Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’ya karşı “özel operasyon” adını verdiği savaşı başlatmıştır. Savaş, Avrupa’da güvenlik ve enerji alanlarındaki kırılganlığı arttırmıştır. Bu kırılganlıklar Avrupa’da yeni arayışların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda 9 Mayıs 2022 tarihinde; yani Avrupa Günü’nde Avrupa Parlamentosu’nda açıklama yapan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avrupa Birliği’nin (AB) ötesinde, AB üyesi olmayan devletleri de kapsayan farklı bir Avrupa siyasal topluluğu oluşturulmasını önermiştir. Ukrayna’nın olası AB üyeliği tartışmalarına, “Ukrayna’ya şimdi AB aday ülke statüsü tanınsa bile, gerçek bir AB üyesi olması yıllar sürecek.” cümlesiyle değinen Macron, çözümün yeni oluşturulacak bir örgütte olduğunu belirtmiştir. Macron’un söz konusu açıklamasını hem savaş gerçeğinin getirdikleri hem de Fransa’nın iç dinamikleri çerçevesinde değerlendirmek mümkündür.
Rusya-Ukrayna Savaşı, Covid-19 salgınıyla halihazırda zorluklar yaşayan Avrupa’da tansiyonu giderek yükseltmekte ve endişeleri arttırmaktadır. Avrupa, Soğuk Savaş sonrasındaki en önemli güvenlik kaygılarını yaşamakta ve Rusya tehdidini hissetmektedir. Söz konusu tehdit algısı nedeniyle savaşın başlamasının ardından Batı, hızla bankacılıktan gıdaya ve teknolojiden ulaşıma pek çok alanda kişilere ve kurumlara yaptırım uygulamaya başlamıştır. Dondurulan hesaplar ya da durdurulan doğalgaz boru hattı projeleri, Rusya’nın önünü kesmek amacıyla uygulamaya konulsa da yaşanan gelişmeler, enflasyon ve artan yaşam giderleri nedeniyle tüm dünyayı etkilemektedir. Özellikle de artan petrol ve doğalgaz fiyatları sebebiyle yaptırımlardan yalnızca Rusya değil; Batılı devletler de olumsuz etkilenmektedir.Çünkü Rusya, 2020 yılı verilerine göre, petrol ihraç eden ve ikinci ve doğalgaz ihraç eden birinci ülkedir.[1] Dolayısıyla yaptırımlar, bilhassa Avrupa’da derinden hissedilmekte ve birtakım çelişkilere neden olmaktadır. Örneğin bir AB üyesi olan Macaristan’ın AB’nin Rusya petrolüne yaptırım uygulamasına için karşı çıkmaktadır. Benzer bir şekilde Bulgaristan da Balkan ülkeleri için istisna talep etmiştir. AB aday ülkesi olan Sırbistan da Rusya’ya yaptırım uygulamaya karşı çıkmaktadır. Yani AB, yekpare bir duruş sergileyememektedir. Bu bağlamda ülkeler arasında ve var olan kurumlara da bir güvensizlik oluştuğu düşünülebilir.
AB-Ukrayna ilişkileri bağlamında Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, birlik yöneticilerinin Ukrayna’nın üyeliği konusundaki görüşlerini 2022 yılının Haziran ayında vereceğini açıklamıştır.[2] Fakat Ukrayna’nın AB üyelik süreci kısa ve orta vadede sonuçlanacak nitelikte değildir. Örneğin Arnavutluk, 2009 yılında üyelik başvurusunda bulunmuş, 2014 senesinde aday ülke statüsü almış ve hala üye olamamıştır. Öte yandan Sırbistan da aynı durumdadır.[3] Durum böyleyken mevcut konjonktürde Ukrayna’nın AB üyelik başvurusunun somut olmaktan ziyade; sembolik bir adım olduğu söylenebilir. Bu, Rusya’ya karşı sergilenen duruşun bir parçası olarak bir meydan okuma şeklinde nitelendirilebilir.
