Rusya ve Körfez Ülkelerinin Enerji Dansı: ABD’nin Tepkileri

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle Batılı devletlerin uyguladığı yaptırımlar, Moskova’yı uluslararası sistemden izole olma riskiyle karşı karşıya bırakmıştır. Ancak bazı bölgesel güçlerin ve aktörlerin etkisiyle Moskova, yaptırımlara rağmen rahat hareket edebileceği bir manevra alanı kazanmıştır. Kremlin yönetimine bu imkânı tanıyan devletlere bakıldığında Çin, Hindistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ön plana çıkmaktadır.

Çin ve Hindistan’ın enerji ihtiyacı ve Suudi Arabistan ve BAE’nin enerji politikaları; Rusya’nın ambargolar karşısında enerji piyasasındaki aktif rolünü sürdürmesini sağlamaktadır.  Söz konusu aktörlerden özellikle de Suudi Arabistan ve BAE, Rusya’yı köşeye sıkıştırmak isteyen Batı Dünyası’nın politikalarındaki “zayıf noktalar” olarak değerlendirilmektedir. Zira bu ülkelerin daha fazla petrol üretmesi, halihazırda rekor seviyelere ulaşan enerji fiyatların düşmesine yol açacaktı.  Böylelikle düşen enerji fiyatlarının Rus ekonomisinin çöküşünün hızlandıracağı düşünülmekteydi. Fakat Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC’in dışında bazı üretici ülkelerinin de dahil olduğu OPEC+ grubu, 5 Ekim 2022 tarihinde günlük petrol üretimini 2 milyon varil azaltma kararı almıştır.[1]

OPEC ve OPEC+ grubunun aldığı karar, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından tepkiyle karşılanmıştır. ABD’li yetkililer, karardan önce Körfez ülkeleriyle çeşitli temaslar kurmuş ve üretimin arttırılmasını talep etmiştir. Bu kapsamda ABD’nin amacının artan petrol üretimiyle ülkesindeki ekonomik sorunları hafifletme ve Rusya’yı köşeye sıkıştırma olduğu bilinmekteydi. Ancak ABD’ye rağmen Suudi Arabistan, OPEC+ işbirliği anlaşmasını 2023 yılının sonuna kadar uzatmış ve arz kısıtlamalarının bu döneme kadar devam edeceğini açıklamıştır.[2]

Alınan kararın, düşük ve orta gelirli ülkelerin yanı sıra Batılı devletlerin ekonomisine zarar vereceği aşikardır. Mevcut durumda Rusya, yaptırımlar nedeniyle belirlenen miktarın altında üretim yapmaktadır. Bu nedenle 2 milyonluk varil kesintisinin Körfez ülkelerinin üretiminden yapılacağı düşünülmektedir. Suudi Arabistan, bu karara ilişkin açıklamasında, ülkenin çıkarlarının korunduğunu ve kararın siyasi bir yönünün bulunmadığını belirtmiştir.[3]

Söz konusu gelişmelerin ardından ABD Temsilciler Meclisi’ndeki Demokrat Partili bazı isimler, Suudi Arabistan ve BAE’de bulunan askerlerin geri çekilmesi için bir plan tasarısı sunmuştur. Tasarının yasalaşması durumunda, doksan gün içinde 2.700’ü Suudi Arabistan’da ve 2.000’i BAE’de bulunan Amerikan askerlerinin ve Patriot gibi hava savunma sistemlerinin geri çekilmesi gerekmektedir.

Tasarıyı sunan isimler, Suudi Arabistan ve BAE’nin güvenliğinin ABD tarafından sağlandığını ve bu nedenle söz konusu ülkelerin kendi aleyhlerinde çalışmasının kabul edilemeyeceğini belirtmiştir. Washington, bu süreçte OPEC petrolüne alternatifler aramaya; stratejik petrol rezervlerinden piyasaya arz sürmeyi ve petrol üretimini arttırmayı tekrar tartışmaya başlamıştır. Ayrıca Beyaz Saray, bu kararın ardından Körfez ülkelerine yönelik söylemlerini de sertleştirmeye başlamıştır. ABD’li yetkililerin açıklamalarında, “güvenilmez devlet” ve “diktatör” kavramları dikkat çekmektedir.[4]

10 Ekim 2022 tarihinde ABD Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Bob Menendez, OPEC’in üretim kısıtlama kararı üzerine yazılı bir açıklama yapmıştır. ABD’nin Suudi Arabistan’a yönelik eleştirilerini bir adım daha öteye taşıyan Menendez, Riyad’ın ABD ile Rusya arasında tercih yaptığını ve silah satışı ve güvenlik de dahil olmak üzere Suudi Arabistan’la olan bütün ilişkilerin dondurulması gerektiğini savunmuştur. Menendez, Suudi Arabistan’ın Ukrayna’daki savaş karşısındaki pozisyonunu tekrar gözden geçirmediği sürece, ilişkilere yeşil ışık yakılmaması gerektiğini de vurgulamıştır.[5]

Riyad-Washington hattındaki ilişkilerin son dönemlerde gergin seyrettiği bilinmektedir. Nitekim ABD Başkanı Joe Biden’ın Suudi Arabistan ziyaretinde soğuk rüzgarların estiği görülmüştür.  Bununla birlikte petrol üretiminin azaltılması kararı, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da bozulmasına yol açmakla kalmamış; Rusya’nın elini güçlendirmiştir.

