Analiz

Rusya’nın Değişen Nükleer Doktrini

Rusya, savaşın sona ermesi konusunda Trump iktidarından umutludur.
Son dönemde Medvedev başta olmak üzere Rus yetkililer tehdidin tonunu daha da artırmıştır.
Rusya, 19 Kasım 2024 tarihinde, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın 1000. gününde nükleer silah doktrininde değişiklik yaptı.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) 2002 yılında 1972 tarihli Füze Savunması Sistemi (ABM) Sözleşmesinden çekilmesiyle başlayan YENİ SOĞUK SAVAŞ, Rusya’nın 2021 yılında Ukrayna’yı işgaliyle daha tehlikeli bir boyuta ulaşmıştır. Öyle ki artık tüm siyasetçiler, akademisyenler, televizyon kanalları ve yorumcular tarafından III. Dünya Savaşı’na doğru hızla ilerlediğimiz dillendirilmeye başlanmıştır. Soğuk Savaş sonrası belki de II. Dünya Savaşı’ndan bu yana III. Dünya Savaşı ihtimali hiç bu kadar ciddi boyuta ulaşmamıştı. Nükleer caydırıcılık kavramının anlamını yitirdiği ve nükleer silahların bir küresel savaşı engelleyeceği düşüncesi her geçen gün daha da azalmıştır.

ABD kadar Rusya da nükleer silahlanma konusundaki çabalarını artırmıştır. Nitekim Rusya, 1 Mart 2018 tarihinde yeni nesil nükleer silahlarını tanıtırken nükleer silahlanma yarışında ABD’yi suçlamıştır. Yeni nesil silah sistemlerinin ABD’nin 2002 yılında, 1972 tarihli ABM Sözleşmesinden çekilmesine ve hem ABD topraklarında hem de Rusya’nın sınırlarına yakın bölgelerde teşkil ettiği füze savunma sistemlerine cevap olarak geliştirildiğini ifade etmiştir.[1]

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden hemen önce, 8 Haziran 2020 tarihinde “Rusya Federasyonu Nükleer Caydırıcılığına İlişkin Devlet Politikasının Temel Esasları”[2] yürürlüğe girmiştir. Doküman açık bir şekilde Rusya’nın nükleer silahların caydırıcılık unsuru olduğuna vurgu yapmış ve şu şartlarda Rusya’nın nükleer silaha başvurabileceği ifade etmiştir:

  • Rusya ya da müttefiklerinin topraklarına saldıracak şekilde balistik füze fırlatıldığına ilişkin güvenilir bilgi elde edilmesi,
  • Rusya ya da müttefiklerine hasım bir devlet tarafından nükleer silahlar ya da diğer Kitle İmha Silahları ile saldırı yapılması,
  • Rusya’nın kritik hükümet ya da askeri tesislerine hasım bir devlet tarafından saldırıda bulunulması; nükleer birliklerin mukabele yeteneğinin ortadan kaldırılması
  • Devletin bekasını tehlikeye sokacak şekilde Rusya Federasyonu’na konvansiyonel silahlarla yapılacak bir saldırı

Söz konusu doktrin esasları, Ukrayna Savaşı boyunca her kademedeki Rus yetkili tarafından dile getirilmiştir. Yetkililer Batı’nın savaşa müdahil olması durumunda Rusya’nın nükleer silah kullanacağını açık ya da üstü kapalı bir şekilde dile getirmişlerdir. Nitekim ilk önemli hamlelerden birisi yine Putin’den gelmiştir. Putin, 24 Şubat 2022 tarihinde yaptığı konuşmada, ABD’nin ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) faaliyetlerinin artık Rusya’nın ulusal varlığını (bekasını) tehdit eder hale geldiğini ifade ederek[3] aslında nükleer silah kullanım konseptinde belirtilen kullanım şartlarından birisinin sağlandığını ima etmiştir. Nitekim Putin, savaşın hemen başında, 27 Şubat 2022 tarihinde devletin nükleer silahlarının alarm seviyesinin yükseltilmesi emrini vermiştir.[4] Savaş daha ikinci ayını doldurmadan ise Rusya’nın yeni dönem en güçlü nükleer silahı olarak kabul edilen SARMAT (ŞEYTAN) füzesinin denemesi yapılmıştır.[5]

