Son yıllarda küresel ekonomik düzen, büyük güçler arasındaki korumacı eğilimlerin artışıyla ciddi şekilde sarsılmaktadır. Özellikle Donald Trump liderliğindeki Amerika Birleşik Devletleri (ABD), dış ticaret politikalarını sadece Çin’e yönelik bir ekonomik savaş olarak şekillendirmemiş; aynı zamanda Avrupa Birliği (AB) gibi küresel ticaretin önemli aktörlerini de etkileyen çok katmanlı bir dönüşüm sürecine neden olmuştur.
Trump, 2 Nisan 2025 tarihinde Çin’e yönelik tarifeleri ilk olarak %34 olarak belirlemiş, ancak zamanla bu oranı %104’e, ardından %125’e ve son olarak %145’e çıkarmayı gündeme getirmiştir.[1] Ancak bu gelişmeler, yalnızca Washington ile Pekin arasındaki ikili bir çekişme olarak görülmemelidir. Aynı zamanda çok taraflı ticaret sistemine karşı yürütülen sistemli bir meydan okuma sürecinin parçası olarak da değerlendirilmelidir.
Trump yönetimi, AB’yi de kapsam dışı bırakmamıştır. Hâlihazırda AB, ABD tarafından üç ana başlık altında gümrük vergilerine tabi tutulmaktadır: çelik ve alüminyum ihracatına %25, otomobillere %25 ve diğer ürünlere %20 oranında tarife uygulanmaktadır. “Karşılıklı tarife” politikalarındaki geçici duraksamalara karşın, sektörel vergiler ile sabit %10’luk asgari tarife uygulamaları yürürlükte kalmaya devam etmektedir.[2] Bu durum, Avrupa ekonomisinin yalnızca Trump’ın doğrudan hedefi olan Çin değil, aynı zamanda ABD karşısında da savunmasız hale gelmesine neden olmakta; AB’nin stratejik ticaret pozisyonunu yeniden değerlendirmesine yol açmaktadır.
Trump yönetiminin agresif ticaret politikalarının yarattığı çok yönlü baskı ortamı, Çin ile AB’yi ekonomik ve diplomatik düzlemde birbirine yakınlaştırmaktadır. Bu sürecin son örneği, 8 Nisan 2025 tarihinde Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Çin Başbakanı Li Qiang arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde kendini göstermiştir. Von der Leyen, ABD’nin uyguladığı kapsamlı tarifelerin doğurduğu sorunlara karşı müzakere yoluyla çözüm çağrısı yapmıştır. Bu sözler, Avrupa’nın tek taraflı yaklaşımlara karşı çok taraflılık ilkesini savunduğunu göstermektedir. Avrupa’nın bu pozisyonu, yalnızca ekonomik çıkarlarını değil, aynı zamanda küresel ticaretin kurallara dayalı yapısını koruma çabasını da yansıtmaktadır.
Avrupa Komisyonu’nun açıklamasında, AB ve Çin’in “dünyanın en büyük iki pazarı” olarak, adil, eşit ve şeffaf koşullarda işleyen bir ticaret sistemini destekleme sorumluluğuna sahip oldukları vurgulanmıştır.[3] Bu ifade, AB’nin sadece bölgesel bir güç olmanın ötesine geçerek, küresel ekonomik düzenin normatif taşıyıcısı olma amacını taşıdığını göstermektedir. Ancak Avrupa’nın bu normatif yaklaşımının arkasında, somut ekonomik endişeler de bulunmaktadır. Özellikle ABD’nin yüksek tarifeleri nedeniyle Çin’in ucuz üretimlerinin yön değiştirmesi ve Avrupa pazarlarına kayması, AB için önemli bir rekabet tehdidi oluşturmaktadır. Bu olası “ticaret sapması” ise Avrupa’daki yerli üreticileri ciddi şekilde zorlayacak bir rekabet baskısı yaratabilir. Bu sebeple Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Çin Başbakanı Li Qiang arasında olası ticaret sapmalarını izlemeye yönelik bir mekanizma kurulması önerisi gündeme gelmiştir. Bu öneri, yalnızca kısa vadede piyasa istikrarını sağlama amacı gütmekle kalmamakta, aynı zamanda uzun vadede yapısal uyumsuzlukları önlemeyi de hedeflemektedir. Bu adım, aynı zamanda Çin ve AB arasında stratejik bir ekonomik koordinasyonun başlangıcı olarak değerlendirilebilir.
Avrupa, Çin’i yalnızca bir alternatif ticaret ortağı olarak değil, aynı zamanda küresel ekonomik düzenin sürdürülebilirliği için sorumluluk taşıyan bir aktör olarak ele almaktadır. Bu yaklaşım, taraflar arasında daha kalıcı ve kurumsal işbirliği mekanizmalarının kurulmasına zemin hazırlamaktadır.
Bununla birlikte yine 8 Nisan 2025 tarihinde Çin Ticaret Bakanı Wang Wentao ile AB Komisyonu’nun Ticaret ve Ekonomik Güvenlik Komiseri Maroš Šefčovič arasında yapılan son görüşme, iki tarafın ticari ilişkileri derinleştirme konusundaki kararlılıklarını bir kez daha ortaya koymuştur. Çin, AB’yle yatırım, ticaret ve sanayi alanlarında daha ileri düzeyde işbirliği yapmaya hazır olduğunu belirtmiş, aynı zamanda Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına dayalı çok taraflı ticaret sistemini savunma konusunda güçlü bir duruş sergilemiştir.[4] Bu yaklaşım, sadece ekonomik işbirliği açısından değil, küresel ticaret düzeninin geleceği için de kritik bir öneme sahiptir.
