Nükleer İşbirliğinin Son Halkası: Yeni START Sözleşmesi

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

1962 yılındaki Küba Krizi, dünyanın nükleer bir savaşa ne kadar yakın olduğunu ortaya koyan olayların başında gelmektedir. Her ne kadar savaşın eşiğine gelinse de Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyetler Birliği’ndeki liderlerin akıllıca davranışları neticesinde sorun barışçıl yollardan çözülmüş ve kriz boyunca diken üstünde olan uluslararası toplum rahat bir nefes almıştır.

Diğer yandan kriz, iki taraf arasında nispeten diyaloğun arttığı ve özellikle nükleer silahlara yönelik sözleşmelerin imzalandığı yumuşama dönemine girilmesine yol açmıştır. Nitekim krizden hemen sonra 1963 yılında yeraltı hariç tüm alanlarda nükleer silah denemelerinin yasaklanmasını öngören “Kısmi Nükleer Deneme Yasağı Antlaşması”[1] imzalanmıştır.

Uluslararası sözleşmelere ilave olarak dünyanın en büyük nükleer silah altyapısına sahip olan ABD ve Sovyetler Birliği, ikili sözleşmelerle nükleer silah üretimini kısıtlamayı ve daha sonra da envanterlerindeki nükleer silahların sayılarını azaltmayı hedeflemişlerdir. Bu çerçevede 1969 yılında başlayan ve stratejik nükleer silahların sınırlandırılmasını öngören görüşmeler neticesinde 1972 tarihli “Stratejik Nükleer Silahların Sınırlandırılması Sözleşmesi”[2] imzalanmıştır. Böylece yeni stratejik silah üretilmesi ve geliştirilmesinin önüne geçilmesi hedeflenmiştir.

O dönem yaşanan çeşitli krizlere rağmen ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki işbirliği 1979 yılında aynı sözleşmesinin ikincisinin imzalanmasıyla sonuçlanmış ancak Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgali üzerine ABD senatosu sözleşmeyi imzalamamış ve sözleşme yürürlüğe girmemiştir.

Zaman içerisinde nükleer silahların sınırlandırma görüşmeleri, mevcut nükleer silah sayılarının azaltılması sürecine evrilmiştir. Her ne kadar 1982 yılında dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan tarafından nükleer silahların azaltılması ve 1987 yılında “Orta Menzilli Nükleer Silahlar Sözleşmesi”[3]  ile sonuçlanmışsa da Soğuk Savaş’ın hemen ardından 1991 senesinde dönemin ABD Başkanı George Bush ve Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Michael Gorbaçov arasında “Stratejik Silahların Sayısının Azaltılması Sözleşmesi”[4] imzalanmıştır. 1994 yılında yürürlüğe giren bu sözleşmeyle stratejik nükleer silahların sayısının azaltılması konusunda anlaşmaya varılmıştır. Sözleşmeyle her iki taraf da nükleer başlık sayısının 6.000 ve fırlatma araçlarının 1.600 limitine getirilmesini öngörmüştür.

Bu dönemde ABD ile Rusya arasında nükleer silahların yayılmasına yönelik işbirliği süreciyle paralel olarak her iki devlet de 1993 yılında START-I sözleşmeni tamamlayıcı nitelikte START-II Sözleşmesi’ni imzalamışlardır. İki safha halinde yapılacak nükleer silah limitine ilave olarak kıtalararası balistik füzelerde birden fazla başlığın[5] kullanımın yasaklanması da dahil birçok husus öngörülmüştür. ABD, START-II Sözleşmesi’ni 1996 yılında; Rusya ise 2000 senesinde Füze Savunma Sözleşmesi’nin[6] muhafaza edilmesi koşuluyla onaylamıştır. Ancak ABD’nin 13 Haziran 2002 tarihinde bu Füze Savunma Sözleşmesi’nden çekilmesi üzerine Rusya da söz konusu sözleşmeden çekilmiştir.

ABD ve Rusya, ikili sözleşmelerde bu tarihten itibaren kriz yaşamaya başlamış olsalar da uluslararası toplum nezdinde nükleer silahların yasaklanması konusunda mutabık olmuşlardır. Nitekim 1996 yılında “Nükleer Denemelerin Kapsamlı Yasaklanması Antlaşması”[7] ile nükleer silah testlerini tamamen yasaklamıştır.

Her ne kadar START-II yürürlükte çok kalmamış olsa da ABD ve Rusya, Stratejik Taarruz Silahlarının Azaltılması Sözleşmesi’ni[8] imzalayarak bu konudaki kararlılıklarını sürdürmüşlerdir. 24 Mayıs 2002 tarihinde imzalanan ve 1 Haziran 2003 tarihinde yürürlüğe giren sözleşmeyle ABD ve Rusya, stratejik nükleer silah sayısının 1700-2200 olması için anlaşmışlardır. Sözleşmenin bitiş tarihi 31 Aralık 2012 olarak öngörülmüştür.

