Saraybosna Zirvesi, Neum Toplantısı ve Batı Balkanlar

Paylaş

Saraybosna’da 16 Mart 2017 tarihinde altı Batı Balkan ülkesinin Başbakanlarının katılımı ile bir zirve düzenlenmiştir. Zirvenin ana konusunu, Balkan ülkelerinin Avrupa Birliği’ne üyelik süreci ile ilgili belirledikleri yol haritası oluşturmuştur. Zirve, 2014 yılında başlatılan Berlin Süreci toplantılarının devamı niteliğindedir. Zirvenin amacı ise reformlar yaparak Balkan ülkelerinin AB’ye üye olma isteğini arttırmaktır. Bosna-Hersek Başbakanı’nın ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya; Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Kosova Başbakanı Isa Mustafa, Makedonya Başbakanı Emil Dimitriev, Karadağ Başbakanı Dusko Markoviç ve Sırbistan Başbakanı Aleksandr Vuciç katılmıştır. [1] AB’nin ve ABD’nin Balkanlar’da giderek zayıflayan etkisi, bu bölgenin gelecekte birtakım istikrarsızlıklara gebe olacağını göstermektedir. Balkanlar’ın güvenliğini tehdit eden etnik, siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlara somut çözümler üretilmezse, gerilimin tırmanması olası bir durumdur.

Çatışmalı bir geçmişi paylaşan altı ülkenin başbakanlarının bir araya gelerek ortak bir geleceği tasarlamaya çalışmaları, olumlu bir gelişmedir. Ancak bölgede çeşitli gerilimlerin devam etmesi, Balkanlar’ın halen “bir barut fıçısı” olduğunu kanıtlar niteliktedir. Balkanların istikrarlı bir ortama kavuşması için yerel liderler, kapsayıcı çözüm önerileri sunma konusunda yetersizdir. Öte yandan AB yetkilileri de bu çözüm önerilerine katkı sağlamakta istekli görünmemektedir.

Zirve konuşmacılarından biri olan AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Johannes Hahn, bazı Balkan ülkelerinde “etnik gerginliklere yol açan şiddetli iç siyasi krizler”den bahsetmiştir. Johannes Hahn; Bosna, Makedonya ve Karadağ’da artan iç etnik ve politik sıkıntıların yanında Sırbistan, Kosova, Arnavutluk, Makedonya, Bosna ve Hırvatistan’ın birbirleri ile yaşadığı gerilimlerin artması ile bölgedeki durumun yönetilemeyecek kadar gergin olduğunu vurgulamıştır.

Altı Balkan ülkesi; bölgesel işbirliği, ekonomi ve ticaret konularında yapılan görüşmelerde bir fikir birliğine varmasına ve ülkelerinin “AB entegrasyonu konusunda ilerleme kaydetmeye devam ettiklerini” vurgulayan ortak bir bildiri imzalamasına rağmen; zirvede, katılımcı ülkeler arasında şiddetli tartışmalar yaşanmıştır. Zirve sonrası Sırbistan Başbakanı Vuciç, gazetecilere: “Zirvede muhteşem fotoğraflar ve harika saç modelleri görüldü ancak zirve bittiği anda çatışmalar tekrar başlayacak.” demiştir[2] Bu açıklamalar, zirvede alınan kararların gelecekte uygulamaya konması hususunda tarafların somut adım atmayacağını göstermektedir. Zvidic, Bosna-Hersek’in Avrupa entegrasyon sürecinde başarılı bir şekilde ilerlediğini ifade etmiştir. Ancak bu açıklama gerçeği yansıtmamaktadır. AB Dış Politika Sorumlusu Federica Mogherini, iki hafta önce Saraybosna’yı ziyaret ettiğinde benzer bir açıklama yapmış ve Bosna-Hersek’in AB yolundaki ilerlemesinden etkilendiğini söylemişti. Ancak ülkelerinin siyasi çıkmaza, işlevsizliğe ve belki de şiddet içeren bir ayrılığa gittiğini gözlemleyen Boşnak halkının büyük bir kesimi bu görüşü paylaşmamaktadır.

