Moskova-Tahran Hattında Artan Güvensizliğin Yansıması: Viyana Krizi

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

24 Şubat 2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı askeri harekat, uluslararası toplumun tepkisini çekmiş ve Rusya, ağır yaptırımlara maruz kalmıştır. Yaptırımlar, söz konusu ülkenin hızla uluslararası toplumdan tecrit edilmesine yol açarken; Moskova’nın “Ötekiler İttifakı” kapsamında işbirliği yaptığı müttefikleriyle de ilişkilerinde birtakım sorunlar olduğu gün yüzüne çıkmıştır. Bu kapsamda en sık tartışılan konu Çin’in Rusya’yı karşısına almamaya özen gösterirken; Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne de vurgu yapan çekimserliğidir. Bunun yanı sıra Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda Rusya’yı kınayan kararın alındığı esnada karara açıkça karşı çıkmayarak çekimser kalan İran’ın duruşu da Moskova-Tahran hattında birtakım sorunların bulunduğunu gün yüzüne çıkarmıştır.

Aslında iki ülke arasındaki anlaşmazlıkların yeni olduğu söylenemez. Zira Suriye İç Savaşı’nda İran’ın Şii milisler üzerinden elde ettiği nüfuzun Moskova’yı rahatsız ettiği bilinmektedir. Söz konusu rahatsızlıkta Rusya-İsrail ilişkilerinin olumlu muhtevası da etkili olmaktadır. Nitekim İsrail’in özellikle de Golan Tepeleri’ndeki Şii milis gruplara yönelik hava saldırılarında, Rus yapımı S-300’lerin devreye girmemesi defalarca tartışılmıştır.

Benzer bir durum, İkinci Karabağ Savaşı’nda İran’ın Ermenistan’ı desteklerken; Rusya’nın geleneksel politikasından uzaklaşarak görece daha nötr bir çizgide konumlanıp arabuluculuk yapmasında da görülmüştür. Aynı şekilde Hazar’da da taraflar arasında birtakım ihtilaflar söz konusudur. Ayrıca tarafların Afganistan politikalarında da ciddi farklılıklar bulunmaktadır.

Halihazırda Moskova ve Tahran, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) baskısına karşı işbirliği yapan ve çok kutuplu dünya söylemini dile getiren iki başkent olarak ön plana çıkmaktadır. Lakin İran’ın Rusya’yla 2001 yılının Mart ayında imzaladığı ve 10 yıllık süre zarfını içermesine rağmen 2021 senesine kadar uzatılan anlaşmanın 20 seneliğine uzatılması yönündeki beklentilere rağmen bu anlaşma henüz imzalanmamıştır. Bir anlamda Moskova yönetimi, Tahran’ın Pekin’le imzaladığı 25 Yıllık Kapsamlı İşbirliği Anlaşması’ndan duyduğu rahatsızlığı gözler önüne sermiştir. Nitekim 19 Ocak 2022 tarihinde İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin Moskova ziyareti gerçekleşmiş ve bu ziyarette imzalanması beklenen anlaşmaya dair herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Dahası Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Reisi’ye yönelik yaklaşımı, ikili ilişkilerde ciddi sorunların bulunduğu yönünde bir beden dilini ortaya koymuştur.

Güncel boyutta ise İran’ın P5+1 ülkeleriyle Viyana’da Kapsamlı Ortak Eylem Planı’na (KOEP) dönüş konusunda yürüttüğü müzakerelerde yeni bir kriz yaşanmıştır. Bilindiği gibi İran, dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın tek taraflı olarak KOEP’ten çekilmesinden beri ciddi yaptırımlara maruz kalmaktadır. ABD Başkanı Joe Biden ise seçim kampanyası esnasında Trump’ın tutumunun ABD’nin güvenilirliğini zedelediğini belirterek çeşitli eleştirilerde bulunmuştur. Bu kapsamda Biden’ın, seçim zaferinden kısa bir süre sonra da Viyana’daki müzakereler başlamıştır. Müzakerelerin sekizinci oturumunda KOEP’e dönüş konusunda bir anlaşma metninin ortaya çıktığı öne sürülse de Moskova yönetiminin talepleri anlaşmanın duyurulmasını engellemiştir.

Bu çerçevede Rusya, Ukrayna Savaşı’yla ilgili kendisine uygulanan yaptırımların İran’la olan işbirliğine zarar vermeyeceğine dair ABD’den yazılı garantiler talep etmiştir. Söz konusu talebe karşı Fransa, İngiltere ve Almanya yönetimleri, “Hiç kimse İran Nükleer Anlaşma’dan ek güvenceler elde etmek için müzakerelerden yararlanmaya çalışmamalı. Bu, anlaşmanın çökme riskini artırır.” açıklamasında bulunmuştur.[1] ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise Moskova’nın taleplerinin görüşmenin muhtevasıyla alakasız olduğunu dile getirmiştir.[2] Tüm bu durum ise Moskova’nın taleplerinin müzakerelerin tarafı olan Batılı aktörlerce kabul görmediği anlamına gelmektedir. Bu ortamda İran Dışişleri Bakanlığı’nın müzakerelerde dış etkenlerin dayatmalarını kabul etmeyeceklerini belirtmesi[3] ise Moskova-Tahran hattında onarılması son derece zor bir hasarın bulunduğunu ortaya koymuştur. Nitekim İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan da hiçbir yabancı aktörün İran’ın ulusal çıkarlarına zarar vermesine izin vermeyeceklerini vurgulamıştır.[4] Bu noktada Batı’nın ve İran’ın anlaşmaya bakışına değinilmelidir. Zira bu durum, Rusya’nın anlaşmaya dönüşü zorlaştırmasının de daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.

