Küresel Rekabette Rus-Çin İşbirliğinin Ekonomik Boyutu: De-dolarizasyon

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

7 Eylül 2022 tarihinde Rus devlet şirketi Gazprom, Çin’le anlaştığını duyurmuş ve Çin’e tedarik edilen doğalgazın dolar yerine yuan üzerinden ödeneceğini açıklamıştır. Bu durum, uzun süredir Rusya ve Çin’in vurguladıkları bir söylemin daha da güçlenmesine yol açmıştır. Her iki aktör de uluslararası meselelerde daha çok söz hakkı ve daha etkin bir konum istemekte, dünya düzeninin yeniden inşa edilmesini ve çok kutuplu bir dünya düzenine geçilmesini savunmaktadır.[1]

Rusya, söz konusu söylemi 7. Doğu Ekonomik Forumu’nda da kullanmış, eski dünya düzeninin artık yıkıldığını, yeni bir dünya düzeninin kurulduğunu ve Asya’nın ekonomi ve teknolojide başrol oynamaya başladığını ifade etmiştir. Dolarsızlaştırma girişiminin nedenlerini, Moskova ve Pekin’in bu girişime neden ihtiyaç duyduklarını daha iyi anlayabilmek adına Rusya ve Çin’in Batı’yla ilişkilerinin tarihini hatırlamak gerekmektedir.

Soğuk Savaş döneminin başlangıcından bitimine kadar Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve müttefikleri, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) başta olmak üzere Doğu Bloku’yla uzun bir mücadele içerisine girmiş ve bu mücadeleyi kazanmışlardır. Bu ideolojik savaş sırasında ABD ve müttefikleri, SSCB’yle gergin ilişkilere sahip olmuş ve Çin’le de dönem dönem gerilimler yaşamışlardır. Soğuk Savaş’ın bitiminde ise Rusya, artık SSCB olmadığından bir tehdit olmaktan çıkmıştır.

Çin’le 1989 yılına kadar olumlu seyreden ilişkiler, Tianenmen Olayları’nın etkisiyle 2003 senesine kadar gergin devam etmiştir. Çin’in Deng Şiaoping’le başlattığı dışa açılma politikalarının neticesinde Çin, 21.yüzyılda küresel güç hâline gelmiş ve sistemde daha çok söz hakkına sahip olmuştur. Bu bağlamda ABD-Çin ilişkileri gittikçe karmaşık hale gelmiştir.[2]

Dolardan Uzaklaşma

Rusya’nın 2014 yılında Kırım’ı işgal etmesi, ABD ile Avrupa Birliği (AB) tarafından bir dizi yaptırıma maruz bırakılmasıyla sonuçlanmıştır. Rusya, bu dönemde ABD’nin yaptırımlarından kurtulabilmek ve kendini müstakbel yaptırımlardan koruyabilmek adına bu yolu tercih etmiştir. 2014 yılında Çin ve Rusya, üç yıllık 150 milyar yuan tutarında yaklaşık 24.5 milyar dolar değerinde “para birimi swap” anlaşması imzalamışlardır. Bu anlaşmayla iki devlet, birbirlerinin para birimlerine dolara ihtiyaç duymadan erişebilmiştir. Bu anlaşma, 2017 senesinde üç yıllığına uzatılmıştır.

Çin, ABD’yle ilişkilerinde İran, Tayvan, Tibet gibi konularda gerilim yaşamasına ve Rusya’nın 2014 senesinden itibaren maruz kaldığı yaptırımlara tanık olmasına rağmen ABD’yle 2018 yılında ticaret savaşında karşı karşıya gelene kadar dolarsızlaştırma projesinde Rusya kadar aktif bir rol oynamamıştır. Nitekim 2018 yılında birtakım cezalandırıcı ticari ölçütlerle karşılaştığında, dolarsızlaştırma projesine daha yakın davranmaya başlamıştır.

2019 yılına gelindiğinde Pekin, dolarsızlaştırma girişimine hızlı bir şekilde entegre olarak Rusya’yla anlaşma imzalamıştır. Böylece iki devlet arasındaki uluslararası işlemlerde dolar yerine yuan ve ruble kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca anlaşma, Rusya’ya dolar karşısında büyük bir hareket serbestisi de kazandırmıştır.

