Priştine Yönetimi Sırp Belediyeler Birliği Önerisini Kabul Edecek mi?

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Kosova, bağımsızlığını 2008 yılında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Batılı müttefiklerinin desteğiyle ilan etmiş bir ülkedir. Halihazırda Kosova’nın güvenliğini Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) Kosova Görev Gücü (KFOR) sağlamaktadır. Sırbistan ise söz konusu ülkenin bağımsızlığını tanımamaktadır.

Belgrad yönetiminin bu tutumunda “Büyük Sırbistan” idealinin oynadığı rol yadsınamaz. Bu çerçevede Sırbistan, özellikle de Bosnalı Sırplar ve Kosovalı Sırplarla yakından ilgilenmektedir. Nitekim bu nedenle de Kosova’nın kuzeyinde yaşayan Sırpların durumu, tarafları sık sık karşı karşıya getirmektedir. Bunun en somut örneği ise 2022 yılının yaz aylarında kimlik kartı ve plaka uygulaması bağlamında Kosova Sırpların Priştine yönetimine gösterdiği tepkinin Kosova ile Sırbistan’ı savaşın eşiğine getirmesidir.

Bahse konu olan süreç, bölgenin kendi iç dinamiklerinin yanı sıra büyük güçler arasındaki rekabetle de ilişkili olarak tansiyonun yükseldiği bir durum yaratmıştır. Zira Kosova, yukarıda da belirtildiği üzere ABD’ye yakınlığıyla ön plana çıkmakta ve KFOR’un ülkedeki varlığıyla dikkat çekmektedir. Buna karşılık Sırbistan ise pan-Slavizmin etkisiyle Rusya’ya yakın bir aktör olarak nitelendirilmektedir. Dolayısıyla Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından artan Rusya-Batı geriliminin Balkanlar’a da yansıyabileceği gündeme gelmiştir. Kosova-Sırbistan hattında tansiyonun yükselmesi de böylesi bir atmosferde gerçekleşmiştir.

Bu süreçte Rusya, kendisinin kaybedeceği bir savaşın Batı’yı istikrarsızlaştıracağı mesajını vermiş ve esasen Avrupa Birliği’ni (AB) zor durumda bırakmaya çalışmıştır. Çünkü Balkanlar, coğrafi olarak Güneydoğu Avrupa’dır. Dolayısıyla bölgede yaşanan bir gerilimin Avrupa’yı istikrarsızlaştırması kaçınılmazdır. Zaten bu nedenle de KFOR üzerinden ABD, Kosova’nın savunulması yönünde gerilimi arttıracak mesajlar verirken; AB’nin arabuluculuk yaparak tansiyonu düşürmeye çalıştığı görülmüştür.

Öte yandan belirtmek gerekir ki; arabuluculuk noktasında AB’nin önünde ciddi bir avantaj vardır. Bu da gerek Kosova’nın gerekse de Sırbistan’ın AB’ye üye olmak istemesidir. Zaten bu sebeple de birliğin çabaları doğrultusunda tarafların aynı masa etrafında oturabildikleri görülmüş ve çeşitli müzakereler gerçekleştirilmiştir.

Gelinen nokta itibarıyla Sırbistan-Kosova hattındaki münasebetlerde normalleşme sürecinin en önemli gündem maddesi, Fransız-Alman Planı’dır. Bu plan yeni olmamakla birlikte 2023 yılının Şubat ayında güncellenen halinin yedinci maddesinde Sırp Belediyeler Birliği’ne ilişkin ifadelerin yer alması, Belgrad’ın önceliklerine uygun bir müzakere zemini oluşturmuştur.  Zira planın yedinci maddesinde şu ifadeler yer almaktadır:[1]

“Her iki taraf da Kosova’daki Sırp topluluğu için uygun bir özyönetim düzeyi ve hizmet sağlamak amacıyla Avrupa Konseyi’nin ilgili araçlarına ve mevcut Avrupa deneyimlerinin kullanımına uygun olarak somut anlaşmalara varılmasını savunmaktadır.”

Bu noktada ifade etmek gerekir ki; normalleşme hususunda Sırbistan ve Kosova’nın beklentilerinde birtakım farklılıklar söz konusudur. Sırbistan, Kosovalı Sırpların özyönetimine dayanacak bir şekilde Sırp Belediyeler Birliği’nin kurulmasını talep ederken; Priştine yönetimi ise Kosova’nın bağımsızlığının Belgrad tarafından tanınması ve Kosova’nın uluslararası örgütlere üyeliğinin Sırbistan yönetimince veto edilmemesi beklentisine sahiptir.

Anlaşılacağı üzere, Sırp Belediyeler Birliği’nin Fransız-Alman Planı’nda açıkça ifade edilmesinin ardından Kosova’nın meseleye nasıl yaklaşılacağı merak konusu olmuştur. Esasen AB ülkelerinin bu konu üzerinden Belgrad’a zeytin dalı uzatarak Sırbistan’ın Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmasını ve Moskova’yla arasına mesafe koymasını sağlamayı amaçlamaktadır. Fakat Priştine-Belgrad ilişkilerindeki normalleşme açısından Kosova’nın plana yaklaşımı da en az Sırbistan kadar önemlidir.

Hatırlatmak gerekirse Kosova, Sırp Belediyeler Birliği mevzusunu 2013 yılında kabul etmiş ve o dönemde muhalefet lideri olarak Kosova Başbakanı Albin Kurti, bu durumu Anayasa Mahkemesi’ne taşımıştır. Mahkeme de Sırp Belediyeler Birliği’ne açılan kapıyı kapatmıştır.[2] Dolayısıyla Kurti’nin Kosova Başbakanı olarak görev yaptığı bir dönemde Priştine’nin bu konuda somut adımlar atması kolay değildir.