Hatırlanacağı üzere İran, 2015 senesinde KOEP imzalanmadan önce, nükleer silah elde etmeye yönelik programı hasebiyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden (BMGK) gelen ağır yaptırımlarla yüzleşmekteydi. Bu yaptırımların kaldırılması ve KOEP’in imzalanmasında ise 2014 yılında Rusya’nın Ukrayna’ya müdahale ederek Kırım’ı uluslararası hukuka aykırı bir biçimde ilhak etmesi etkili olmuştu. Batı, Rusya’ya yaptırım uyguladığı bir dönemde enerji tedarikçisini çeşitlendirmek amacıyla İran’la KOEP’i imzalamayı seçmişti. Her ne kadar İran, mevcut durumda BMGK yaptırımlarına maruz kalmasa da ABD’nin uyguladığı yaptırımlar, birçok Batılı şirketin İran pazarında iş yapmasını zorlaştırmaktadır. Ancak Rusya, 2022 senesi itibarıyla bir kez daha Ukrayna’ya müdahalede bulunmuştur. Üstelik bu kez çok daha kapsamlı bir askeri harekat vardır. Bu nedenle de Rusya’nın eyleminin Avrupa güvenlik mimarisini tehdit ettiğini düşünen Batılı devletler, yeniden Rusya’ya ağır yaptırımlar uygulamaktadır. Bu da Batı’nın bir kez daha enerji tedarikçilerinin sayısını arttırmasını gerektirmektedir.

Bu anlamda Rusya ve İran, her ne kadar ABD’nin ötekileştirme politikası nedeniyle ittifak yapsa da enerji arzı anlamında rakip iki ülkedir. Batı, İran’a yaptırım uygulanan dönemlerde Rusya’ya yönelik baskıyı azaltırken; Moskova’nın adının hedef tahtasına yazıldığı dönemlerde de Tahran’a yönelik baskı azalmaktadır. Dolayısıyla ciddi ekonomik problemlerle boğuşan İran için Rusya’nın Ukrayna’daki savaş nedeniyle maruz kaldığı yaptırımlar ciddi bir fırsatı barındırmaktadır. Mevzubahis fırsat ise Mokosva-Tahran hattındaki dostluk söylemlerinin retorikten ibaret olduğunu ve her iki tarafın da aslında kendi ulusal çıkarlarına göre hareket ettiğini göstermektedir. Gelinen noktada Rusya-İran ilişkilerinde yaşanan Viyana Krizi, ilerleyen dönemlerde yaşanabilecek çok daha kritik gerginliklerin habercisi gibi gözükmektedir.


[1] “Rusya’nın Müzakere Dışı Talepleri İran Anlaşması’nı Tehlikeye Soktu”, Euronews, https://tr.euronews.com/2022/03/12/rusya-n-n-muzakere-d-s-talepleri-iran-anlasmas-n-tehlikeye-soktu, (Erişim Tarihi: 14.03.2022).

[2] “İran Nükleer Müzakerelerinde Rusya’nın Talebi Belirsizlik Yarattı”, TRT Haber, https://www.trthaber.com/haber/dunya/iran-nukleer-muzakerelerinde-rusyanin-talebi-belirsizlik-yaratti-661663.html, (Erişim Tarihi: 14.03.2022).

[3] “Rusya Viyana’da Güvence Talebinde Israrcı, İran ‘Dayatmaları’ Reddediyor”, Şarkul Avsat, https://turkish.aawsat.com/home/article/3518436/rusya-viyana%E2%80%99da-g%C3%BCvence-talebinde-%C4%B1srarc%C4%B1-i%CC%87ran-%E2%80%98dayatmalar%C4%B1%E2%80%99-reddediyor, (Erişim Tarihi: 14.03.2022).

[4] Aynı yer.

Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN, 2014 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2017 yılında Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu ‘’Uluslararası Güç İlişkileri Bağlamında İkinci Dünya Savaşı Sonrası Hegemonik Mücadelelerin İncelenmesi’’ başlıklı teziyle almıştır. Doktora derecesini ise 2021 yılında Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı‘nda hazırladığı “İmparatorluk Düşüncesinin İran Dış Politikasına Yansımaları ve Milliyetçilik” başlıklı teziyle alan Başaran’ın başlıca çalışma alanları Uluslararası ilişkiler kuramları, Amerikan dış politikası, İran araştırmaları ve Afganistan çalışmalarıdır. Başaran iyi derecede İngilizce ve temel düzeyde Farsça bilmektedir.

Benzer İçerikler