2022 yılında patlak veren Ukrayna Krizi ve 20 Ocak 2025 tarihinde Donald Trump’ın Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanlığına dönüşüyle hız kazanan jeopolitik yeniden yapılanma süreci, Avrupa Birliği (AB) merkezli Batı’da ve küresel bağlamda kritik dönüm noktalarıyla birlikte Orta Asya Türk cumhuriyetlerinin dış politika önceliklerinde de önemli dönüşümlere yol açmıştır.
ABD’nin Çin’i çevreleme ve Rusya’yla doğrudan çatışmadan kaçınma yönündeki stratejik tercihleri, AB’yi çok taraflı krizlerde daha proaktif bir aktör olmaya yöneltmiş; bu bağlamda AB, Çin’in Orta Koridor üzerindeki etkinliğine karşı dengeleyici bir politika geliştirerek Orta Asya’ya doğrudan yönelmiştir. Bu stratejik yönelimin en somut yansıması, 3-4 Nisan 2025 tarihlerinde Özbekistan’ın Semerkant kentinde düzenlenen ve AB ile Orta Asya ülkeleri arasındaki ilk resmî siyasî düzeydeki tarihî zirve olma niteliği taşıyan AB-Orta Asya Zirvesi’nde görülmüştür.[1] Zirve çerçevesinde, enerji, ilaç, tekstil, lojistik ve altyapı gibi sektörlerde işbirliği ve yatırım odaklı projeler gündeme gelirken, Trans-Hazar ticaret koridorunun vurgulanması AB’nin bölgeye dönük stratejik ilgisinin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik düzlemde de derinleştiğini göstermiştir.
Bu dış politika açılımı kapsamında Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan’ın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile diplomatik ilişkilerini kurumsallaştırmaya yönelmeleri, bir yandan AB’yle entegrasyon sürecine hız kazandırmayı hedeflerken, diğer yandan kendi bölgesel çıkarlarını çeşitlendirme yönündeki realist ve çok yönlü dış politika arayışlarının bir parçası olarak değerlendirilmelidir. 19 Aralık 2024 tarihinde Özbekistan, Roma merkezli büyükelçisi Abat Fayzullayev’i GKRY’ye akredite ederek, bu ülkeye büyükelçi atayan ilk Türk devleti olmuştur.[2] Bunu takiben, 6 Mart 2025 tarihinde Kazakistan Dışişleri Bakanı Murat Nurtleu’nun Lefkoşa’ya gerçekleştirdiği ziyarette, 2024 yılı ticaret hacmi 7,1 milyon dolar (6,2 milyon dolar ihracat, 949 bin dolar ithalat), doğrudan yatırım miktarı 227,6 milyon dolar olarak kaydedilmiş ve GKRY’nin Kazakistan’daki toplam yatırımı 4,8 milyar doları aşmıştır.[3] 31 Mart 2025 tarihinde ise Türkmenistan’ın Roma merkezli büyükelçisi T. Komekov, GKRY Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides’e güven mektubunu sunmuştur.[4]
Bu gelişmeler, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) bünyesinde yer alan bu üç ülkenin, Kıbrıs meselesine dair kolektif bir diplomatik tutum geliştirmekten ziyade kendi dış politika önceliklerini esas alarak hareket ettiklerini göstermektedir. Bu yönelim, eleştirel bir çerçeveden ziyade rasyonel çıkar temelli olarak okunmalıdır. Söz konusu ülkelerin AB’yle derinleşen ekonomik ilişkileri ve Avrupa pazarlarına doğrudan erişim arzusu, GKRY ile diplomatik ilişkileri kurumsallaştırma yönünde atılan adımları realist bir dış politika pratiği hâline getirmiştir.
Öte yandan bu tercihlerde post-Sovyet coğrafya üzerinde eskisi kadar etkisi olmasa da Orta Asya’daki etkisini nispeten sürdüren Rusya’nın Kıbrıs’taki etkisinin dolaylı bir rol oynadığı da göz ardı edilmemelidir. Bazı kaynaklara göre Rusya’nın adadaki etkisi büyük ölçüde GKRY üzerinden şekillenmiş olup adanın güneyi, kara para aklama, yaptırımlardan kaçış ve Avrupa finans sistemine erişim açısından bir merkez işlevi görmüştür. 2007-2020 arasında yürürlükte kalan “altın pasaport” programı kapsamında 2 bin 869 Rus vatandaşının AB vatandaşlığı kazandığı ve Moskova’ya yakın oligarkların (örneğin Viktor Vekselberg ve bazı eski KGB bağlantılı isimler) “Bank of Cyprus” gibi finansal kurumlarda etkili pozisyonlar üstlendiği öne sürülmüştür.[5] Bu yapının 2013 yılındaki mali kriz sonrası AB müdahalelerine rağmen varlığını koruduğu ve GKRY’nin Rusya açısından öncelikli finansal ve jeopolitik bir nüfuz alanı olmaya devam ettiği belirtilmiştir. Bu bağlamda KKTC, daha çok denetimsiz yapısıyla yaptırımlardan kaçış ve gri bölge faaliyetlerine uygun ikincil bir konumda görülmüştür.