Macron, bu yapılanmayı hayata geçirmek için ilgilenen hükümetlerle birlikte çalışacağını anlatarak söz konusu girişimin Avrupa’nın istikrarı açısından mühim olduğuna inandığını belirtmiştir.[4] Ayrıca, AB’nin yüksek entegrasyon seviyesi ve hedefleri sebebiyle Avrupa’nın tek örgütü olmaması gerektiğine vurgu yapan Macron, daha hızlı katılım için AB’nin standartlarını düşürmek yerine ona paralel bir organizasyonun kurulmasını önermiştir.[5]
Öte yandan savaşın Avrupa’ya oluşturduğu tehditler, acil çözümler gerektirmektedir. AB üyeliğinin uzun ve zorlu olduğu gerçeği ise bazı Avrupa ülkelerini alternatifleri düşünmeye itmektedir. Macron’un Ukrayna örneği üzerinden farklı bir Avrupa topluluğu önerisinde bulunması da bu minvalde okunabilir. Fransız lider; Moldova, Gürcistan, Bosna Hersek, Kosova, Kuzey Makedonya ve Sırbistan gibi pek çok ülkenin de üye olmak istediğini belirtmiştir. Ancak AB üyeliğinin Avrupa’da istikrarı sağlamanın tek yol olmadığını söyleyen Macron, önerdiği yapılanmanın Avrupa milletlerine işbirliği için yeni bir alan sunacağını söylemiştir. Bu bağlamda AB aday ülkeleri yahut potansiyel aday ülkeler Macron’un ana hedef kitlesi gibi görünmektedir. Söz konusu ülkelerin aday salonundaki uzun bekleyişi birbıkkınlıkyarattığından öyle ya da böyle bir kabul edilmeyi arzulayabilir, Macron gibi önemli bir Avrupa liderinin ideasının parçası olmaya sıcak yaklaşabilirler.
24 Nisan 2022 tarihinde yapılan Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aşırı sağcı aday Marine Le Pen’in %40’ın üzerinde oy aldığı ve Macron’un aslında buruk bir zafer kazandığı düşünüldüğünde, bahse konu olan açıklamaların Macron açısından imaj yenileme girişiminin bir parçası olduğu öne sürülebilir. Fransa, AB’nin kurulmasındaki öncü ülkelerden biri olmasının yanı sıra hatırı sayılır oranlarda Avrupa karşıtı görüşe de ev sahipliği yapmaktadır. Bu durum, AB’nin bir hayal kırıklığı olarak tanımlanmasından ve Charles de Gaulle ekolünü destekleyen kesimin daha milliyetçi fikirleri savunmasından kaynaklanmaktadır.[6] Fransa’nın 5. Cumhuriyet Dönemi’nin mimarı olan eski Fransa Cumhurbaşkanı De Gaulle, Fouchet Planı’yla Avrupa’nın ABD ile Sovyet Birliği’nden ayrı, kendine özgü bir süper güç olmasını dile getirirken de Fransa’nın liderliği söylemlerini kullanmıştır. Yani Macron, kendinden önceki mevkidaşlarından aldığı ilhamla, Fransa’nın uzun süredir var olan liderlik imajını tazeleme arzusundadır. Zaten Fransız toplumunun AB algısı da Almanya-Fransa ilişkileri ve Fransız yetkililerin AB için önerdiği planlar çerçevesinde şekillenmiştir. Kısacası Macron, yeni bir Avrupa organizasyonunun teşkil edilmesi yönündeki teklifiyle iç kamuoyuna da oynamakta ve toplumsal beklentileri karşılayacağının hesabını yapmaktadır.
Esasen Macron, geçmişte Kuzey Atlantik İttifakı Örgütü (NATO) için “beyin ölümü gerçekleşti” derken ve bununla bağlantılı olarak Avrupa’nın kendi savunma kuruluşunun olması gerektiğini dile getirirken de kendi liderliğini ve Fransız ideasını ön plana çıkarmak istemiştir. Mevcut tartışma da aynı yaklaşımın bir yansımasıdır. Öte yandan Avrupa’nın dengeleyici gücü olarak lanse edilen eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in görevinden ayrılması, Kıta Avrupası’nda bir liderlik boşluğunun oluşmasına da yol açmıştır. Bu bağlamda Macron’un Avrupa planıyla söz konusu liderlik “boşluğu”nu doldurmayı amaçladığı söylenebilir.