Diğer yandan Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, 22 Mart 2022 tarihinde CNN Muhabiri Christiane Amanpour ile yaptığı söyleşide, Rusya’nın bekası tehdit altında olursa nükleer silaha başvurabileceği ifade ederek Batı’nın Ukrayna Savaşı’na askeri olarak müdahalesine yönelik bir gözdağı vermiştir. Peskov, bir anlamda nükleer silahların hangi şartlarda kullanılacağı konusunda 2020 yılında yürürlüğe giren Belge’ye atıfta bulunmuştur.[6]  

Rusya zaman içerisinde söylemlerini sertleştirirken Ukrayna’ya destek veren devletleri açıkça tehdit etmiştir. Rusya Televizyonu, SARMAT ile ilgili yayım esnasında söz konusu silahın 2 dakika içerisinde Londra’ya ulaşacağını ve İngiltere’yi haritadan silebileceğini ifade ederek İngiltere’yi açıkça tehdit etmiştir.[i] Diğer yandan Rus medyası bir SARMAT silahının Texas eyaleti kadar bir bölgeyi ya da Fransa’nın tamamını yok edebileceği imasıyla ABD’yi ve Fransa’yı işaret etmiştir.[ii]

Son dönemde Medvedev başta olmak üzere Rus yetkililer tehdidin tonunu daha da artırmıştır. Mesela Putin, Donbass bölgesinde Rusya’ya katılıma ilişkin referandum yapılacağı haberinden sonra kısmi seferberlik ilan ederken, Batı’nın Rusya’ya nükleer silah kullanma şantajı yaptığını iddia ederek Rusya’yı yok etmeyi hedefleyen Batı’ya karşı Rusya’nın toprak bütünlüğünü korumak için nükleer silahlar dahil ellerindeki tüm silahları kullanabileceklerini ifade etmiş ve bunun bir blöf olmadığını belirtmiştir.[iii]

Rusya, Batı’ya karşı nükleer silah tehdidini artırdıkça Batılı devletlerin Ukrayna’ya desteği artmakta ve Rusya’nın nükleer silah kullanımında eşik olarak saydığı adımlar atılarak bir anlamda Rusya’nın caydırıcılık eşiği sınanmaktadır. NATO’nun Askeri Komite eski Başkanı Çek General Pavel, hibrit savaşı NATO’nun 5. maddesinin işletilmesi eşiğinden önceki eylemler olarak nitelendirmişti. Batılı devletler de nükleer savaş eşiğine doğru hamleler yapıyorlar izlenimi vermektedirler. Nitekim Ocak 2025 tarihinde iktidarı bırakacak olan Biden Ukrayna’nın ABD tarafından verilen ATACAMS füzelerini Rusya’ya karşı kullanmasına onay verirken; Birleşik Krallık, Storm Shadow füzesi sağlamıştır. Ukrayna da hemen akabinde Rusya topraklarına bu silahlarla saldırı gerçekleşmiştir.[iv]

Tüm bu gelişmelerle eş zamanlı olarak Rusya, 19 Kasım 2024 tarihinde Rusya-Ukrayna Savaşı’nın 1000. gününde nükleer silah doktrininde değişiklik yaptı. Nükleer silah kullanım eşiğini düşüren bu değişiklikle bir ülkenin, nükleer silah sahibi başka bir ülke desteğiyle Rus topraklarına saldırıda bulunması durumunda Rusya’nın nükleer yanıt vermesine olanak tanındı. Ayrıca füzelerin yanı sıra insansız hava araçları veya savaş uçaklarıyla yapılan saldırılar da bu kapsama alındı. Yeni doktrinde, Rusya’ya “bir ittifak üyesi” tarafından saldırı düzenlenmesi de yine nükleer yanıt verilebilecek bir gelişme şeklinde tanımlanarak böyle bir durumda saldırıyı gerçekleştiren ülkenin bağlı olduğu tüm ittifak üyeleri de çatışmada taraf sayıldı.”[v] Doktrini açıklayan Putin, “nükleer olmayan bir ülkenin saldırganlığı, nükleer güce sahip bir ülke desteği ya da katılımı olduğu durumda ortak saldırı olarak değerlendirilecektir” ifadesini kullandı.[vi]

