Analiz

NATO ve ŞİÖ: Rekabet Eden Kutuplar

ŞİÖ ve BRICS gibi örgütlerin Batı’yla bir kutuplaşma yarışına girmemesi oldukça önem arz etmektedir.
Rusya ve Çin, yeni dünya düzeninde ŞİÖ ve BRICS’in rollerini belirlemek için çabalamaktadırlar.
Hem NATO hem de ŞİÖ, son yıllarda politik birer rekabetin içerisine doğru çekilmektedirler.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

3-4 Temmuz 2024 tarihinde Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Zirvesi’nden bir hafta sonra 10-11 Temmuz 2024 tarihlerinde Washington’da Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Liderler Zirvesi düzenlenmiştir. Söz konusu zirvelerde alınan kararlar ve verilen mesajlar, dünyanın iki kutuplu veya çok kutuplu bir yapıya doğru ilerlemekte olduğunu bizlere göstermiştir.

ŞİÖ Zirvesi sonunda yayımlanan Astana Bildirisi’nde; Birleşmiş Milletler’in merkezi koordinasyon rolünü tam olarak yerine getirmediği ve ŞİÖ’nün daha temsili, adil ve demokratik çok kutuplu bir dünya sistemi inşa etmeye kararlı olduğu vurgulanmıştır.[1] Diğer yandan NATO Zirvesi’nde birçok üye devlet, Ukrayna’ya destek konusunda kararlılık mesajı vermiş ve Çin’in Rusya’ya desteğinin “savaşın uzamasına neden olduğu” eleştirisinde bulunmuştur.[2] Bu iddiaları reddeden Çin, bu suçlamaları “önyargılı, iftira niteliğinde ve kışkırtıcı” olarak nitelemiş, NATO’nun “Soğuk Savaşın kalıntısı” olduğunu ve dünyada “istikrarsızlık” yarattığını ve son dönemde özellikle Asya’ya “kaos getirmek istediğini” vurgulamıştır.[3]   

Bu açıklamalar ve karşılıklı eleştiriler, NATO ve ŞİÖ’nün farklı bir dünya vizyonuna sahip olduklarını net şekilde ortaya koymuştur. Öncelikle ŞİÖ’nün eleştiride bulunduğu Birleşmiş Milletler sistemi, çoğunlukla Soğuk Savaş döneminde dünya barışının korunmasında etkili olmuştur. Benzer şekilde bu dönemin ürünü olan NATO, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından farklı bir stratejik konsept geliştirmek durumunda kalmıştır.

1990 sonrası tek kutuplu dünyadan 2000’lerin başında çok kutuplu bir dünyaya geçiş sürecinde NATO’nun genişlemeye devam etmesi, Sovyetler Birliği’nin halefi Rusya Federasyonu’nun ulusal güvenlik sınırlarını tehdit etmeye başlamıştır. 2004 yılındaki genişlemeyle birlikte Baltıklara kadar uzanan NATO’nun bu hamleleri karşısında Rusya, daha proaktif ve sert güce dayalı bir strateji izlemeye başlamış ve Batı’yla karşılıklı bir güç yarışına girmiştir.

NATO’nun kuruluş amaç, yetki ve hedeflerinden farklı olarak 21. yüzyılın başında çoğunlukla Orta Asya’daki sınır güvenlik sorunlarını çözmek ve terörle mücadele etmek adına Çin’in öncülüğünde ŞİÖ meydana getirilmiştir. ŞİÖ’nün NATO’dan en önemli farklı; bir kolektif savunma ittifakı olmaması, kuruluş şartında bununla ilgili bir maddeye sahip olmaması ve daha ziyade bölgesel güvenlik sorunlarının görüşülmesi ve çözümünü hedeflemesidir. Bunun yanı sıra 2017 yılından itibaren ŞİÖ’nün Pakistan ve Hindistan’ı da içine alacak şekilde genişlemesi ve ardından 2021 yılında İran’ın üyeliğe kabul edilmesi, platformun daha global ve çok taraflı bir yapıya doğru ilerleyişinin başlangıcı olmuştur. 2024 yılında ise Belarus’un üyeliğe kabulü, ŞİÖ’nün genişleyen çok kutuplu dünya vizyonunun son işareti olmuştur.