Bu stratejik tablo, Kıbrıs’ın uluslararası sistemdeki artan jeopolitik ve finansal önemini daha da belirgin hâle getirmiştir. Rusya merkezli güvenlik tehditlerinin ardından İngiltere’nin GKRY’deki askerî varlığına ilişkin güvenlik önlemlerini sıkılaştırdığı, özellikle Akrotiri gibi denizaşırı üslerin potansiyel hedefler arasında değerlendirildiği bildirilmektedir.[6] 10 Aralık 2024 tarihinde İngiltere Başbakanı Keir Starmer’in GKRY’ye gerçekleştirdiği resmî ziyaret ise yasa dışı Rus finans akışlarını engelleme ve Avrupa-Atlantik ittifakı ekseninde Batı’yla daha sıkı bir stratejik uyum sağlama amacını taşımaktadır. Ancak temasların yalnızca GKRY ile sınırlı tutulması, adanın kuzeyinde yer alan ve Kıbrıs meselesinin asli taraflarından biri olan KKTC nezdinde eleştirilere neden olmuş, adadaki diplomatik denge arayışlarını da sekteye uğratmıştır.[7]
Buna karşılık Orta Asya’daki Türk cumhuriyetlerinin dış politikalarını daha çok ulusal çıkarlar temelinde şekillendirdiği bir dönemde, KKTC ile Azerbaycan arasında gelişen ilişkiler, Türk Dünyası içinde tarihî ve kültürel bağlara dayalı dayanışma ilkelerinin hâlen etkili olabildiğini gösteren istisnai bir diplomatik eğilim sunmuştur. 19-23 Mart 2025 tarihlerinde KKTC’yi ziyaret eden Azerbaycan Millî Meclisi heyetinin Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile gerçekleştirdiği görüşmede, enerji, turizm ve eğitim alanlarında işbirliği potansiyeli vurgulanmış; Tatar, “Türk Cumhuriyeti Kuzey Kıbrıs ile Azerbaycan, başta enerji olmak üzere büyük bir işbirliği potansiyeline sahiptir”[8] ifadelerini kullanmıştır.
Küresel düzeyde artan jeopolitik rekabet, çok kutupluluğun derinleşmesi ve bölgesel güç merkezlerinin dönüşmesi, Türk Dünyası’nın dış politika reflekslerini önemli ölçüde şekillendirmektedir. Bu bağlamda Kıbrıs meselesi, TDT çatısı altında ortak dış politika üretimi bağlamında belirgin bir kırılma hattı ortaya koymaktadır. Özellikle Orta Asya Türk cumhuriyetlerinin GKRY ile diplomatik ilişkilere adım atması, bu ülkelerin AB’yle ekonomik ve siyasî entegrasyon süreçlerini önceliklendirdiklerini ve dış politikalarını çok kutuplu sistemin fırsatlarını gözeterek yeniden konumlandırdıklarını göstermektedir. Bu yönelim, aynı zamanda Çin’in Orta Koridor üzerindeki baskısını dengeleme ve Rusya-AB rekabetinde denge kurma çabalarıyla da ilişkilidir. Bu adımlar doğrudan KKTC’nin statüsünü hedef almamakla birlikte Türk Dünyası’nın ortak bir diplomatik söylem oluşturma potansiyelini zayıflatmakta ve tarihsel-siyasî öneme sahip olan Kıbrıs davasının diplomatik düzeyde kolektif savunusunu zorlaştırmaktadır.
Bu çerçevede GKRY’ye büyükelçi atamaları, TDT üyesi devletlerin Türkiye’yi karşılarına alma niyetiyle değil, çok kutuplu uluslararası sistemde kendi ulusal çıkarlarını önceleyen ve stratejik özerklik arayışları doğrultusunda şekillenen realist dış politika tercihleriyle açıklanmalıdır. Özellikle AB’nin bölgeye yönelik ekonomik ve diplomatik ilgisinin artması, Çin’in Orta Koridor üzerindeki etkisini dengeleme çabaları ve GKRY’nin AB üyeliğinden doğan erişim avantajları, Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan gibi ülkeleri bu yönde adım atmaya sevk etmiştir. Türkiye’nin KKTC’nin siyasî eşitliği ve tanınırlığı konusundaki kararlı tutumuna rağmen bu hassasiyetin TDT içinde ortak diplomatik çizgiye dönüşememesi, Azerbaycan’ın GKRY ile resmî ilişki kurmaktan kaçınmasına rağmen KKTC’yi henüz tanımaması gibi dengeleyici ama ihtiyatlı yaklaşımlarla birleştiğinde, birlik içindeki tutum farklılıkları daha da görünür hâle gelmiştir. Dolayısıyla Türkiye’nin bu gelişmeleri dikkate alarak yapıcı diyalog ve diplomatik eşgüdümle Kıbrıs davasını yeniden Türk Dünyası’nın ortak siyasal meselesi hâline getirme yönünde bir irade göstermesi; bu doğrultuda TDT bünyesinde olağanüstü bir zirve toplaması, bir yandan mevcut farklılıkları yumuşatma, diğer yandan ise KKTC’nin uluslararası görünürlüğünü artıracak ortak bir dış politika vizyonunun inşası açısından stratejik bir adım olacaktır.