2013 yılında Rusya, toplam ihracatının %80’ini dolarla gerçekleştirirken; 2022 senesine gelindiğinde toplam ticaretinin yarısından biraz daha fazlasını dolarla gerçekleştirmiştir.[3] Bu düşüşün büyük bir kısmı, Çin’le yapılan ticaret sayesinde sağlanmıştır. Bunun dışında Rusya, doları baskılamak ve ticaretini dolar tahakkümünden kurtarabilmek adına yuanın yanında avroya da yönelmiştir.

Mevzubahis anlaşmayla Rusya-Çin ikilisi, SWIFT sisteminin yerini alacak yeni bir sistem kurmak için de uzlaşmıştır. Anlaşma imzalanmadan önce 2019 yılının Ocak ayında Rusya, dolar varlıklarını 110 milyar dolar azalttığını duyurmuştur. Ayrıca Rusya, yuana yatırım yaparak yuan rezervlerini %5’ten %15’e çıkarmıştır. Anlaşma sonucunda Rusya, dünya yuan rezervelerinin çeyreğine sahip olmuştur.[4]

Her ne kadar Çin-Rusya birlikteliği, iki taraf için de fayda sağlasa da eşit bir birliktelik değildir. 2020 yılına gelindiğinde, Çin-Rusya ticaretinin büyük çoğunluğunda dolar kullanılmaktaydı. Örneğin Rusya’nın Çin’e ihracatının %27’si dolar üzerinden gerçekleşirken; Çin’in Rusya’ya ihracatının %60’ı dolar üzerinden gerçekleşmiştir.[5]

Belirtmek gerekir ki; dolarsızlaştırma girişiminin Rusya’yı koruyamadığı son dönemde net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Dolar yerine avronun ikame edilmesi nedeniyle Rusya, AB’nin yaptırımlarına açık duruma gelmiştir. Moskova yönetimi, halihazırda yaklaşık 11 bin yaptırıma maruz kalmış durumdadır. Görünen o ki; dolarsızlaştıma girişimi, Rusya’yı yaptırımlardan koruyamadığı gibi yuan ve rublenin diğer devletlerce kullanımını da yaygınlaştırmamıştır. 2021 yılının Aralık ayı verilerine göre, dünyada yuanın kullanım yüzdesi %2.7 iken, ruble %0.21, dolar %40.5 avro ise %36.7’dir.[6]

Rusya-Çin Anlaşması Ne Getirecek?

Uluslararası sistemin durumu incelendiğinde, Rusya’nın 2022 yılının Şubat ayından bu yana Ukrayna’da savaştığı ve söz konusu ülkenin de büyük bir dirayetle buna karşı koyduğu görülmektedir. Savaş gittikçe uzamakta olup; Rusya’nın zaiyatlarını arttırmaktadır. Zaiyatlar, yüksek maliyetlere sebep olurken; Rus ekonomisini ciddi anlamda sarsmaktadır. Bu bağlamda Rusya, revizyonist davranışlar sergilerken; aynı zamanda ABD ve AB tarafından hem devlete hem de kişilere uygulanan yaptırımların etkisinden kurtulmaya çalışmaktadır. Bu sebeple Kremlin, 2014 senesinden beri devam ettirdiği milli para birimlerini ticari ve ekonomik işlemlerde kullanma çağırısını Çin’le yaptığı anlaşmayla bir daha yinelemektedir.

Çin tarafında ise Tayvan gelişmeleri belirleyici olmaktadır. ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan ziyareti sonrasında süreklilik arz etmeye başlayan resmi ziyaretler, Pekin’in adanın etrafında kapsamlı askeri tatbikatlar yapmasına neden olmakta ve tatbikatlar, Pasifik bölgesindeki devletlerin çoğunu endişeye sevk etmektedir.

Çin ve Rusya, bu gelişmeler ışığında ticaretin ve ekonominin dolara bağımlı olmadığı daha özgür bir doğaya sahip olan bir yeni dünya düzeni düşlemektedir. Bunun için ileride Rus Mali Mesajlaşma Sistemi (SPFS) ve Çin Uluslararası Arası Ödeme Sistemi (CIPS) birimlerinin entegrasyonları sağlanabilir ve taraflar, buradan ticaretlerine devam edebilir. Nitekim Rusya, SWIFT sisteminden çıkarıldıktan sonra birçok ülkeyi SPFS ve SWIFT’in Çinli muadili CIPS’e yönlendirmiştir. Bu, her ne kadar zorunluluktan ortaya çıkan bir durum ise de kazanılan deneyimler, ilerleyen yıllarda Çin ve Rus sistemlerinin entegre edildiğinin haberinin verebilir.

