Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, 2013 yılında kendi projesi olan Kuşak-Yol Projesi’ni tanıtmıştır. Bu girişim bağlamında Çin, çok sayıda ülkede çeşitli alanlarda milyarlarca dolarlık altyapı yatırımlarına imza atmıştır. Pekin yönetimi, söz konusu projeleri uygulamak amacıyla da ülkelerle anlaşma yapıp krediler vermeye başlamıştır. Çin tarafından ortaya konulan Kuşak-Yol Projesi, Asya’dan Avrupa’ya ve Amerika’dan Afrika’ya kadar birçok bölgeyi birbirine bağlamayı amaçlamaktadır. Bu nedenle de kazanım elde edecek aktörler tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Pekin yönetimi, Kuşak-Yol Projesi kapsamında birçok ülkeye krediler verip yatırımlar yaparken; bu ülkeler de kendisine siyasi ve ekonomik olarak pek çok avantaj sağlamış ve sağlamaya devam etmektedir. Ayrıca Çin tarafından açıklanan resmi veriler ışığında, Pekin’in 2013-2020 yılları arasında mutabakat imzaladığı 138 ülkedeki yatırımları, Küresel Geçit çerçevesinde yedi yılda yapılması planlanan 300 milyar avroluk kaynaktan daha fazladır.[1] Bu rakam hem projenin gelişimi hem de Çin için halen yetersizdir. Zira daha yapılması gereken birçok yatırım vardır.
Böyle bir dönemde Avrupa Birliği (AB), her ne kadar Kuşak-Yol Projesi’ne alternatif olmadığını ifade etse de yapılacak yatırım ve kredilerin miktarına bakıldığında ve amaçları incelendiğinde, rakip bir girişimle ortaya çıkmıştır. Dahası AB’nin “Küresel Geçit Kapısı” adını verdiği projenin sadece Kuşak-Yol Projesi’ne alternatif olmasını değil; aynı zamanda ondan daha iyi olmasını arzuladığı söylenebilir.
AB’nin Kuşak-Yol Projesi’nin kötü yanlarını düzelterek ele alması, bunun açık bir kanıtı niteliğindedir. “İyi bir yönetişim”, “şeffaflık”, “demokratik değerlere uyum”, “sürdürülebilir altyapı” ve “değerlere dayalı yaklaşım” gibi söylemler, AB’nin söz konusu projesinin hedeflediği sistemi anlatmak için bizzat AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen tarafından kullanılmıştır.[2]
Söz konusu durum ise Kuşak-Yol Projesi’ne yapılan bir gönderme olarak düşünülmektedir. Çünkü Kuşak-Yol Projesi; çevre koruma, şeffaflık ve iyi yönetişim standartlarına uymamaktadır. Dahası projenin sorunlu bir doğaya sahip olduğu, Çin’e karşı borçlanan birçok ülke tarafından da açıkça dile getirilmektedir. Böylece Küresel Geçit, aslında Kuşak-Yol Projesi dahilinde uygulanan kötü standartları yenileyerek ona karşı bir alternatif yaratmayı arzulamaktadır. AB Komisyonu tarafından projeye dair ortaya sunulan belgede iklim değişikliğiyle mücadeleyi ve dijitalleşmeyi teşvik edici programlar yer alırken; proje kapsamında eşitlik ve yerel halkın projelerden yarar sağlaması gibi önemli ilkelere de dikkat çekilmiştir.
Küresel Geçit Projesi AB tarafından açıklandığı üzere, 2027 yılına kadar 300 milyar avro değerinde bir yatırım programına haizdir.[3] Projenin finansmanı AB programlarından, Avrupa Yatırım Bankası’ndan ve AB bütçesi ile üye ülkelerden aktarılan kaynaklardan sağlanacaktır. Proje bağlamında Asya, Latin Amerika ve Afrika ülkelerinde birçok altyapı yatırımı yapılması planlanmaktadır.
Mevzubahis girişimin hedefinde dünya çapında malları, insanları ve hizmetleri birbirine bağlayan kaliteli bir altyapıya yönelik yatırımları teşvik etmek vardır. Ayrıca Küresel Geçit, kurumları ve yatırımları, bankaları ve iş dünyasını birbirine bağlama arzusu gütmekte ve 21. yüzyılda olumlu bir işbirliği vizyonu ortaya koymaya çalışmaktadır. Bu bağlamda Küresel Geçit’le AB; Avrupa, Asya, Afrika, Latin Amerika ve Kuzey Kutbu da dahil olmak üzere her bölgeyi birbirine entegre etmeyi amaçlamaktadır. Bu husus, ilk olarak Kuşak-Yol Projesi’nde karşımıza çıkmıştır. Ancak Küresel Geçit, bir konuda farklılıklar arz etmekte ve Kuşak-Yol Projesi’nden ayrılmaktadır. Bu da yukarıda belirtildiği üzere çevreyi koruyacak şekilde şeffaflığa, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye ve yüksek çalışma standartlarına uygun olarak hareket etmektir. Bu nedenle Kuşak-Yol Projesi’ne karşı bir alternatif olarak ortaya atıldığına inanılan Küresel Geçit, aslında bazı amaçlar noktasında Kuşak-Yol Projesi’yle benzer hedeflere sahiptir.
