Taliban Savunma Bakanı Molla Muhammed Yakup, 4 Aralık 2022 tarihinde Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) başkenti Abu Dabi’yi ziyaret etmiştir. Söz konusu ziyaret, ağırlıklı olarak Taliban’ın BAE’yle münasebetleri bakımından değerlendirilse de Mücahit, Abu Dabi’deki temasları esnasında Amerika Birleşik Devletleri’nin Afganistan Özel Temsilcisi Tom West’le de bir araya gelmiştir. Bu durum ise Taliban-ABD hattında bir diyalog arayışının bulunduğunu göstermektedir.[1] Elbette bu arayışın karşılıklı nedenleri vardır.
İlk olarak Taliban’ın önceliklerine bakıldığında ilk sırada tanınma meselesinin geldiği söylenebilir. Bilindiği gibi ABD, 29 Şubat 2020 tarihinde Taliban’la imzaladığı Doha Antlaşması kapsamında 31 Ağustos 2021 tarihinde Afganistan’dan çekilmiş ve böylece ülkedeki yirmi yıllık işgal sona ermiştir. Ancak 15 Ağustos 2021 tarihinde Kabil’e egemen olan Taliban, 1,5 yıldır iktidarda olmasına rağmen ülkenin temel sorunlarına çözüm üretmekte zorlanmaktadır. Bu zorluğun temelinde ise Taliban’ın tanınma problemine bağlı olarak uluslararası toplumla sağlıklı bir ilişki tesis edememesi yer almaktadır. Çünkü ABD, Taliban’ı muhatap kabul ederek Doha Antlaşması’nı imzalamış olmasına rağmen Taliban yönetimini tanımamıştır. Buna bağlı olarak uluslararası toplumda da Taliban’la resmi ilişki kurmama gibi bir hassasiyet gelişmiştir. Yani Taliban’ın tanınmasına giden yol, ABD’yle uzlaşılmasından geçmektedir. Bu nedenle de Taliban, ABD’yle diyalog kurma ihtiyacı hissetmektedir. Zira taraflar arasında sağlıklı bir iletişim kanalının açılması, Taliban’ın tanınma sorununu aşmasına kapı aralayabilir. Üstelik Taliban, tanınma sorunu aşılmadan yatırım probleminin giderilmesinin mümkün olmayacağının da farkındadır.
Taliban’ın ABD’yle temaslarda bulunmasına sebebiyet veren ikinci mesele ise ülke ekonomisidir. Halihazırda Washington yönetimi, Afganistan ulusal rezervlerine el koymuş durumdadır. Bu rezervlerin değerlendirilmesi noktasında Afgan Fonu kurulmuş olsa da “Afganistan Merkez Bankası” işlevi gören fonda Taliban temsil edilmemektedir.[2] Bu da Taliban’ın ekonomik sorunları aşmaya dönük bir çözüm üretmesine engel teşkil etmektedir. Dolayısıyla Taliban, ulusal rezervler ve fon üzerinden müzakere yürütme ihtiyacı hissetmektedir.
Üstelik meselenin ekonomik boyutu bununla da sınırlı değildir. Çünkü Washington yönetimi, tüm ihtilaflara rağmen 2022 yılının Nisan ayından beri her hafta Afganistan’a 40 milyon dolar yardım göndermektedir.[3] Kuşkusuz bu yardımlar, ülkedeki yatırım eksikliği ve bu bağlamda yaşanan istihdam sorunu göz önünde bulundurulduğunda, Afganistan ekonomisi için oldukça mühimdir. Anlaşılacağı üzere Taliban yönetimi, yardım akışında süreklilik sağlanması gerektiğine inanmaktadır.
Üçüncü olarak Taliban’ın Afganistan’a egemen olduğu dönemde daha yakın davrandığı küresel aktörlerden Rusya ve Çin’den yardımlar, yatırımlar ve tanınma noktasında beklediğini alamamasının da ABD’yle olan temaslarının hızlanmasına yol açan etkenlerden biri olduğu ifade edilebilir.
Öte yandan yalnızca Taliban değil; ABD de diyalog ihtiyacının farkındadır. Bu anlamda West’i Yakup’la bir araya gelmeye yönlendiren çeşitli etkenlerin bulunduğu söylenebilir. Söz konusu etkenlerden ilki, Washington yönetiminin Orta Asya politikasıyla ilişkilidir. Bilindiği üzere, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından söz konusu bölgenin Batı nezdindeki önemi artmıştır. ABD ve Avrupalı müttefikleri, Orta Asya ülkeleriyle enerji temelli ilişkiler geliştirmek istemektedir. Buna karşılık bölge devletlerinin beklentisi ise doğrudan yabancı yatırımlardır. Bu noktada yatırımların güvenliği önem kazanmaktadır. Bu da Washington yönetimini bölge devletleriyle güvenlik temelli bir işbirliğine yöneltmekte ve bölgenin Afgan Sorunu’na yaklaşımını anlamaya başlamasını beraberinde getirmektedir. Nitekim Orta Asya cumhuriyetlerinin temel hassasiyeti Afgan Sorunu’nun diyalog yoluyla çözülmesi üzerine kuruludur. Bölge devletleri, Afganistan’ın uluslararası işbirliği zeminine çekilmemesi halinde ülkedeki radikalleşme ve terörün artacağı kanaatindedir. Bu nedenle de ABD, Taliban’la diyalog kurmaya başlamıştır.