Dönemin ABD Başkanı Barack Obama’nın nükleer silahsız bir dünya vizyonunu açıkladığı 2009 Prag konuşması ABD ve Rusya arasında Stratejik Taarruz Silahlarının Azaltılması Sözleşmesini (SORT) yerini alacak New START sözleşmesinin imzalanmasına da eşlik etmiştir. 5 Şubat 2021 tarihinde yürürlüğe giren bu sözleşme ile 7 yıl içerisinde;

  • Göreve hazır nükleer füze ve bombardıman uçaklarının sayısının 700,
  • Göreve hazır nükleer başlık sayısının 1500 ve
  • Göreve hazır olsun veya olmasın tüm nükleer silah fırlatma aracı sayısının 800 ile sınırlandırılması öngörülmüştür.

START Sözleşmesi’nin geçerlilik süresi 5 Şubat 2021 tarihinde sona ermiştir. Sözleşmenin yenilenmesi için NEW START Sözleşmesi üzerinde çalışılmış ancak dönemin ABD Başkanı Trump, özellikle de o dönemki Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’un da etkisiyle sözleşmeyi imzalamayı reddetmiştir. Başkan Biden daha göreve gelişinin ilk günlerinde, önceki Başkan Trump’un reddettiği imzayı atmış ve Yeni START Sözleşmesi’nin süresini beş yıl daha uzatmayı kabul etmiştir. Böylece ABD ve Rusya arasında stratejik ve taktik nükleer silahlara yönelik yürürlükte kalan tek sözleşmenin süresinin uzatılması konusunda anlaşmışlardır.

Söz konusu sözleşme kapsamında heyetler arasında periyodik olarak görüşmeler yapılması gerekmektedir. Ancak özellikle pandemi döneminde bu görüşmelerin yapılmasında aksaklıklar yaşanmıştır. Rusya-Ukrayna Savaşı ve Batı ile Doğu arasındaki gerginlik ise bu konudaki diğer bir etken olmuştur. Nitekim 2022 yılı için yapılması beklenen görüşmelere ilişkin olarak Rusya, ABD’nin Ukrayna’ya sağladığı silah desteğinden dolayı görüşmeleri askıya almış ve ABD’den gelecek yıl için görüşme koşullarını sağlamalarını beklediklerini ifade etmiştir.[9]

Rusya-Ukrayna Krizi’nden dolayı iplerin kopma noktasına geldiği, hipersonik füzeler başta olmak üzere nükleer silahlanmasının hiç olmadığı kadar tehlikeli bir noktaya yaklaştığı ve nükleer caydırıcılığın ulusal ve uluslararası güvenlikte tekrar gündeme geldiği bu dönemde her iki tarafın da bir uzlaşmaya varması ve bu sözleşmeye yönelik imza atması olasılığı çok düşük bir ihtimal olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani bir anlamda ABD’nin 2002 yılında tek taraflı olarak ABM Sözleşmesinden çekilmesiyile birlikte başlayan “Yeni Soğuk Savaş” döneminde nükleer silahlara ilişkin son yasal sözleşmenin de yürürlükten kalkması sürpriz olmayacaktır.


[1] 1963 Limited Test Ban Treaty (LTBT)

[2] 1972 Strategic Arms Limitation Treaty (SALT)

[3] 1987 Intermediate Nuclear Forces Treaty (INF Treaty)

[4] 1994 Strategic Arms Reduction Treaty-I (START-I)

[5] Multiple Independently Targetable Reentry Vehicle (MIRV)

[6] 1972 Anti- Ballistic Missiles Treaty

[7] 1996 Comprehensive Test Ban Treaty

[8] Strategic Offensive Reductions Treaty (SORT)

[9] Robyn Dixon, “Russia Postpones Talks on New START Pact, Imperiling Major Nuclear Accord”, The Washington Post, https://www.washingtonpost.com/world/2022/11/30/russia-us-start-nuclear-treaty/, (Erişim Tarihi: 06.12.2022).

Prof. Dr. Şafak OĞUZ
Prof. Dr. Şafak OĞUZ
2019 yılında Doçentlik unvanını alan Şafak OĞUZ, Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki (TSK) 23 yıllık hizmetinden sonra 2021 yılında emekli olmuştur. Görevi esnasında Birleşmiş Milletler (BM) ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) bünyesinde de çalışan OĞUZ, Kitle İmha Silahları, Terörizm, Uluslararası Güvenlik, Uluslararası Örgütler ve Barış ve Çatışma Çalışmaları konularında çalışmalar yapmaktadır. OĞUZ, halen Kapadokya Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyeliği görevini sürdürmektedir. İyi derece İngilizce ve Almanca bilmektedir.

Benzer İçerikler