Pentagon’dan Sızdırılan Belgeler Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Seyrini Değiştirebilir mi?

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

11 Nisan 2023 tarihinde bir Discord sunucusunda Pentagon’un Rusya-Ukrayna Savaşı’na ait raporlarının yer aldığı belgelerin yayınlandığına dair haberler gündeme gelmiştir. Pentagon, belgeleri kimin yayınladığına yönelik net bir açıklama yapmamıştır. Ancak Kremlin’in ve Beyaz Saray’ın tepkisinden belgelerin doğru olma ihtimalinin yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Bilhassa nükleer başlıkların kullanımına yönelik içeriklerin bulunduğu belgelerin Rusya-Ukrayna Savaşı’nın seyrine nasıl etki edeceği merak konusudur.

Son dönemde aldığı mühimmat yardımları, Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü (NATO), Avrupa Birliği (AB) üyeliği ve cephe hattındaki büyük direnişiyle, spekülasyonlar ve olumlu görüşler çerçevesinde savunmasına devam eden Ukrayna’nın Rusya tarafından gelebilecek nükleer tehdide ilişkin endişe taşıdığı anlaşılmaktadır. Üstelik bu kaygıyı yalnızca Ukrayna değil; başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmak üzere tüm Batı Bloku’nun hissettiği görülmektedir.

Moskova kanadında savaşın Çin ve Hindistan gibi ülkelerin desteğiyle devam ettiği ve Rusya’nın hedeflerinden taviz vermeden savaşı sürdüreceği sıklıkla vurgulanmaktadır. Hatırlanacağı üzere Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yaptığı açıklamalarda caydırma politikasının yansıması olarak nükleer başlıkları kullanabileceğine dair sinyaller vermekteydi. Ancak savaş alanında durum, Rusya aleyhine işlemeye başladığı takdirde bu nükleer başlıkların kullanılabileceği de sızdırılan belgelerde yer almaktadır.

Son dönemlerde Güney Kore’nin de içinde yer aldığı bazı Asya ülkelerinin Ukrayna’ya savaş yardımı yapma ya da silah satma konusundaki çekimser tavırları dikkat çekmektedir. Güney Kore bu tutumunu “aktif olarak savaşta olan ülkelere silah satamayacağı” ilkesine dayandırmaktaydı. ABD ise Güney Kore yönetimine sıklıkla baskı yapmakta ve son çare olarak silahların Polonya’ya satılabileceğini öne sürmeye hazırlanmaktaydı.

Tüm bu bilgilerin sızdırılan belgelerde ortaya çıkması ise Güney Kore’nin Rusya ve ABD’yle olan ilişkilerinde dönüm noktası olarak nitelendirilebilir. Zira özellikle de Güney Koreli muhalifler, durumu büyük bir güvenlik zafiyeti olarak görmekte ve bunun yalnızca Rusya-Ukrayna Savaşı’na değil; Güney Kore’nin bağımsızlığına da zarar verebilecek bir unsur olduğunu aktarmaktadır.

Öte yandan ABD ve Ukrayna’nın mühimmat arayışına karşı, Rus paralı asker grubu Wagner de silah arayışındaydı. Sızdırılan belgelerle birlikte Wagner’in çeşitli oluşumlarla ve bazı NATO üyesi ülkelerle silah satışına dair pazarlık yaptığı açığa çıkmıştır. Böyle bir durumda, NATO üyesi ülkelerin Batı Bloku’na karşı sorumluluklarını yerine getirmediği öne sürülebilir. Ancak belgelerin hangi kısımlarının doğru olduğu net değildir.

Belgelerde yer alan bir diğer unsur da bazı Batılı ülkelerin Ukrayna’da savaşan gruplarının olduğunu öne çıkarmaktadır. Bu konuda Ukrayna’da en fazla askeri İngiltere’nin barındırdığı düşünülmektedir. Ancak her ne kadar İngiltere’nin savaşın başladığı günden itibaren Ukrayna’ya birçok kez yardımda bulunduğu ve mühimmat desteklerini arttırarak sürdürdüğü bilinse de Londra yönetiminden net bir açıklama yapılmamıştır.

Diğer yandan olayın bir de ABD boyutu bulunmaktadır. Washington, son dönemlerde Çin’in diplomatik ilişkilerini geliştirdiğinin farkındadır. Belgelerin sızdırılması ise dünyada her zaman övündüğü rezerv para birimi olan doların gelecek dönemde eski popülaritesini kaybetmesine sebebiyet verebilir. AB ülkelerinin ise Çin’e karşı gerçekleştirilen AUKUS Paktı sonrasında ABD’ye verdiği özerk hareket etme mesajı, Washington’u korkutacak bir sürece evrilebilir.

Çin’in Rusya’ya olan güveni ve desteği ortadayken; kısa süre önce Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Çin’le imzaladığı ekonomik anlaşmalar ve Tayvan konusunda yaptığı açıklamalar da ABD’nin birleştirici gücünü yitirdiğine ve Çin’in diplomatik açıdan daha da güçlenebileceğine işaret etmektedir. Hal böyleyken NATO olarak Ukrayna’nın desteklenmesi ve yalnızca Rusya’nın yenilmesi için milyarlarca dolar harcanması da ABD’nin bu konuyu değerlendirmesine yol açmış olabilir. Çünkü Pentagon, henüz net bir şekilde olayı yalanlamamıştır. Bu da belgelerin birçoğunun; hatta belki de hepsinin doğru olduğuna dair bir şüphe uyandırmaktadır.

Pentagon’un bu belgeleri kendi isteğiyle yaymış olma ihtimali ise Rusya-Ukrayna Savaşı’nın diplomatik ilişkiler yoluyla bitirilmesi gerektiği düşüncesinden kaynaklanıyor olabilir. Ukrayna’nın aldığı destek giderek artarken; Rusya’nın net bir başarı elde edememiş olması, Kiev’in elini güçlendirmektedir. Ancak bu durumun Rusya’nın nükleer başlık kullanımına yönelme ihtimalini arttırdığına da dikkat çekmek gerekmektedir.

New Start Anlaşması askıya alındığından beri Moskova yönetiminin nükleer başlık kullanabileceğine dair endişeler söz konusudur. Yakın zamanda gerçekleşen Finlandiya’nın NATO üyeliğiyle de Rusya’nın bir NATO ülkesini sınırındaki tehdit olarak görme ihtimali güçlenmektedir.

Tüm bunlara ek olarak ABD, yayınladığı bu belgelerle savaşta henüz taraflardan birinin net bir kazanım elde edemediğini ortaya koymak istemiş olabilir.  Bu da gelecek günlerde cephe hattında şiddetlenebilecek ve büyük yıkımlara neden olabilecek girişimleri engellemeye yönelik bir yaklaşım olabilir.

Neticede bir yılı aşkın süredir devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Rusya’nın bölgede net bir kazanım elde edemediği Pentagon’dan sızdırılan belgelerde de görülmektedir. Putin’in amaçlarını gerçekleştirmek adına nükleer başlıkları kullanma ihtimali ise ABD’nin gözünü korkutuyor olabilir. Öte yandan savaş sürerken bazı ülkelerin Batılı devletlerin Asya ülkeleriyle gerçekleştirdikleri diplomatik görüşmeler ise ABD’nin eski birleştirici gücünü kaybettiğini ortaya koyar niteliktedir. Her şeye rağmen belgeler, savaşın diplomatik yollarla sona erdirilmesine yönelik isteği arttırabilir.


Benzer İçerikler