Analiz

Schengen Bölgesi’nin Yeni Üyeleri: Bulgaristan ve Romanya

Schengen sürecine katılım, Avrupa ülkelerinin sınır kontrollerini kaldırma amacına yönelik aşamalı bir süreç olarak gerçekleşmiştir.
Romanya ve Bulgaristan’ın katılımı, bölgenin entegrasyon sürecine olan bağlılığını pekiştirecek ve AB’nin serbest dolaşım ilkelerinin genişletilmesi açısından önemli bir dönüm noktası olacaktır.
Bulgaristan ve Romanya, AB ile siyasi ve ekonomik uyumlarını güçlendirerek daha fazla işbirliği ve dayanışma sağlamaktadır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Avrupa Birliği’nde (AB) Schengen süreci, sınır kontrollerinin kaldırılmasıyla üye ülkeler arasında serbest dolaşımı sağlayan, ekonomik, sosyal ve politik açıdan önemli bir entegrasyon örneği olarak öne çıkmaktadır. Bu süreç, AB’nin temel değerlerinden biri olan serbest hareket özgürlüğünü somutlaştırırken, dış sınır güvenliği, vize politikaları ve bilgi paylaşımı gibi konuları kapsayan karmaşık bir mekanizma oluşturmaktadır. Schengen bölgesinin etkin işleyişi, üye devletler arasında işbirliğini gerektirirken, göç krizleri ve güvenlik tehditleri gibi faktörler, bu sistemin sürdürülebilirliği üzerinde etkiler yaratmaktadır.

Schengen sürecine katılım, Avrupa ülkelerinin sınır kontrollerini kaldırma amacına yönelik aşamalı bir süreç olarak gerçekleşmiştir. 1985 yılında Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg’un imzaladığı Schengen Anlaşması, bu sürecin temelini oluşturmuş, başlangıçta ekonomik işbirliğini kolaylaştırmayı amaçlarken zamanla siyasi bir entegrasyon boyutu kazanmıştır. 1995 yılında İspanya ve Portekiz’in katılımıyla bölge genişlemiş ve Schengen ilkeleri Avrupa’nın güneybatısına ulaşmıştır. 1997’de İtalya ve Avusturya’nın ardından, 2000’lerde Yunanistan, İskandinav ülkeleri ve Baltık devletleri de sürece dahil olmuştur. 2007 yılı, Schengen’in genişlemesinde önemli bir dönüm noktası olmuş, Orta ve Doğu Avrupa’dan birçok ülke, AB üyelikleri sonrasında Schengen bölgesine entegre olmuştur.

İsviçre, 12 Aralık 2008 tarihinde Schengen Bölgesi’ne katılarak AB üyesi olmayan bir ülke olarak bu bölgeye dahil olmuştur. Ardından Lihtenştayn, 19 Aralık 2011 tarihinde Schengen alanına katılmıştır. Hırvatistan ise 1 Ocak 2023 tarihinde resmi olarak Schengen Bölgesi’ne dahil olmuştur. Bu süreç, Avrupa’nın doğusunda ve batısında entegrasyonu güçlendirirken, Birleşik Krallık ve İrlanda gibi bazı AB üyesi ülkelerin anlaşmaya dahil olmaması, Schengen bölgesinde farklılık yaratmıştır. Norveç, İsviçre ve İzlanda gibi AB üyesi olmayan ülkelerin bölgeye dahil olması ise Schengen sürecinin coğrafi sınırlarını AB’nin ötesine taşımıştır.

Romanya ve Bulgaristan, 1 Ocak 2025 tarihi itibarıyla Schengen Bölgesi’ne tam üye olarak katılacaktır. Bu süreç, 2011 yılında Avrupa Komisyonu’nun her iki ülkenin üyeliğe hazır olduğunu ilan etmesiyle başlamıştır. Avrupa Birliği içişleri bakanlarının aldığı nihai karar, Avusturya’nın uzun süredir devam eden vetosunu kaldırmasının ardından mümkün olmuştur. Bu karar, Avrupa entegrasyonu açısından tarihi bir adım olarak değerlendirilirken, Schengen’in genişlemesi, daha güçlü ve birleşik bir Avrupa vizyonuna katkı sağlamıştır. Ancak, bu büyük başarıya rağmen Macaristan ile Romanya ve Romanya ile Bulgaristan arasındaki kara sınırlarında “en az” altı ay süreyle güvenlik kontrollerinin devam edeceği belirtilmiştir.[1] Bu durum, serbest dolaşımın tam anlamıyla sağlanmasını geciktirebilir.

