Güney Kafkasya, jeopolitik dengelerin sürekli değiştiği ve büyük güçlerin etkisini hissettirdiği önemli bir coğrafya olarak dikkat çekmektedir. Bu bağlamda Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın Gürcistan’a yaptığı son ziyaret, bölgede uzun zamandır devam eden siyasî ve ekonomik gerginliklere yeni bir boyut kazandırmıştır. Gürcistan’daki parlamento seçimlerinin ardından yaşanan tartışmalar, seçimlerin şeffaflığına ve meşruiyetine dair Batı’dan gelen eleştirilerle daha da derinleşmiştir. Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler, Gürcistan hükümetine yönelik ciddi eleştiriler yöneltirken, Orbán’ın seçimleri savunarak Gürcü Rüyası hükümetine verdiği destek, Macaristan’ın hem AB içinde hem de bölgedeki siyasî duruşunu sorgulayan tartışmaları yeniden alevlendirmiştir.
Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın Gürcistan ziyareti, seçim sonrası Batı’nın sert eleştirilerine maruz kalan Gürcü Rüyası hükümetine açık bir destek vererek AB içinde daha derin çatlaklar oluşturma potansiyeline sahip önemli bir diplomatik hamle olarak öne çıkmıştır. Orbán’ın bu ziyaretinin zamanlaması ve içeriği, Batı’nın eleştirilerine rağmen Gürcistan hükümetine verilen güçlü bir destek olarak dikkat çekmiştir. AB ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyesi olan Macaristan, bu ziyaretle birlikte AB’nin ortak dış politika ve demokratik reformlar konusundaki tutumunu zayıflatmakla kalmayıp aynı zamanda Gürcistan’ın Batı’yla ilişkilerinde de ciddi bir gerilim yaratmıştır. Orbán’ın Gürcü Rüyası hükümetine yönelik erkenden zafer tebrikleri göndermesi, Batı karşıtı tutumunu ve Macaristan’ın Güney Kafkasya’daki stratejik hesaplarını gözler önüne sermiştir. Bu destek, Gürcistan’ın Batı’yla olan ilişkisinde uzun vadede karmaşık etkiler doğurabilecek ve uluslararası ilişkilerde dengeleri değiştirebilecek bir adım olarak değerlendirilmektedir.[1]
İsveç Başbakanı Ulf Kristersson’un Orbán’ın Gürcistan ziyaretine yönelik eleştirileri, Macaristan’ın İsveç Büyükelçisini çağırmasıyla diplomatik bir gerilime dönüşmüştür. Kristersson, Orbán’ın ziyaretini “Rusya’yı temsil eder nitelikte” olarak tanımlarken, Macaristan ise bu eleştirilere güçlü bir tepki vermiştir. Orbán’ın Gürcistan’daki seçimleri “adil ve demokratik” olarak nitelendirmesi ve Macaristan’ın seçimlere yönelik Batılı eleştirileri dikkate almaması, AB ve NATO içindeki diğer ortakları arasında rahatsızlık yaratmıştır.
