Moldova’nın AB’ye Entegrasyon Sürecine Rusya’nın Tepkisi

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Doğu Avrupa’da yer alan Moldova, eski Doğu Bloku ülkelerindendir. Batısında Romanya, doğusunda Ukrayna bulunan Moldova, bölge jeopolitiği açısından büyük önem teşkil etmektedir. Söz konusu durum, Batı ile Rusya arasında Moldova üzerine bir nüfuz mücadelesi yaşanmasına yol açmaktadır.

Bu bağlamda Moskova’nın Kişinev’e karşı hangi enstrümanları kullandığından söz etmekte fayda vardır. Moldova nüfusunun büyük kısmı Hristiyanlığın Ortodoks mezhebine mensuptur. Ayrıca Moskova Patrikhanesi’ne bağlı ve Moldova’daki iki Ortodoks kilisesinden biri olan Moldova Metropolitliği, ülkedeki en büyük kilisedir. Ülkedeki diğer Ortodoks kilisesi ise Rumen Ortodoks Kilisesi’ne bağlı Basarabya Metropolitliği’dir. Lakin Moldova’daki Ortodoksların %85’inin Rus Ortodoks Kilisesi’ne bağlı Moldova Metropolitliği’ne mensup olduğu iddia edilmektedir.[1] Dolayısıyla Ortodoksluk, Moskova’nın Kişinev üzerindeki etkisinin sürmesini sağlayan unsurlardandır.

Üstelik iki devlet arasındaki “Transdinyester Sorunu”, ilişkilerin geleceğinin şekillenmesinde mühim bir rol oynamaktadır. Moldova-Ukrayna sınırında yer alan Transdinyester, 1992 senesinde Moldova’dan tek taraflı olarak ayrıldığını ilan etmiştir. Lakin Kşinev yönetimi, bu ayrılık talebini kabul etmemektedir.

Bu bağlamda mevzubahis bölge, Rusya destekli ayrılıkçı yapısıyla ön plana çıkmaktadır. Dahası Moldova’nın büyük oranda Rus doğalgazına bağımlı olması, Moskova’nın Kişinev üzerinde kullandığı bir başka enstrüman olmuştur. Zira Moldova, Rus gazına ve ayrılıkçı bölge Transdinyester’den sağlanan elektriğe bağımlığıdır. Bu da Transdinyester’in Moskova için ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Çünkü Rusya, bahsi geçen bölge vesilesiyle Moldova’ya karşı hem askeri baskı yapabilmekte hem de enerji silahını kullanabilmektedir. Bir diğer ifadeyle Ortodoksluk, enerji ve Transdinyester Sorunu, Moskova’nın Kişinev üzerindeki nüfuzunu arttırmasında belirleyici rol oynamaktadır.

Ayrıca ayrılıkçı Tiraspol yönetimi, uzun zamandır Transdinyester’in Rus olduğunu ve bir gün resmen tanınacağını açıkça belirtmiştir. 1992 yılından beri Transdinyester’deki 1.500 Rus askerinin varlığı, Moskova’nın söz konusu bölgedeki konumunun güçlenmesine yol açmıştır. Bu birliklerin iki bileşenden oluştuğunu öne sürmek mümkündür. Bunlar, otuz yıldır bölgede bulunan “barışı koruma birliği” ve Ukrayna sınırına 2 km uzaklıkta olan Transdinyester’in Cobasna köyündeki Sovyet dönemi mühimmat deposunu koruyan Rus birlikleridir.[2]

Yaklaşık 1.500 Rus askeri tarafından korunduğu söylenen Cobasna’nın Avrupa’nın en büyük cephaneliğine ev sahipliği yaptığı iddia edilmektedir. Halihazırda bu cephanelikte %57’si kullanılamaz ya da taşınamaz yaklaşık 20.000 ton silah ve mühimmat depolanmaktadır. Transdinyester yönetimi ve “Rus barış gücü” tarafından kontrol edilen bölgeye erişim ise kesinlikle yasaktır.[3] Dolayısıyla Rusya’nın Transdinyester’deki askeri varlığı hem Moldova hem de Doğu Avrupa jeopolitiğindeki etkisini arttırması bakımından son derece mühimdir. Ayrıca Moskova, bahse konu olan bölge vesilesiyle Kiev’i de doğrudan tehdit edebilme olanağına sahiptir.

Özellikle de 24 Şubat 2022 tarihinde başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı, Moldova’nın Avrupa Birliği’ne (AB) katılma isteğini arttırmıştır. Zira Moldova, uzun seneler boyunca ülkede Rus ve Batı yanlısı hükümetlerin mücadelesine sahne olmuştur. Bu bakımdan Moldova’nın AB üyeliği için resmi başvuruyu savaşın başlamasının ardından yapması dikkat çekici bir gelişme olarak yorumlanabilir. Çünkü Moldova’nın bahsi geçen savaş neticesinde Rusya’dan algıladığı tehdidin boyutu artmıştır. Bu bakımdan Kişinev yönetimi, bir anlamda Batılı uluslararası örgütlerle bağını güçlendirmeye yönelik bir siyaset takip etmeye başlamıştır. Dolayısıyla savaşla birlikte Moldova üzerindeki güç mücadelesinin AB lehine geliştiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bu bağlamda Moldova, 3 Mart 2022 tarihinde AB üyeliğine başvurmuştur. AB ise 23 Haziran 2022 tarihinde Moldova’nın yanı sıra Ukrayna’ya da “aday ülke” statüsü vermiştir.[4]  

