Kenya’da Eş-Şebab’ın Yerelleşme Çabaları

Paylaş

Kenya’daki son terör saldırıları, Eş-Şebab tehdidinin bölgeselleşmesinin yanında yerelleşme olasılığını da gündeme getirmektedir. Ülkenin kuzeydoğusunda görüldüğü üzere Kenya’da saldırı düzenleyebilmesi, üye toplayabilmesi, üyelerin saldırı organize edebilmesi ve düzenleyebilmesi Eş-Şebab’ın Kenya’nın iç sorunu olup olmayacağını düşündürtmektedir.

Diğer taraftan mevcut dönemde yaşananlar, örgütte tutum veya strateji değişikliğine dair muhtemel işaretler olarak değerlendirilebilir. Eş-Şebab’ın saldırılarını Kenya’ya taşımaya çalıştığı, bir yönüyle strateji değişikliğinde bulunmaya çalıştığı ifade edilebilir.

Kenya ve Eş-Şebab’ın mevcut çekişmesi Somali odaklıdır. Afrika Birliği’nin askerî gücünün bir parçası olarak Kenya askerleri, 2011’den bu yana Eş-Şabab ile mücadele etmek için Somali’de bulunmaktadır. Başlıca amaç, sınırdan geçisin engellenmesidir. Eş-Şabab ise Kenya saldırılarının başlıca amacının Nairobi’nin bahse konu birliklerinin Somali’den çekilmesi olduğunu söylemektedir.

Kenya’daki saldırılarını arttırması ve terör faaliyetlerinin giderek daha fazla yankı uyandırması, Eş-Şebab’ın iç gündem maddesi olması yönünde veri olarak kullanılabilir. Örgüt, sınıra yakın köylere baskın düzenlemekte, kısa süreli olarak köyleri ele geçirmektedir. Nisan ayında Garissa Üniversitesi’ne düzenlenen terör saldırısı ise Kenya için terörle mücadelesini etkileyen önemli bir gelişme olmuştur. Kenya’nın 11 Eylül’ü olarak nitelendirilen saldırıda yaklaşık 150 kişi hayatını kaybetmiştir.

Örgütün Somali çevresinde saldırılarına başlaması, o dönemde Somali’deki alanlarını kaybetmesine bağlanmaktadır. Coğrafi koşulların yanında Eş-Şebab’ın Kenya’daki mevcudiyetini ve saldırı düzenleyebilmesini kolaylaştıran bir başka unsur da ülkede Somali nüfusunun bulunmasıdır. Örgüt; hem Somali kökenlilerden hem de toplumun geri kalan unsurlarından üye toplayabilmektedir. Somali-Kenya sınır bölgelerinde Müslüman nüfus bulunmaktadır. Başka bir deyişle yeni üye kazanmak için ideal bir alan olarak değerlendirilebilir.

İç gündemin bir parçası olduğu Nairobi’nin attığı adımlardan da anlaşılırken ülkede Somalililerin mevcudiyeti ve bu nüfustaki bazı yapılanmaların terör faaliyetlerinde bulunmaları sorunsala ayrı önem katmaktadır. Nairobi, mülteci kamplarını kapatmak gibi çeşitli araçlarla teröre karşı mücadelede önlem almaya çalışmaktadır. Bu bağlamda Dadaab mülteci kampının kapatılması, mültecilerin ülkelerine geri dönmeleri veya Kenya sınırları içerisinde başka bir alana gönderilmesi gündeme gelmektedir. Nairobi yönetimi, kamptaki mültecilerin bir kısmının terör saldırılarına karıştığı ve Eş-Şebab’ın ideolojisini yaymaya çalıştığını savunmaktadır. Kıtanın en büyük mülteci kampı olarak nitelendirilen Dadaab’ın kapatılması ya da “taşınması” Nairobi’nin gündemine ilk kez gelmemektedir. Kenya, BM Mülteciler Ajansı ve Somali birimleri ile önceden de kampın geleceği ile ilgili görüşmelerde bulunmuş; mültecilerin Somali’ye geri dönmelerine dair anlaşma imzalanmıştı. Somalili mültecilerin tehdit unsuru olarak algılanmasından hareketle Kenya’nın tutumunu giderek sertleştirdiği görülmektedir. Örneğin öncesinde birtakım saldırılardan sonra kentlerde bulunan mültecilerin kamplara dönmesi istenmiş, bugün ise bu kampların kapatılması dönem dönem gündeme getirilmektedir.

Sınır güvenliğinin arttırılması da öne çıkan bir diğer adımdır. Nairobi, uluslararası işbirliğinin sağlanması yönünde çağrıda bulunurken mevcut durumda Kenya’ya terörle mücadelesinde uluslararası destek gelmektedir. Sınırlardaki kontrolün sorunlu olması, sınırların geçirgen olmasından dolayı Somali’den Kenya’ya kolay geçilebilmektedir.

Sonuç olarak, Eş-Eşbab saldırılarını Kenya’ya taşımak ve buna hazır olduğunu göstermeyi hedeflemektedir. Aynı zamanda hem Nairobi’ye mesaj vermeyi hem de yeni üyeler toplamayı amaçladığı söylenebilir. Böylelikle Kenya’da artık Somali ile bağlantılı bir dış sorun değil; birebir güvenliği ve istikrarı hedefleyen iç sorun bulunmaktadır. Somali’de Eş-Şabab ile mücadelede eden ülkelerden biri olan Kenya’nın terör örgütünün hedefinde olmasının hem sembolik hem de doğrudan mesaj taşıdığı düşünülebilir. Kenya, çeşitli özellikleriyle Afrika’nın önemli bir ülkesini teşkil etmektedir. Diğer sebeplerin yanında ABD Başkanı Barack Obama’nın da önümüzdeki aylarda ülkeyi ziyaret edecek olmasından hareketle terör saldırılarının, Washington’a ve Kenya’ya Somali-Kenya özelinde ve terörle mücadele genelinde gönderme niteliği taşıdığı belirtilebilir.

Örgütün, Boko Haram gibi bölgeselleşme örneğini izleyip izlemeyeceği de mevcut durumda gündeme gelmektedir. Yereldeki ve komşu ülkelerdeki çeşitli unsurların destek vermesi Eş-Şebab’ın kısa dönemde saldırılarına devam edeceğini göstermektedir. Somali ve çevresinde etki gösterip tehdidi bölgesel düzeye çıkarması, ses getiren terör saldırıları düzenleme ihtimali bulunmaktadır.

Doç. Dr. Ceren GÜRSELER SOLAK
Doç. Dr. Ceren GÜRSELER SOLAK
ANKASAM Uluslararası Hukuk Danışmanı

Benzer İçerikler