Moskova-Pekin Diyaloğunda Ukrayna Krizi’nin Etkisi

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Çin’in 1978 yılında Den Şiaoping ile başlattığı dışa açılım politikası,[1] 2000’li yıllarda meyvelerini vermeye başlamıştır. Zira Çin, 2008 yılında başlayan küresel ekonomik krizin[2] ardından 2010 yılında Japonya’yı geçerek[3] ABD’nin ardından dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olmuştur.[4] Çin’in liberalleşme adımları sonucunda ülke ekonomisinin hızla büyümeye başladığı öne sürülebilir. Bu gelişmelerle birlikte Pekin, ilerleyen yıllarda küresel tedarik zincirinin tepesine çıkmıştır.[5]

Çin’in Rusya-Ukrayna Savaşı’na olan bakış açısı, uluslararası arenada sıkça tartışılmaktadır. Rusya ve Çin’in Amerika Birleşik Devletleri, (ABD) Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ve Batı hegemonyası karşıtlığı bu iki devleti dış politika üretim süreçlerinde yakınlaştırmaktadır. Bu da Batı’yla olan mücadelesinde Çin’in Rusya’yı desteklemesi anlamına gelmektedir.

Öte yandan Pekin’in gerek ABD ile gerekse de Batılı ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerle önemli ekonomik ilişkileri bulunmaktadır. Zira bu da Çin’i küresel tedarik zincirinin tepesinde konumlandırmaktadır.[6] Aynı zamanda söz konusu savaş da küresel ekonomiye ve tedarik zincirlerine ciddi derecede hasar vermektedir. Bu nedenle Pekin’in bahse konu savaşa bakışı zaman içerisinde değişmiştir.

Bu noktada her ne kadar NATO ve ABD “ortak rakip” olarak görünse de Çin’in küresel pazardaki yerinin hasar görmesi Moskova ile Pekin arasındaki bu ortaklığı da Çin’in gözünde tartışılabilir kılmıştır. Zira Çin’in söz konusu savaşın bir an önce bitmesini istediği ve bu anlamda hamleler yapmakta olduğu söylenebilir. Nitekim bahse konu olan gelişmelerle ilgili haberler de bu bağlamda okunabilir.

Çin’in hedefi, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sona ermesi için çabalamak ve Rusya ile Avrupa arasındaki koridorun yeniden işlerlik kazanmasını sağlamaktır. Pekin, mevzubahis savaş sebebiyle Orta Koridor’a binen yükü azaltmayı amaçlamaktadır. Çünkü bu savaşın ardından Rusya vasıtasıyla Batı’ya taşınan malların %60’ından fazlası Orta Koridor üzerinden gitmeye başlamıştır.[7]

Dahası Rusya’nın işgalinin yıldönümünde Çin tarafından savaşa yönelik 12 maddelik bir belge yayınlanmıştır.[8] Çin, söz konusu belgede tüm ülkelerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duyulması çağrısı yapmıştır. Bu maddenin Rusya’nın çıkarlarına aykırı olduğu kesindir. Buna rağmen Batı medyası, halen daha Çin’in Ukrayna’daki savaşta Rusya’yı desteklediğine inanmaktadır. Bunun sebebi Çinli üst düzey yetkili Wang Yi’nin Moskova ziyaretinde Rusya’yla dayanışma mesajı vermesidir.[9]

Çin, Rusya’yla arasında herhangi bir sorun olmadığını net olarak söylemektedir. Ancak Ukrayna’yla ilgili iki ülkenin görüş ayrılığı yaşadığı ortadadır. Pekin, Ukrayna’daki savaşta tarafsız olduğunu Batı’ya kanıtlamaya çalışmaktadır. Halbuki Çin-Rusya ilişkileri zedelenmemiştir ve iki ülke arasındaki stratejik ortaklık devam etmektedir. Bu planın uygulanmayacağı ortadadır. Çin, sadece duruşunu belli etmeye çalışmaktadır.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinden önce iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın ABD ve Batı Bloğu için giderek daha zorlayıcı bir hale geldiği söylenebilir. Ancak savaşın başlangıcı itibariyle bu durumun daha da arttığı öne sürülebilir. Nitekim Pekin tarafından Moskova’ya verilen desteğin Batı’nın Rusya’ya karşı olan yaptırımlarının etkisini kırdığı söylenebilir. Batı’nın Rusya’yı izole etme ve küresel ekonomiden dışlama gibi hamlelerinin etkileri bu bağlamda azalmıştır. İşgalden bu yana Çin sürekli olarak NATO’yu ve Batı’yı, Rusya’yı kışkırtmakla ve onun meşru güvenlik çıkarlarını hesaba katmamakla suçlamıştır.[10] Tüm bu gelişmeler, Batı’nın Rusya’ya yönelik yaptırımlarını sürdürmesini çok daha zorlaştırmıştır.

