8-9 Haziran 2017 tarihinde Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) Astana Zirvesi gerçekleşmiştir. Hindistan ve Pakistan’ın örgütteki tam üyeliğinin resmi olarak başlaması ise zirvenin önemli bir sonucunu oluşturmuştur. Örgüt Batı Asya hariç neredeyse bütün Asya kıtasını kapsamaktadır. Ancak, ŞİÖ’nün bu genişlemesine dair uzmanlar farklı görüşleri savunmaktalardır. Bu yazıda kurucu üyeler, yeni üyeler ve olası üyelerin örgütün genişlemesine karşı gösterdikleri reaksiyonlar analiz edilecektir.
İlk olarak ŞİÖ’nün genişlemesi Pekin’in başarısı olarak değerlendirilebilir. Örgüt sınırlarının Hint Okyanusu’na dayanması, geçen ay Pekin’de düzenlenen ve 28 devlet başkanının katılımıyla gerçekleşen “Yol-Kuşak İşbirliği Forumu” ile beraber düşünülürse hiç kuşkusuz Avrasya kıtasında Çin’in nüfuzunun artmakta olduğu izlenimi oluşacaktır. Xinhua-Carnegie Küresel Politikalar Merkezi Direktörü Paul T. Haenle’ya göre ABD çok taraflılıktan uzaklaştığından dolayı, ABD’den kalan boşluğu doldurmak niyetiyle Çin, uluslararası kurumlarda ve küresel yönetim reformunda daha aktif bir rol oynamak gayesindedir. Yol-Kuşak Girişimi’nin kilit alanlarının birçoğuyla örtüşen ŞİÖ, özellikle de Pakistan’ın üyeliğiyle iddialı bir ekonomik proje olan Yol-Kuşak Girişimi’nin bir güvenlik tamamlayıcısı olarak hizmet edebilecektir. Ancak, Yol-Kuşak Girişimi, Çin’in bölgesel, jeopolitik ve güvenlik alanlarındaki sorunlar ile daha fazla uğraşmasını gerektirecektir. ŞİÖ’nün iki yeni üyesi olan Hindistan ve Pakistan ise, örgütün uzlaşmaya varma kabiliyetini ve uyumunu zorlaştıracaktır.[1] Kısacası, örgütün genişlemesinin bazı sorunları beraberinde getireceği olasılığı ile karşı karşıya kalınmaktadır. Bununla beraber bu genişleme Pekin açısından başarı olarak da değerlendirilmektedir.
Ancak, Rus Uzman Alexander Gabuev, Çin’in bakış açısından, ŞİÖ’nün genişlemesinin istenilen bir sonuç olmadığını, Pekin’in hazmedebileceği bir uzlaşma olduğunu belirtmektedir. Örgütün kuruluşundan itibaren Pekin, ŞİÖ’yü Çin’in çıkarlarını öne sürebileceği çok taraflı bir platform olarak görmekteydi. ŞİÖ, Orta Asya’daki bir Çin-Rus paylaşımına doğru atılan ilk adım olarak değerlendirilmekteydi. Böylece Pekin ve Moskova; iki tarafa da fayda sağlayacak ve bölge ülkeleri tarafından kabul görecek bir bölgesel düzen oluşturabilecekti. Bu doğrultuda Çin ŞİÖ’nün serbest ticaret bölgesi (STB) ve ortak bir kalkınma bankasının kurmasını desteklemekteydi. Ancak, Pekin Moskova’nın bu vizyonu benimseme konusunda isteksiz olduğunu fark etmiştir. Kremlin, Çin’in ŞİÖ, STB ve kalkınma bankasına kendi gündeminde öncelik vermesi ve Rusya’ya masraf yaptırarak, Orta Asya’da nüfuz kazanmak için kullanmasından endişe duymaktaydı. Bu yüzden Çin, Moskova’dan herhangi bir