27 Şubat 2019 tarihinde Astana’da gerçekleştirilen Nur Otan Partisi 18. Olağan Kongresi’nde konuşan Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, sosyal politikaya öncelik veren bir siyaset yürütüleceğini açıkça belirtmiştir. Nazarbayev’in konuşması ve genel olarak partinin kongresi, Kazakistan’ın kalkınması sürecinde yeni bir aşamaya geçildiğini ortaya koymaktadır. Bu durum, söz konusu ülkede sosyal devlet anlayışının yeniden gündeme geleceğinin işareti olarak da yorumlanabilir.
Konunun ele alınması aşamasında, Kazakistan’ın 1990’lı yıllardan itibaren hem iç hem de dış politikada ekonomi merkezli bir yaklaşım tercih ettiğine dikkat çekmek gerekir. Çünkü Nazarbayev’e göre, güçlü bir devletten bahsetmek için ekonomik refahın sağlanması elzemdir. Bu sebeple de bahsi geçen dönemde Nazarbayev’in dış politika önceliği, ülkenin uluslararası toplumdaki imajının düzeltilmesi olmuştur. Mevzubahis politikanın hedefi, Kazakistan’ın barış yanlısı ve istikrarlı bir ülke olarak tanınmasının sağlanmasıdır. Nazarbayev, belirtilen hedefe ulaşılması halinde, ülkeye yatırım çekmenin kolaylaşacağını düşünmüştür. Nitekim Kazakistan’ın nükleer silahlardan vazgeçmesi de bu politikalarla ilişkilendirilerek açıklanabilir. Zira Astana yönetimine göre, nükleer silaha sahip ama halkı fakir olan bir Kazakistan’dansa; nükleer silahlardan barış adına vazgeçen ve halkı zenginleşen bir Kazakistan çok daha iyidir. Bu noktada nükleer silaha sahip olan; ancak halkı açlık sınırında yaşayan Kuzey Kore örnek gösterilerek Nazarbayev yönetiminin politikasının haklılığı desteklenebilir. Dolayısıyla Kazakistan Cumhurbaşkanı’nın bağımsızlık sonrasındaki döneme ilişkin ilk hedefi refah seviyesi yüksek bir Kazak ulusunun inşa edilmesi olmuştur.
2000’li yıllarda ise ülke ekonomisinde ciddi ilerlemeler yaşanmaya başlamış ve Nazarbayev, ülkenin olumlu imajını güçlendirme politikasına devam etmiştir. Bu bağlamda Kazakistan, önemli uluslararası toplantıların düzenlendiği saygın bir ülke olmuş ve Astana, arabulucu aktör olarak diplomaside öne çıkmıştır. Nitekim Kazakistan’ın merkezileşen konumunu 2010 yılındaki AGİT, 2011 Asya Kış Oyunları, Astana Zirvesi ve 2017 yılındaki EXPO gözler önüne sermiştir. Özellikle de Suriye Krizi’nin çözümüne ilişkin arayışların somutlaştığı Astana Süreci, Kazakistan’ın diplomasideki önemini arttırmış ve imajını güçlendirmiştir.
Görüldüğü gibi son çeyrek asırda Nazarbayev’in yürüttüğü politika, Kazakistan’ın uluslararası arenada güvenilir bir aktör olarak öne çıkmasına zemin hazırlamıştır. 2018 yılında Astana’da Finans Merkezi açılması da Nazarbayev’in uyguladığı politikaların ürünüdür. Gelinen noktada ise uygulanan politikaların ve ülkeye gelen yatırımların halka yansıması gerekmektedir. Dolayısıyla Nazarbayev tarafından sosyal devlet kavramının son dönemde sıklıkla vurgulanmasının nedeni de budur.
Nur Otan Partisi Kongresi’nde Nazarbayev’in 2030 yılına kadar uygulamayı vadettiği “Refah Toplumu: 10 Yılın 10 Hedefi” başlıklı programı sunması da aynı yaklaşımı yansıtmaktadır. Anlaşılacağı üzere Astana, artık Kazakistanlıların refah seviyesinin yükselmesi gerektiğini düşünmektedir. Nazarbayev, bu hedefe ulaşmak için Kazakistan’ın kendi ulusal ideolojisini rehber edinmesi gerektiğini belirterek ulusal ideolojinin temel unsurlarını şu şekilde sıralamıştır:
- Ulusal birlik
- Rekabete dayalı güçlü ekonomi
- Entelektüel toplum
- Dünyada saygınlığı olan ülke
Bu bağlamda Nazarbayev’in “Halkımı yarın değil; bugün mutlu görmek istiyorum” açıklamasını, bilge liderin sosyal devlet anlayışını yansıtan özet cümle olarak tanımlamak mümkündür. Kazakistan’ın bugününü önceleyen Nazarbayev, 2019 yılında devlet bütçesinin yüzde 45’inden fazlasının sosyal alandaki harcamalara tahsis edildiğini ifade etmiş ve sosyal politikaların 3 ana hedef doğrultusunda gerçekleştirileceğini belirtmiştir:
- Gelirlerin arttırılması ve toplumun dar gelirli kesimlerinin desteklenmesi
- Dar gelirlilerin konut meselelerinin çözülmesi ve eğitim ile sağlık alanlarındaki kamu hizmetlerinin geliştirilmesi
- Kapsamlı bölgesel kalkınma politikalarının uygulanması
Nazarbayev’in konuşmasında önem verdiği bir diğer konu da ailelerin çocuk sayısının arttırılması olmuştur. Bunun sebebi de Kazakistan Cumhurbaşkanı’nın Kazakların sadece zengin olmakla kalmayıp; kalabalık bir nüfusa ulaşması gerektiğini de düşünmesidir.
Sonuç olarak Nazarbayev, Orhun Yazıtları’na “Gündüz oturmadım, gece uyumadım. Aç halkı doyurdum. Çıplak halkı giyindirdim. Az olanı çoğalttım.” yazan Bilge Kağan, Kültigin ve Tonyukuk gibi Türk büyüklerinin devlet anlayışını yaşatmaktadır. Bu çerçeveden bakıldığında, Nazarbayev’in amacı Kazaklara hizmet etmek, onların refah seviyesini yükseltmek ve sosyal imkânlarını geliştirmek şeklinde sıralanabilir. Kazakistan örneğinin gösterdiği en önemli ders ise devletlerin başarısının silahlı kuvvetlerin gücü veya füze sayılarıyla ölçülmediği; başarının kıstasının halkın mutluluğu olduğudur. Çünkü Nazarbayev’in yaptıkları, onun Kazak halkının kalbinde ebedi olarak yer edindiğini göstermektedir.