Gürcistan muhalefet partileri, seçimlerin hileli olduğunu öne sürerken, savcılar bu iddiaları soruşturduklarını açıklamışlardır. Ancak Orbán, Gürcistan’da yaptığı açıklamalarda seçim sürecinin demokratik bir şekilde gerçekleştiğini savunmuş ve Batı’nın eleştirilerine karşı Gürcü Rüyası hükümetinin yanında yer almıştır. İsveç Dışişleri Bakanlığı, Macaristan’daki toplantıyı doğrulamış ve ikili ilişkilerin devamının önemini vurgulamıştır. Bu gerilim, Macaristan’ın Batı ittifakındaki konumunu sorgulayan tartışmaları yeniden alevlendirmiştir ve Orbán’ın dış politikasının uluslararası toplum tarafından nasıl algılandığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.[2]
Avrupa Komisyonu’nun genişleme raporu, Gürcistan’ın AB’yle olan ilişkilerinde karşılaştığı önemli zorlukları ortaya koymuştur. AB’nin Gürcistan Büyükelçisi Pawel Herczyński, Gürcü hükümetinin demokratik reformlara ve Avrupa kriterlerine olan taahhütlerini yerine getirme konusunda yetersiz kaldığını belirtmiştir. Seçim sürecindeki şeffaflık eksikliği ve yabancı etkilerin şeffaflığıyla ilgili yasaların geri çekilmemesi, Gürcistan’ın AB standartlarına uyum sağlama çabalarını sekteye uğrattığı iddia edilmiştir. Herczyński, demokratik ilkeler ve hukukun üstünlüğünün AB’nin genişleme sürecindeki temel kıstaslar olduğunun altını çizmiş, Gürcistan’ın ilerlemesinin doğrudan demokratik değerlere bağlı olduğunu hatırlatmıştır. Macaristan ise Orbán ve hükümetinin desteğiyle Gürcü Rüyası’na karşılık bu eleştirilere duyarsız kalmayı sürdürmektedir. Bu durum, Macaristan’ın Gürcistan’daki konumunu AB içinde tartışmalı ve izole bir duruma getirmektedir.[3]
Macaristan Dışişleri Bakanı Péter Szijjártó, Güney Kafkasya’da enerji güvenliği açısından stratejik öneme sahip projeleri desteklediklerini açıklamıştır. Azerbaycan, Gürcistan, Romanya ve Macaristan arasında geliştirilen Karadeniz denizaltı kablo projesini “oyun değiştirici” olarak nitelendiren Szijjártó, bu girişimin Avrupa’ya yeşil enerji aktarımını sağlayacak kilit bir adım olduğunu vurgulamıştır. Projenin yeşil dönüşüm ve enerji çeşitlendirme açısından büyük bir potansiyele sahip olduğunu ifade eden Szijjártó, Macaristan’ın bölgedeki enerji güvenliğini artırmak için Gürcistan’la işbirliğini derinleştirdiğini belirtmiştir. Wizz Air’in Gürcistan’daki ekonomik ilişkilerdeki lider rolüne dikkat çeken Szijjártó, havayolu şirketinin sivil havacılık sektöründe pazar lideri olduğunu ve bu durumun iki ülke arasındaki ekonomik bağları güçlendirdiğini dile getirmiştir. Gürcistan’ın ekonomik büyümesini öven Szijjártó, düşük bütçe açığı ve yüksek büyüme oranını “kayda değer” bir gelişme olarak değerlendirmiştir.[4]
Macaristan’ın Güney Kafkasya politikasında ekonomik işbirlikleri kadar siyasî destekler de dikkat çekmektedir. Szijjártó, Brüksel’in Gürcistan’ın entegrasyon sürecini dondurma kararını “siyasî ve utanç verici” olarak nitelendirirken, AB’nin Gürcistan’da farklı bir hükûmet görmek istediğini iddia etmiştir. Gürcistan’ın AB’ye katkı sağlayacak bir potansiyele sahip olduğunu belirten Szijjártó, Batılı ülkelerin seçimlere yönelik eleştirilerinin Gürcistan’ın gelişim ve entegrasyon sürecine zarar verdiğini savunmuştur. Temmuz ayında Budapeşte’de imzalanan Yatırım Koruma Anlaşması, Macar şirketlerinin Gürcistan’da yatırım yapmasına yönelik yasal bir çerçeve sağlamış ve iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin daha da derinleşmesini hedeflemiştir. Macaristan, turizm, altyapı ve su yönetimi gibi alanlarda Gürcistan’la işbirliğini sürdürmektedir.[5]
