğer taraftan da Çin’e karşı Atlantik desteğini daha fazla arkasında hissetmek istemektedir. Her ne kadar Hint-Pasifik stratejisinin en önemli aktörlerinden biri olsa da Yeni Delhi, Anglo-Sakson kulübünün dışında bir Asya ülkesidir. Bu nedenle Hindistan, ABD’den Çin’in Hindistan sınır hattında bulunan askeri genişlemesinde daha fazla rol almasını ve uluslararası kamuoyunun bölgeye daha fazla dikkat çekmesini sağlamasını istemektedir. Böylece Hindistan, Çin’le yaşadığı ontolojik güvenlik sorununda güçlü bir ittifak oluşturacak ve riskleri minimize edecektir.
Her iki ülkenin de geleceğe yönelik hedefleri ve çıkarları hesaplandığında, 2022 yılının Ekim ayında Uttarakhand Eyaleti’nde gerçekleştirilecek askeri tatbikatın hem ABD’nin hem de Hindistan’ın birbirlerinden beklediği adımlarla tam olarak örtüşeceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bu tatbikatla Washington, Çin’in dikkatini bölgeye çekerken Hindistan da son dönemde uyguladığı tarafsızlık politikasının Çin için geçerli olmadığını ve ABD’nin yanında yer alacağını teyit edecektir. Gelecek dönemde Çin’in dikkatini Güney Asya’ya daha çok vereceği tahmininden hareketle, bölgesel rekabetin artacağını söylemek ve Çin’in de kendi müttefiki ülkeler üzerinden hamle yapacağını varsaymak, geleceği okumada doğru bir bakış açısı sağlayacaktır.
[1] Yimou Lee-Sarah Wu, “Pelosi Arrives in Taiwan Vowing U.S. Commitment; China Enraged”, Reuters, https://www.reuters.com/world/asia-pacific/pelosi-expected-arrive-taiwan-tuesday-sources-say-2022-08-02/, (Erişim Tarihi: 30.08.2022).
[2] “India-China Clash: 20 Indian Troops Killed in Ladakh Fighting”, BBC News, https://www.bbc.com/news/world-asia-53061476, (Erişim Tarihi: 30.08.2022).
[3] Vedika Sud-Barbara Starr-Sahar Akbarzai-Kathleen Magramo, “US to Take Part in Military Exercise Near India’s Disputed Border with China”, CNN, https://edition.cnn.com/2022/08/06/india/india-us-military-exercise-line-of-actual-control-china-intl-hnk/index.html, (Erişim Tarihi: 30.08.2022).
[4] “India Presents China with two-front Problem, Says US Navy Chief”, The Times of India, https://timesofindia.indiatimes.com/india/india-presents-china-with-two-front-problem-says-us-navy-chief/articleshow/93845731.cms, (Erişim Tarihi: 30.08.2022).
[5] Brahma Chellaney, “Ukraine War Puts U.S. Indo-Pacific Strategy in Jeopardy”, Nikkei Asia, https://asia.nikkei.com/Opinion/Ukraine-war-puts-U.S.-Indo-Pacific-strategy-in-jeopardy, (Erişim Tarihi: 30.08.2022).