Batı’nın derinleşen Çin-Rusya ilişkilerine karşı şahin politikalar izlemeyi ilk etapta tercih etmediği ileri sürülebilir. Washington’un Pekin’le ilişkileri kırılgan olmasına rağmen Çin’le angaje olmayı daha zorlu bir görev olarak görmektedir, denebilir. Çin’i Rusya’dan uzaklaşmaya ikna etmek zor olsa da Batı’nın onları birbirine yaklaştıracak eylemlerden kaçınması gerektiği fikri Batı’da sabittir. Almanya’nın ilk Çin strateji belgesinin gösterdiği gibi, Avrupa zaten Çin’le nasıl başa çıkılacağı konusunda fikir ayrılıklarına sahiptir.

Dahası savaşın başlamasından bu yana Çin ve Rusya, liderlik ettikleri BRICS ve Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) gibi çok taraflı örgütlere verdikleri önemi de ciddi ölçüde arttırmışlardır. Bahse konu olan aktörlerin, bu gruplaşmaları Batı sonrası çok taraflı küresel düzen vizyonlarının önemli yapı taşları olarak gördükleri öne sürülebilir.  

Ancak Rusya’nın savaşı sürdürme kararı karşısında Pekin’in Moskova’ya olan güveninin zedelendiği öne sürülebilir. Bu bağlamda Rusya ile Çin’in temel olarak ABD ve Avrupa’nın gündemi veya kuralları belirlemediği çok kutuplu bir dünya düzeni yaratma kararlılığında ortak bir dış politika üretim süreçlerine sahip olduğu ileri sürülebilir.

Tüm bunların yanı sıra Rusya’nın Batı sonrası düzen vizyonun Çin’inkinden farklı olduğu da söylenebilir. Rusya’nın aksine Çin, daha diyalog temelli bir sistem arzulamaktadır.

Sonuç olarak savaş devam ettiği müddetçe Çin’in bahse konu olan savaşa karşı tutumu daha da olumsuz olacaktır. Bu da Pekin ile Moskova’nın arasının açılmasına ve Rusya’nın ilerleyen süreçte küresel çapta daha da yalnızlaşmasına neden olabilir.


[1] “China’s Rise Relied on Ties to the West, Which Xi Is Now Loosening”, The New York Times, https://www.nytimes.com/2023/03/23/business/china-xi-jinping-russia-putin.html, (Erişim Tarihi: 06.09.2023).

[2] “As PacWest Shares Dive, Are We Seeing the 2008 Financial Crisis All over Again?”, Cable News Network, https://edition.cnn.com/2023/05/11/business/2008-banking-crisis-comparison/index.html, (Erişim Tarihi: 06.09.2023).

[3] “China Overtakes Japan as World’s Second-Biggest Economy”, British Broadcasting Corporation News, https://www.bbc.com/news/business-12427321, (Erişim Tarihi: 06.09.2023).

[4] “The World’s Largest Economies”, World Data Info, https://www.worlddata.info/largest-economies.php, (Erişim Tarihi: 06.06.2023).

[5] “China’s Dominance in Global Supply Chains”, GMF US Org, https://www.gmfus.org/news/chinas-dominance-global-supply-chains, (Erişim Tarihi: 01.06.2023).

[6] “China’s Dominance in Global Supply Chains”, German Marshall Fund of the United States, https://www.gmfus.org/news/chinas-dominance-global-supply-chains, (Erişim Tarihi: 06.09.2023).

[7] “The Volume of Cargo on The Trans-Caspian Route Increased 2,5 Times in 2022”, Quotidiano online di Agenzia Nova, https://www.agenzianova.com/en/news/il-volume-delle-merci-sulla-rotta-transcaspica-e-aumentato-di-25-volte-nel-2022/, (Erişim Tarihi: 06.09.2023).

[8] “This is China’s 12-Point Blueprint for Bringing Peace to Ukraine”, Bloomberg, https://www.bloomberg.com/news/articles/2023-02-24/here-s-china-s-12-point-proposal-on-how-to-end-russia-s-war-in-ukraine?in_source=embedded-checkout-banner, (Erişim Tarihi: 06.09.2023).

[9] “Wang Yi Delivers a Video Speech to the China-Russia High-level Think Tank Forum”, Embassy of the People’s Republic of China in the Republic of Rwanda, http://rw.china-embassy.gov.cn/eng//zgyw/202206/t20220601_10697595.htm, (Erişim Tarihi: 06.09.2023).

[10] “China, Russia, and the War in Ukraine”, Politik Quarterly, https://ip-quarterly.com/en/china-russia-and-war-ukraine, (Erişim Tarihi: 06.09.2023).

Zeki Talustan GÜLTEN
Zeki Talustan GÜLTEN
Zeki Talustan Gülten, 2021 yılında Yalova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden “Amerikan Dış Politikası” başlıklı bitirme teziyle ve 2023 yılında da Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Dış Ticaret bölümünden mezun olmuştur. Halihazırda Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda Tezli Yüksek Lisans öğrenimine devam eden Gülten, lisans eğitimi esnasında Erasmus+ programı çerçevesinde Lodz Üniversitesi Uluslararası ve Politik Çalışmalar Fakültesi’nde bir dönem boyunca öğrenci olarak bulunmuştur. ANKASAM’da Asya-Pasifik Araştırma Asistanı olarak çalışan Gülten’in başlıca ilgi alanları; Amerikan Dış Politikası, Asya-Pasifik ve Uluslararası Hukuk’tur. Gülten, iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Benzer İçerikler