Analiz

Jeopolitik Gerilimler Ekseninde Enerji Jeopolitiğinin Geleceği

Rusya-Ukrayna Savaşı, jeopolitiği kökten değiştirdiği gibi enerjide muhafazakarlığın devamlılığı açısından da dönüm noktası olmuştur.
Devletler arası ilişkilerini enerji diplomasisi normlarına oturtan devletlerin “enerji ithal eden ülke” konumundan “enerji ihraç eden ülke” konumuna geçeceğini öngörmek mümkündür.
Küresel istikrarsızlık, kademeli yeşil enerji geçişinin önündeki en büyük engel olmuştur.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Petrol, doğalgaz ve kömür, dünya tarihindeki yerlerini her zaman korumuşlardır. Bu kaynaklar; sanayiden teknolojik gelişime ve savunmadan günlük ihtiyacımıza kadar insanlık tarihi için büyük önem arz etmektedir. Hidrokarbon rezervlerinin asimetrik oluşu, ülkelerin gelişimi için kaderlerini belirlemektedir. Enerji, güçlü ekonomilere sahip devletler için hayati önem teşkil eden ve aynı zamanda bu asimetriklikten kaynaklı kırılganlıklar sağlayan bir olgu haline gelmiştir.

20. yüzyılın başlarından itibaren yenilenebilir enerji teknolojilerinde sıçramaların yaşanması, fosil yakıtlara sahip olmayan ülkeler için umut kaynağı olmuştur. İklim kriziyle mücadele süreçlerinin başlatılması, ülkeleri “yeşil dönüşüm” için kararlar almaya itmiştir. Enerji güvenliğinin ve arz sürekliliğinin ana denklem haline gelmesiyle beraber Rusya-Ukrayna Savaşı’na kadar arz-talep güvenliği devletler açısından ikinci planda olmuştur. Rusya-Ukrayna Savaşı, jeopolitiği kökten değiştirdiği gibi enerjide muhafazakarlığın devamlılığı açısından da dönüm noktası olmuştur.

Yüksek jeopolitik gerilimler küresel dengeleme süreçlerini etkilerken enerji sektöründe krizin daha da büyüyeceği sinyalleri verilmiştir. 2024 yılının Mart ayının sonuna kadar petrolün istikrarlı bir şekilde büyümesi, küresel enflasyonun artma ihtimalini yükseltmiştir. Bu artışlar Avrupa ve Orta Doğu’daki jeopolitik gerilimler, sıkılaşan arz endişeleri ve ekonomilerin iyileşmesine dair artan yakıt talebiyle destekleniyordu. Analistler, 3 aylık çeyrekte petrol varil fiyatlarının hedef fiyatlanmalarını 95$ seviyesine çekmiştir.[1] Ucuz ve sürekli enerji planlarının 2024 yılının ilk 3 ayında sekteye uğradığı yorumlarını yapmak yanlış olmaz.

Öte yandan küresel istikrarsızlık, kademeli yeşil enerji geçişinin önündeki en büyük engel olmuştur. Rusya-Ukrayna Savaşı öncesinde AB’nin fosil yakıttan bir anda çıkması ve plansız yenilenebilir enerji geçişi diğer ülkeler için örnek teşkil etmektedir. Nitekim dün kapatılan fosil veya nükleer santrallerden bahsederken, bugün ise bu işletmelerin ömürlerinin uzatılması kararları alınmaktadır.[2]

2024 yılının Nisan ayının başında Suriye’de üst düzey İran yetkililerin İsrail tarafından hedef alınması[3] ve Ukrayna’nın insansız hava saldırılarıyla Rusya’nın rafinerilerini hedef alması, OPEC petrol kısıtlamalarının kaldırılacağı yönündeki beklentileri ortadan kaldırmıştır. Nitekim 3 Nisan 2024 tarihinde gerçekleştirilen OPEC+ üst düzey bakanlarının yaptığı toplantıda petrol arz politikasında değişiklik yapılmayacağı ve bazı ülkelere üretim kesintilerine uyumu artırmaları yönünde beyanların yapıldığı kayıtlara geçmiştir.[4] Ayrıca Meksika ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin bu derecelerde ihracatı azaltmasının ardından ağır petrol arzı küresel olarak sıkılaşmıştır. JP Morgan analistlerine göre, ilk çeyrekte güçlü küresel petrol talebi, ortalama 1,4 milyon varil/gün artmıştır. Bu gerilimler ekseninde petrolün çekilmesi için iki ana başlığın güçlü dengeleme unsuru olduğu belirtilmiştir; ABD mart ayı istihdam raporu ve Çin’in güçlü talep beklentisi.

Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) Başkanı Fatih Birol, başta AB ülkeleri olmak üzere dünya genelinde nükleer enerjiye dönüşün hızlandığı konusunda açıklamalar yapmıştır. Belçika’da düzenlenen ilk Nükleer konferansında nükleer enerjinin ve ilerleyen dönemlerde füzyon enerjisinin geleceği şekillendireceğine de parmak basmıştır.[5] Bu dönüşün temelleri arasında yazıda bahsedildiği üzere jeopolitik gerilimler, ucuz ve erişilebilir enerjiye ulaşmakta en büyük engel olarak karşımıza çıkmasıdır. Burada yaşanan gerilimlerin alternatifi olarak nükleerin yanı sıra LNG’nin büyük bir alternatif yarattığını da görmekteyiz. Gaz İhraç Eden Ülkeler Forumu’nun (GECF) “2050 Görünüm Raporu”, küresel doğalgaz üretiminin 2050 yılına kadar mevcut 4 trilyon metreküpten 5,3 trilyon metreküpe ulaşmasının beklendiğini kaydetmiştir. Bu hedefin gerçekleştirilmesi için küresel doğalgaz yatırımlarına 2050 yılına kadar yaklaşık 9 trilyon dolar tahsis edilmesi gerektiğinin vurgusu yapılmıştır. Yatırımların 8,2 trilyon dolarının keşif, sondaj ve üretime, yaklaşık 740 milyar dolarının ise iletim altyapısına ayrılması planlanmıştır.

Yatırımlarda Asya Pasifik ve Kuzey Amerika’nın başı çekeceği, bu bölgeleri Avrasya, Afrika, Orta Doğu, Latin Amerika ve Avrupa’nın takip edeceği değerlendirilmektedir.[6] Kritik önemdeki bu konuda LNG’nin alternatifinin güçlendirilmesi ve jeopolitik gerilimlerden korunması için tedarik yollarının (deniz ulaşımı) güvenliğinin sağlanması gerekmektedir. Avrasya tarafında Orta Asya ülkelerindeki üretimlerin beklenilen düzeyde gerçekleştirilememesi, Afrika’da Orta Sahel bölgelerindeki gerilimler, Orta Doğu’da yaşanan sıcak çatışmalar, Latin Amerika’da hükümetlerin kararları, Asya-Pasifik’te Güney Çin Denizi anlaşmazlıkları ve Avrupa’da devam eden kararsızlıklar bu konuda çözülmesi gereken en temel problemler arasında yer almaktadır. Orta vadede LNG kapasitesi yüksek olan ve devletler arası ilişkilerini enerji diplomasisi normlarına oturtan devletlerin “enerji ithal eden ülke” konumundan “enerji ihraç eden ülke” konumuna geçeceğini öngörmek mümkündür.

Son olarak 2023 yılı Kasım ayında Azerbaycan’da düzenlenecek olan COP’29 Konferansı öncesi bu denli gerilimlerin yaşanması konferansın uluslararası boyutlarda konuşulacak olan konularını şimdiden değiştirmeye başlamıştır. Son iki konferansın fosil yakıtlar açısından ihracatçı rolündeki ülkelere verilmesi, fosil yakıtlar alanında ortak bir konsorsiyum veya mekanizma oluşturulma amaçları olarak yorumlanabilir.


[1] “Oil heads for second weekly gain on geopolitical tension, supply concerns.”, Reuters, https://www.reuters.com/markets/commodities/oil-prices-bound-second-weekly-gain-geopolitical-tension-supply-concerns-2024-04-05/, (Erişim Tarihi: 05.04.2024).

[2] “Belgium pushes off nuclear energy exit by 10 years due to Ukraine war”, AA, https://www.aa.com.tr/en/europe/belgium-pushes-off-nuclear-energy-exit-by-10-years-due-to-ukraine-war/2540222, (Erişim Tarihi: 19.03.2022).

[3] “How might Iran seek to hurt Israel after general’s killing?”, BBC, https://www.bbc.com/news/world-middle-east-68724691, (Erişim Tarihi: 03.04.2024).

[4] “OPEC+’dan üretim politikasında istikrar kararı”, Bloomberg, https://www.bloomberght.com/opec-dan-uretim-politikasinda-istikrar-karari-2350585, (Erişim Tarihi: 04.04.2024).

[5] “UEA Başkanı Birol: Nükleer enerji güçlü şekilde geri dönüyor.”, Bloomberg, https://www.bloomberght.com/uea-baskani-birol-nukleer-enerji-guclu-sekilde-geri-donuyor-2349863, (Erişim Tarihi: 21.03.2024).

[6] “Monthly Gas Market Report”, Gas Exporting Countries Forum, https://www.gecf.org/insights/monthly-gas-market-report.aspx?p=1&s=, (Erişim Tarihi: 03.04.2024).   

Ömer Faruk PEKGÖZ
Ömer Faruk PEKGÖZ
Gazi Üniversitesi-Enerji Sistemleri Mühendisliği

Benzer İçerikler