Bilindiği üzere Batılı devletler, Rus petrolüne tavan fiyat uygulamasını tartışırken; Moskova’nın gelirlerini sınırlamayı ve Ukrayna’daki savaşı yürütecek maddi kaynaklardan yoksun kalmasını hedeflemektedir. Ancak OPEC ve OPEC+ bünyesinde alınan üretimin azaltılması kararı, dünyada petrol fiyatlarının artmasına neden olmuştur. Bu durum, Rusya’nın enerji kaynaklarının en azından bir süre daha tercih edilmesine yol açacaktır. Üstelik Batı’nın daha pahalı bir şekilde enerji ithal etmesini de beraberinde getirecektir.

Kısaca özetlemek gerekirse, Rusya ile Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerin derinleştiği görülmektedir. Nitekim Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in birçok ortak yönünün bulunduğuna dair haberler yayınlanmaktadır.[6] Ayrıca Moskova-Riyad hattında enerji konusundaki ilişkiler de hız kazanmıştır. Örneğin iki devlet, enerji fiyatları konusunda ortak bir tutum benimserken; Suudi Arabistan, Rusya üzerinden Arktik Bölgesi’nde aktif bir aktöre dönüşmektedir. Bu kapsamda 2018 yılının Ocak ayında Suudi Aramco ile Novatek arasında bir mutabakat zaptı imzalanmış; Riyad, doğalgaz üretimi ve sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) alanında Kuzey Kutbu’nda önemli bir rol üstlenmeye başlamıştır.[7]

Tüm bu gelişmelerin ABD’de rahatsızlık yarattığı aşikardır. Çünkü Washington yönetimi, iki ülke arasında kurulan ilişkilerin sadece Rusya’ya nefes aldırdığını düşünmemekle kalmamakta; aynı zamanda Körfez ülkeleriyle ilişkilerini güçlendiren Moskova’nın enerjiyi dünya siyasetini etkileme potansiyeline eriştiğine inanmaktadır.  Dahası artan enerji fiyatlarının ABD ekonomisini olumsuz etkilediği de düşünüldüğünde, bir sonraki başkanlık seçimlerinde Biden’ın eli zayıflatacak bir durum oluşmaktadır. Sonuç olarak uzun yıllar boyunca Körfez ülkeleriyle iyi ilişkiler kuran Washington, bir bölgeyi daha kaybetmektedir.


[1] Salma El Wardany-Grant Smith-Fiona MacDonald- Golnar Motevalli, “OPEC+ Rebuked by US After Cutting Output to Keep Prices High”, Bloomberg, https://www.bloomberg.com/news/articles/2022-10-05/opec-panel-recommends-2-million-barrel-cut-to-output-limits, (Erişim Tarihi: 13.10.2022).

[2] Aynı yer.

[3] Wassim Samih Seifeddine-Mahmut Geldi, “Suudi Arabistan OPEC+ Grubunun Petrol Üretimini Düşürme Kararıyla ABD’yi Neden Karşısına Aldı?”, Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/suudi-arabistan-opec-grubunun-petrol-uretimini-dusurme-karariyla-abdyi-neden-karsisina-aldi/2710267, (Erişim Tarihi: 13.10.2022).

[4] Deirdre Walsh, “Some Democrats Push to Punish Saudi Arabia after OPEC+ Move to Cut Oil Production”, NPR, https://www.npr.org/2022/10/06/1127212442/democrats-saudi-arabia-opec-cut-oil-production, (Erişim Tarihi: 13.10.2022).

[5] “Chairman Menendez Statement on Future of United States-Saudi Relationship”, Foreign Relations Committee, https://www.foreign.senate.gov/press/dem/release/chairman-menendez-statement-on-future-of-united-states-saudi-relationship, (Erişim Tarihi: 13.10.2022).

[6] Martin Chulov, “Putin and the Prince: Fears in West as Russia and Saudi Arabia Deepen Ties”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2022/oct/05/putin-mohammed-bin-salman-russia-saudi-arabia-deepen-ties, (Erişim Tarihi: 13.10.2022).

[7] Richard Clifford, “When the Kingdom Comes: Saudi Arabia in the Arctic”, The Polar Connection, https://polarconnection.org/saudi-arabia-arctic/, (Erişim Tarihi: 13.10.2022).

Dr. Emrah KAYA
Dr. Emrah KAYA
ANKASAM Dış Politika UzmanıDr. Emrah Kaya, Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezundur. Yüksek lisans derecesini 2014 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde hazırladığı “Latin Amerika'da Sol Liderlerin Yükselişi ve Uluslararası Politikaya Etkisi: Venezuela-Bolivya Örneği” başlıklı teziyle almıştır. Kaya, doktora derecesini de 2022 yılında aynı üniversitede hazırladığı "Terörle Mücadelede Müzakere Yöntemi: ETA-FARC-LTTE-PKK" başlıklı teziyle elde etmiştir. İyi derecede İngilizce bilen Kaya'nın başlıca çalışma alanları; Orta Asya, Latin Amerika, terörizm ve barış süreçleridir.

Benzer İçerikler