Öte yandan Rusya ve Çin, iyi anlaşan dostlar gibi görünseler de birbirlerinin nüfuz alanlarında etkinlik elde etme çabası içerisindedir ve iki ülke de birbirine çok güvenmemektedir. Rusya, bir yandan eski Sovyet coğrafyasındaki yıpranan nüfuzunu sağlamlaştırmaya çalışırken; diğer taraftan da Kuzey Kore ve Güney Kore dahil olmak üzere Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) bölgesindeki devletler üzerinde de nüfuz elde etmeye çalışmaktadır.

Çin ise bir taraftan söz konusu bölgelerdeki nüfuzunu korurken; aynı zamanda Kuşak-Yol Projesi ve yatırımları aracılığıyla Türkistan bölgesinde nüfuz elde etmeye çalışmaktadır. Çin ve Rusya, mevcut durumda sıkı birer dost olarak görünseler bile Batı ve Rusya arasındaki anlaşmazlıklar çözüldükten sonra veya ortak tehdit algılarının değişmesi nedeniyle bahsedilen ekonomik ve finansal adımlardan vazgeçebilir. Hatta günümüzde Rusya’nın rahatsız olduğu Sibirya’ya Çinli göçü gibi konular, ileride tarafların arasını açabilecek hatta ciddi sorunlar oluşturabilecek potansiyeli barındırmaktadır.

Kısacası Çin-Rusya birlikteliği, iki ülke için birçok fırsatı beraberinde getirdiği gibi çeşitli sorunları da barındırmaktadır. Rusya’nın Ukrayna ve Çin’in de Tayvan gibi uluslararası sistemde tepki alıp tecrit edilmelerine neden olan sorunları olduğu sürece, bu ortaklık devam edecek gibi gözükmektedir. Ancak bahsedilen ihtimaller nedeniyle bu finansal ve ekonomik ortaklığın nereye evrileceğini zaman gösterecektir.


[1] “Russia’s Gazprom, CNPC Agree to Use Rouble, Yuan for Gas Payments-Gazprom”, Reuters, www.reuters.com/business/energy/petrochina-signs-gas-agreement-with-russias-gazprom-2022-09-07/, (Erişim Tarihi: 07.09.2022).

[2] Cemre Pekcan, Çin Dış Politikası ve ABD ile İlişkiler, Dora Yayınevi, Bursa 2019, s. 77

[3] Mrugank Bhusari-Maia Nikoladze, Russia and China: Partners in Dedollarization, Atlantic Council, www.atlanticcouncil.org/blogs/econographics/russia-and-china-partners-in-dedollarization/, (Erişim Tarihi:06.09.2022).

[4] “China and Russia Ditch Dollar in Move Toward Financial Alliance”, Nikkei Asia, asia.nikkei.com/Politics/International-relations/China-and-Russia-ditch-dollar-in-move-toward-financial-alliance, (Erişim Tarihi: 06.09.2022).

[5] Mrugank Bhusari-Maia Nikoladze, Russia and China: Partners in Dedollarization, Atlantic Council, www.atlanticcouncil.org/blogs/econographics/russia-and-china-partners-in-dedollarization/, (Erişim Tarihi:06.09.2022).

[6] “China and Russia…”, a.g.m.

Elcan TOKMAK
Elcan TOKMAK
Elcan TOKMAK, 2022 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun olmuştur. Eylül-Aralık 2022 tarihleri arasında ANKASAM bünyesinde Kariyer Staj Programı'nı tamamlayan Tokmak, Temmuz 2023 tarihinden itibaren ANKASAM Asya-Pasifik Araştırma Asistanı olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Şu anda Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde Yüksek Lisans eğitimine devam eden Tokmak'ın ilgi alanları Çin-Japonya-Kore ilişkileri ve Çin Dış Politikası'dır. Tokmak; profesyonel düzeyde İngilizce, orta derecede Çince ve başlangıç düzeyinde Korece bilmektedir.

Benzer İçerikler