Javier Milei, alışılmışın dışında yaklaşımları ve karizmatik liderlik tarzıyla Arjantin siyasetinde dikkatleri üzerine çeken bir figürdür. 2023 yılında başkanlık görevini devralmasından bu yana, özellikle ekonomi alanında uyguladığı radikal reformlarla hem destekçilerini hem de eleştirmenlerini şaşırtmaya devam etmektedir. Milei’nin “şok terapisi” olarak adlandırılan politikaları, enflasyonu kontrol altına almak, bütçe dengesini sağlamak ve yatırımcı güvenini yeniden tesis etmek gibi hedeflere odaklanmıştır. Ancak bu reformların kısa vadede sağladığı olumlu sonuçlara rağmen, uzun vadeli etkileri ve sürdürülebilirliği konusundaki soru işaretleri hâlâ gündemdedir.
Başkanlık görevine geldikten sonra Milei’nin uyguladığı ilk reformlardan biri, Arjantin pesosunun devalüe edilmesi ve kamu harcamalarında ciddi kesintilere gidilmesi olmuştur. Bu adımlar, başlangıçta ekonomik çalkantılara ve fiyat artışlarına yol açsa da kısa sürede olumlu sonuçlar vermeye başlamıştır. 2024 yılı sonunda aylık enflasyon oranı yüzde 20’den yüzde 3’ün altına düşerken, Arjantin ilk kez 2009’dan beri yıllık bütçe fazlası vermiştir.[1] Ayrıca, uluslararası piyasalarda Arjantin tahvillerinin değerinde yüzde 100’den fazla artış kaydedilmesi, yatırımcı güveninin yeniden kazanıldığını göstermektedir.
Ekonomik reformların kısa vadeli başarısı, dış yatırımcılar açısından olumlu bir izlenim yaratmış olsa da bu başarının sürdürülebilirliği için reformların sosyal dengeleri gözetmesi büyük önem taşımaktadır. Arjantin’in daha önceki ekonomik krizlerinde, piyasa dostu politikaların halk üzerindeki etkileri göz ardı edildiğinde, bu politikaların uzun vadeli faydalarının sınırlı kaldığı görülmüştür. Milei’nin reformlarının bu hatalardan ders alıp almadığı sorusu, liderliğinin değerlendirilmesinde kritik bir unsur olacaktır.
Bu başarılar yalnızca makroekonomik göstergelerle sınırlı kalmamıştır. Halkın günlük yaşamında fiyat istikrarının sağlanması ve ticaretin normale dönmesi, reformların halk nezdinde daha kabul edilebilir hâle gelmesini sağlamıştır. Ancak bu halk desteğinin sürdürülebilirliği, sosyal harcamalardaki kesintilerin düşük gelirli kesimler üzerindeki etkisiyle doğrudan bağlantılıdır. Artan yaşam maliyetleri ve sosyal adaletsizlik, ilerleyen dönemde Milei’nin politikalarına yönelik tepkileri artırabilir. Özellikle kırsal kesimlerde ve yoksul bölgelerde, sosyal harcamalardaki kesintilerin etkileri daha keskin bir şekilde hissedilmektedir. Eğer bu bölgelerdeki huzursuzluk artarsa, Arjantin’in toplumsal dengesi ciddi şekilde sarsılabilir.
Arjantin’in ekonomik reformlarının başarısı büyük ölçüde IMF ile olan ilişkilere bağlıdır. Milei, geçmişte 22 başarısız kurtarma programı bulunan Arjantin’in IMF’den yeni bir kredi almasını sağlamaya çalışmaktadır. Ancak bu kolay bir süreç değildir; IMF, yeni bir kredi sağlamak için Milei yönetiminden ekonomik disiplini sağlama konusunda somut adımlar beklemektedir. ABD Başkanı Donald Trump ile geliştirdiği yakın ilişkiler, bu süreçte önemli bir avantaj olabilir. Trump’ın IMF üzerindeki etkisi düşünüldüğünde, bu ilişki Milei’nin kredi alma şansını artırabilir. Ancak burada asıl önemli olan, Milei’nin IMF’nin taleplerini yerine getirirken halk desteğini koruyup koruyamayacağıdır. IMF programları genellikle katı mali politikalar içerir ve bu politikaların sosyal harcamalar üzerindeki etkisi, halk nezdinde reformların meşruiyetini sorgulatabilir.
