Portekiz, 2025 yılında büyük bir siyasi krizle karşı karşıya kalmıştır. Başbakan Luís Montenegro liderliğindeki merkez sağ azınlık hükümeti, 11 Mart 2025 tarihinde parlamentoda yapılan güven oylamasını kaybederek düşmüştür. Bu durum, ülkenin son üç yıl içinde üçüncü kez erken seçime gitmesine neden olmuş ve Portekiz siyasetinde derin bir istikrarsızlık yaratmıştır.
1. Hükümetin Düşüş Nedenleri
Başbakan Montenegro’nun ailesine ait olan Spinumviva adlı şirketle ilgili yolsuzluk ve çıkar çatışması iddiaları ortaya atılmıştır. Hükümetin ekonomik reform politikalarının bazı kesimler tarafından eleştirilmesi ve bu reformların yolsuzluk iddialarıyla birlikte değerlendirilmesi, kamuoyunda güven kaybına neden olmuştur.
Portekiz, son dönemde enflasyon artışı ve yaşam maliyetlerindeki yükselişle mücadele etmektedir. Hükümetin ekonomik politikaları, düşük gelirli kesimlerde tepkiye neden olmuş ve halk arasında memnuniyetsizliği artırmıştır.
Sosyalist Parti (PS), aşırı sağcı Chega, Sol Blok (BE), Portekiz Komünist Partisi (PCP), Livre ve İnsanlar-Hayvanlar-Doğa Partisi (PAN) gibi muhalefet partileri, hükümete karşı birleşmiş ve güven oylamasında hükümeti düşürmeyi başarmıştır.
2. İç Siyasetteki Sonuçları
Hükümetin düşmesiyle birlikte ülke Mayıs 2025 tarihinde erken genel seçimlere gitme kararı almıştır. Bu, son üç yıl içinde gerçekleştirilecek üçüncü erken seçim olacaktır. Dolayısıyla ülkede siyasi istikrarsızlığın devam ettiğini gösteren önemli bir işaret olarak değerlendirilmektedir. Sürekli seçim atmosferi, hükümetlerin uzun vadeli politikalar üretmesini zorlaştırırken, seçmenler arasında yorgunluk ve güvensizlik oluşturmaktadır.
Seçim sürecine girilirken, partiler arasındaki ittifak olasılıkları ve yeni siyasi figürlerin ortaya çıkışı dikkatle takip edilmektedir. Hükümetin düşmesine sebep olan iç anlaşmazlıklar ve yolsuzluk iddiaları, seçim kampanyalarının temel tartışma konularından biri haline gelmiştir.
Chega Partisi’nin son yıllarda artan popülaritesi, Portekiz siyasetinde köklü değişimlere yol açmaktadır. Göçmen karşıtı, popülist ve milliyetçi söylemleriyle bilinen parti, geleneksel merkez sağ ve sol partilerin karşısında güçlü bir alternatif olarak yükselmektedir. Özellikle genç seçmenler ve ekonomik krizden doğrudan etkilenen kesimler arasında Chega’nın desteği artmaktadır.
Bu durum, geleneksel merkez partilerini stratejilerini yeniden gözden geçirmeye zorlamaktadır. Sosyalist Parti (PS) ve Sosyal Demokrat Parti (PSD), Chega’nın yükselişine karşı daha keskin siyasi manevralar yapmak zorunda kalabilir. Bunun yanı sıra Portekiz’in demokratik gelenekleri göz önüne alındığında, Chega’nın meclisteki etkisinin artması yeni anayasal ve yasal tartışmalara yol açabilir.
Seçimler sonrasında parlamentoda dengelerin nasıl şekilleneceği büyük bir belirsizlik yaratmaktadır. Mevcut durumda hiçbir partinin tek başına iktidar olamayacağı öngörülmektedir. Bu da koalisyon hükümetleri ve ittifak görüşmelerini daha da kritik hale getirmektedir.
Koalisyon sürecinde:
- Merkez sol ve merkez sağ partiler Chega’yı dışarda bırakacak şekilde ittifak kurabilir.
- Chega ve merkez sağ bir hükümet kurabilir. Ancak bu, AB ve Portekiz demokrasisi açısından büyük tartışmalara yol açacaktır.
- Hükümet kurulamaması durumunda yeni bir seçim gündeme gelebilir. Bu da istikrarsızlığı derinleştirebilir.