Her zaman olduğu gibi ABD’nin bu hamlesini ve yeni doktrinini en açık ve net şekilde Medvedev yorumladı. Medvedev, “NATO’ya ait füzelerin Rusya’ya karşı kullanılması, ittifak ülkelerinin Rusya’ya karşı saldırısı olarak nitelendirilebilir. Bu durumda Kiev’e ve nerede olursa olsun NATO unsurlarına kitle imha silahlarıyla misilleme yapma hakkı doğuyor. Bu da 3. Dünya Savaşı olur” şeklinde konuştu. ABD’de Joe Biden yönetiminin gerginliği bilinçli olarak artırdığını ve bununla Başkan seçilen Donald Trump ekibinin uğraşmak zorunda kalacağını belirterek “Belki de yaşlı Biden insanlığın önemli bir kısmını yanına alarak zarif bir şekilde ölmeye karar verdi.” ifadesini kullandı.

2009 yılında Demokrat Başkan Obama, nükleer silahsız bir dünya vizyonu açıklamıştı. 2024 yılında Demokrat Başkan Biden, dünyanın Küba Krizi’nden bu yana ilk defa nükleer savaşa bu kadar yakın olduğunu belirtti. Cumhuriyetçi Başkan Trump ise Rusya-Ukrayna Savaşı’nı sona erdirmeyi vaat etmektedir. İlginç olan bir önceki iktidarının son döneminde Trump, ABD ile Rusya arasında yürürlükte kalan son nükleer silah sözleşmesi olan NEW START Sözleşmesini imzalamamış, Biden yönetiminin ilk işlerinden birisi yürürlükten kalkmasına çok az bir süre kalan bu sözleşmeyi imzalamak olmuştu.

Şimdi ise Biden giderayak Trump yönetiminin bu amacını baltalayacak şekilde Ukrayna’ya ATACMS füzelerini kullanma yetkisi vermektedir. Bir anlamda Trump yönetiminin Biden yönetimine bıraktığı Afganistan’dan plansız çekilme mirasının intikamını aldığı düşünülebilir mi? Her ne kadar Trump tarafından Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak önerilen Michael Waltz, Biden yönetiminin Ukrayna’ya ATACMS tedariğini savunan ifadeler kullansa da Trump’ın genel olarak savaşın sona ermesinin gerektiğine yönelik söylemleri dikkat çekmektedir.

Rusya ise savaşın sona ermesi konusunda Trump iktidarından umutludur. Ancak 1990’lı yıllarda Doğu Avrupa Devletleri ve Baltık Devletlerinin NATO ve Avrupa Birliği’ne (AB) üyeliğine ses çıkarmayan/çıkaramayan Rusya için Ukrayna ve Gürcistan’ın üyeliği oldukça net bir kırmızı çizgi oluşturmaktadır. ABD’nin George Kennan önerisiyle başlattığı çevreleme politikasının devamı olan bu süreçte Ukrayna ve Gürcistan’ın üyeliği Rusya için ulusal güvenlik için uğrunda nükleer silah kullanılacak bir sorun haline gelmiştir. Karadeniz’de Rusya’yı hapseden, NATO ve AB’nin sınırlarını Rusya’nın hassas noktası Kafkaslara sınır yapan bu gelişme uğrunda nükleer silah kullanılacak bir tehdit olarak görülmektedir.

Bu açıdan Rusya’nın nükleer caydırıcılık unsurunu kullanması ve açıkça nükleer tehdide başvurması oldukça normaldir. NATO ve Rusya’nın askeri güçleri kıyaslandığında, Ukrayna’da büyük bir hezimete uğrayan Rusya’nın nükleer kartını kullanmaktan başka çaresi bulunmamaktadır. 2023 yılı için 816 milyar dolar bütçe ayıran ABD ile 109 milyar dolar askeri bütçesi olan Rusya’nın askeri güçlerinin denk olması bile düşünülemez. Nitekim Putin, “nükleer silahlar, devletimizin ve vatandaşlarımızın güvenliğinin en önemli garantisi” diyerek bunu itiraf etmiştir. Başka çaresi de bulunmamaktadır.

