25 Ocak 2025 tarihinde Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro, ülkede artan şiddet olaylarına karşı olağanüstü hâl ilan ederek hükümete 90 gün boyunca sokağa çıkma yasakları, trafik kısıtlamaları ve diğer düzenlemeler yapma yetkisi vermiştir.[1] Bu karar, kuzeydoğudaki Catatumbo bölgesinde Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) ve FARC-EMC (eski FARC gerilla grubunun ayrılıkçı bir kanadı) arasındaki çatışmaların tırmanması üzerine alınmıştır. Sadece birkaç gün içinde 80’den fazla kişinin hayatını kaybettiği ve 36.000’den fazla insanın yerinden edildiği bölgedeki insani kriz, Kolombiya’nın iç güvenliğine yönelik ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Ombudsmanlık Ofisi, sivillere yönelik insan hakları ihlalleri, zorla yerinden edilmeler ve tehditlerin korkutucu bir düzeye ulaştığını bildirmektedir.[2]
Catatumbo’daki şiddet yalnızca yerel değil, aynı zamanda uluslararası bir kriz haline gelmiştir. Koka bitkisi yetiştiriciliği ve doğal kaynaklar üzerindeki mücadele, yerel halkı derinden etkilerken binlerce insanın komşu Venezuela’ya sığınmasına yol açmıştır. Birleşmiş Milletler, çatışmalar sırasında yaşanan insan hakları ihlallerini kınayarak uluslararası müdahale çağrısında bulunmuştur.[3] Petro’nun ELN ile barış görüşmelerini askıya alması, hükümetin bu gruplara karşı daha sert bir tutum benimsediğini göstermektedir. Bununla birlikte olağanüstü hâl kararı anayasaya uygunluk tartışmalarını beraberinde getirirken, Kolombiya’nın uzun vadeli barış çabalarını yeniden gündeme taşınmıştır.
Kolombiya, tarih boyunca şiddet ve iç savaşlarla yoğrulmuş bir ülke olarak ELN ve FARC-EMC gibi örgütlerle mücadele etmektedir. ELN, 1964 yılında Marksist-Leninist bir ideolojiyle kurulmuştur ve başlangıçta toplumsal eşitsizliklere karşı bir direniş hareketi olarak faaliyet göstermiştir. Ancak zamanla uyuşturucu kaçakçılığı ve diğer yasa dışı yollarla finansman sağlamaya başlamıştır. Öte yandan FARC, 1960’ların başında kırsal bölgelerdeki ekonomik eşitsizliklere karşı kurulan bir gerilla hareketi olarak ortaya çıkmış, sonrasında uyuşturucu ticaretiyle ilişkilenmiş ve zamanla yasa dışı bir örgüte dönüşmüştür. 2016 yılında yapılan barış anlaşmasıyla FARC’ın çoğu üyesi silah bırakmış, ancak anlaşmayı reddeden FARC-EMC, şiddet ve yasa dışı faaliyetlerini sürdürmüştür.
Venezuela, bu gruplarla ilişkili olduğu iddia edilen ülkelerin başında gelmektedir. Kolombiya, özellikle Hugo Chávez ve Nicolás Maduro dönemlerinde, bu örgütlerin Venezuela sınırında faaliyetlerini sürdürdüğünü defalarca dile getirmiştir.[4]Ancak bu tür iddialar genellikle diplomatik tartışmaların ötesine geçememiştir. Uluslararası alanda Amerika Birleşik Devletleri (ABD), bu grupları açıkça terör örgütü olarak tanımakta ve faaliyetlerini sert bir şekilde kınamaktadır.[5]Ayrıca Kolombiya Hükümeti’ne terörle mücadelede hem teknik hem de askeri destek sağlamaktadır.
Rusya ise Venezuela’ya sağladığı askeri destek nedeniyle eleştirilse de bu yardımların Kolombiya’ya karşı kullanılmayacağını açıkça ifade etmiştir.[6] Çin ise Latin Amerika’daki devletlerin iç işlerine karışmama politikasını benimseyerek tarafsız bir tutum sergilemektedir. Bununla birlikte ELN ve FARC-EMC’nin esas finansman kaynaklarının uyuşturucu ticareti, kaçakçılık ve insan kaçakçılığı olduğu tahmin edilmektedir.
Bu örgütler sadece şiddet eylemleriyle değil, yarattıkları insani krizlerle de Kolombiya’ya ciddi zararlar vermektedir. Catatumbo gibi uyuşturucu üretim merkezlerinin bulunduğu bölgelerde devlet, kontrolünü kaybetme noktasına gelmiştir. Bu bölgelerde yaşayan halklar, sürekli tehdit altında yaşamaktadır. 2025 yılının başlarında yaşanan çatışmalarda 80’den fazla kişi hayatını kaybetmiş ve on binlerce insan yerinden edilmiştir.[7]
Kolombiya Hükümeti, bu şiddet döngüsünü sona erdirmek için ELN ve FARC-EMC ile barış görüşmeleri gerçekleştirmeye çalışmıştır. Ancak, örgütlerin barış masasına oturmaktaki isteksizlikleri ve saldırılarına devam etmeleri, hükümetin çabalarını sürekli olarak baltalamıştır. 2016 yılındaki barış süreciyle sağlanan ilerlemeye rağmen, ELN’nin saldırgan tutumu Kolombiya’nın uzun vadeli barış umutlarını tehdit etmektedir.
