Koridorlar Savaşında Yeni Bir Umut: Orta Koridor ya da Ray Kalkanı

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Özbekistan Cumhurbaşkanı Sayın Şevket Mirziyoyev’in ev sahipliğinde toplanan Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Devlet Başkanları 22. Toplantısı, uluslararası ilişkilerde artan kutuplaşma eğilimi nedeniyle birçok aktörün dikkatle izlediği bir buluşma olarak tarihe geçmiştir.

2021 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Afganistan’dan çekilmesi neticesinde başlayan jeopolitik rekabet ya da bir başka ifadeyle “yeni güç mücadelesi”, 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi ve ABD Temsilciler Meclis Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan ziyaretiyle, yeni bir aşamaya girmiş ve giderek gerilen jeopolitik rekabette bir kırılma yaratmıştır.

Söz konusu gelişmelerden sonra küresel düzen hakkında yapılan tartışmalar, jeopolitik ve jeostratejik kavramlar üzerine yoğunlaşmış ve tek kutupluluktan çok kutupluluğa geçiş, tartışmaların ana nüvesini oluşturmuştur. Böyle bir ortamda gerçekleşen ŞİÖ Semerkant Zirvesi’ne dair temel beklenti, çok kutupluluğun ön plana çıkması ve Batı’ya karşı sert mesajların verilmesi yönündeydi. Lakin yeni bloklar inşa etmek bir yana ön plana çıkan en önemli gelişme, Orta Asya’nın öneminin vurgulanması ve son dönemde giderek önemini arttıran “Orta Koridor”un küresel ticarette ön plana çıkması olmuştur. Bu anlamda ŞİÖ, yeni bloklar değil; işbirliği köprüleri kurmaya odaklanmıştır.

Mevcut kriz ortamında bile ŞİÖ Zirvesi’nde Orta Asya devletlerinin çok vektörlü ve çok boyutlu politikalarının ön plana çıkması, coğrafyanın Orta Asya ülkelerine yüklediği “Doğu ve Batı Arasında Köprü Olma” görevinin bir yansıması şeklinde değerlendirilmelidir. Dünya haritasına bakan bir kişinin kolaylıkla anlayacağı bu görev, zaten birçok küresel stratejinin merkezine yerleşmiş vaziyettedir.

1980’li yıllardan itibaren Çin tarafından başlatılan ve ihracat temelli ekonomi modeline geçmesini sağlayan açılım politikası, ticaret ve enerji güvenliği üzerine inşa edilmiştir. Çin’in yeni ekonomi politikasının ucuz iş gücü avantajıyla birleşmesinden itibaren küresel firmalar, maliyeti ve fizibiliteyi göz önünde bulundurarak üretim bantlarını Çin’e kaydırmıştır. Bu durum, lojistik ve ulaşım zincirinin daha geniş bir coğrafyaya yayılmasına sebebiyet vermiş ve Doğu ile Batı arasında önemli bir ekonomik etkileşim yaratmıştır. Mevzubahis parametreleri dikkate alan Çin; batısında, kuzeyinde ve güneyinde bulunan topraklardan Avrupa’ya kadar uzanan güzergahta ticari rotalar oluşturmak için altyapı yatırımları yapmıştır.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in 2013 yılında gerçekleştirdiği Kazakistan ziyaretinde açıkladığı Kuşak-Yol Projesi vesilesiyle başlayan söz konusu ticari koridorlar, uzun bir süre işlerliğini korumuş ve Batı ile Doğu arasında önemli bir ticaret hacmi yaratmıştır. Lakin ticari rotalar da değişen konjonktüre bağlı olarak tıpkı jeopolitik merkezlerin önem kazanma/kaybetme durumu gibi değişiklik göstermektedir. Ukrayna’da yaşanan gelişmelere bağlı olarak kapanan Kuzey Koridoru ve Afganistan’daki gelişmeler ve bölgede yaşanan ekonomik krizler nedeniyle güvensizleşen Güney Koridoru, yeni hatları gündeme getirmiştir.