izin almadan, Orta Asya ülkeleriyle ikili işbirliği kurmaya başlamıştır. Çin, bu yaklaşımın birçok avantajı olduğunu da öğrenmiştir. Buna ek olarak, 2013-2014 yılları arasında Pekin, Asya Altyapı Yatırım Bankası (AIIB) gibi Orta Asya’yı içine alan Çin merkezli çok taraflı kurumları ve Yol-Kuşak Girişimi gibi bölgesel geniş girişimleri oluşturmaya başlamıştır. Bu açıdan bakıldığında Çin stratejisi için, ŞİÖ bir araç olarak giderek önemsizleşmiştir. Bu nedenle Pekin, Rusya’nın Hindistan’ı örgüte dahil etmeye yönelik baskısına karşı direnmemiştir. Bunun yanında, ŞİÖ’nün genişlemesi dolayısıyla Güney Asya’daki en büyük ortağı olan Pakistan ile aynı gemide olacağı düşüncesi de oldukça etkili olmuş ve Moskova’ya Pakistan’ın üyeliğini kabul ettirmiştir. ŞİÖ’nün merkezi Pekin’de bulunmaktadır. Ayrıca organizasyonun başlığı “Şangay” adını içermektedir. Çin’i memnun etmek için bunlar yeterli büyüklükte sembolik ödüller olarak görülmektedir.[2]
Rusya açısından bakıldığında, Hindistan ve Pakistan’ın örgüte üye olması Moskova’nın küresel politikası bağlamında olumlu gelişmeler olarak görülmektedir. Burada Moskova ile Pekin arasındaki temel fark, Çin ŞİÖ’yü jeo-ekonomik olarak değerlendirirken, Rusya örgütü jeopolitik bir örgüt olarak görmektedir. Kremlin ŞİÖ’yü ABD’ye karşı bir blok olarak değerlendirmektedir. Moskova için ŞİÖ, Avrasya kıta devletlerinin ABD’nin düzen bozucu politikalarına birlik ve beraberlik içinde bir karşı bir duruşu niteliğindedir.
Diğer taraftan örgüte Avrasya’nın güneyindeki devletlerin üye olması, Rusya’nın güney sulara inme stratejik planına hizmet etmektedir. Bunun için Moskova Afganistan ve İran’ın da örgüte tam üye olmasını desteklemektedir. Bu konuda açıklama yapan Rusya Liberal Demokrat Partisi Başkanı Vladimir Jirinovski, Afganistan ve İran’la beraber Türkiye’nin de üyeliğinin desteklenmesi gerektiğini belirtmiştir.[3]
Avrasya kıtasındaki dengelere baktığımızda Rusya için Hindistan’ın ŞİÖ üyeliği Çin’in dengelenmesi bakımından oldukça önemli görülmektedir. Moskova her ne kadar açıkça belirtmese de Çin’in Avrasya’daki yükselişinden oldukça rahatsız olmaktadır. Özellikle Çin’in ekonomik gücü Moskova’yı endişeye sevk etmektedir. Bu bağlamda Rusya’nın önderliğinde kurulmakta olan Avrasya Ekonomik Birliği, Çin’in kıtadaki ekonomik yayılmasını durdurma girişimi olarak değerlendirilecektir. Ayrıca, Rusya-Azerbaycan-İran-Hindistan hattında gelişmekte olan “Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru”nun, Moskova ve New Delhi’nin, Pekin’in “Yol-Kuşak Girişimi”ne karşı-cevap niteliğinde olduğu düşünülmektedir. Bu bakımdan 1 Haziran 2017 tarihinde Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin Moskova’ya gerçekleştirdiği ziyaretin zamanlaması manidar olarak görülmektedir.
