Göç ve göçmen hakları, günümüzde birçok ülkede olduğu gibi Şili’de de hem sosyal hem de siyasi bir kriz alanı olarak öne çıkmaktadır. Başkan Gabriel Boric’in yaklaşık 182.000 belgesiz göçmene kalıcı oturma izni tanımayı amaçlayan düzenleme planı, ülkedeki siyasi ve toplumsal kutuplaşmayı yeniden alevlendirmiştir. Bu girişim, sağ ve sol kanattan farklı eleştiriler almış, aynı zamanda iş dünyası ve insan hakları örgütlerinden destek görmüştür.
Boric yönetiminin bu planı, göç politikalarının bir sosyal sorun olmanın ötesine geçerek siyasi rekabetin merkezine oturduğunu göstermektedir. Bu durum, göçmenlik meselesinin yalnızca insani bir boyuta sahip olmadığını, aynı zamanda ulusal kimlik, güvenlik ve ekonomik çıkarlarla yakından ilişkili olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır.
Hükümetin “sınırlı düzenleme” olarak adlandırdığı bu plan, Haziran 2023 ile Şubat 2024 tarihleri arasında Şili’ye yasadışı yollardan giren ve biyometrik kayıt sürecine katılan göçmenleri kapsamaktadır. Plan, bu göçmenlere kimlik bilgilerini kayıt altına alarak “Rol Único Tributario (RUT)” vergi numaralarını sağlamayı ve belirli koşulları sağlayanlara uzun vadeli yasal oturma izni vermeyi öngörmektedir. Bu koşullar arasında istihdam ya da aile bağlarına sahip olma zorunluluğu bulunurken, sabıkası olan bireyler söz konusu programın dışında bırakılmıştır.
Göçmen düzenleme planı hem sağ hem de sol kanattan farklı açılardan eleştirilmiştir. Sağ kanattaki Bağımsız Demokratik Birlik (UDI) gibi gruplar, bu planın sınır güvenliğini zayıflattığını ve yasadışı göçü teşvik ettiğini savunmaktadır. Senatör Luz Ebensperger’in planın “sunulamaz” olduğunu belirtmesi ve hükümeti “yasadışı göçmenlere teşvik sunmakla” suçlaması, sağın bu konuda ne kadar sert bir duruş sergilediğini göstermektedir.[1] Bu eleştiriler, sağ kanadın göç politikalarını yalnızca güvenlik çerçevesinde ele alarak sosyal ve ekonomik boyutları göz ardı ettiğini de düşündürmektedir.
Öte yandan Boric’in kendi koalisyonu içinde de farklı sesler yükselmektedir. Demokrasi Partisi (PPD) üyesi Raúl Soto, suç oranlarının yükseldiği bir dönemde hükümetin sınır güvenliğine odaklanması gerektiğini ve genel af niteliğindeki bu tür bir düzenlemenin siyasi olarak uygulanabilir olmadığını belirtmiştir.[2] Bu eleştiriler, planın hem sağ hem de sol açısından ideal bir çözüm olarak görülmediğini ortaya koymaktadır. Ayrıca bu durum, Boric yönetiminin koalisyon içinde ortak bir göç politikası belirlemekte karşılaştığı zorluklara da işaret etmektedir.
Plan, özellikle iş dünyası ve tarım sektörü tarafından destek görmüştür. İş dünyası, yasal çalışma izinlerinin verilmesinin göçmen işgücünü düzenleyeceğini ve bu sayede kayıt dışı ekonomiyi daraltacağını savunmaktadır. İnsan hakları perspektifinden bakıldığında, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Latin Amerika Direktörü Juanita Goebertus planı “çok olumlu” olarak nitelendirmiştir.[3] Goebertus, yasallaştırılan göçmenlerin resmi işlerde çalışmasının suç oranlarını azalttığını savunarak Kolombiya’nın 2.5 milyon Venezuelalı göçmeni düzenli hale getirme deneyimini örnek göstermiştir.[4]
Şili’de göçmenlik tartışmaları, yaklaşan 2025 genel seçimleri bağlamında siyasi bir araç haline gelmiştir. Sağ kanatta yer alan geleneksel koalisyon Chile Vamos’un yanı sıra daha sert bir anti-göçmen söylemi benimseyen Cumhuriyetçi Parti (PR), son yıllarda oylarını artırmıştır. Ancak PR Lideri José Antonio Kast’ın etkisi azalırken, Johannes Kaiser gibi yeni figürler aşırı sağ siyaset sahnesinde yükselmeye başlamıştır. Kaiser’in kendini “paleolibertaryan” olarak tanımlaması ve sosyal medyayı etkili bir şekilde kullanması, sağ kanatta yeni bir kutuplaşma yaratmaktadır. Bu durum, göçmenlik meselesinin siyasi rekabetin odağında kalmaya devam edeceğini göstermektedir.