Bu gelişme, Schengen Bölgesi’nin genişlemesi açısından olumlu bir adım olmakla birlikte özellikle düzensiz göçle ilgili güvenlik endişelerinin etkisi altında şekillendiği için tam bir entegrasyon süreci olarak görülmemelidir. Son dönemde Almanya, Fransa ve Hollanda gibi ülkelerin iç sınır kontrollerini yeniden başlatması, Schengen’in özgür dolaşım idealinin karşı karşıya olduğu zorlukları gözler önüne sermektedir. Bu adımların kamuoyuna yönelik bir siyasi mesaj olarak kullanıldığı düşünülse de bu tür kontrollerin etkinliği tartışmalıdır. Schengen Bölgesi’nin tam anlamıyla işlemesi için üye ülkeler arasındaki dayanışma ve işbirliğinin güçlendirilmesi kritik bir öneme sahiptir.

Avusturya’nın, Romanya ve Bulgaristan’ın Schengen Bölgesi’ne tam üye olma sürecindeki vetosunu kaldırması, Avrupa’da serbest dolaşımın genişlemesi adına önemli bir adım olarak öne çıkmaktadır. Avusturya, başlangıçta düzensiz göçle mücadeleye yönelik somut adımlar talep ederek süreci engellemişti.[2] Ancak alınan önlemler sonucunda göçmen geçişlerinde önemli bir düşüş yaşanmıştır. Özellikle Macaristan sınırında yakalanan göçmen sayısındaki ciddi azalma, Avusturya’nın taleplerinin karşılandığını göstermektedir. Bu gelişme, Schengen Bölgesi’nin etkinliğinin artırılması ve üye ülkeler arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi adına olumlu bir ilerleme olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu tür politikaların uzun vadede serbest dolaşım idealine ne ölçüde hizmet edeceği ve göçmenlerin haklarına yönelik etkileri tartışılmaya devam etmektedir.

Birçok Schengen ülkesi, artan düzensiz göç, terör tehdidi ve güvenlik kaygıları nedeniyle geçici sınır kontrolleri uygulamaya koymuştur. Almanya, kara sınırlarında kontrolleri sıkılaştırma kararı alarak Avrupa’da dikkatleri üzerine çekmiştir. Aynı politikayı benimseyen ülkeler arasında Avusturya, Fransa ve İtalya yer almıştır. Avusturya, özellikle Macaristan, Slovenya ve Çekya sınırlarında önlemler almış ve bu adımı sığınma sistemine yönelik baskıyı azaltmak ve terör tehditlerini engellemek amacıyla gerekçelendirmiştir.[3] Fransa ise güneyden gelen göç baskısı nedeniyle iç sınır kontrollerini sürdürmüştür. İskandinav ülkeleri de artan güvenlik tehditleri ve altyapı riskleri nedeniyle sınır kontrollerini sıkılaştırmıştır. Danimarka, Almanya sınırına odaklanmış, Norveç ve İsveç ise limanlardaki geçişlerde kontrolleri artırmıştır.[4] Bu önlemler, terör tehdidi ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Avrupa güvenliği üzerindeki etkileriyle bağlantılıdır. Bu önlemler, Schengen Bölgesi’nin serbest dolaşım ilkesini zorlaştırmış olsa da ülkeler güvenlik kaygıları nedeniyle bu tür geçici adımların gerekli olduğunu savunmuşlardır.