ABD ve Rusya ile savaşa hazır olduğunu ifade eden Birleşik Krallık ise bir anlamda nükleer savaşı tırmandırırken acaba Ukrayna’da kullanan Rusya’nın modern silahlarının yeteneklerini mi keşfetmeye çalışıyorlar? Daha da ileri gidilirse, seri üretime geçmiş silah sistemlerinin kullanılmasına zorlayıp ikinci vuruş kabiliyetinin sınırları mı zorlanıyor? Unutmayalım ki ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarından başka elinde hazır silahı yoktu. Avrupa bacağı, radarı Kürecik’te konuşlu Avrupa Aşamalı Uyarlanabilir Yaklaşım olan ABD Ulusal Füze Savunma Sistemi denenmeye hazır hale mi geldi? Acaba ABD nükleer savaşı tırmandırma konusunda bu kadar cesur mu davranıyor?


[1] “News”, Kremlin, http://en.kremlin.ru/events/president/news/page/286, (Erişim Tarihi: 30.11.2024).

[2] “Basic Principles of State Policy of the Russian Federation on Nuclear Deterrence”, Archive Mid,

https://t.ly/N-LI0, (Erişim Tarihi: 30.11.2024).

[3] “Read the fine print: Russia’s nuclear weapon use policy”, The Bulletin, https://thebulletin.org/2022/03/read-the-fine-print-russias-nuclear-weapon-use-policy/, (Erişim Tarihi: 30.11.2024).

[4] “Putin signals escalation as he puts Russia’s nuclear force on high alert”, The Guardian,

https://www.theguardian.com/world/2022/feb/27/vladimir-putin-puts-russia-nuclear-deterrence-forces-on-high-alert-ukraine, (Erişim Tarihi: 30.11.2024).

[5] “Rusya’nın nükleer silah kullanma ihtimali arttı mı?”, Habertürk, https://www.haberturk.com/son-dakika-rusya-nin-nukleer-silah-kullanma-ihtimali-artti-mi-3415838, (Erişim Tarihi: 30.11.2024).

[6] “Putin spokesman refuses to rule out use of nuclear weapons if Russia faced an ‘existential threat’”, CNN, https://edition.cnn.com/2022/03/22/europe/amanpour-peskov-interview-ukraine-intl/index.html, (Erişim Tarihi: 30.11.2024).


[i] “Putin confirms Sarmat ballistic missile deployment – how powerful is the ‘Satan 2’ rocket?”, Express, https://www.express.co.uk/news/world/1628895/putin-sarmat-ballistic-missile-deployment-powerful-evg, (Erişim Tarihi: 30.11.2024).

[ii] “Russia is planning to flight test new missile with a range of 6,200 miles and capable of destroying an area the size of France”, Daily Mail, https://www.dailymail.co.uk/news/article-9110579/Russia-planning-flight-test-new-missile-capable-destroying-area-size-France.html, (Erişim Tarihi: 30.11.2024).

[iii] “Putin dras up to 300,000 reservists, backs annexation amid war losses”, Washington Post, https://www.washingtonpost.com/world/2022/09/21/putin-speech-annexation-ukraine-russia/, (Erişim Tarihi: 30.11.2024).

[iv] “Ukraine fires UK-supplied Storm Shadow missiles at Russia for first time”, BBC, https://www.bbc.com/news/articles/c4g704g051go, (Erişim Tarihi: 30.11.2024).

[v] “Rusya harekete geçirdi: NATO’dan olağanüstü toplantı kararı”, NTV, https://www.ntv.com.tr/dunya/rusya-harekete-gecirdi-natodan-olaganustu-toplanti-karari,mEKrO_-BnEC_J2tI5GuF1w, (Erişim Tarihi: 30.11.2024).

[vi] “Putin, Rusya’nın yeni nükleer doktrinini onayladı: Nükleer silah kullanım koşulları genişliyor”, BBC,

https://www.bbc.com/turkce/articles/cn0egdwgnj1o, (Erişim Tarihi: 30.11.2024).

Prof. Dr. Şafak OĞUZ
Prof. Dr. Şafak OĞUZ
2019 yılında Doçentlik unvanını alan Şafak OĞUZ, Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki (TSK) 23 yıllık hizmetinden sonra 2021 yılında emekli olmuştur. Görevi esnasında Birleşmiş Milletler (BM) ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) bünyesinde de çalışan OĞUZ, Kitle İmha Silahları, Terörizm, Uluslararası Güvenlik, Uluslararası Örgütler ve Barış ve Çatışma Çalışmaları konularında çalışmalar yapmaktadır. OĞUZ, halen Kapadokya Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyeliği görevini sürdürmektedir. İyi derece İngilizce ve Almanca bilmektedir.

Benzer İçerikler