Rusya-Venezuela: Yaptırımlarla Gelişen İşbirliği

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Moskova ve Caracas’ın petrol sektöründeki işbirliğini genişletmeye devam edeceği yönündeki mesajlar her geçen gün daha da artmaktadır. Venezuela Dışişleri Bakanı Carlos Faria, finans ve lojistikte Batı yaptırımlarını atlatmak için Rusya’yla yeni bir anlaşma üzerinde çalıştıklarını belirmiştir. 4 Temmuz 2022 tarihinde Moskova’da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la görüşen Faria şu açıklamada bulunmuştur:[1]

“Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) uzun yıllardır izlediği politikaya son derece olumsuz bir bakışımız var… Çeşitli ülkelere ve hükümetlere karşı uygulanan bu yasadışı yaptırımların kullanılmasını tartışmasız bir şekilde kınıyoruz. Venezuela’da meydana gelen ulusal süreçlere siyasi destek için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e ve Rusya Hükümeti’ne teşekkür etmek istiyorum.”

Venezuela ve Rusya’nın uluslararası alanda gördükleri baskı nedeniyle özel olarak ABD’ye ve genel anlamda da Batı’ya karşı yakınlaştıkları görülmektedir. İki ülke de problemlerinin üstesinden gelmek amacıyla diğer devletlerle ilişkilerinde ortak noktada buluşmak ya da uzlaşmak yerine müttefiklerinden medet ummaktadır.

Taraflar açısından enerji sektörü büyük önem arz ettiğinden bu alandaki işbirliğini genişletmeleri için hususi bir gayret göstermeleri ve ilerleyen dönemlerde enerjide bir blok oluşturmaları olası görünmektedir. Bu ise dünya petrol rezervlerinin %18,2’sine sahip olması nedeniyle birinci sırada yer alan Venezuela’nın ve söz konusu rezervlerin %8’ine sahip olarak sekizinci sırada yer alan Rusya’nın ilişkilerini geliştirmesinde itici bir etki yaratmaktadır.[2] Benzer bir şekilde doğalgaz alanında da tarafların konumları oldukça güçlüdür. Rusya, dünya doğalgaz rezervlerinin %24,3’üyle birinci, Venezuela ise %2,8’iyle sekizinci sırada yer almaktadır.[3]

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlamasının ardından özellikle de enerji sektörünün darbe alması, küresel çapta yeni arayışlara yol açmıştır. Örneğin Avrupa Birliği (AB) ve İran, durdurulan nükleer müzakerelerin “önümüzdeki günlerde” yeniden başlayacağını duyurmuştur.[4] Öte yandan AB, İsrail ve Kıbrıs açıklarındaki gaz rezervlerini Yunanistan ve İtalya üzerinden diğer AB üyelerine bağlamak için 1.900 kilometrelik Doğu Akdeniz (EastMed) Doğalgaz Boru Hattı’nın inşa edilmesi konusu yeniden gündeme gelmiştir.[5] Ayrıca Norveçli petrol üreticisi Equinor SA ve Exxon Mobil, Brezilya kıyılarında 8 milyar dolarlık petrol üretimini arttırmak amacıyla ilk adımları atmıştır.[6] Rusya ise geleneksel müttefiklerinden Venezuela’yla ilerlemektedir. Enerji güvenliği bağlamında küresel çalışmalar hız kazanırken; Rusya ve Venezuela, yaptırımları aşmak adına “Batı’nın isteklerine boyun eğmeyen” duruşlarına da zarar vermemeye çalışmaktadırlar. Bu; her iki ülkenin çok kutuplu dünya düzenini savunan açıklamalar yapmasıyla da yakından ilişkilidir.