Bir araştırma anketine göre; sağın geleneksel liderlerinden Evelyn Matthei, %26.4 ile birinci sırada yer alırken, eski Başkan Michelle Bachelet %13.1 ile ikinci sırada gelmektedir. Kaiser’in %8.1 oy oranıyla dördüncü sırada yer alması, sağın içinde yeni bir denge arayışını da işaret etmektedir.[5] Bu bağlamda göç politikalarının yalnızca insani bir sorun değil, aynı zamanda siyasi bir mobilizasyon aracı olarak kullanıldığı açıktır. Bu durum, seçmen davranışlarının göç temelli tartışmalara nasıl yanıt verdiğini ve partilerin bu konuyu siyasi pozisyonlarını güçlendirmek için nasıl stratejik bir şekilde kullandığını gözler önüne sermektedir.
Planın uygulanması sırasında yaşanan bürokratik aksaklıklar, kamuoyunda kafa karışıklığına yol açmıştır. 16 Aralık 2024 tarihinde Santiago’daki Víctor Jara stadyumunda yaşanan kaos, binlerce göçmenin yanlış bilgi nedeniyle biyometrik kayıt sürecine akın etmesiyle sonuçlanmıştır. Bu durum, hükümetin planını tanıtma ve uygulama konusundaki eksikliklerinin bir göstergesi olarak algılanabilir. Hükümet yetkililerinin birbiriyle uyuşmayan açıklamaları hem göçmenler hem de kamuoyunda güvensizlik yaratmıştır. Ayrıca bu tür iletişim sorunları, Boric yönetiminin yalnızca bu plan özelinde değil, genel anlamda politikalarının halk nezdinde kabul edilebilirliği ve güvenilirliği açısından ciddi bir sınav verdiğini göstermektedir.
Şili’nin göçmen düzenleme planı, insan hakları, ekonomik entegrasyon ve siyasi stratejiler arasındaki dengeyi sağlamaya çalışan bir girişim olarak değerlendirilebilir. Ancak bu plan gerek iç politikadaki çatışmalar gerekse bürokratik eksiklikler nedeniyle birçok zorlukla karşı karşıya kalmaktadır. Boric yönetiminin, göçmen haklarını savunurken halkın güvenini kazanacak bir denge politikası oluşturması gerekmektedir. Bu dengeyi sağlamak, yalnızca göçmenlerin sosyal entegrasyonunu değil, aynı zamanda kamuoyunun endişelerini gidermeyi de içeren kapsamlı bir yaklaşımı zorunlu kılmaktadır. Aksi takdirde planın uygulanmasındaki eksiklikler ve iletişim sorunları, hükümetin genel yönetim kapasitesine olan güveni daha da zayıflatabilir ve bu durum yaklaşan seçimlerde Boric yönetiminin elini zayıflatabilir.
Bu süreç, yalnızca Şili için değil, Latin Amerika’daki diğer ülkeler için de bir örnek teşkil edebilir. Kolombiya gibi ülkelerin deneyimlerinden öğrenilecek çok şey vardır, ancak göçün ekonomik ve sosyal etkilerini ele alırken daha kapsamlı bir vizyon geliştirilmesi gerekmektedir. Şili’de göçmenlik tartışmaları, kısa vadede siyasi bir çatışma alanı olarak kalsa da uzun vadede ülkenin sosyal ve ekonomik dokusunu şekillendirecek kritik bir mesele olmaya devam edeceği düşünülmektedir.
[1] Maria Luisa Cisternas, “Regularización Acotada?: Anuncio del Gobierno Sobre Migrantes Empadronados Genera Resquemor en la Oposición”, Emol.com, www.emol.com/noticias/Nacional/2024/12/12/1151173/regularizacion-acotada-anuncio-cordero-alarmas.html, (Erişim Tarihi: 22.12.2024).
[2] “Raúl Soto Hizo Llamado a ‘Dejar de Romantizar la Migración’”, ChileVision, www.chilevision.cl/contigo-en-la-manana/politica/raul-soto-hizo-llamado-a-dejar-de-romantizar-la-migracion, (Erişim Tarihi: 22.12.2024).
[3] Maolis Castro, “Juanita Goebertus, de Human Rights Watch: ‘Expulsar Migrantes No Derrota el Crimen Organizado, lo Fortalece”, El País, www.elpais.com/chile/2024-12-17/juanita-goebertus-de-human-rights-watch-expulsar-migrantes-no-derrota-el-crimen-organizado-lo-fortalece.html, (Erişim Tarihi: 22.12.2024).
[4] Aynı yer.
[5] Patricio Mora, “Evelyn Matthei Lidera Carrera Presidencial y Bachelet Sube a la Segunda Posición Tras Superar a Kast, Según Pulso Ciudadano”, El Centro, www.diarioelcentro.cl/2024/12/02/evelyn-matthei-lidera-carrera-presidencial-y-bachelet-sube-a-la-segunda-posicion-tras-superar-a-kast-segun-pulso-ciudadano/, (Erişim Tarihi: 22.12.2024).