New Delhi’nin kendisinin ŞİÖ üyeliğini nasıl algıladığı da ayrı bir öneme sahiptir. Hindistanlı uzman C. Raja Mohan “Pekin’in Farkında Olmak” başlıklı yazısında Hindistan’ın ŞİÖ üyeliğinin Pakistan’dan dolayı sorunlu olacağını belirttikten sonra Delhi’nin “kara güçlerinin yanında mı yoksa deniz güçlerinin yanında mı”, “Avrasya Güçleri tarafında mı ya da Hint-Pasifik Güçlerinin tarafında mı” yer alacağına karar vermesi gerektiğinin altını çizmiştir. Yazara göre ilk başlarda iki nedenden ötürü Hindistan kıtanın çekim alanına girmekteydi. Bu nedenlerin birincisi, Orta Asya ile yakın ilişkiler kurmak iken, ikincisi, ABD’nin küresel gücünü dengelemekti. Ancak gelinen noktada New Delhi’nin Orta Asya ile işbirliği kurabilmesi için zorunlu olan coğrafik engelleri halen aşamadığı anlaşılmaktadır. İkinci neden açısından ise Hindistan, Çin’in ABD’den daha tehlikeli olduğunun farkına varmıştır.
Yeni hedeflenen aşamada ise Hindistan’ın ŞİÖ’de üç amacı bulunmaktadır. Birinci amacı, Çin-Pakistan ikilisinin Hindistan’ı çevrelemesini önlemektir. Hindistan açısından ikinci amaç olarak ele alınan konu, Çin ve Rusya ile Orta Asya’da işbirliği geliştirmektir. Son amacı ise, ABD’nin politikalarından dolayı Çin-Rusya anlaşmazlığı patlak verdiğinde eline geçireceği fırsatı değerlendirmektir. Tavsiye edilen ise, Hindistan’ın hem kıta ülkeleriyle hem deniz ülkeleriyle yakın ilişkiler geliştirmesidir. ABD’nin politikaları öngörülmez olduğundan yola çıkıldığında, Hindistan’ın kemer kuşak ülkeleri olan Japonya ve Avrupa devletleriyle işbirliğini geliştirmesi gerektiği anlaşılacaktır.[4]
Hindistan’ın aksine, Pakistan ŞİÖ’nün genişlemesinden oldukça memnun gözükmektedir. İlk olarak, ŞİÖ İslamabat için Pakistan-Çin ilişkileri bağlamında oldukça önemlidir. ŞİÖ çerçevesinde İslamabad, Keşmir meselesinde uzlaşmaya varılabilmesi için Hindistan’a baskı yapabilecektir.[5] İkinci olarak, İslamabad açısından arasının iyi olmadığı Moskova ile işbirliği geliştirmek önemlidir. Bilindiği üzere, Pakistan ve Rusya tarih boyunca gelgitli ilişkiler yaşamıştır. Putin, iktidarda bulunduğu zaman diliminde Pakistan’ı ziyarete hiç gitmemiştir. Afganistan-Pakistan-Rusya-Tacikistan’dan oluşan Dörtlü Duşanbe Girişimi 2012 yılında Putin’in İslamabad ziyaretini iptal etmesiyle son bulmuştur.[6] Bundan dolayı da ŞİÖ Pakistan açısından, Rusya-Pakistan ilişkilerinin gelişmesi için bir platform görevi görebilecektir. Böylece Rusya-Hindistan ilişkileri de dengelenmiş olacaktır. Üçüncü olarak, Pakistan-Orta Asya devletleri ilişkileri daha da derinleşebilecektir. İslamabad, Orta Asya devletleriyle ekonomik ilişkilerini Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) çerçevesinde yürütmektedir. Ancak Orta Asyalıların EİT’e olan ilgisi 1990’lara göre azalmış bulunmaktadır. Örneğin, Mart ayında İslamabad’ta düzenlenen EİT Zirvesi’nde Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan devlet başkanları düzeyinde temsil edilmemişti. Dolayısıyla Pakistan’ın ŞİÖ üyeliği, EİT’teki konumuna da ivme kazandıracaktır. Ayrıca, İslamabad Çin üzerinden Orta Asya’daki nüfuzunu arttırabilecektir. Bu bağlamda “Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru”na Orta Asya devletlerinin de katılması beklenmektedir.