Koridorlar savaşının giderek karşı cephenin istikrarını bozmak ve kararlılığını sekteye uğratmak için bir jeopolitik unsura dönüşmesi, yeni kurulacak güzergahlarda güvenlik ve istikrar parametresinin ön plana çıkmasını elzem hale getirmiştir. Doğu ve Batı kutuplarının kendi içlerinde konsolidasyon sürecini başlatması ise aradaki bağlantıda iki tarafın politikalarına eşit mesafede duran, sosyal ve ekonomik kalkınmaya odaklanan ülkelerin önemini arttırmıştır.

Kuşkusuz hem son dönemde hem de ŞİÖ Semerkant Zirvesi’nde “Orta Koridor’un” öneminin vurgulanması tesadüf olarak görülmemekte ve geleceğe yönelik atılacak adımlara ışık tutmaktadır. Hiçbir küresel aktörün tekelinde olmayan Orta Koridor; başta ticari olarak zor bir duruma sürüklenen Çin olmak üzere, bölge ülkeleri ve enerji açısından bir çıkmaza giren Batı için bir ümit koridoruna dönüşmektedir.

Son dönemde hem Batı’dan hem de Çin’den gelen ikonik ve fiili mesajlar, Orta Asya devletlerinin “aktif tarafsızlık” ve “çok boyutluluk” esaslarına dayalı politikasının başarısını teyit etmektedir. Örneğin 18 Temmuz 2022 tarihinde diplomatik temaslarda bulunmak için Azerbaycan’a giden Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, gelecek döneme ilişkin çok önemli bir ipucu barındıran şu açıklamalarda bulunmuştur:[1]

“AB, Orta Asya ve ötesiyle bağlantılar kurmak için Azerbaycan’la çalışmak istiyor. Bu yüzden Hazar ötesi bağlantılar hakkındaki tartışmaları ve fikirleri büyük bir ilgiyle takip ediyoruz. Bu tartışmaları derinleştireceğiz.”

Bir yandan Batı’nın ilgisini üstüne çeken Orta Asya; diğer taraftan da karşı kutbun en güçlü aktörü olan Çin’in yakın radarındadır. Nitekim uzun süredir ülke dışına çıkmayan Şi’nin ilk yurt dışı gezisini Kuşak-Yol Projesi’nin açıklandığı Kazakistan’a gerçekleştirmesi ve ardından ŞİÖ Liderler Zirvesi için Özbekistan’a geçmesi, verilen güçlü bir mesajdır. Bu mesaj vesilesiyle Şi, son dönemde eleştirilerin odak noktasında olan Kuşak-Yol Projesi’nin Orta Koridor merkezli bir şekilde hayata geçeceği mesajını vermiştir.

Çin’in güvenliğinin komşularının güvenliğinden geçtiğini iyi bilen Şi’nin Kazakistan üzerinden verdiği bir diğer mesaj da Astana’yla son dönemde sorun yaşayan başkentlere olmuştur. Zira Kazakistan, Çin açısından hem Orta Koridor’un anahtarı konumunda bulunmakta hem de enerji güvenliğinin vazgeçilmez bir partneri olarak ön plana çıkmaktadır. Şi’nin ziyaret esnasında yaptığı aşağıdaki açıklama, Pekin’in Astana’ya verdiği önemi net bir şekilde gözler önüne sermiştir:[2]

“Uluslararası konjonktür nasıl değişirse değişsin; bağımsızlığını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumada Kazakistan’ı kararlılıkla desteklemeye devam edeceğiz. İstikrar ve kalkınma amacıyla yürütülen reformlarınızı sıkı bir şekilde destekleyeceğiz ve ülkenizin iç işlerine herhangi bir gücün müdahalesine kategorik olarak karşı çıkacağız”

Şi’in Kazakistan ziyareti ve ŞİÖ Liderler Zirvesi’nde gerçekleştirdiği temaslar, Orta Asya’nın dünyanın sadece jeopolitik açıdan değil; aynı zamanda ekonomik bakımdan da yeni bir cazibe/çekim merkezi olduğunu kanıtlar niteliktedir. Nitekim zirvede taraflar arasında imzalanan Kırgızistan-Özbekistan-Çin Demiryolu Projesi[3] ve Özbekistan ile Çin arasında imzalanan ve enerji ve teknoloji yatırımlarını önceleyen 15 milyar dolarlık ticaret anlaşması,[4] söz konusu durumun en somut örneklerindendir.

