Rusya, son 30 yıldır Amerika Birleşik Devletleri’ni (ABD) Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nü (NATO) genişleterek Soğuk Savaş sonrası güvenliği baltalamakla suçlamaktadır. Bunu gerekçe gösteren Moskova, 7 Kasım 2023 tarihinde Avrupa Konvansiyonel Silahlı Kuvvetler Anlaşması’ndan (AKKA) resmi olarak çekilmiştir. Hatırlatmak gerekirse Rusya, bu anlaşmayı 2007 yılında askıya almış ve 2015 yılında da anlaşmaya aktif katılımı durdurmuştu.
Rusya’nın anlaşmadan çekilmesine yanıt olarak NATO, AKKA’ya ilişkin operasyonlarını askıya almıştır. NATO, müttefik tarafların anlaşmaya uyduğunu, ancak Rusya’nın uymaması halinde böyle bir anlaşmanın var olmasının mümkün olmayacağını söylemiştir.[i]
Soğuk Savaş döneminin kutuplaşma siyaseti hem Rusya hem Batı nezdinde geçerliliğini korumaktadır. Batı ve Rusya, iki kutuplu sistem içerisindeymiş gibi hareket etmektedirler. Diğer yandan Çin, Batı’nın bu blok siyasetine Rusya’nın da ayak uydurmasından oldukça rahatsızdır. Zira Pekin, çok kutupluluk ve karşılıklı anlayış temelinde Moskova’yla küresel bir sistem inşa etmeyi arzulamaktadır. Batı’nın bu kutuplaşma siyaseti nedeniyle Rusya-Çin ilişkileri, Soğuk Savaş sonrası dönemde pek çok alanda ilerleme kaydetmiştir.
ABD’nin 1990’lı yıllarda başlayan sözde “tek kutuplu dünyanın” liderliğini üstlenme çabası, NATO’nun genişlemesini ve Batı’nın Asya-Pasifik’teki artan varlığını beraberinde getirmiştir. Bu da Moskova-Pekin işbirliğini kaçınılmaz hale getirmiştir. İki ülke de ABD’nin küresel hegemonyasına karşıdır. Ancak bununla mücadele yöntemi, izlenen hedefler ve kullanılan söylem-araçlar noktasında iki aktör birbirinden tamamen ayrışmaktadır.
Son 20 yıllık periyodda; dünyada artık tek kutuplu düzenin sona erdiği ve çok kutuplu bir düzenin kurulmaya başladığı sıkça dile getirilmeye başlanmıştır. Amerikan hegemonyası düşüşe geçerken Rusya ve Çin’in küresel askeri-siyasi liderlik için birbiriyle mücadele edip etmeyeceği tartışma konusudur. Zira iki büyük güç, daha yakın zamanda kapsamlı stratejik ortaklık ilan etmelerine rağmen, aralarında tarihten gelen pek çok anlaşmazlık bulunmaktadır. Her şeyden önce Orta Asya gibi komşu havzalar, iki ülke arasındaki rekabetin temel unsurlarıdır. Ukrayna’da bir kriz başlatan Rusya’nın bu davranışını Orta Asya’da hayata geçirme ihtimali, Çin’i tedirgin etmeye yetmektedir. Diğer yandan Çin, özellikle “Kuşak-Yol Projesi”nin güvenliğini temin edebilmek adına küresel bir güvenlik ve ekonomi girişimi teklif etmektedir. Bu yönüyle Çin’in hedefleri, barışçıl bir küresel ekonomi modeli öngörürken, Rusya halen daha askeri bir kutuplaşma siyaseti izlemektedir.