Fakat Fransa’nın atılımı ne eşsiz ne de yenidir. 2018 yılında “tek merkezli iç içe geçen halkalar” modelinde daha geniş bir yapılanma öneren Macron, farklı entegrasyon seviyesinde olan ülkeleri temsil eden “yeni” bir sistemden bahsetmiştir. Öte yandan Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson da kendi “yeni” bloğunu açıklamıştır. Ukrayna’nın yanı sıra pek çok Doğu Avrupa ülkesini de kapsayan bu blok “Avrupa Milletler Topluluğu” minvalinde AB’ye alternatif bir yapı niteliğindedir.[7] “AB’den farklılaşan duruşu olan ülkeler” mottosundaki Johnson önerisi Macron’un önerisinin açıkça reddedilmesi ertesinde gelerek liderlik için rekabetin kızıştığını simgelemiştir.
Johnson’ın ideasının Macron’unkine nazaran daha net bir hedefi olduğu görülmektedir. Macron her şeyden önce AB’nin kurucu üyelerindendir ve bu önerinin hedefi olan ülkeler Fransa’dan AB’yi ön plana çıkarmasını bekleyecektir. Bu nedenle Macron’un önerisine sıcak bakabilecek ülkeler ikinci planda kalmayı hoş karşılamayabilir. Öte yandan Birleşik Krallık AB’den ayrılan tek ülke olarak böylesi bir yapılanmanın “öncüsü” olması potansiyeline daha yakın görülebilir. Bu bağlamda Macron ideasında öne geçmek için Birleşik Krallık faktörünü de hesaba katarak hareket etmelidir. Bir Avrupa topluluğu kurmada ciddi ve planlı olduğunu göstermek adına daha kapsamlı açıklamalarla gelmeli, bu topluluğun ikinci planda olmayacağına, katılımcılara geçek faydalar sağlayacağını belirtmelidir.
Sonuç olarak Fransa hem kendi iç dinamiklerindeki hem de bölgesindeki gelişmeler neticesinde İkinci Dünya Savaşı sonrasında belirginleşen “Avrupa’nın lideri Fransa” ideasını yeniden canlandırmaktadır. Fransa’nın farklı bir Avrupa topluluğu önerisi hem AB’ye yönelik eleştirilere hem de yeni Avrupa düzenine getirdiği bir çözüm girişimi olarak değerlendirilebilir. Macron, AB üyelik kriterleri bakımından uygun olmadığını düşündüğü aktörleri kaybetmemek adına; onlara alternatif bir örgüt sunmak ve bu durumu Fransız liderliği için kullanmak istemektedir. Bu amaca ulaşmak için ise Macron genel çerçevede konuşmaktan çok daha fazlasını yapmalı, hitap ettiği kitlelere gerçek bir plan sunmalıdır. Öte yandan ülkeler, yeni oluşturulacak topluluğun fayda sağlayacağına ve geri planda kalmayacağına ikna edilmelidir.
[1] “Crude Oil Exports by Country”, World’s Top Exports, https://www.worldstopexports.com/worlds-top-oil-exports-country/, (Erişim Tarihi:15.05.2022).
[2] “Macron Calls for ‘European Political Community’ That Could Include Ukraine, UK”, France 24, https://www.france24.com/en/europe/20220509-macron-calls-for-european-political-community-that-could-include-ukraine-uk, (Erişim Tarihi:15.05.2022).
[3] “Candidate Countries and Potential Candidates”, European Commission, https://ec.europa.eu/environment/enlarg/candidates.htm#:~:text=Albania%2C%20the%20Republic%20of%20North,possible%20request%20for%20transition%20periods., (Erişim Tarihi:15.05.2022).
[4] “French President Calls for a ‘European Political Community’ That Would Also Include Non-EU Countries”, Schengen Visa Info News, https://www.schengenvisainfo.com/news/french-president-calls-for-a-european-political-community-that-would-also-include-non-eu-countries/, (Erişim Tarihi:15.05.2022).
[5] “Macron calls for ‘European Political Community’ That Could Include Ukraine, UK”, France 24, https://www.france24.com/en/europe/20220509-macron-calls-for-european-political-community-that-could-include-ukraine-uk, (Erişim Tarihi:15.05.2022).
[6] “Eurosceptıcısm: The Root Causes and How to Address Them”, Heinrich-Böll-Stiftung European Union,https://eu.boell.org/sites/default/files/euroscepticism_the_root_causes_and_how_to_address_them.pdf, (Erişim Tarihi:17.05.2022).
[7] “UK wants to include Ukraine in ‘European Commonwealth’: Report”, AA, https://www.aa.com.tr/en/europe/uk-wants-to-include-ukraine-in-european-commonwealth-report/2599081, (Erişim Tarihi: 11.06.2022).