Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin 2 Ağustos 2022 tarihinde Tayvan Parlamentosu’nu ziyaret etmesi önemli tartışmaların yaşanmasına neden olmuştur. Özellikle de Çin’in büyük bir tepkisiyle karşılaşan ABD, sürecin farklı noktaya evrilmesi için çaba harcamaktadır.
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi’nin Tayvan ziyaretini ABD’nin Asya-Pasifik politikasından bağımsız düşünmek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Washington yönetiminin son yıllarda yükseliş eğiliminde olan Çin’le uluslararası sistemin hegemonik liderliği için mücadeleye girmesi ve Çin’in 2030’lu yıllarda uluslararası sistemde ABD’nin hegemonyasını sarsacağı yönündeki tahminler, ABD’yi endişelendirmektedir. Çin’in 2013 yılında ilan ettiği Kuşak-Yol Projesi’nin ekonomik liderliğini tesis etme yolunda kullandığı en önemli araç olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla ABD, buna karşı önlem almayı ve küresel hegemonyasını olabildiğince sürdürmeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle ABD, dünyanın birçok bölgesinden kontrollü şekilde elini çekmekte ve tüm enerjisini Çin’e dönük politikalara yöneltmektedir. Ayrıca ABD, çekildiği bölgelerde vekil güçleri kullanarak etkisini sürdürmeye çabalamaktadır. Bu tercih, Suriye ve Afganistan’da net bir şekilde görülmektedir.
2021 yılında Afganistan’dan çekilen ABD, ülkede kaotik bir ortam yaratmayı başarmıştır. Yönetimi ele geçiren Taliban’ın hiçbir ülke tarafından meşru bir hükümet olarak tanınmaması, bölgesel kaos planlarına hizmet eden bir durum yaratmıştır. Nitekim ABD’nin ülkeden çekilmesinin ardından oluşan güç boşluğu ve kargaşa hâli, başta Rusya ve Çin olmak üzere, tüm bölge ülkelerini derinden etkilemektedir.
Rusya’nın 24 Şubat 2022 tarihinde başlattığı Ukrayna Savaşı ise Moskova’nın gücünü tek bir noktaya odaklamasını beraberinde getirmiş ve Afganistan’daki durumla yeteri kadar ilgilenebilecek enerjiyi kendisinde bulamadığı görülmüştür. Elbette bu durum, ABD’nin Asya-Pasifik’te daha rahat hareket etmesini de beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla ABD’nin Rusya karşısında Ukrayna’ya yoğun destek vermesinin ardında yatan nedenlerden biri de Asya-Pasifik’te Çin’e verilecek destekleri sınırlandırmaktır.
Bilindiği gibi, ABD’nin Asya-Pasifik politikası çerçevesinde 2021 yılında bölge ülkeleriyle ittifak anlaşmaları yapması, Asya-Pasifik NATO’sunun doğduğuna yönelik birtakım söylemleri de beraberinde getirmiştir. Özellikle de Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (QUAD) ve AUKUS gibi ittifaklarla bölgede nüfuzunu artırmak isteyen ABD, aynı zamanda bölge ülkeleriyle ikili ve çoklu ilişkilerini geliştirmeyi de amaçlamaktadır.
Ayrıca Çin’in yükselişine karşı önlemler almaya çabalayan Washington yönetiminin Kuşak-Yol Projesi’ni de istikrarsızlaştırmak istediği görülmektedir. Dolayısıyla Çin, ABD’nin hamlelerini ve çevrelenmek istendiğini görmektedir. Bu nedenle de Pekin, Pelosi’nin Tayvan’a gerçekleştirdiği ziyarete sert tepki göstermiştir. Bu yüzden Çin, Tayvan’ı kuşatan bir askeri tatbikat düzenleyerek gözdağı vermeye çalışmış ve ABD’nin Pekin Büyükelçisi Nicholas Burns’u Çin Dışişleri Bakanlığı’na çağırarak Pelosi’nin ziyaretini protesto etmiştir.
Pelosi’nin Tayvan’ı ziyaret edeceğini açıklamasının ardından Çin’in çok sert söylemlerde bulunması, ziyareti engellemeye yönelik girişim olarak değerlendirilmiştir. Fakat bu ziyarete engel olamayan Pekin yönetimi, ABD’nin kışkırtmasına gelmeyerek de politik bir manevra alanı yaratmayı başarmıştır. Nitekim Çin’in Moskova Büyükelçisi Zhang Hanhui, Ukrayna’da yaşanan krizin başlıca “kışkırtıcısı” olarak gördüğü ABD’nin Ukrayna’da uyguladığı taktiğin bir benzerini Tayvan’da da uygulamaya çalıştığını vurgulamıştır.[1] Buradan da anlaşılacağı üzere Pekin yönetimi, Ukrayna’da ABD’nin oynadığı rolü iyi analiz etmiş ve Tayvan üzerinden ülkesine dönük uygulanmaya çalışan politik hamlenin farkına varmıştır. Çin’in ziyaretten önce sert söylemlerde bulunmasına rağmen Pelosi’nin ziyaretinin ardından somut bir hamlede bulunmamış olması, uluslararası sistemdeki etkinliğinin sarsılabileceği izlenimini yaratmıştır. Ancak görünen o ki; Çin, ABD’nin niyetini iyi analiz etmiş ve ılımlı davranmayı seçmiştir.
Sonuç olarak ABD, Asya-Pasifik bölgesine hızla dahil olmayı, bölgede kendisiyle uyum içinde hareket eden aktörler yaratmayı ve bu devletlerle ikili ve çoklu ilişkilerini geliştirmeyi hedeflemektedir. Bunları gerçekleştirirken öncelikli amacının uluslararası sistemdeki hegemon gücünü korumak olduğu da unutulmamalıdır. Bu sebeple ABD, Çin’i çevrelemeyi ve Çin’in ekonomik bir dev olmasına vesile olanak yaratması beklenen Kuşak-Yol Projesi’ni istikrarsızlaştırmayı amaçlamaktadır. Bunun için de bölge dinamiklerini hareket geçirmeye ve bölgedeki problemleri kaşıyarak istikrarsız yapılar oluşturmaya ve böylece Çin’in yükselişinin baltalamaya çalışmaktadır. Tayvan’ın Çin için hassas bir mesele olduğu göz önüne alındığında, Pelosi’nin hamlesinin krizler yaratmak suretiyle Amerikan liderliğini güçlendirilmesi şeklindeki stratejinin bir parçası olduğu söylenebilir
[1]“Chinese ambassador warns of Nato expansion eastward into Asia”, Morning Star, https://morningstaronline.co.uk/article/w/chinese-ambassador-warns-nato-expansion-eastward-asia, (Erişim Tarihi: 14.08.2022).