Saraybosna zirvesinin yapıldığı günlerde, Neum şehrinde de ayrı bir toplantı düzenlenmiştir. Bu toplantı, Boşnak ve Hırvat ağırlıklı Bosna-Hersek Federasyonu’nun yeniden örgütlenmesi ve ülkede yeni bir Hırvat çoğunluğun sağlanması yolunu açmaya yönelik olarak Bosnalı Hırvatlar ve Hırvatistan halkı arasında düzenlenmiştir. Toplantıya katılan Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı’nın Hırvat üyesi Dragan Coviç’in “Bosna-Hersek’in geleceğinin belirsiz olduğunu” vurgulaması oldukça dikkat çekicidir.[3]

Neum Konferansı’na Coviç’in yanı sıra Bosna-Hersek’ten birçok Hırvat yetkili ve Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar Kitarovic de katılmıştır. Kitarovic, Bosna-Hersek’teki İslami radikalleşmenin giderek artan bir problem olduğunu vurgulamıştır. Bu iddia, Bosna-Hersek Güvenlik Bakanı Dragan Mektic tarafından çürütülmeye çalışılmıştır. Neum Konferansı’nın Bosnalı Hırvat siyasi liderliğinin otonomist planlarına destek vereceği düşünülmektedir. Bu durumun, Bosna ve Hırvatistan arasındaki tansiyonu yükselteceği tahmin edilmektedir.

Balkanlar’daki gerginliğin artmasının bölge ve Avrupa için ne kadar tehlikeli olduğu açıktır. Buna rağmen, AB kurumları sadece AB coğrafyasının sorunları ile meşguldür. Ayrıca AB, Balkanlar’ın sorunlarına karşı mesafeli ve isteksiz bir duruş sergilemektedir. Yerel ve uluslararası yetkililer, AB’nin uzun vadede genişlemeye yönelik adım atmayacağını vurgulamıştır. Bu durum, sadece Bosna, Kosova veya Makedonya gibi sıkıntılı ülkeler için değil, aynı zamanda Arnavutluk, Karadağ ve Sırbistan gibi nispeten daha istikrarlı ülkeler için de geçerli görünmektedir. Açık bir AB perspektifi çizilmediği takdirde, bazı Balkan ülkeleri AB üyeliğine olan ilgisini kaybedecektir. Dolayısıyla bölgedeki milletlerin geçmişte görüldüğü gibi milliyetçilik dalgasına kapılması muhtemeldir.


[1] Sarajevo Summit brings together Western Balkan Prime Ministers”, https://europeanwesternbalkans.com/2017/03/16/sarajevo-summit-brings-together-western-balkan-primeministers/

[2] Europe is Ignoring Growing Balkan Chaos”, http://www.balkaninsight.com/en/article/europe-is-ignoringgrowing-balkan-chaos-03-17-2017

[3] Sarajevo, Neum: Two conferences – two approaches”

Doç. Dr. Erjada PROGONATI
Doç. Dr. Erjada PROGONATI
Erjada Progonati, 1983 yılında Arnavutluk’ta doğdu. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimini Arnavutluk’ta tamamladıktan sonra, 2001 yılında Ankara Üniversitesi’nde Türkçe dili eğitimini aldı. 2006 yılında Gazi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümünden mezun oldu. 2008 yılında Yüksek Lisans ve 2012 yılında Doktora programlarını tamamladı. Uzmanlık alanları, Balkanlar ve Avrupa siyaseti. Türkçe’nin yanı sıra, İngilizce, İtalyanca, Yunanca, Fransızca, Rusça ve İspanyolca dillerini iyi derecede bilmektedir. 2013 yılından itibaren Hitit Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde Doçent olarak çalışmaktadır.

Benzer İçerikler