Bugüne kadar ŞİÖ zirvelerinde; dünya birliğine, iyi komşuluk ilişkilerine, güven ve ortaklık ilkelerine vurgu yapılmıştır. Bu bağlamda Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, örgütün son Astana Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, uluslararası manzaranın hızlı bir dönüşüm geçirdiğine dikkat çekmiş ve uluslararası manzara ne kadar değişirse değişsin ŞİÖ’nün ortak, kapsamlı, işbirliğine dayalı ve sürdürülebilir güvenlik temelini koruması gerektiğini vurgulamıştır.[4] Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise ŞİÖ zirvesiyle birlikte “çok kutuplu bir dünyanın gerçekleştiğini” söylemiş ve BRICS’le birlikte ŞİÖ’nün bu yeni dünya düzeninin “temel direkleri olduğunu” belirtmiştir.[5]

Uzmanların sıkça dile getirdiği iddiaya göre; Rusya ve Çin’in amacı, ŞİÖ ve BRICS gibi çok kutupluluğu destekleyen platformlar üzerinden gelecekte NATO’ya karşı bir denge unsuru yaratmaktadır. Ancak bu platformlardaki üyelerin çeşitliliği, ortak bir dış politika, savunma ve ekonomi gündeminin oluşturulmasını zorlaştırmaktadır. Örneğin ŞİÖ bünyesinde İran, Pakistan ve Hindistan’ın ortak bir dış politika ve savunma-güvenlik gündemi geliştirmeleri oldukça zordur.  Yine ŞİÖ üye devletlerinin kendi coğrafyalarını ilgilendiren tarihsel güvenlik sorunları, diğer üye devletlerin çıkarlarıyla çoğu zaman ilgili olmayacağı için karar alma süreçlerinde sorunlar yaşanabilir. Örneğin Belarus ve Hindistan’ın güvenlik sorunlarıyla ilgili ortak bir politikada buluşmaları zor olabilir. Benzer durum aslında NATO içerisinde konu Türkiye’nin güvenlik sorunları olduğunda da yaşanmaktadır.

Üyelerin çeşitliliği ne olursa olsun hem NATO hem de ŞİÖ, son yıllarda politik birer rekabetin içerisine doğru çekilmektedirler. Bir yandan ABD ve İngiltere, NATO’ya yeni bir yön tayini yapmaya çalışırken; diğer yandan Rusya ve Çin, yeni dünya düzeninde ŞİÖ ve BRICS’in rollerini belirlemek için çabalamaktadırlar. NATO, Soğuk Savaş döneminden kalma kutuplaşma politikası ve sıfır toplamlı oyun kurallarını sürdürerek bu anlayışı Asya’ya doğru yaylamaya çabalarken; ŞİÖ ve BRICS gibi platformlar, çok kutuplu bir dünya vizyonunu savunmak suretiyle Batı hegemonyasına direnen çoğunlukla gelişmekte olan Küresel Güney ülkeleri ve diğer sözde “üçüncü dünya ülkeleri” için alternatif bir cazibe merkezine dönüşmektedir.

Rusya ve Çin’in güçlü şekilde desteklediği yeni çok kutuplu dünya düzeninde üye devletler arasında uyum ve istikrarın sağlanması ve yerleşik hale gelmesi doğal olarak zaman alacaktır. Bu süreçte ŞİÖ ve BRICS gibi örgütlerin Batı’yla bir kutuplaşma yarışına girmemesi oldukça önem arz etmektedir. Görünen o ki Rusya, Ukrayna’daki savaşı sürdürdüğü için Batı’yla daha ziyade kutuplaşmayı sürdürmekten yanadır. Çin ise BRICS ve ŞİÖ gibi platformları, küresel kalkınma, barış ve güvenliğin tesis edilmesi ve en nihayetinde çok kutuplu bir dünyanın inşasında öncü-kritik bir konumda görmektedir.     


[1] “Belarus Joins SCO as 10th Member, Highlighting Block’s Growing Appeal”, Xinhua, https://english.news.cn/20240705/83b29781afb04c8e8b470dbd519efadf/c.html, (Erişim Tarihi: 12.07.2024).

[2] “NATO: China has become ‘decisive enabler’ of war in Ukraine”, Euronews, https://www.euronews.com/2024/07/11/nato-china-has-become-decisive-enabler-of-war-in-ukraine, (Erişim Tarihi: 12.07.2024).

[3] “China rejects Nato accusations of supporting Russia’s war in Ukraine”, FT, https://www.ft.com/content/66b423ce-7fa2-4d37-acc2-9ed5ce19b628, (Erişim Tarihi: 12.07.2024).

[4] “Full text of Xi Jinping’s speech at ‘Shanghai Cooperation Organization Plus’ Meeting in Astana”, The State Council-PRC, https://english.www.gov.cn/news/202407/04/content_WS6686c48ac6d0868f4e8e8e25.html, (Erişim Tarihi: 12.07.2024).

[5] “NATO summit matched by rise of rival SCO”, Asia Times, https://asiatimes.com/2024/07/nato-summit-matched-by-rise-of-rival-sco/, (Erişim Tarihi: 12.07.2024).

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Benzer İçerikler