Venezuela, Moskova’nın bir ayağının ABD’nin yakın çevresinde olmasına olanak sağlamaktadır. Sovyetler Birliği döneminde kurulan diplomatik ilişkiler, özellikle Hugo Chávez’in Venezuela’da iktidara gelmesiyle derinlik kazanmıştır. Venezuela’yla ilişkiler, Rusya’nın ülkeye silah satışı ve petrol rezervlerinin dağıtımını yapması üzerine yoğunlaşmakta, Caracas’ın ABD karşıtlığı, Moskova’nın lehine işlemektedir. Venezuela, Küba ve Nikaragua gibi, Rusya’nın Latin Amerika ve Karayipler’deki (LAC) ‘güvenli limanı’ sayılabilecek müttefiklerindendir. Bu minvalde Rus karar alıcılar, pek çok kriz öncesi ve/veya sonrası LAC ülkelerine yönelik ziyaretler gerçekleştirerek söz konusu limanların nabzını yoklamış ve tüm bu iyi hesaplanmış ziyaretlerin ve paylaşılan ortak noktaların meyvelerini almıştır. Örneğin Rusya’nın Kırım’ı ilhakı konusunda Venezuela’nın Moskova lehine tavır aldığı görülmüştür. Son yaşanan krizde ise Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, Putin’in kendi halkını savunduğunu, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) kışkırtıcı eylemlerde bulunduğunu belirtmiştir. Ayrıca Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Sergei Ryabkov, dolaylı bir tehdit olarak yorumlanan Rusya’nın Venezuela ve Küba’ya asker konuşlandırma ihtimalini eleyemeyeceğini belirtmiştir.[7]

Hatırlanacağı gibi, 2019 yılında yaşanan “Venezuela Başkanlık Krizi”nde ABD, Brezilya ve pek çok AB ülkesi, Maduro’ya karşı rakibi Juan Guaido’yu desteklerken, Moskova yönetimi, Maduro’nun yanında durmuştur. Yani tarafların savaştan önce güçlü olduğu aşikar olan karşılıklı destekleri, son görüşülen işbirliği vesilesiyle artan baskılarla rağmen daha da artmıştır.

Rusya ve Venezuela, 2000’li yıllarda ekonomik, siyasi ve askeri münasebetlerini dikkat çekici biçimde genişletmiştir. ABD’nin Venezuela’ya ağır yaptırımlar uygulaması ve defalarca rejim değişikliğine yönelik talepleri desteklemesi, Moskova-Caracas hattındaki ilişkileri olumlu etkileyen en önemli faktörlerdendir. Fakat yaptırımlara maruz kalan iki devletin petrol üzerinden daha da yakınlaşmasının kaçınılmaz bir sonuç olacağı anlaşılınca, ABD’nin Venezuela’ya yönelik petrol yaptırımlarında hafifletmeye gittiği görülmüştür.[8] Ancak Maduro yönetimi açısından ABD ve diğer aktörlerin tutumu sebebiyle kendi iktidarı tehdit altındayken; bu “hafifletmeden” ötürü Rusya’yla olan dostane ilişkilerden vazgeçilmesi olası değildir. Putin’in ise Venezuela’yla enerji sektörünü iyiden iyiye eline alma gibi bir amacının bulunduğu düşünülebilir. Bu durumda Batı’nın ikili arasındaki ve hatta ilerde başka ülkelerin de dahil olabileceği ortaklıklara engel olabilmesi mümkün görünmemektedir.

Faria, Rus şirketleriyle somut projeler geliştirilmesine ve işbirliğinin derinleşmesine işaret ederek Moskova ile Caracas’ın ABD yaptırımlarıyla bağlantılı meselelerin üstesinden gelebileceğini umduğunu belirmiştir. Faria, “ABD yönetiminin eylemleri sayesinde kendimizi içinde bulduğumuz koşullar, petrol endüstrisinin gelişimini engelledi.” diyerek yatırımların, finansman ve kredi imkanlarının ve ekipman ve yedek parça alımlarının etkilendiğini ifade etmiştir. Putin’in de sık sık bu yönde açıklamalar yaptığı gözlemlenmektedir. Dolayısıyla iki ülkenin söylemleri arasında bir paralellik söz konusudur.

Rusya, Çin ve Hindistan’ın Batı’nın “abluka” girişimini atlatmak için geliştirdiği alternatif finans sistemlerine işaret eden Faria, “Giderek daha fazla ülkenin Rusya’yla etkileşime girdiğini ve tehdit edildikleri sonuçlardan korkmadıklarını” vurgulamıştır. Ayrıca Venezuela Dışişleri Bakanı, Caracas’ın Putin yönetiminin diyalog ve müzakerelere hazır olduğunu gördüğünü ve nihayetinde hem Moskova’nın hem de Kiev’in çıkarlarını dikkate alan bir anlaşmaya varılmasını umduğunu söyleyerek Rusya’nın Ukrayna’daki krizle ilgili tutumuna desteğini dile getirmiştir. Lavrov ise, “Venezuela ve çevresindeki durumun normalleşmesini” memnuniyetle karşılamış ve Moskova’nın ülkenin sürdürülebilir kalkınmasına ellerinden gelen her şekilde katkıda bulunmaya devam edeceğine söz vermiştir.

