Kuzey Kore, 30 Ocak 2024 tarihinde batı kıyısından Sarı Deniz’e birden fazla seyir füzesi fırlatmıştır. Bu deneme, ocak ayındaki üçüncü seyir füzesi denemesi olmuştur. Güney Kore Ordusu’ndan yapılan açıklamaya göre; Pyongyang, rakiplerinin savunmalarını aşmayı amaçlayarak genişleyen cephaneliği konusunda övünmeye devam etmektedir. Güney Kore Genelkurmay Başkanlığı, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Ordusu’yla birlikte tespit edilen füze denemelerini analiz etmekte olduklarını açıklamıştır. Bu füzelerin sayısı, menzili ve karadan mı denizden mi fırlatıldığı gibi detaylar henüz bilinmemektedir.[1]
Söz konusu fırlatma, Kuzey Kore’nin 24 Ocak 2024 ve 28 Ocak 2024 tarihlerinde denediği Pulhwasal-3-31 seyir füzesi testlerini takip etmektedir. Kuzey Kore, bu füzenin denizaltılardan ateşlenebilecek şekilde tasarlandığını belirtmektedir. İkinci fırlatmadan sonra Kuzey Kore Lideri Kim Jong Un, nükleer silahlarla donatılmış bir deniz kuvveti inşa etme hedefini yinelemiştir. Kore Yarımadası’ndaki gerilimler, Kim’in silah geliştirmesini benzersiz bir hızla hızlandırması ve ABD, Güney Kore ve Japonya’ya karşı nükleer tehditlerde bulunmasıyla yıllardır görülmemiş seviyelere çıkmıştır.[2]
ABD ve bölgedeki müttefikleri, bunun üzerine birleşik askeri tatbikatlarını güçlendirmiştir. Bu tatbikatlar da giderek artan bir şekilde ABD’nin stratejik varlıklarını, uçak gemilerini, uzun menzilli bombardıman uçaklarını ve nükleer enerjili denizaltıları içermektedir. Ülkeler, caydırıcılık stratejilerini güçlendirmektedir. Özellikle Güney Kore, ABD’nin Pyongyang’ın nükleer bir saldırısına karşılık hızla ve kararlı bir şekilde nükleer silahlarını kullanacağına dair daha güçlü güvenceler talep etmektedir.
Kuzey Kore’nin bu silah denemeleri, Kore Yarımadası’nda gerilimi artırmış durumdadır. Güney Kore ve ABD, bu provokasyonlara karşı askeri tatbikatlarına hız vermiş ve caydırıcılıklarını güçlendirmişlerdir. Ancak, buna rağmen Kuzey Kore’nin silah programları, bölgesel istikrarı tehdit etmeye devam etmektedir. Nitekim Güney Kore ve Japonya bahse konu olan tehdidi en yakinen hisseden devletlerdir. Bunda bu ülkelerin jeopolitik konumlarının önemli bir etkisi vardır. Zira bu konjonktür de Seul ile Tokyo’yu Washington çizgisine yaklaştırmakta ve akabinde ABD-Japonya-Güney Kore arasında Kuzey Kore’ye karşı bölgesel bir işbirliği oluşmaktadır. Ancak bu eksen Pyongyang’ı caydırmamakta, aksine daha da provoke etmektedir.
Kuzey Kore, 14 Ocak 2024 tarihinde Pasifik’teki Amerikan üslerini hedef alabilen yeni bir katı yakıtlı orta menzilli füze denemesi yapmıştır. Bu da Pyongyang’ın nükleer statüsünü pekiştirmeyi ve ABD önderliğindeki yaptırımlara karşı güçlü bir konumda pazarlık yapmayı amaçlayan çabalarının bir parçasıdır.
ABD ve Güney Kore’de 2024 yılında seçimler vardır. Kuzey Kore’nin nükleer denemelerinin sürekli artması ve Rusya’yla güçlü ilişkiler kurması da seçimlerle meşgul olacak Washington ve Seul üzerindeki baskının artırmasına yol açacaktır. Nitekim bu iki ülkedeki seçimler, Kuzey Kore’ye bölgesel aksiyonlarını arttırması ve Seul ile Washington’a daha fazla baskı yapması noktasında alan açabilecektir. Zira bu iki aktör, seçim süreci nedeniyle Asya-Pasifik’teki tehditlere ve bilhassa da Kuzey Kore’ye hızlı, konsolide ve gerekli bir biçimde yanıt veremeyebilirler.
Silah denemelerinin yanı sıra Güney Kore’de doğrudan bir Kuzey Kore provokasyonuna dair de büyüyen endişeler bulunmaktadır. Pyongyang, ocak ayının başlarında, iki ülke arasındaki tartışmalı batı deniz sınırına yakın sularda üç gün boyunca yüzlerce top atışı yapmıştır. Bu da Güney Kore’nin benzer bir tepkiyle karşılık vermesine neden olmuştur. Bahse konu olan deniz sınırının iki ülke arasında tartışmalı bir nokta olduğu bilinmektedir.
