Analiz

Orta Asya’da İşçi Göçünün Sosyal Yansımaları

Orta Asya ülkelerinin ortak sosyo-ekonomik problemlerinden biri de her sene artan işçi göçleridir.
Son birkaç yıl içinde göçmen diplomasisi, Orta Asya devletinin diplomatik gündemlerine aktif bir şekilde dahil ettikleri önemli bir konu haline gelmiştir.
Orta Asya ülkelerindeki işçi göçü, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal yapıyı da etkilemektedir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Orta Asya ülkelerinin kültürü, tarihi ve medeniyet kökleri aynı olmakla beraber çoğu sosyo-ekonomik konularda da benzer kaderi paylaşmaktadırlar. Bu bakımdan Orta Asya ülkelerinin ortak sosyo-ekonomik problemlerinden birinin de her sene artan işçi göçleri olduğu söylenebilir. İşçi göçü basit anlamda kendi ülkesinde işsizlik veya aldıkları maaşların yeterli olmadığı durumlarda başka ülkelere çalışmak için göç etmek anlamına gelir.

Bu göçün başlıca iki nedeni vardır. Birincisi, nüfusun hızlı artışıdır. Örneğin Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan’da nüfus önemli ölçüde artmıştır. İkincisi ise Sovyetler sonrası dönemde yaşanan ekonomik krizdir. Planlı ekonomiden serbest piyasa ekonomisine geçiş, sanayi ile tarım sektörlerinin çökmesine neden olmuştur. Bu da işsizlik sorununu artırarak büyük ölçüde işçi göçüne yol açmıştır. Bu tür işçi göçleri ülkedeki sosyal ve ekonomik gerginlikleri biraz hafifletmiştir.

İşçi göçmenlerinin ailelerine gönderdiği para, bu ülkelerde önemli bir gelir kaynağı haline gelmiş ve ekonomiye büyük katkı sağlamıştır. Ancak bu tür para transferlerinin Covid-19 salgını döneminde olduğu gibi kriz durumlarında risk oluşturabileceği görülmüştür. Bununla birlikte Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan’dan gelen işgücü göçmenlerinin büyük çoğunluğu tek bir ülkede yani Rusya’da çalışmaktadır. Orta Asya ülkelerinden gelen işgücü göçmenlerinin çoğu Rusya’da çalışma izni almakta ve yasal olarak çalışmaktadır. Böylece hükümet, çalışma izinleri için kota belirleyerek işgücü göçünü düzenlemektedir. Ancak Rusya’da kalmak ve çalışmak isteyen göçmen sayısı, genellikle işgücü pazarındaki çalışma izinleri için belirlenen kotayı aşmakta ve bu durum yasa dışı göçmenliğe yol açmaktadır. Bu sebeple son birkaç yıl içinde göçmen diplomasisi, bu üç Orta Asya devletinin diplomatik gündemlerine aktif bir şekilde dahil ettikleri önemli bir konu haline gelmiştir.[i]

Orta Asya ülkelerindeki işçi göçü, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal yapıyı da etkilemektedir. Bu göç hareketleri, aile yaşamından toplumsal cinsiyet rollerine, eğitimden kültürel değerlere kadar pek çok alana etki etmektedir.

Göçün aile yapısı üzerindeki etkisi dikkat çekicidir. İş için başka bir ülkeye taşınan insanlar genellikle ailelerinin geçimini sağlayan kişilerdir. Bu durum ailelerin parçalanmasına neden olabilir. Ebeveynler yurt dışında çalışırken çocuklar genellikle büyükanne ve büyükbabalarının yanında kalır ve kendilerini anne babalarından uzak hissedebilirler. Aile içinde yaşanan bu bölünme, zamanla çocukların sosyal ve psikolojik gelişimine zarar verebilir. Bununla beraber aile bağlarında sorunlara neden olduğu gibi duygusal bağların zayıflamasına da yol açabilir. Ailede yaşanan değişiklikler aynı zamanda çocukların eğitimlerinde ve okul hayatında da sorunlara yol açabilir.

İşgücü göçü aynı zamanda toplumsal cinsiyet rollerinde de büyük bir değişime yol açmaktadır. Çoğunlukla ailede erkekler göç etmektedir. Bu nedenle kadınlar artık hem ev işlerini yapmakla hem geçim sağlama sorumluluğunu üstlenmekle yükümlü olmaktadır. Bu değişiklik kadınların işini artırmakta ve bazı sosyal sorunlara neden olmaktadır.

Kültürel anlamda da göç, kimlik bunalımları ve kültürel çatışmalara sebep olabilmektedir. Göçmenler, gittikleri ülkelerde farklı kültürlerin etkisine maruz kalmakta ve zamanla yerel kültürel değerlerle bağları zayıflayabilmektedir. Bu durum, özellikle genç nesillerde kültürel asimilasyon ya da kimlik bunalımları yaratabilir. Orta Asya’dan gelen işçilerin kendi toplumlarına geri döndüklerinde, yerel norm ve değerlerle uyum sağlamakta zorlanmaları beklenen bir durumdur. Böylece göç, sadece bireylerin ekonomik geçimlerini sağlama amacı taşımaktan çıkarak aynı zamanda kültürel ve sosyal kimlikleri üzerinde de derin izler bırakmaktadır.

Sonuç olarak Orta Asya’daki işçi göçü, ülkelerin hem ekonomik hem de sosyal yapılarında bazı değişikliklere yol açmaktadır. Göçün aile yaşamı, toplumsal cinsiyet rolleri, kültürel üzerindeki etkileri, hükümetlerin daha kapsamlı sosyal ve ekonomik politikalar geliştirmesini zorunlu kılmaktadır. Hem göçmen işçilerin yaşadığı ülkelerde hem de kendi ülkelerinde toplumsal bütünleşmenin sağlanması için sürdürülebilir çözümler üretilmesi gerekmektedir.


[i] “Трудовая миграция и дипломатизация миграции в центральной Азии”, Eurasıan Research Instıtute, https://www.eurasian-research.org/publication/labor-migration-and-emerging-migrant-diplomacy-in-central-asia/?lang=ru, (Erişim Tarihi, 09.10.2024).

Aitolkun VALERİİ KYZY
Aitolkun VALERİİ KYZY
Aitolkun Valerii Kyzy, 2020 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun olmuştur. 2023 yılında aynı üniversitede Din Psikolojisi bölümünde yüksek lisansını tamamlamış ve 2024 yılında Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi'nde Felsefe ve Din Bilimleri alanında doktora eğitimine başlamıştır. Ana dili Kırgızca olan Valerii Kyzy, ileri düzeyde Türkçe ve Rusça, orta seviyede İngilizce ve başlangıç seviyesinde Arapça bilmektedir. Başlıca ilgi alanları arasında Türk Dünyası, din sosyolojisi ve din psikolojisi çalışmaları bulunmaktadır.

Benzer İçerikler