Aynı zamanda Türkiye’nin öncülüğünde TDT bünyesinde toplanabilecek olası bir olağanüstü zirvenin başarısı, yalnızca Türk devletleri arasındaki diplomatik eşgüdüme değil, mevcut uluslararası baskı ortamının dikkatli biçimde yönetilmesine de bağlıdır. Birleşmiş Milletler’in (BM) KKTC’yi tanımama yönündeki tutumu ve AB’nin GKRY’ye sağladığı siyasî ve ekonomik destek, TDT üyesi ülkeler üzerinde hem doğrudan hem de dolaylı baskılar oluşturmakta; bu durum, söz konusu ülkelerin Avrupa’yla entegrasyon süreçlerinde zarar görmemek adına daha temkinli adımlar atmalarına neden olmaktadır. Bu çerçevede doğrudan tanıma gibi sert yaklaşımlar yerine KKTC’nin uluslararası görünürlüğünü artıracak kültürel, ekonomik, akademik ve parlamenter diplomasi kanallarının güçlendirilmesi, tüm TDT üyeleri tarafından desteklenebilecek ortak bir diplomatik zemin sunabilir. Böyle bir yaklaşım, hem ulusal çıkarlarla çatışmadan Türk Dünyası’nın tarihsel dayanışma ilkesini koruyacak hem de Türk Dünyası Diplomasisinin kurumsallaşmasını, dış politikada stratejik uyumu ve kolektif refleks üretme kapasitesini uzun vadede güçlendirecek bir dış politika modeli olarak öne çıkabilir.
[1] “Samarkand EU–Central Asia Summit: A New Chapter in Economic Partnership”, EIN,https://www.einpresswire.com/article/799419171/samarkand-eu-central-asia-summit-a-new-chapter-in-economic-partnership, (Erişim Tarihi: 09.04.2025).
[2] “Uzbekistan Accredits First Ambassador to Republic of Cyprus”, Gazeta, https://www.gazeta.uz/en/2024/12/20/cyprus, (Erişim Tarihi: 09.04.2025).
[3] Arailym Temirgaliyeva, “Kazakhstan, Cyprus Aim to Boost Bilateral Cooperation”, Qazinform, https://qazinform.com/news/kazakhstan-cyprus-aim-to-boost-bilateral-cooperation-84ef7a, (Erişim Tarihi: 09.04.2025).
[4] “Ambassador of Turkmenistan Presented Credentials to the President of the Republic of Cyprus”, Turkmenistan Golden Age, https://turkmenistan.gov.tm/en/post/93531/ambassador-turkmenistan-presented-credentials-president-republic-cyprus, (Erişim Tarihi: 09.04.2025).
[5] Aynur Kerimu, “Cyprus: Hub for Russian Influence, Money Laundering, and Sanctions Evasion”, Jamestown, https://jamestown.org/program/cyprus-hub-for-russian-influence-money-laundering-and-sanctions-evasion, (Erişim Tarihi: 09.04.2025).
[6] Camilla Turner, “Defence Chiefs Hold Emergency Talks Over Russian Threat to Cyprus and Gibraltar Bases”, Telegraph, https://www.telegraph.co.uk/news/2024/12/05/defence-chiefs-emergency-talks-russia-cyprus-gibraltar, (Erişim Tarihi: 09.04.2025).
[7] “Britain and Cyprus Team up to Stop İllicit Russian Cash Flow”, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/britains-starmer-cyprus-vow-boost-ties-2024-12-10, (Erişim Tarihi: 09.04.2025).
[8] “Ersin Tatar TRSK i Azerbaidzhan Mogut Aktivno Sotrudnichat v Sferah Energetiki i Turizma”, Azertag, https://azertag.az/ru/xeber/ersin_tatar_trsk_i_azerbaidzhan_mogut_aktivno_sotrudnichat_v_sferah_energetiki_i_turizma-3473695, (Erişim Tarihi: 09.04.2025).