Kim Jong Un, 15 Ocak 2024 tarihinde parlamentoda yaptığı bir konuşmada, ülkenin uzun zamandır süregelen barışçıl birleşme hedefini terk ettiğini söylemiştir. Kim, Güney Kore’yi düşman bir ülke olarak tanımlamış ve bu bağlamda Kuzey Kore Anayasası’nın değişmesi noktasında yazılı bir talimat verdiğini söylemiştir. Ardından Kuzey’in savaştan kaçınma niyetinin olmadığını ve provoke edilirse nükleer silahlarını kullanacağını belirtmiştir.[3]
Kuzey Kore’nin son seyir füze denemeleri, bölgedeki güvenlik dinamiklerini etkileyen önemli bir gelişmedir. Bu denemeler, Kuzey Kore’nin nükleer ve konvansiyonel silah kapasitesini artırma çabalarını yansıtmaktadır. Güney Kore ve ABD, bu tür faaliyetleri yakından izlemekte ve bu gelişmelerin bölgedeki dengeleri nasıl etkileyebileceğini değerlendirmektedirler.
Kuzey Kore Lideri Kim Jong Un’un nükleer silahlarla donatılmış bir deniz kuvveti inşa etme hedefi, bölgesel güvenlik dinamiklerine yeni bir boyut eklemektedir. Deniz tabanlı nükleer kapasite, bölgedeki güvenlik uzmanları ve stratejistler arasında endişe yaratmaktadır. Bunlar, ABD, Güney Kore ve Japonya’ya yönelik yeni bir güvenlik tehdidi oluşturabilir. Nitekim Kuzey Kore’nin önü alınamayan nükleer denemeleri ve güvenlik tehditleri bir sıcak çatışma riskini akıllara getirmektedir. Bu da hem bölgesel hem de küresel istikrar açısından ve bilhassa da Pyongyang’ın nükleer kapasitesi dikkate alındığında önemli sonuçlar doğurabilir.
Kuzey Kore’nin silah geliştirmesi, ekonomik ve diplomatik ilişkilerini de etkilemektedir. Uluslararası toplum, Kuzey Kore’yi nükleer programını durdurmaya ve bölgesel istikrarı sağlamaya yönlendirmek için diplomatik baskıları artırmıştır. Ancak özellikle de Kuzey Kore’nin diplomatik izolasyonu ve ekonomik zorlukları göz önüne alındığında bu çabaların ne kadar etkili olacağı belirsizdir.
Kuzey Kore’nin Güney Kore’nin nükleer çıkmazı çözme çabalarındaki uluslararası rolünü azaltmayı ve nükleer statüsünü sağlamlaştırarak Washington’la doğrudan müzakerelere zorlamayı amaçladığı düşünülebilir. Pyongyang’ın doğrudan Washington’u muhatap almak istediği söylenebilir. Öte yandan Kuzey Kore’nin diplomatik çabaların önünü tam anlamıyla kapadığı da bilinmektedir. Bu noktada Washington’un Pyongyang’ın hamlelerini tam olarak anlayamaması, bu sorunun çözümünde Batı için kısıtlayıcı bir rol oynayabilir.
Öte yandan olası bir sıcak çatışma durumunda da Washington’un Seul ve Tokyo’ya ne kadar destek vereceği tartışmalı bir konudur. Zira halihazırda hem Ukrayna hem Gazze hem de Kızıldeniz bölgelerinde çatışmalar vardır. Aynı zamanda ABD, iç politikasında seçim atmosferine girmiştir ve söz konusu durum da Washington’un Asya-Pasifik Bölgesi’ndeki muhtemel bir sıcak çatışmaya yeterli enerjiyi ve kaynağı ayıramaması durumunu beraberinde getirebilir.
Sonuç olarak Kuzey Kore’nin silah denemeleri, bölgedeki güvenlik durumunu belirsizleştirmeye devam etmektedir. Bu noktada Batı ve bölgesel aktörlerin nasıl bir karşılık vereceği önemli olacaktır. Hem ABD ve Güney Kore’deki seçimler hem de dünyadaki diğer çatışma noktalarındaki durumlar söz konusu tehdit ve bu tehdide verilecek karşılık noktasında kayda değer öneme sahip olacaktır.
[1] “North Korea Fired Cruise Missiles in 3rd Launch of Such Weapons this Month, South Korea Says”, Associated Press News, https://apnews.com/article/north-korea-cruise-missile-launches-tensions-5083a866c0f62f3b3a20cb1339eeb8bf, (Erişim Tarihi: 30.01.2024).
[2] Aynı yer.
[3] Aynı yer.