Suriye’deki iç savaşı bitirmek için kurulan Astana ittifakının mimarı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani 22 Kasım 2017 tarihinde, Rusya’nın Soçi kentinde düzenlenen üçlü Suriye Zirvesi’nde bir araya geldi. Bu zirvenin başlıca önemi, üç garantör ülkenin bölgede siyasi çözümün temelini atmak üzere ilk kez liderler seviyesinde buluşmasıdır. Üçlü zirvenin ana gündem maddesi, ülkede savaşın sona erdirilmesi ve siyasi geçişin başlatılmasıdır.
Suriye Savaşı’nı sona erdirmek ve ülkeden teröristleri temizlemek amacıyla aldıkları inisiyatifi başarıyla sürdüren üç ülke lideri, siyasi çözüm konusunda çalışmaları başlatmak için gerekli zeminin oluştuğu konusunda hemfikirler. Üç ülke lideri de Suriye’nin toprak bütünlüğü temelinde çözüm gerektiğini savunmaktalar. Ancak siyasi çözüm yolunda uygulanacak metotlar konusunda aralarında bazı fikir ayrılıkları bulunmaktadır.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan öncelikle tüm tarafların, terör örgütlerinin Suriye’nin toprak bütünlüğü için tehdit olduğu ve meşru taraf olarak görülemeyeceği gerçeğini kabul etmesini; ayrıca Türkiye’nin sınır güvenliği için Suriye’nin kuzeyindeki terörist unsurların temizlenmesi ve terör hücrelerinin yok edilmesi gerektiğini hassasiyetle vurgulamıştır. Özellikle halkların ortak kaderlerini belirlemek üzere bir araya getirileceği Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne PYD’nin katılımını hiçbir surette kabul etmeyeceğini ısrarla belirtmiştir. Rusya’dan gelen PYD’nin kongreye katılması talebini kesinlikle reddetmektedir ve bu konuda son noktayı da koymuştur.
Türkiye, Rusya ile ortak bir operasyonla Afrin’in demografik yapısının korunduğu ve teröristlerin barındırılmadığı bir bölge haline getirilmesi konusunda, Afrin’e olası bir operasyon yapılması konusuna da sıcak bakmaktadır. Özellikle Afrin’in kuzeyinin kontrol altına alınmasında dikkatli olunması yönünde, operasyon ve askeri harekat sinyalleri vermektedir. ABD, 120 adet zırhlı hummer, otomatik tüfekler, AT-4 tanksavar füzeler, ağır makineli silahlar, havan topları vb. çok sayıda silahı bölgeye sevk ederek PYD’ye yardım yapmaktadır. Bu durum Türkiye’nin sınır güvenliğini aleni olarak tehlikeye sokmaktadır. Türkiye sınırında El Cezire, Kobani ve Afrin ile birleştirilecek koridor tamamlanması planlanmaktadır ve Türkiye bunun önlenmesi için o bölgede sınır boyuna duvar çekmektedir. PKK ise o bölgede duvar çekilmesini engelleyen tavırlar sergilemektedir. Türkiye bu duvarı tamamlamak ve bunu engellemeye çalışanların önüne geçmek istemektedir. Afrin’de kontrolün sağlanmasını Suriye sorunun çözümünde mihenk taşı olarak görmektedir. Türkiye açısından Suriye meselesinin çözümü oldukça hassas ve önemli bir konudur. Zira Türkiye’de üç milyon mülteci yaşamaktadır. Türkiye bölgede güvenliği sağlamak için önce Fırat Kalkanı ve sonra İdlib Operasyonu’nu gerçekleştirmiş ve El-Bab’da tedbir almıştır. Adı her ne olursa olsun, PYD-YPG-PKK hiçbir terör örgütünü bölgede istememekte ve bu örgütlerin Türkiye sınırından tamamen çekilmesini talep etmektedir. Ayrıca PYD-YPG baskısından kaçanların bölgeye geri dönmesini de istemektedir. Önümüzdeki altı ay içinde Cenevre görüşmelerinin yapılmasını beklemektedir. Özetle Suriye’de artık savaşın bitmesi ve siyasi çözümün tesisini isteyen Türkiye, bunun da ancak Suriye halklarının özgürce verecekleri kararlardan geçtiğini vurgulamaktadır.
Zirvede İran lideri Ruhani, Suriye’nin toprak bütünlüğüne önem verdiğini, mültecilerin Suriye’ye bir an önce geri dönmesini, Suriye’nin yeniden imarını ve kalkınma sürecinin yapılmasını istediğini; İran, Türkiye ve Rusya’nın ortak belirleyebileceği en ideal liderin seçilip Suriye’de demokratik bir yönetimin kurulmasını uygun bulduğunu belirtmiştir. Ayrıca DEAŞ’ın askeri eylem açısından yenildiğini de yayınlamıştır.
Zirvede Rusya lideri Putin, Suriye’nin sosyal ve ekonomik açıdan yeniden inşasını, bölgenin mayın ve silahlardan temizlenmesini, Suriye halkının kendi kaderini kendisinin tayin etmesi konusundaki taleplerini dile getirmiştir.
Zirvenin sonunda, Suriye’de siyasi çözüm yönünde 2254 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı çerçevesindeki Cenevre sürecine üç garantör ülke tarafından yapılabilecek katkılar, bölgeye insani yardımların ulaştırılması, Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nde yeni anayasa için zemin hazırlanması, özgür ve demokratik bir seçim yapılması konusunda tarihi kararlar alınmış ve bölgede ateşkes sağlanması konusunda önemli mesafe kat edilmiştir.
Böylece Türkiye, Rusya ve İran’ın Astana süreciyle başlayan ve bugüne kadar yürüttükleri mekik diplomasisi nihayet sonuca ulaşmaya başlamıştır diyebiliriz. Ancak nihai çözüm ve ateşkesin sağlanması için Cenevre görüşmeleri belirleyici olacaktır…