Taraflar, Batı tarafından dışlanma bağlamında benzerlikler paylaşmaktadır. İki ülke de “Batı merkezli sisteme” karşı çıkmaktadır. Bu karşı çıkış, henüz sistematik boyut taşımasa da inşa evresindedir. Bu kapsamda Rusya ve Venezuela, belki de enerjiyi merkeze alarak var olan sisteme karşı oluşturulacak somut bir itirazın başlangıcına adım atmış olabilir. Bunun için ise enerji sektörüne diğer önde gelen tarafların katılımına ihtiyaçları vardır. Fakat diğer ülkelerin böylesi çizgide konumlanması da pek mümkün değildir. Aksi takdirde bu yöndeki arayışlar, her iki ülke için de “günü kurtarmakla” kısıtlı kalacaktır. Enerji kartı üzerinden Batı’yı çevreleme konusundaki kozları güçlü; fakat henüz yeterli olmayan ikili, Ortadoğu veya Afrika’dan bir devleti aralarındaki işbirliğine dahil ederek “enerji üçgeni” oluşturmaya ve böylelikle uluslararası alanda daha etkin aktörler haline gelmeye çalışabilir.


[1] “Russia, Venezuela to Expand Oil Sector Cooperation”, Mehr News Agency, https://en.mehrnews.com/news/188736/Russia-Venezuela-to-expand-oil-sector-cooperation, (Erişim Tarihi: 05.07.2022).

[2] “Oil Reserves by Country”, Worldometer, https://www.worldometers.info/oil/oil-reserves-by-country/, (Erişim Tarihi: 06.07.2022).

[3] “Natural Gas Reserves by Country”, Worldometer, https://www.worldometers.info/oil/oil-reserves-by-country/(Erişim Tarihi: 06.07.2022).

[4] “EU-Iran Nuclear Talks Set to Resume in the ‘Coming Days’”, Euronews, https://www.euronews.com/2022/06/25/eu-iran-nuclear-talks-set-to-resume-in-the-coming-days, (Erişim Tarihi: 05.07.2022).

[5] “Construction of EastMed Gas Pipeline Becomes Topical Again”, Total Croatia News, https://www.total-croatia-news.com/politics/63919-construction-of-eastmed-gas-pipeline-becomes-topical-again, (Erişim Tarihi: 05.07.2022).

[6] “Exclusive: Equinor, Exxon Agree to Expand Brazil Oil Operations”, Reuters, https://www.reuters.com/business/energy/exclusive-equinor-exxon-agree-expand-brazil-oil-operations-2022-05-17/, (Erişim Tarihi: 05.07.2022).

[7] Evan Ellis, “Russia’s Latest Return to Latin America”, Global Americans, https://theglobalamericans.org/2022/01/russia-return-latin-america/, (Erişim Tarihi: 22.01.2022).

[8] “U.S. to Offer Minor Sanctions Relief to Entice Venezuela to Talks”, NY Times, https://www.nytimes.com/2022/05/17/us/politics/us-venezuela-oil-sanctions.html, (Erişim Tarihi: 05.07.2022).

Cemre Çağla ATAMER
Cemre Çağla ATAMER
2017 yılında Aydın Adnan Menderes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olan ve 2020 yılında aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler yüksek lisans programından “Latin Amerika’da Entegrasyon Çabaları: AB ile Karşılaştırmalı Bir Analiz” teziyle uzmanlığını alan Cemre Çağla Atamer, 2021 yılında Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Latin Amerika Çalışmaları Anabilim Dalı’nda ikinci yüksek lisans programına başlamıştır. Halihazırda yüksek lisans eğitimine devam eden Atamer, iyi derecede İngilizce ve başlangıç seviyesinde İspanyolca bilmektedir.

Benzer İçerikler