Orta Asya açısından baktığımızda örgütün genişlemesi ŞİÖ’nün, Moskova ve Pekin’in tekelinde bulunduğu algısını kırması adına önemli olarak görülmektedir. Aktörlerin çoğalması ve çeşitlenmesi Orta Asya devletlerinin pazarlık payını artırmaktadır. ŞİÖ’nün genişlemesi Orta Asya ülkelerinin Rusya’ya bağımlılığını azaltmaktadır. Dolayısıyla bu durum, ülkelerin bağımsızlıklarını da güçlendirmektedir. Orta Asya merkezli düşündüğümüzde ŞİÖ, bölgenin etrafında güvenlik çemberi oluşturmaktadır. Önümüzdeki dönemde Afganistan ve özellikle İran’ın ŞİÖ’ye tam üye olmasıyla bu çember tamamlanacaktır. Bu bağlamda ŞİÖ’nün ya da ŞİÖ’ye üye ülkelerin Afganistan’daki etkinliğinin artması beklenen durumlardandır.
Orta Asya devletlerinin güvenilir ilişkiler kurduğu Türkiye’nin olası bir ŞİÖ tam üyeliği Orta Asya adına büyük bir başarı olarak değerlendirilecektir. Bu durumu, Rusya ve Çin’in tutumu ile Türkiye’nin Batı ile ilişkileri şekillendirecektir. Şu aşamada Türkiye’nin AB, NATO ve ABD ile yaşamakta olduğu gerginlik göz önünde bulundurulacak olursa, Türkiye’nin ŞİÖ üyeliği imkânsız olarak görülmemektedir. Bu konuda Türkiye’nin durumu Hindistan’ın durumuna benzemektedir. Ankara’nın, Avrasya’daki kara güçlerinin tarafında mı, yoksa deniz güçlerinin tarafında mı olmayı seçeceğine karar vermesi gerekecektir. Türkiye için verilebilecek en ideal karar ise her iki tarafla da yakın işbirliği içinde olması olacaktır.
Sonuç olarak, ŞİÖ’nün genişlemesi örgütün yeni aşamaya geçtiğinin belirtisi olarak görülmektedir. Bu yeni aşama fırsatlar ile dolu olmasının yanında, içinde riskleri de barındırmaktadır. Örgüt üyeleri kendi aralarındaki sorunları çözüp uyumlu olarak çalışır ise, ŞİÖ bütün Avrasya kıtası için çözüm üreten bir istikrar sembolü olabilecektir.
[1] “Shanghai Cooperation Organization at Crossroads: Views From Moscow, Beijing and New Delhi”, http://carnegie.ru/commentary/71205, 9.06.2017.
[2] “Shanghai Cooperation Organization at Crossroads: Views From Moscow, Beijing and New Delhi”, http://carnegie.ru/commentary/71205, 9.06.2017.
[3] “Batılılar Afganistan’ı terk etsin, ŞİÖ yerleşsin önerisi”, http://www.sonhaberler.com/asya/batililar-afganistan-i-terk-etsin-sio-yerlessin-onerisi-h303514.html, 10.06.2017.
[4] C. Raja Mohan, “Beware of Beijing”, http://carnegieindia.org/2017/06/08/beware-of-beijing-pub-71200, 08.06.2017.
[5] “SCO Membership: How important is SCO for Pakistan?”, https://timesofislamabad.com/sco-membership-how-important-is-sco-for-pakistan/2016/06/23/, 23.06.2016.
[6] Petr Topychkanov, “Where Does Pakistan Fit in Russia’s South Asia Strategy?”, http://carnegie.ru/2017/01/16/where-does-pakistan-fit-in-russia-s-south-asia-strategy-pub-67696, 16.01.2017.