İkinci neden ise Pakistan boyutuyla ilişkili olup; yine güvenlik temelli bir yaklaşımdan kaynaklanmaktadır. Zira Pakistan’da Şahbaz Şerif’in Başbakan olmasının ardından Washington-İslamabad hattındaki ilişkilerde önemli gelişmeler yaşanmıştır. Taraflar arasındaki yakınlaşma ise güvenlik temelli işbirliğini de beraberinde getirmektedir. Nitekim ABD, Pakistan hava sahasını kullanarak İslamabad yönetiminin de beklentilerine uygun bir biçimde terör örgütü Tehrik-i Taliban Pakistan’a (TTP) karşı hava operasyonları düzenlemektedir. Bu durum ise Taliban yönetimi tarafından Afganistan’ın egemenliğinin ihlali olarak değerlendirilmektedir. Oysa Pakistan’ın Afganistan bağlamında da sağlıklı bir işbirliği yaklaşımı söz konusudur. Dolayısıyla ABD, Taliban’ı karşısına almadan terörle mücadele operasyonları yapacak ve bunu yaparken de Taliban ile Pakistan arasında gerilime yol açmayacak bir formül arayışı içerisindedir. Bu da Taliban Savunma Bakanı ile ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi’nin Abu Dabi’de bir araya gelmesine yol açan faktörlerdendir.
Üçüncü olarak ABD, Taliban’ın uluslararası toplumun taleplerini kabul etmesi gerektiğini düşünmektedir. Bu talepler ise en temelde kapsayıcı hükümet kurulması, kadın hakları başta olmak üzere insan haklarına saygı duyulması ve terörle mücadele gibi meseleleri içermektedir. Bu noktada Taliban’ın söz konusu talepleri kabul etmesi ise diyalog kurulmasını gerektirmektedir. Yani ABD, Taliban’a uluslararası toplumun koşullarının kabul ettirilmesi için Taliban’la görüşmek gerektiği fikrine ulaşmış gözükmektedir.
Son olarak Washington yönetimi, Taliban’ın Moskova’yla ilişkilerinde yaşanan gerilimden memnuniyet duymaktadır. Çünkü ABD, küresel güç mücadelesindeki rakipleriyle yakın münasebetler geliştiren bir aktörün Afganistan’ı yönetmesini istememektedir. Taliban’a yönelik soğuk yaklaşımda bu konunun da belirleyici rol oynadığı açıktır. Fakat gelinen noktada Rusya, Taliban’la arasına mesafe koyma eğilimi içerisindedir. Bu durum ise ABD’nin Taliban’ı diyalog kurulabilecek bir aktör olarak görmeye başlamasına neden olmaktadır.
Neticede Molla Yakup, BAE ziyareti esnasında West’le görüşmüştür. Bu görüşme ise Taliban-Washington hattındaki diyalog arayışını gözler önüne sermiştir. Zira taraflar, iletişim kurma ihtiyacı içerisindedir. Bu iletişim ise Taliban’ın tanınma sorununu aşma çabası, Afganistan’daki ekonomik kriz, Orta Asya ve Pakistan bağlamında bölgesel güvenlik ve Rusya faktörü belirleyici olmaktadır. Lakin diyalog kanallarının açılması, ABD’nin Taliban’ı tanıyacağı anlamına da gelmemektedir. Ancak buna giden yolun ilk adımı olabilir.
[1] “Acting Defense Minister Meets With US Envoy For Afghanistan”, Tolonews, https://tolonews.com/afghanistan-181081, (Erişim Tarihi: 09.12.2022).
[2] Ahmad Khan Dawlatyar, “Afgan Fonu: ABD Neyi Hedefliyor?”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/afgan-fonu-abd-neyi-hedefliyor/, (Erişim Tarihi: 09.12.2022).
[3] Ahmad Khan Dawlatyar, “Why is the US Sending Dollars to Afghanistan on Behalf of the International Community?”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/why-is-the-us-sending-dollars-to-afghanistan-on-behalf-of-the-international-community/?lang=en, (Erişim Tarihi: 09.12.2022).