En sonunda ağızlarındaki baklayı da çıkardılar. Daha önce kıvırdıkları mevzuda artık çok net bir tavır takınıyorlar, cümle âleme alenen ilan ediyorlar. Ne de olsa, arkalarında ABD-İsrail ikilisinin deklare ettikleri “sonuna kadar destek” açıklaması var.
Sanırım, neden bahsettiğimi anlamakta hiç de zorlanmadınız. Evet, “İkinci İsrail”den, “BOP Kürdistanı”ndan ve bunun kurulacağı coğrafyanın deklare edildiği son bir gelişmeden bahsediyorum.
Belki dikkatinizden kaçmıştır; o zaman ben hatırlatayım. 2 Ağustos’ta bir haber sitesinde aynen şu ifadelere yer verildi: “Peşmerge Güçleri Komutanı Serbest Tirwanşi, Nawaran cephesinde yaptığı konuşmada, peşmerge güçlerinin büyük fedakârlıklarla toprağını savunduğunu, her nerede peşmerge kanı döküldüyse, orasının Kürdistan toprağı olduğunu söyledi.”
Haberdeki bu spot cümlenin altında ise şöyle yazmaktaydı: “Peşmerge güçlerinin particilik anlayışıyla hareket etmediğini, hedefinin sadece Kürdistan’ın kutsal toprağını korumak olduğunu söyleyen Tirwanşi, bir karış toprağı vermeyeceklerini söyledi. Nerede kanımız döküldüyse orası Kürdistan’dır. Terör örgütü IŞİD’in de peşmerge tarafından durdurulacağını ifade etti.”
Dikkatinizi çekiyorum: “Nerede kanımız döküldüyse orası Kürdistan’dır.” deniliyor ve böylece kurulacak BOP Kürdistanı için bir yaşam alanının meşruiyet zemini terör/terör örgütleri üzerinden inşa edilmeye çalışılıyor.
Ucu fazlasıyla açık ve tüm coğrafyayı tehdit eden bir ifade. Zira 25 Eylül referandumu, başta Musul ve Kerkük olmak üzere “tartışmalı bölgeler” açısından da bir dönüm noktası anlamına geliyor. Bu sürece, Rakka ve Türkiye’nin Suriye sınırındaki kantonları da dâhil ettiğinizde, bu ifadeler daha da bir anlam kazanıyor.
Bu noktada söylemeye bile gerek yok ama yine de belirtelim: Bu ifade, sadece Türkiye’nin yakın çevresi bağlamında deklare ettiği kırmızı çizgilerini değil, toprak bütünlüğünü, dolayısıyla bekasını da hedef alıyor. Dolayısıyla Türkiye’ye de bir meydan okuma söz konusu.
“Lejyoner Devlet” İnşası…
Mevzuyu biraz daha açmak gerekirse… Biraz tarih ve jeopolitik bilenler bu ifadenin ne anlama geldiğini gayet iyi bilir. Aklı başında olan, biraz sağduyu sahibi olanları bile yerinden zıplatan bu ifadenin ne anlama geldiğini Serbest Tirwanşi’nin bilmemesi de imkânsız. Ne de olsa kendisi bir komutan olarak takdim ediliyor.
Alman coğrafyacı FriedrichRatzel tarafından ileri sürülen, RudolfKjellen ve Karl Haushofer tarafından geliştirilen bu teori, kâğıt üzerinde kalmıyor; Hitler’e ilham kaynağı oluyor. Öyle bir ilham kaynağı oluyor ki, Kavgam kitabıyla Hitler onu sahipleniyor. Almanya’nın üzerinde bulunduğu toprakların Alman ırkına yeterli olmayacağını savunan bu görüş, Hitler tarafından Avrupa’da yayılma politikasının gerekçesi olarak kullanılıyor ve Avrupa merkezli olarak tüm dünya bir kan gölüne çevriliyor. Dolayısıyla, coğrafi bir kavram siyasallaşıyor, kirletiliyor.
Bu görüşü sahiplenen sadece Hitler olmuyor. Japonlar ve İtalyanlar da benzer görüşler üzerinden, aynen Almanya gibi, geç kaldıkları sömürgecilik yarışında birer “geç aktör olarak” bu görüş çerçevesinde bir yayılma politikası izliyorlar. Bundan ötürü bu ifade; ırkçı, emperyalist bir ifade olup; buram buram kan kokmaktadır!
Anlaşılan o ki, emperyalistler kervanına “BOP Kürdistanı” da dâhil edilmek isteniliyor. Fakat ortada bir gariplik var. Bizim bildiğimiz hayat sahasını güçlü emperyalist devletler ilan eder. Oysa “BOP Kürdistanı”, emperyalistlerin kurmaya çalıştığı bir uydu devlet, bir manda.
Dokuz Kritik Soru!
Dolayısıyla, mevzu bir “BOP Kürdistanı” ilanı değil. Bir “lejyoner devlet” kurulmak isteniliyor. Bu devletin ilan süreciyle birlikte eş zamanlı olarak coğrafyada başlatılacak geniş kapsamlı bir iç savaş ile bir yayılma siyasetinin çok hızlı bir şekilde başlatılması hedefleniyor.
Düne kadar mezhepsel temelli bir iç savaşı başlatamayanlar, anlaşılan o ki etnik temelli bir iç savaşın peşinde. Hayat sahasını andıran bu söylemler de, buna çanak tutuyor. Zira, teorinin temel mantığı bunu söylüyor, söylemenin ötesinde adeta emrediyor.
Bu bağlamda içinde koskoca hakikatleri barındıran aşağıdaki sorular oldukça önemli. Lafı fazla uzatmadan bu soruları soralım ve bugün için yazımızı bitirelim:
- “BOP Kürdistanı”nın sınırlarını kim çizdi?
- Bu sınırlar “Büyük Ortadoğu Projesi”nin neresinde yer almaktadır?
- Bu sınırların çiziminde kullanılan, çatıştırılan örgütlerin (PKK/PYD-YPG/SDG ve IŞİD/DAEŞ ve El Kaide) kurucusu hangi devlet ya da devletlerdir?
- Bu örgütlerin kendileri tarafından kurulduğunu söyleyen isimler kimlerdir? Örneğin, Trump ve McGurk bu itirafçılar arasında yer almakta mıdır?
- İslam dünyasına savaş açmış olanlar ve bu bir “Haçlı Seferi”dir diyenler niçin bölgede nüfusu Müslüman olan yeni bir devlet kurmak isterler?
- Bu durumda “bu devlet” niçin kurulmaktadır?
- Bölgede, düne kadar “Güçlü İstanbul” özlemi duyanlar bu işin neresindedir?
- Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi’nin ve Derbent Zaferinin kahramanı Kürt Şeyhi Mahmut Berzenci’nin torunları nerede?
- Diyarbakır ve Erbil’den “BOP Kürdistanı” ve dolayısıyla “Büyük İsrail Projesi”ne karşı niçin güçlü bir ses verilmiyor?