Küresel Geçit kapsamında planlanan projeler arasında Afrika’da hidrojen üretimi, Ürdün ile İsrail tarafından işgal edilmiş olan Batı Şeria bölgesinde yeni bir köprü inşa edilmesi ve Karadeniz’e fiber optik kablo döşenmesi yoluyla hızlı internet bağlantısı sağlanması gibi projeler yer almaktadır.[4] Bahse konu olan projelerin Avrupalı şirketlerce yapılması düşünülmekte ve söz konusu şirketlerin bölgelerdeki rakiplerine karşı Avrupa tarafından destek sağlanması planlanmaktadır.
Küresel Geçit adlı projenin Kuşak-Yol Projesi’ne bir alternatif oluşturup oluşturamayacağına değinmek gerekmektedir. Her şeyden önce Küresel Geçit’in amaçladığı yüksek kalite standartlarıyla, sürdürülebilir ve çevrenin korunacağı bir altyapı türü geliştirmek istediği; fakat bunun pahalı bir girişim olacağı söylenebilir. Zira gelişmekte olan ülke ve bölgelerde altyapı çok azdır. Bu nedenle Küresel Geçit’in altyapı projelerine daha fazla bütçe ayırması gerekecektir. Kuşak-Yol Projesi ise başka bir husus olmadan sadece ham altyapı odaklı bir şekilde çalıştığı için Afrika da dahil birçok ülkede önemli anlaşmalar yapmayı başarmıştır. Çin tarafından gerçekleştirilen veya gerçekleştirilmesi için anlaşma imzalanan birçok proje, aslında bölge ülkelerinin kendi kendilerine yapmaya güçlerinin yetmediği şeyleri hayata geçirmelerine kapı aralamaktadır.
AB tarafından açıklanan Küresel Geçit Projesi gibi ABD başta olmak üzere G7 ülkeleri tarafından ortaya atılan ve Build Back Better World (B3W) adlı proje de Çin’in Kuşak-Yol Projesi’ne alternatif olarak düşünülmüştür. Ancak Küresel Geçit ve B3W projelerinin ikisi de düşük fiyatlar ve zorlu standartlara uyarak nasıl yüksek kalitede altyapı tesis edecekler sorusuna verilecek cevap, bu projelerin Kuşak-Yol Projesi’ne alternatif olup olamayacağını gösterecektir. Zira Kuşak-Yol Projesi kapsamında Asya ve Afrika başta olmak üzere birçok ülkede milyarlarca dolarlık altyapı çalışmaları yapılmaya başlanmıştır. Bunu AB’nin Küresel Geçit kapsamında belirttiği yüksek şart ve standartlara uygun şekilde düşük fiyatlara yapabilmesi mümkün olacak mıdır? Üstelik AB, kâr amacı gütmeden gelişmekte olan ekonomilere yatırım yapmak istemeyebilir. Bu yüzden de projenin geleceği konusunda tereddütler oluşacaktır. Zaten halihazırda Batılı şirketlerin gelişmekte olan ülkelerde yatırımlarını düşük miktarlarda tutmasının nedenlerinden biri de kârın az olmasıdır. Kâr üzerinden gösterilecek tutum, stratejilere de yansıyacağından dolayı Küresel Geçit adlı projenin Kuşak-Yol Projesi’ne alternatif olabilmesi oldukça zordur.
Sonuç olarak, Kuşak-Yol Projesi’ne karşı AB tarafından oluşturulan Küresel Geçit Projesi’nin başarı elde etmesi hem AB ülkelerinin kâr temelli endişeleri hem gelişmekte olan ülkelerde yüksek standartlara uygun adımlar atmanın Çin’in yatırımları karşısındaki zorluğu hem de Pekin’in 2013 yılından bu yana kat ettiği mesafe nedeniyle hiç kolay değildir.
[1] Christoph Nedopil, “China’s Investments in the Belt and Road Initiative (BRI) in 2020”, Green BRI Center, International Institute of Green Finance, Beijing 2021.
[2] Sébastian SEIBT, “With Its ‘Global Gateway’, EU Tries to Compete with China’s Belt and Road Initiative”, France 24, https://www.france24.com/en/europe/20211203-with-its-global-gateway-eu-tries-to-compete-with-the-china-s-belt-and-road, (Erişim Tarihi: 07.12.2021)
[3] “Global Gateway: up to €300 Billion for the European Union’s Strategy to Boost Sustainable Links around the World”, European Commission, https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/ip_21_6433, (Erişim Tarihi: 07.12.2021)
[4] “AB’den Çin’in “İpek Yolu”na rakip proje: Global Gateway”, Deutch Welle, https://www.dw.com/tr/abden-çinin-ipek-yoluna-rakip-proje-global-gateway/a-59987903 (Erişim Tarihi: 07.12.2021)