Art arda yaşanan siyasi krizler, halkın siyaset kurumlarına olan güvenini ciddi şekilde sarsmıştır. Son yapılan anketlere göre, seçmenlerin %60’ından fazlası mevcut siyasi partilere güvenmediğini ve oy verme konusunda kararsız olduklarını ifade etmektedir.
Özellikle genç seçmenler ve orta sınıf, ekonomik sorunlar ve sosyal eşitsizlikler nedeniyle siyasetten uzaklaşmaktadır. Halkın siyaset kurumlarına olan bu güvensizliği, aşırı sağ veya radikal sol hareketlerin güçlenmesine yol açabilir. Bunun yanı sıra sivil toplum örgütleri, sendikalar ve üniversite grupları siyasi reform talebiyle protestolar düzenlemeye başlamıştır. Hükümetin düşmesiyle birlikte kamu yönetiminde belirsizlik artmış, birçok reform ve yasa tasarısı askıya alınmıştır.
Üniversite mezunu gençler, işsizlik ve maaş düşüklüğü nedeniyle ülkeyi terk etme eğilimi göstermektedir. Beyin göçünün hızlanması, Portekiz’in uzun vadeli ekonomik ve sosyal kalkınmasını tehdit eden en büyük sorunlardan biri haline gelmiştir.
3. Avrupa Birliği’ne Etkisi
Portekiz’deki siyasi istikrarsızlık, Avrupa Birliği (AB) ve genel Avrupa siyaseti üzerinde de etkiler yaratmaktadır:
- AB Fonlarının Yönetimi: Portekiz’in AB’den alacağı 22 milyar avroluk kalkınma fonlarının yönetimi, siyasi belirsizlik nedeniyle riske girebilir. Bu durum, ülkenin ekonomik kalkınma projelerini olumsuz etkileyebilir.
- Avrupa’da Aşırı Sağ Tehdidi: Chega Partisi’nin yükselişi, Avrupa genelinde aşırı sağ hareketlerin güçlenmesiyle paralellik göstermektedir. Bu eğilim, AB’nin demokratik değerlerine ve bütünlüğüne yönelik tehditler oluşturabilir.
- AB Liderlerinin Tepkisi: AB Komisyonu, Portekiz’deki istikrarsızlığın Euro Bölgesi ekonomisi üzerindeki etkilerini değerlendirmekte ve finansal piyasalardaki olası dalgalanmalara karşı önlemler almaktadır.
4) Ekonomik ve Sosyal Etkiler
Siyasi kriz, Portekiz ekonomisi ve toplumu üzerinde de belirgin etkiler yaratmaktadır:
- Ekonomik Belirsizlik: Siyasi istikrarsızlık, yatırımcı güvenini sarsarak ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebilir. Ayrıca AB fonlarının etkin kullanılamaması, kalkınma projelerini sekteye uğratabilir.
- İşsizlik ve Sosyal Huzursuzluk: Hükümetin düşmesiyle birlikte yatırımcıların ülkeye yönelik güveni azalabilir. Bu da istihdam piyasasında olumsuz etkilere yol açabilir. Özellikle genç nüfus arasındaki işsizlik oranlarının artabileceği öngörülmektedir.
- Toplumsal Tepkiler: Siyasi krizler, toplumda kutuplaşmaya ve protesto hareketlerine yol açabilir. Son anketler, halkın büyük bir kısmının siyasi elitlere güveninin azaldığını göstermektedir.
- Göç Artışı: Ülkedeki ekonomik belirsizlik ve istikrarsızlık nedeniyle genç nüfus ve vasıflı iş gücü, başta Almanya, Fransa ve Hollanda olmak üzere diğer Avrupa ülkelerine göç etmeye başlamıştır. Bu durum, Portekiz’in uzun vadeli ekonomik büyümesine zarar verebilir.
Sonuç olarak Portekiz’deki hükümet krizi, ülkenin siyasi ve ekonomik istikrarını tehdit etmektedir. Erken seçimlerin sonuçları, sadece Portekiz için değil, tüm AB için önemli olacaktır. Aşırı sağın yükselişi ve siyasi belirsizlik, AB’nin demokratik değerlerine ve bütünlüğüne yönelik ciddi bir sınav niteliğindedir. Bu nedenle hem Portekizli siyasetçiler hem de AB liderleri durumu dikkatle takip etmekte ve gerekli önlemleri almak için çalışmaktadırlar.