Aslına bakılırsa Çin, Rusya’yı barışçıl bir küresel sistemin inşasına ikna etmek için özellikle son 1-2 yıldır yoğun çaba sarf etmektedir. Bu çabalar, Rusya’nın Ukrayna’daki saldırısından itibaren hız kazanmıştır. Öyle ki bu savaşın yıl dönümünde Çin, bu krize ilişkin görüşlerini beyan eden bir siyasi belge yayımlayarak Rusya’nın Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı duyması çağrısı yapmıştır.[ii] Üstelik bu süreçte Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, hem Ukrayna hem Rusya’da temaslarda bulunmuştu. Bu girişimler sonuçsuz kalınca Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, 2023 yılının Mart ayında bizzat Moskova’yı ziyaret etmiş ve ziyaretin sonunda Kremlin’den ayrılırken Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e şu ifadeleri kullanmıştır:[iii]
“Şimdi dünyada, son 100 yıldır görülmeyen değişiklikler var. Ve bizler, bu değişikliklere birlikte yön veriyoruz.”
Bu sözlerle Şi Cinping, gelecek yüzyılı inşa etmede Rusya’yla birlikte hareket etme niyetini açıkça ortaya koymuştur. Çin’e göre; gelecek yüzyıl, “insanlığın ortak çıkarları doğrultusunda dürüst ve adil bir dünya vizyonu” temelinde kurulmadır. Buna karşılık Rusya, Batı’ya meydan okumak adına askeri bir genişleme yoluna başvurmakta ve diyalogdan uzaklaşarak kutuplaşmayı tercih etmektedir. Moskova, NATO’nun genişlemesine itiraz ederken “bölünmez güvenlik ilkesinden” bahsetmektedir. Bu prensibe göre; “devletler, kendi güvenliklerini sağlamak pahasına başkalarınınkini tehlikeye atmamalıdırlar.” Buna benzer şekilde Çin, tüm dünyanın güvenliğinin birlikte ele alındığı “Küresel Güvenlik Girişimi” önermektedir. Fakat yukarıda da belirtildiği gibi Rusya ve Çin, küresel güvenliğin inşası noktasında izlenecek yöntemler ve kullanılacak söylem ve araçlar bağlamında çok farklı bir çizgi izlemektedirler. Başka bir ifadeyle Rusya ve Çin’in küresel güvenlikten aldıkları şey ve buna karşı geliştirdikleri çözüm yöntemleri birbirinden çok farklıdır. Bugüne kadar Çin ve Rusya, NATO’nun genişlemesi karşısında benzer bir adım atarak Avrasya’da bir kolektif savunma örgütü kurma yoluna gitmemişlerdir. Fakat Rusya, NATO’ya benzer bir örgütü Orta Asya’da kurmuştur. Bu bağlamda 1992 yılında kurulan Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ), Rusya’nın Soğuk Savaş dönemi kutuplaşma siyasetini sürdüreceğinin henüz ilk işaretlerinden biri olmuştur. Bundan farklı olarak Çin, 2001 yılında komşu sınırlardaki terörizmin çözümüne odaklanan Şangay İşbirliği Örgütü’nün kurulmasına öncülük ederek Rusya’dan farklı bir bölgesel güvenlik konsepti geliştirmiştir. Henüz 1990’lı yıllar, aslında çok kutuplu küresel sistemin inşasına dönük Rusya ve Çin’in fikir birliğine varmasının oldukça zor olduğunu gözler önüne sermiştir.
[i] “NATO Freezes Treaty on Conventional Armed Forces in Europe”, VOA News, https://www.voanews.com/a/nato-freezes-treaty-on-conventional-armed-forces-in-europe-/7345262.html, (Erişim Tarihi: 22.08.2024).
[ii] “China’s Position on the Political Settlement of the Ukraine Crisis”, FMPRC, https://www.fmprc.gov.cn/eng/zxxx_662805/202302/t20230224_11030713.html, (Erişim Tarihi: 22.08.2024).
[iii] “Xi and Putin pledge to shape a new world order as the Chinese leader leaves Russia with no peace in sight for Ukraine”, NBC News, https://www.nbcnews.com/news/world/xi-putin-pledge-new-world-order-chinese-leader-leaves-russia-rcna76048, (Erişim Tarihi: 22.08.2024).