Çin’in DTÖ’ye atıfta bulunarak çok taraflı ticaret sistemini savunması, uluslararası ticaretin yalnızca karşılıklı çıkarlar temelinde değil, aynı zamanda küresel ticaret kurallarına dayalı bir çerçevede yapılması gerektiğini vurgulamaktadır. AB ise bu süreçte hem kendi sanayisini korumayı hem de küresel ticaretin kurallarına sadık kalmayı hedeflemektedir. Bu iki büyük ekonomik aktör arasındaki işbirliği, ticaretin serbestleştirilmesine yönelik adımlar atılmasını ve ticaretin her iki tarafın çıkarları doğrultusunda adil ve dengeli bir şekilde işlemesini öngörmektedir.
10 Nisan 2025 tarihinde ise AB ve Çin, geçtiğimiz yıl Çin yapımı elektrikli araçlara uygulanan yüksek gümrük vergilerinin yerine asgari fiyat belirlemeyi değerlendirme konusunda anlaşmaya varmışlardır.[5] Avrupa Komisyonu Sözcüsü’ne göre; AB Ticaret Komiseri Maroš Šefčovič ile Çin Ticaret Bakanı Wang Wentao arasında yapılan görüşmelerde asgari fiyatların belirlenmesi konusunda mutabakata varılmıştır. Bu gelişme, her iki tarafın mevcut gümrük vergilerinin yerine alternatif bir çözüm önerme konusundaki kararlılığını göstermektedir.
2024 yılında AB tarafından Çin yapımı elektrikli araçlara uygulanan %45,3 oranındaki gümrük vergisi, özellikle Çin’in otomotiv sektöründe faaliyet gösteren büyük üreticileri için büyük bir engel teşkil etmiştir. Bu durum, Avrupa’nın yerli üreticilerinin korunmasına yönelik bir önlem olarak alınmış olsa da aynı zamanda Çinli üreticiler için pazarın daralmasına ve rekabetin artmasına neden olmuştur. AB’nin Çin’le yaptığı bu yeni anlaşma, ticaretin serbestleştirilmesine yönelik bir adım olarak görülse de aynı zamanda ABD’nin tek taraflı ve korumacı tarifelerine karşı bir tepki niteliği taşımaktadır.
Çin ve AB arasındaki asgari fiyat taahhütleri anlaşması, yalnızca ticaretin serbestleşmesini sağlamanın ötesinde küresel ticaretteki yeni dengeyi oluşturmayı ve ABD’nin tarifelerine karşı alternatif bir çözüm yolu sunmayı amaçlamaktadır. AB, bu yeni yaklaşımıyla Çin’le daha bağımsız bir ticaret düzeni kurmaya çalışırken, aynı zamanda küresel ticaretin dengeleyici bir gücü olma stratejisini de hayata geçirmektedir. Çin’le yapılan bu anlaşma, AB’nin küresel ticarette daha bağımsız hareket etme ve ABD’nin tek taraflı politikalara karşı alternatif çözümler üretme isteğini ortaya koymaktadır. Bu durum, sadece ekonomik işbirliği açısından değil, küresel ticaretin sürdürülebilirliği ve istikrarı için de önemli bir adım olarak değerlendirilebilir.
Sonuç olarak ABD’nin korumacı ticaret politikaları, sadece Çin ile Amerika arasındaki ilişkileri değil, AB ile Çin arasındaki ekonomik işbirliğini de etkilemektedir. AB, ABD’nin tek taraflı yaklaşımlarına karşı çok taraflılık ilkesini savunarak Çin’le stratejik ilişkilerini güçlendirmektedir. AB ve Çin arasındaki anlaşmalar, ticaretin serbestleştirilmesi ve küresel ticaret kurallarına dayalı bir düzenin güçlendirilmesi amacını gütmektedir. Çin ile AB arasındaki işbirliği, küresel ticaretin dengelemesi ve sürdürülebilirliğini sağlama açısından önemli bir adım olarak öne çıkmaktadır.
[1] “Trump tariffs updates: China hit with 145% duties as Wall Street slides”, Al Jazeera, https://www.aljazeera.com/economy/liveblog/2025/4/10/trump-tariffs-live-stocks-skyrocket-as-many-duties-paused, (Erişim Tarihi: 11.04.2025).
[2] “EU pauses retaliatory tariffs following Trump’s trade U-turn”, CNN, https://edition.cnn.com/2025/04/10/business/eu-pauses-retaliatory-tariffs/index.html, (Erişim Tarihi: 11.04.2025).
[3] “EU’s von der Leyen urges China to ensure responsible tariff response”, Reuters, https://www.reuters.com/world/eus-von-der-leyen-calls-china-ensure-responsible-tariff-response-2025-04-08/, (Erişim Tarihi: 11.04.2025).
[4] “China and EU discuss trade in response to U.S.’ punitive tariffs”, Reuters, https://www.reuters.com/markets/china-eu-discuss-trade-resume-ev-talks-2025-04-10/, (Erişim Tarihi: 11.04.2025).
[5] “EU, China will look into setting minimum prices on electric vehicles, EU says”, Reuters, https://www.reuters.com/business/autos-transportation/eu-china-start-talks-lifting-eu-tariffs-chinese-electric-vehicles-handelsblatt-2025-04-10/, (Erişim Tarihi: 11.04.2025).