Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Azerbaycan’la yürütülen müzakere süreçlerine Fransa’yı dahil etmeye dönük bir çaba içerisinde olsa da bu durumun normalleşme sürecini zedelediğini ifade etmek mümkündür. Dahası Paşinyan’ın çabaları, barış arayışları noktasında Avrupa Birliği’nin (AB) saygın tutumunu da itibarsızlaştırmaktadır.
Rusya’ya rağmen Ermenistan’ın müzakere süreçlerini baltalama girişimi, en temelde Moskova’yı sınırlandırmayı amaçlamaktadır. Çünkü Paşinyan, Batı yanlısı bir aktör olarak ön plana çıkmaktadır ve siyasi hedeflerinin başında Ermenistan’ın Rusya’ya olan bağımlılığının giderilmesi yer almaktadır. Fransa ise bölgedeki tek arabulucu aktör haline gelmeye çalışmakta ve Moskova’nın barış anlaşması konusundaki çabalarının yetersiz olduğunu kanıtlamak istemektedir.
Diğer taraftan belirtmek gerekir ki; mevcut jeopolitik durum, Azerbaycan’a ciddi avantajlar sağlamaktadır. Zira Batı’nın iki düşmanı/ötekisi Rusya ve İran, Ermenistan’ın müttefiki gibi hareket ederken; Fransa’nın eylemleri de AB’nin yapıcı çabalarını sekteye uğratmaktadır. Bu ise mevcut statükonun korunması anlamına gelmektedir.
Öte yandan ABD, Karabağ Ermenilerine kültürel veya farklı bir statü verilmesini savunmaktadır. Bu ise ABD’yi de arabuluculuktan uzak Ermenistan’ı destekleyen tarafgir bir noktaya savurmaktadır. Zira Washington yönetimi, Karabağ’a yeni bir statü kazandırarak bölgede etkin bir güç olma arzusu içerisindedir.
Gelinen noktada ABD, Rusya ve Fransa’nın Ermenistan’ı destekleyen yaklaşımı, barış sürecini baltalamaktadır. Bu da tarafların uzlaşma olasılığını zorlaştırmaktadır. Tüm bu tablo ise yeniden askeri çatışma riskinin oluşmasına sebebiyet vermektedir. Dolayısıyla Ermenistan’ın barış görüşmelerinde beklenen adımları atmaması halinde, Azerbaycan Ordusu’nun operasyon seçeneğini gündeme alması şaşırtıcı olmayacaktır. Esasen sürecin Azerbaycan’ın çıkarına olması da bundan kaynaklanmaktadır. Çünkü Bakü yönetimi, işgal altındaki diğer bölgeleri de kurtarmaya dönük ciddi bir iradeye sahiptir.
Ayrıca Ermenistan’ın başkenti Erivan’da 23-23 Kasım 2022 tarihlerinde düzenlenen Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) Kolektif Güvenlik Konseyi Toplantısı’na da değinilmelidir. Zira söz konusu toplantı, üye devletlerin Moskova yönetimine olan yaklaşımlarını net bir şekilde gözler önüne sermiştir. Nitekim Paşinyan, Kremlin yönetimi aleyhine açıklamalarda bulunmuş, KGAÖ’nün faydasız olduğunu dile getirmiş ve örgütten ayrılmayı tartışmaya açmıştır.[1]
Üstelik Paşinyan, 2022 yılının Ekim ayında düzenlenen olağanüstü toplantıda da örgütten ayrılabilecekleri yönünde mesajlar vermişti.[2] Bu nedenle de Belarus Cumhurbaşkanı Alexander Lukaşenko, Paşinyan’a tepki göstermişti.[3] Buna rağmen Paşinyan’ın 22-23 Kasım 2022 tarihlerinde de aynı noktada konumlanması dikkatlerden kaçmamıştır. Erivan bir yandan Batı’ya açılırken; diğer taraftan da Rusya’nın üzerindeki baskıyı arttırmak suretiyle Karabağ konusundaki yalnızlığını aşmaya çalışmaktadır.
Sonuç olarak Paşinyan, KGAÖ içerisinde kaotik bir durum yaratmak istemekte ve böylece Brüksel ve Soçi Anlaşmalarını ihlal etmesi nedeniyle oluşan baskıyı savuşturarak Karabağ Sorunu’nda taraf olan bir aktör olmasına rağmen Fransa’yı arabuluculuk süreçlerinin merkezine çekmeye çalışmaktadır. Bu da Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinde barış arayışlarından uzaklaşılması anlamına gelmektedir. Zaten süreç, çatışma dinamiklerinin hiç olmadığı kadar yakın hale geldiğini gözler önüne sermektedir.
[1] “Пашинян не подписал декларацию ОДКБ: недоумение Лукашенко”, Mignews, https://mignews.com/news/politic/pashinyan-ne-podpisal-deklaraciyu-odkb-nedoumenie-lukashenko-popalo-na-video.html, (Erişim Tarihi: 29.11.2022).
[2] Sabir Askeroğlu, “Армяно-российская напряженность и Кавказ в контексте ОДКБ”, ANKASAM, shorturl.at/aboE2, (Erişim Tarihi: 01.12.2022).
[3] Aynı yer.