Anlaşılacağı üzere, Moldova’nın birliğe katılım sürecinde bahsi geçen savaş adeta bir domino etkisi yaratmıştır. Zira Moldova, Ukrayna’daki savaş başlayana kadar AB’ye yönelik adım atmaktan imtina etmiştir. Bunda Kişinev’in Moskova’ya olan enerji bağımlılığı da mühim bir rol oynamıştır. Lakin savaşla birlikte Avrupa’daki konjonktür değişmiş ve Moldova, Rusya’dan algıladığı tehdidin de etkisiyle AB’yle bütünleşme yoluna gitmiştir.  Bilhassa AB’nin Ukrayna ile Moldova’ya adaylık statüsünü aynı tarihte vermesi bir bakıma Rusya’ya mesaj olmuştur.

Öte yandan AB’nin mevzubahis kararına Rusya’nın tepkisi de sert olmuştur. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, 24 Haziran 2022 tarihinde Moldova’ya AB adaylık statüsü verilmesinin olumsuz sonuçları olacağı uyarısında bulunmuştur. Ayrıca Zaharova, söz konusu kararın Rusya’nın çevrelenmesi çerçevesinde alındığını öne sürmüştür.[5]

Bununla birlikte 22 Temmuz 2022 tarihinde Transdinyester yönetiminin Dışişleri Bakanı Vitaly Ignatyev, Trandinyester’in bağımsızlığının ve Rusya’yla olası birleşmenin sağlanması hususunda kararlı olduğunu dile getirmiş ve Moldova’nın AB’ye “aday ülke” olmasının her türlü işbirliği olasılığını sona erdirdiğini belirtmiştir.[6]

Bu kapsamda Moldova’nın AB süreciyle birlikte Moskova-Kişinev hattındaki ilişkilerin gerildiği görülmektedir. Lakin farklı türde kurumlar olsa da Moldova’nın Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) üyeliği düşünmediğinin de altının çizilmesi gerekmektedir. Bu bakımdan Moldova, Batı’yla olan entegrasyonunu AB üzerinden gerçekleştirmek istemektedir.

Diğer taraftan Moldova Cumhurbaşkanı Maia Sandu, 29 Aralık 2022 tarihinde ülkesinin 2030 senesine kadar AB üyeliğini gerçekleştirmek istediğini dile getirmiştir.[7] Avrupa’daki savaş konjonktürü göz önünde bulundurulduğunda, Brüksel’in Moldova’nın birliğe üyelik sürecini hızlandırabileceği öngörülebilir. Böylece AB hem birliğin Doğu Avrupa’ya yönelik genişlemesi konusunda mühim bir adım atacak hem de bu vesileyle Kişinev’e ülkede gerçekleşmesini istediği reformları uygulatmaya çalışacaktır.

Sonuç olarak Batı ile Rusya arasında Moldova üzerindeki güç mücadelesinin devam edeceği öngörülebilir. Moldova, Ukrayna’nın aksine NATO üyeliğini gündeme getirmeden AB üzerinden Batı’yla entegrasyonunu sağlamak istemektedir. Kişinev, izlediği bu politikayla Moskova’dan kendisine gelebilecek tepkileri azaltmak istemektedir.


[1] “Moldova’s Orthodox Churches Quietly Divided”, Religion Watch, https://www.religionwatch.com/moldovas-orthodox-churches-quietly-divided/, (Erişim Tarihi: 14.01.2023).

[2] “Ukraine War Risks Repercussions for Transnistria”, Carnegie Endowment for International Peace, https://carnegieendowment.org/politika/87986, (Erişim Tarihi: 14.01.2023).

[3] “The Largest Illegal Arms Depot in Eastern Europe”, Arnika, https://www.arnika.org/en/hotspots/moldova/the-largest-illegal-arms-depot-in-eastern-europe, (Erişim Tarihi: 14.01.2023).

[4] “Moldova”, European Council Council of the European Union, https://www.consilium.europa.eu/en/policies/enlargement/moldova/, (Erişim Tarihi: 14.01.2023).

[5] “Russia says EU candidate Status for Ukraine, Moldova Will Have Negative Consequences”, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/russia-eu-candidate-status-ukraine-moldova-will-have-negative-consequences-2022-06-24/, (Erişim Tarihi: 14.01.2023).

[6] “Transnistria’s FM: Integration with Russia Remains Possible”, Associated Press, https://apnews.com/article/russia-ukraine-moscow-peacekeeping-forces-european-union-0f1967d2b0952b010336dad08fbd3f56, (Erişim Tarihi: 14.01.2023).

[7] “Moldova’s President Maia Sandu Wants to Join European Union By 2030”, Euronews, https://www.euronews.com/my-europe/2022/12/30/moldovas-president-maia-sandu-wants-to-join-european-union-by-2030, (Erişim Tarihi: 14.01.2023).

Cemal Ege ÖZKAN
Cemal Ege ÖZKAN
Cemal Ege Özkan, 2019 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2022 senesinde aynı üniversitenin Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Anabilim Dalı’nda hazırladığı “Türk Siyasi Hayatında Selim Rauf Sarper ve Faaliyetleri” başlıklı teziyle almıştır. Hâlihazırda aynı enstitüde doktora eğitimine devam etmektedir. 2020-2021 yılları arasında Türk Tarih Kurumu Yüksek Lisans Bursiyeri olan Özkan, iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Benzer İçerikler