Orbán’ın Tiflis’te Gürcistan Başbakanı İrakli Kobakhidze ile yaptığı basın toplantısında, Gürcistan’ın “ikinci bir Ukrayna” olmaktan kaçınmasını övgüyle karşılaması, Macaristan’ın bölgedeki jeopolitik dengeyi koruma amacını yansıtmaktadır. Orbán, Gürcistan halkını barış ve AB yolunda tercih yapmaları nedeniyle tebrik etmiş, Gürcistan’ın savaşın yıkıcı etkilerinden kaçınma kararlılığını desteklediğini ifade etmiştir. Gürcistan ve Macaristan’ı “özgürlük ve egemenlik savaşçıları” olarak tanımlayan Orbán, Batı’nın seçim sonuçlarına dair tartışmalarının ciddiye alınmaması gerektiğini söylemiştir. Gürcistan muhalefeti seçim sonuçlarını kabul etmeyerek parlamentoyu boykot etme tehdidinde bulunurken, Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili seçimleri hileli olarak nitelendirmiş ve Rusya’yı müdahaleyle suçlamıştır. Buna rağmen Orbán’ın Gürcü Rüyası hükümetine verdiği destek, Macaristan’ın Gürcistan’daki konumunu güçlendirme stratejisi olarak ortaya çıkmaktadır.[6]
Macaristan-Gürcistan ilişkileri, Viktor Orbán liderliğindeki Budapeşte hükümetinin AB ana politikalarına ters düşen ve kendi ulusal çıkarlarını önceleyen bağımsız bir strateji izlediğini göstermektedir. Orbán’ın Gürcistan ziyareti sırasında Gürcü Rüyası hükümetine verdiği açık destek, Macaristan’ın AB’den farklı bir pozisyon aldığını ve Güney Kafkasya’da kendi jeopolitik ve ekonomik çıkarlarını gözettiğini ortaya koymaktadır. Bu destek, özellikle seçimler sonrasında Batı’dan gelen eleştirilere rağmen Macaristan’ın Gürcistan’la ilişkilerini güçlendirme çabasıyla öne çıkmıştır.
Macaristan’ın bu politikası, enerji güvenliği ve ekonomik işbirliğini önceleyen bir yaklaşım sergilemektedir. Karadeniz denizaltı kablo projesi gibi stratejik girişimlerle bölgedeki etkisini artırmayı hedefleyen Budapeşte, Gürcistan’ı enerji transferinde önemli bir ortak olarak görmektedir. Orbán hükümeti, AB’nin demokratik reformlara yönelik vurgularına eleştirel yaklaşırken Gürcistan’ı stratejik bir ortak olarak desteklemeyi sürdürmektedir.
Macaristan’ın bu tutumu, AB’nin genişleme politikalarından uzaklaşıp daha pragmatik ve ulusal çıkar odaklı bir çizgiye kaydığını göstermektedir. Bu yaklaşım, Brüksel’in demokratik standartlarını zayıflatma potansiyeline sahipken, bölgedeki jeopolitik dengeleri de etkileyebilir. Macaristan’ın Güney Kafkasya’da bağımsız hareket etmesi hem AB içindeki çatlakları derinleştirmekte hem de Batı’nın bu bölgedeki etkisini azaltmaktadır.
[1] “Amid EU censure, Orbán plans Georgia visit to celebrate contested vote”, Politico, https://www.politico.eu/article/viktor-orban-georgia-government-eu-investigation-hungary-josep-borrell/, (Erişim Tarihi: 31.10.2024).
[2] “Hungary summons Swedish envoy over criticism of PM Orban’s visit to Georgia”, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/hungary-summons-swedish-envoy-over-criticism-pm-orbans-visit-georgia-2024-10-30/, (Erişim Tarihi: 31.10.2024).
[3] “EU Ambassador on bloc enlargement report: future of EU-Georgia relations ‘now in hands of Georgian Gov’t’”, Agenda.Ge, https://agenda.ge/en/news/2024/41376, (Erişim Tarihi: 31.10.2024).
[4] “Hungarian FM: cooperation between Azerbaijan, Georgia, Romania, Hungary ‘can be game-changer’”, Agenda.Ge, https://agenda.ge/en/news/2024/41352, (Erişim Tarihi: 31.10.2024).
[5] “Hungarian FM claims “no international organisation” has described parliamentary elections in Georgia as ‘not democratic’”, Agenda.Ge, https://agenda.ge/en/news/2024/41359, (Erişim Tarihi: 31.10.2024).
[6] “Orban pozdravil Gruziyu s tem, chto ona ne prevratilas ‘vo vtoruyu Ukrainu’”, RTVI, https://rtvi.com/news/orban-pozdravil-gruziyu-s-tem-chto-ona-ne-prevratilas-vo-vtoruyu-ukrainu, (Erişim Tarihi: 31.10.2024).