Tahmin edileceği üzere, Priştine’nin Sırp Belediyeler Birliği konusundaki hassasiyeti Bosna Hersek’teki Sırp Cumhuriyeti örneğinden kaynaklanmaktadır. Priştine, Kosova’nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne gölge düşürecek bir yapılanmanın teşkil edilmesini istememektedir. Çünkü böylesi bir yapının ayrılıkçılığı arttıracağı yönünde bir endişe vardır. Üstelik bu kaygı, yalnızca bürokraside değil; toplumda da hâkimdir. Örneğin Kosova’da Sırp Belediyeler Birliği kurulmasının gündeme gelmesinin akabinde 2023 yılının Ocak ayında çok sayıda Kosovalı, Priştine’de protesto düzenlemiştir.[3] Bu da Kosova’yı yöneten kadroların taviz alanının ne kadar dar olduğunu gözler önüne sermesi bakımından son derece mühim bir anekdottur.

Tüm bunlara rağmen 14 Mart 2023 tarihinde yaptığı açıklamada Kurti, Sırp Belediyeler Birliğinin kurulması için AB’nin Belgrad-Priştine Diyaloğu Özel Temsilcisi Miroslav Lajcak’ın önerdiği 15 modelin danışmanları ve bazı bakanlar tarafından değerlendirildiğini ifade etmiş[4] ve bir anlamda müzakerelere açık kapı bırakmıştır. Bununla birlikte Kurti, alınacak kararların Kosova yasalarına ve anayasasına aykırı olmayacağını da vurgulamıştır. Bu da Kurti’nin müzakere sürecinin işlemesi için olumlu mesaj verdiği; fakat Anayasa Mahkemesi kararları göz önünde bulundurulduğunda Sırp Belediyeler Birliği noktasında atılacak bir adıma sıcak bakmadığına işaret etmektedir. Dolayısıyla Priştine yönetimi, AB’ye müzakereden kaçan taraf olmadıkları mesajını vermeye çalışmaktadır. Buna karşılık Sırbistan’ın ise Sırp Belediyeler Birliği konusunu tek şart olarak gördüğünü ve bunun da 13 Mart 2023 tarihinde Sırbistan Cumhurbaşkanı Alexander Vucic tarafından açıkça ifade edildiğini hatırlatmak gerekmektedir.[5]

Kısacası Sırbistan’ın tek şartını müzakere etmeye hazır olduğunu belirten Kosova’nın olası görüşmelerde bu talebi kabul etmesi pek mümkün gözükmemektedir. Açıkçası Priştine’nin Fransız-Alman Planı’nda yer alan ve Belgrad tarafından tek şart olarak ifade edilen “Sırp Belediyeler Birliği” konusuna onay vermesi için karşılığında aynı ciddiyete haiz bazı tavizler alması gerekecektir. Bunlar da Kosova’nın bağımsızlığının Sırbistan tarafından tanınması ve Kosova’nın uluslararası örgütlere üyeliğinin Belgrad yönetimince veto edilmemesidir. Lakin bu konularda Sırbistan’ın somut adım atacağın dair herhangi bir emare bulunmamaktadır. Bu nedenle de Priştine’nin Sırp Belediyeler Birliği’ne ilişkin talebi karşılaması pek mümkün değildir. Bu yüzden de yürütülen görüşmelerin bölgedeki tansiyonu düşürmeye yarasa bile kalıcı barış için yetmeyeceği öne sürülebilir.


[1] Begüm Akkaya, “Sırbistan Yeni Fransız-Alman Planı Sonrası Tutumunu Değiştirecek mi?”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/sirbistan-yeni-fransiz-alman-plani-sonrasi-tutumunu-degistirecek-mi/, (Erişim Tarihi: 16.03.2023).

[2] Doğacan Başaran, “Rising Tension on the Kosovo-Serbia Line”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/rising-tension-on-the-kosovo-serbia-line/?lang=en, (Erişim Tarihi: 16.03.2023).

[3] “Kosova’da “Sırp Belediyeler Birliği” Protestosu”, Anadolu Ajansı, https://www.ankasam.org/rising-tension-on-the-kosovo-serbia-line/?lang=en, (Erişim Tarihi: 16.03.2023).

[4] “Kurti: “Danışmanlarım Sırp Belediyeler Birliği İçin Model Düşünüyor””, Balkan News, https://www.balkannews.com.tr/kosova/kurti-danismanlarim-sirp-belediyeler-birligi-icin-model-dusunuyor-h6118.html, (Erişim Tarihi: 16.03.2023).

[5] “Vucic: “Tek şart Sırp Belediyeler Birliği””, Balkan News, , (Erişim Tarihi: 16.03.2023).

Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN, 2014 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2017 yılında Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu ‘’Uluslararası Güç İlişkileri Bağlamında İkinci Dünya Savaşı Sonrası Hegemonik Mücadelelerin İncelenmesi’’ başlıklı teziyle almıştır. Doktora derecesini ise 2021 yılında Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı‘nda hazırladığı “İmparatorluk Düşüncesinin İran Dış Politikasına Yansımaları ve Milliyetçilik” başlıklı teziyle alan Başaran’ın başlıca çalışma alanları Uluslararası ilişkiler kuramları, Amerikan dış politikası, İran araştırmaları ve Afganistan çalışmalarıdır. Başaran iyi derecede İngilizce ve temel düzeyde Farsça bilmektedir.

Benzer İçerikler