Güncel konjonktür, büyük güç rekabetinin bütün unsurlarını içerirken; güvenlik risklerinin arttığı bir düzende koridorların ehemmiyeti, hiç olmadığı kadar artmıştır. Bu sebeple ülkeler, kurumlar ve özel sektör için istikrar, güvenlik ve kalkınmanın anahtarı olarak değerlendirilmektedir. Orta Koridor’un geçtiği Orta Asya-Kafkasya-Avrupa hattı, genel gelişmelerin aksine; giderek istikrarlı bir jeopolitiğe dönüşmekte ve çözülemez denilen sorunların çözümleriyle ön plana çıkmaktadır.

Şüphesiz bölge ülkelerinin kazan-kazan merkezli dış politikaları, istikrarın merkezi olarak hızla gelişen Orta Koridor’a katkı yapan unsurların başında gelmektedir. Çin’den başlayan ve Avrupa’ya kadar gidecek olan yük trenleri, bütün paydaş ülkelerin ihracat güvenliğine katkı sağlarken; istikrarsızlaştırıcı unsurlara karşı da “Ray Kalkanı” görevi üstlenecektir. Sonuç olarak küresel güç mücadelesi şiddetlenirken hem Doğu’nun hem de Batı’nın ekonomik, kültürel ve sosyal alanda ilgisini çekmeyi başaran Orta Asya’nın tez-anti tez çatışması arasında yeni bir “barış sentezi” umutlarını barındıran yegâne topraklara sahip olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.  


[1] “Statement by President Von der Leyen with Azerbaijani President Aliyev” European Commission, https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/STATEMENT_22_4583, (Erişim Tarihi: 24.09.2022).

[2] Paul Bartlett, “Xi Vows to Back Kazakh ‘Sovereignty’ in Central Asia Power Play”, Nikkei Asia, https://asia.nikkei.com/Politics/International-relations/Xi-vows-to-back-Kazakh-sovereignty-in-Central-Asia-power-play, (Erişim Tarihi: 24.09.2022).

[3] “China, Kyrgyzstan, Uzbekistan Sign Document of Cooperation on Joint Railway Project: NDRC”, Global Times, https://www.globaltimes.cn/page/202209/1275979.shtml, (Erişim Tarihi: 24.09.2022).

[4] “Uzbekistan Signs US$15 Billion Worth Of Agreements With China At SCO Summit”, Silk Road Briefing, https://www.silkroadbriefing.com/news/2022/09/18/uzbekistan-signs-us15-billion-worth-of-agreements-with-china-at-sco-summit/#:~:text=Uzbekistan%20Signs%20US%2415%20Billion%20Worth%20Of%20Agreements%20With%20China%20At%20SCO%20Summit,-Sep%2018%2C%202022&text=Uzbekistan%20and%20China%20signed%20agreements,on%20Thursday%20(September%2015). (Erişim Tarihi: 26.09.2022).

Mustafa Cem KOYUNCU
Mustafa Cem KOYUNCU
Mustafa Cem Koyuncu, Karabük Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler bölümünde Master öğrencisi olup Hint-Pasifik Bölgesi, ABD-Çin Rekabeti, uluslararası güvenlik, jeopolitik ve stratejik araştırmalar alanları üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Karabük Üniversitesi’nde eğitimine başlamadan önce, Boğaziçi Üniversitesinde Lisans eğitimini tamamlamıştır. Özel sektörde yöneticilik tecrübesi kazanmasının ardından Koyuncu, kariyerine ANKASAM’da devam etmektedir. Koyuncu, ileri seviyede İngilizce bilmektedir.

Benzer İçerikler