Güney Kore ve Japonya, Asya-Pasifik Bölgesi’nde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) en güçlü müttefikleri olarak konumlanmaktadırlar. Bu devletlerin ortak tehdit algısının etkili olduğu söylenebilir. Her iki aktör de aslında tarihsel olarak ciddi problemlere sahip ülkelerdir. Ancak güvenlik kaygılarının bu aktörleri bir araya getirdiği söylenebilir.
Bu durumun ABD ve NATO’nun da işine geldiği söylenebilir. Çünkü bu birliktelik bu aktörlerin bölgede sahip oldukları nüfuz açısından önemlidir. Bunların yanı sıra Batı’nın Çin’i çevreleme politikasında yine bölgedeki müttefiklerinin ve ittifaklarının önemi büyüktür.
Bu kapsamda söz konusu birlikteliğin de Tokyo ve Seul için bir güvenlik garantisi sunduğu söylenebilir. Zira Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un sıklıkla dile getirdiği birliktelik çağırısı da bu kapsamda okunabilir. Bu nedenle inşa edilen bu ilişkiler karşılıklı bir kazan-kazan ilişkisinin çerçevesinde inşa edildiği öne sürülebilir. Bu birliktelikten en zararlı çıkan aktörlerin kurallara dayalı uluslararası düzene rekabet etme hedefinde olan Kuzey Kore’nin olduğu söylenebilir. Bahse konu birliktelik Çin açısından da hem bölgesel hem küresel hedefleri doğrultusunda olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.
Kuzey Kore ve büyümekte olan nükleer gücü sebebiyle Asya-Pasifik bölgesindeki gerilim ve güvenlik endişeleri git gide artmaktadır. Bu kaygılar ciddileştikçe devletler arası gerilimler de tırmanmaktadır. Nitekim ülkeler, gün geçtikçe daha çok karşı karşıya gelmekte ve yaşanan olaylar da sıcak çatışma ihtimalini arttırmaktadır.
Kuzey Kore sahip olduğu “Juche” devlet politikası vesilesiyle politik, ekonomik ve askeri olarak bağımsızlık hedefleyen bir devlettir. Çünkü bu politikanın ve hedeflerin önemli bir ayağı da nükleer güçtür. Bu nedenle Pyongyang yönetimi nükleer olarak oldukça önemli atılımlar yapmaktadır. Çünkü askeri bağımsızlığın kritik bir aşamasını nükleer güç oluşturmaktadır.
Bunun yanı sıra Güney Kore de gerek jeopolitik konumu gerek coğrafi yakınlığı ve gerekse de hem tarihsel düşmanlıkları hem de mevcut mücadeleleri nedeniyle bu tehlikeyi en yakından hisseden devletlerin başında gelmektedir. Bu noktada Seul’un ABD caydırıcılığını tek umut olarak gördüğü de bilinmektedir.
Bu nedenle zamanında ABD’nin askerî harekât alanı da olan Güney Kore’nin, Kuzey Kore’ye karşı Washington’la bir işbirliği ve ortaklık içerisinde bulunması oldukça tahmin edilebilir bir durumdur. Nitekim bu hamlelerin Pyongyang üzerinde caydırıcılıktan çok provakatif bir etki yarattığı da bilinmektedir. Hülasa, mevcut konjonktürün böyle devam etmesi halinde ilerleyen süreçte gerilimin daha da artacağı tahmin edilebilir.
Öte yandan Batı, bölgedeki eylemlerine devam etmekte ve Kuzey Kore’nin üzerindeki baskıyı arttırmaktadır. Bu durum Asya-Pasifik özelinde Kore Yarımadası’nı nükleer bir tehlikenin eşiğine doğru itmektedir. Özellikle de git gide daha Batı yanlısı ve proaktif bir tutum sergileyen ve aynı zamanda da Asya-Pasifik Bölgesi’nde ABD, Güney Kore ve Japonya ortaklığıyla tesis edilen işbirliğinin önemli bir sac ayağını oluşturan Japonya’nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) daimi olmayan geçici üye olarak yer alması[1] ve 2023 yılında G7 Zirvesi’ne ev sahipliği yapması,[2] Batı’nın Birleşmiş Milletler (BM) üzerinden Pyongyang’a kurduğu baskıyı arttıracağının göstergesidir.
Sonuç olarak gerilimin bu denli tırmandığı ve üstelik Batı Bloğu’nun da askeri tatbikatlarına hız verdiği böylesi bir konjonktürde bölgedeki nükleer gerilimin devam edeceği öngörülebilir. Nihai olarak Kuzey Kore’nin diyalog çağrılarını yanıtsız bıraktığı ve nükleer silah geliştirmelerini ve denemelerini hızla hayata geçirdiği görülmektedir.
[1] “Japan Seeking 2032-33 Nonpermanent Membership of U.N. Security Council”, The Japan Times, https://www.japantimes.co.jp/news/2023/05/23/national/politics-diplomacy/security-council-membership/, (Erişim Tarihi: 06.09.2023).
[2] “The G7 Summit in Hiroshima Is a Test of Japan’s Peace-Brokering Power”, Time Magazine, https://time.com/6279372/g7-hiroshima-japan-summit-2023/, (Erişim Tarihi: 06.09.2023).