Birleşmiş Milletler, Kolombiya’daki insani krizi hafifletmek için devreye girmiş ve yerinden edilmiş kişilere yardım sağlamıştır. Avrupa Birliği ve ABD gibi aktörler de Kolombiya’ya terörle mücadelede destek sunmaktadır. Ancak bu destekler genellikle askeri çözüm odaklıdır ve uzun vadeli sosyal reformlar için yeterli olmamaktadır.
Kolombiya, ELN ve FARC-EMC gibi örgütlerle mücadelede tarihi bir sınav vermektedir. Bu gruplar, ülkenin ekonomik, sosyal ve politik yapısını tehdit etmeye devam etmektedir. Ancak, bölgesel kalkınmayı destekleyen politikalar ve toplum temelli güvenlik yaklaşımları, Kolombiya’nın uzun vadeli istikrarını sağlaması açısından kritik önem taşımaktadır.
ELN ve FARC-EMC’nin geleceği, sadece Kolombiya Hükümeti’nin alacağı tedbirlere değil, aynı zamanda uluslararası toplumun yaklaşımına da bağlıdır. Kolombiya’daki hükümetin uyguladığı mevcut stratejiler, özellikle askeri operasyonlara dayanmakla birlikte bu örgütlerin uzun vadeli etkisini azaltmak için yeterli görülmemektedir. Örgütlerin uyuşturucu ticareti gibi yasa dışı faaliyetlerden sağladığı finansal güç, onlara faaliyetlerini sürdürmek için gerekli kaynakları sunmaya devam etmektedir. Bununla birlikte örgütlerin içindeki ideolojik ayrışmalar ve liderlik mücadeleleri, uzun vadede grupların gücünü zayıflatabilecek bir etken olarak değerlendirilebilir. Ancak bu durum devletin bu boşluğu dolduracak etkin politikalar üretmemesi halinde yeni ayrılıkçı grupların ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir.
ELN ve FARC-EMC’nin gelecekteki varlığı, bölgedeki diğer aktörlerin de politikalarıyla doğrudan ilişkilidir. Özellikle Venezuela ve diğer sınır ülkelerinin, bu örgütlerin barınma ve operasyon alanı olarak kullanılmasını engelleyecek politikalar benimsemesi önem taşımaktadır. Uluslararası toplum, Kolombiya’nın şiddet sarmalını kırmak için daha güçlü bir destek sağlayabilir. Örneğin, örgütlerin finansal kaynaklarını kurutmaya yönelik uluslararası ortaklıklar ve daha kapsayıcı bir ekonomik kalkınma planı, bu grupların sosyal tabanını daraltabilir. Eğer ELN ve FARC-EMC’nin bölgedeki etkisi azaltılmazsa, bu yalnızca Kolombiya’yı değil, aynı zamanda sınır ötesi istikrarı ve uyuşturucu trafiğiyle mücadelede küresel çabaları da tehlikeye sokacaktır.
Sonuç olarak Kolombiya’daki şiddet, yalnızca ulusal değil, uluslararası bir sorun olarak ele alınmalıdır. ELN ve FARC-EMC’nin etkilerini azaltmak ve Kolombiya’yı barışa ulaştırmak için uluslararası toplumun daha güçlü bir rol oynaması gerekmektedir.
[1] Hurtado, Arlette. “Colombia President Declares State of Emergency as Violence Surges.” Juris News, www.jurist.org/news/2025/01/colombia-president-declares-state-of-emergency-as-violence-surges/, (Erişim Tarihi: 29.01.2025).
[2] Aynı Yer.
[3] United Nations. “Secretary-General Urges Immediate End to Violence against Civilians in Colombia Following Recent Clashes between Armed Groups.” United Nations, 2025, https://press.un.org/en/2025/sgsm22527.doc.htm, (Erişim Tarihi: 29.01.2025).
[4] BBC. “Colombia Accuses Venezuela of Harbouring Rebel Groups.” BBC News, https://www.bbc.com/news/world-latin-america-10657630, (Erişim Tarihi: 29.01.2025).
[5] U.S. Department of State. “Foreign Terrorist Organizations.” U.S. Department of State, https://www.state.gov/foreign-terrorist-organizations/, (Erişim Tarihi: 29.01.2025).
[6] Reuters. “Russia Says Military Aid to Venezuela Will Not Be Used to Attack Colombia.” Reuters, 8 Feb. 2022, https://www.reuters.com/world/americas/russia-says-military-aid-venezuela-will-not-be-used-attack-colombia-2022-02-08/, (Erişim Tarihi: 29.01.2025).
[7] “At Least 80 People Killed in Northeast Colombia as Peace Talks Fail, Official Says.” AP News, https://apnews.com/article/colombia-killed-eln-farc-kidnapped-9312219ca09e26fc03d18983fd245831, (Erişim Tarihi: 29.01.2025).