Schengen Bölgesi, dünya çapında sınır kontrollerinin olmadığı en büyük serbest dolaşım alanı olarak 400 milyondan fazla kişiye hizmet vermektedir.[5] Romanya ve Bulgaristan’ın katılımı, bölgenin entegrasyon sürecine olan bağlılığını pekiştirecek ve AB’nin serbest dolaşım ilkelerinin genişletilmesi açısından önemli bir dönüm noktası olacaktır. Bu süreç ekonomik, stratejik ve güvenlik açısından avantajlar sağlayacaktır. İki ülkenin katılımı, serbest dolaşımı güçlendirerek ticari ilişkilerin hızlanmasına katkı sağlayacak ve Avrupa iç pazarındaki lojistik süreçleri kolaylaştıracaktır. Ayrıca Bulgaristan ve Romanya’nın coğrafi konumları, AB’nin ticaret yollarını çeşitlendirmesi ve Doğu Avrupa ile Batı Avrupa arasında güçlü bağlantılar kurması açısından kritik bir rol oynayacaktır.

Tam üyelik, Güneydoğu Avrupa’nın entegrasyonunu derinleştirerek bölgesel istikrarı artıracaktır.[6] Bu süreç, AB’nin Balkanlar üzerindeki etkisini genişletmiş ve genişleme politikalarına duyulan güveni pekiştirecektir. Bulgaristan ve Romanya, AB ile siyasi ve ekonomik uyumlarını güçlendirerek daha fazla işbirliği ve dayanışma sağlamaktadır. Güvenlik açısından Schengen standardında geliştirilen sınır yönetimi, AB’nin dış sınırlarının daha etkili korunmasını mümkün kılmıştır. Bu ülkeler, Schengen Bölgesi’ne katıldığında yasadışı göç ve sınır ötesi suçlarla mücadelede daha fazla sorumluluk alarak AB’nin güvenlik mimarisine katkıda bulunulmasını sağlayacaktır.

Özetle; Romanya ve Bulgaristan’ın Schengen Bölgesi’ne tam üyelik için 13 yıl süren bekleyişi nihayet sona erecektir. 1 Ocak 2025 tarihi itibarıyla her iki ülke, serbest dolaşım bölgesine kara sınırları dahil olmak üzere tamamen katılacaktır. Bu karar, Avusturya’nın göçmen akışını gerekçe göstererek uyguladığı vetosunu kaldırmasının ardından alınmıştır. Bu gelişme, Schengen’in genişlemesi ve AB’nin entegrasyon vizyonu açısından tarihi bir adım olarak değerlendirilmektedir. Sonuç olarak Bulgaristan ve Romanya’nın Schengen Bölgesi’ne tam üyeliği, AB’nin entegrasyon sürecini güçlendiren, ekonomik dinamizmi artıran ve güvenlik önlemlerini daha etkili hale getiren bir adım olmuştur. Bu durum, sadece iki ülkenin değil, tüm Avrupa’nın daha birleşik ve güçlü bir yapıya kavuşmasını sağlayacaktır.


[1] Jorge Liboreiro & Maria Psara, “Romania and Bulgaria are granted full Schengen membership with one caveat”, Euronews, https://www.euronews.com/my-europe/2024/12/12/romania-and-bulgaria-are-granted-full-schengen-membership-with-one-caveat, (Erişim Tarihi: 12.12.2024).

[2] “Austria drops veto on Bulgaria and Romania fully joining Schengen travel zone”, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/austria-drops-veto-bulgaria-romania-fully-joining-schengen-travel-zone-2024-12-09/, (Erişim Tarihi: 12.12.2024).

[3] Alessio Dell’Anna, “Which other Schengen countries have border checks in place?”, Euronews, https://www.euronews.com/my-europe/2024/09/10/which-other-schengen-countries-have-border-checks-in-place, (Erişim Tarihi: 12.12.2024).

[4] Aynı yer.

[5] “EU states agree historic full Schengen accession for Bulgaria, Romania”, Le Monde, https://www.lemonde.fr/en/europe/article/2024/12/12/eu-states-agree-historic-full-schengen-accession-for-bulgaria-romania_6735994_143.html, (Erişim Tarihi: 12.12.2024).

[6] Aynı yer.

Sena BİRİNCİ
Sena BİRİNCİ
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü

Benzer İçerikler