Pesonun serbest dalgalanmaya bırakılmasına yönelik planlar, Milei yönetiminin karşı karşıya olduğu en büyük sınavlardan biridir. Geçmişte pesonun serbest bırakılması, Arjantin ekonomisinde derin krizlere yol açmıştır. Bu nedenle, sürecin dikkatle yönetilmesi büyük önem taşımaktadır. Eğer bu süreç başarıyla yönetilirse, Arjantin ekonomisi piyasa dinamiklerine daha uyumlu hâle gelerek istikrarlı bir büyüme sürecine girebilir. Ancak pesonun hızlı değer kaybı gibi olası kötü yönetimler, ülkeyi yeniden yüksek enflasyon ve ekonomik kaosun içine sürükleyebilir.
Bu reformlar ekonomik göstergelerde iyileşme sağlarken, sosyal harcamalardaki kesintiler nedeniyle düşük gelirli kesimler üzerinde ciddi bir baskı yaratmıştır. Bu kesintilerin toplumun geniş kesimlerinde huzursuzluk yarattığı ve reformlara karşı tepkiyi artırdığı gözlemlenmektedir. Sosyal gerilimlerin artması, Milei’nin halk desteğini korumasını zorlaştırabilir ve reformların sürdürülebilirliğini tehdit edebilir. Bunun yanı sıra, eğitim ve sağlık gibi temel alanlarda yapılan kesintiler, uzun vadede insan sermayesinin zayıflamasına neden olabilir ve bu durum Arjantin’in ekonomik kalkınmasını olumsuz etkileyebilir.
2025 yılında gerçekleşecek ara seçimler, Milei için kritik bir dönemeç olacaktır. Halkın ekonomik reformlara yönelik tepkisi, bu seçimlerin sonucunu belirleyecek ve Milei’nin politikalarının geleceği üzerinde belirleyici bir rol oynayacaktır. Bu nedenle, Milei yönetimi seçimler öncesinde halk desteğini güçlendirecek adımlar atmak durumundadır. Özellikle düşük gelirli grupları hedef alan sosyal yardım programlarının yeniden gözden geçirilmesi, bu desteği artırabilir.
Milei’nin Davos’ta yaptığı konuşmalar ve küresel düzeydeki görünürlüğü, onun yalnızca yerel değil, uluslararası bir figür hâline gelmesini sağlamıştır. 2024 yılında Davos’taki konuşması, Milei’nin ekonomik vizyonunu dünyaya tanıtarak yatırımcıların dikkatini çekmiştir. Bu durum, Arjantin’in uluslararası piyasalardaki itibarını artırmış olsa da bu güvenin uzun vadeli olması için reformların tutarlılıkla uygulanması gerekmektedir. Ayrıca, Davos’ta gündeme getirdiği piyasa dostu politikalar, yalnızca yatırımcı güvenini değil, aynı zamanda bölgesel iş birliği potansiyelini de artırabilir. Arjantin’in Brezilya ve Şili gibi komşu ülkelerle daha güçlü ticaret bağları kurması, reformların başarısını destekleyebilecek önemli bir faktördür.
Reformların sürdürülebilirliği, yalnızca ekonomik göstergelerle değil, halkın refah düzeyi ve sosyal dengelerin nasıl yönetildiğiyle de doğrudan bağlantılıdır. Milei, bu çok boyutlu zorluklarla başa çıkmayı başarırsa, Arjantin ekonomisi kronik sorunlarından kurtulabilir ve uluslararası alanda daha güçlü bir konuma gelebilir. Ancak aksi durumda, reformların kısa vadeli başarıları yerini daha derin ekonomik ve toplumsal sorunlara bırakabilir.
Sonuç olarak, Milei’nin liderliği altında Arjantin, ekonomik bir dönüşüm sürecine girmiştir. Şok terapisi, kısa vadede etkili sonuçlar sağlamış olsa da bu politikaların sürdürülebilirliği dikkatle yönetilmek zorundadır. Milei’nin politikalarının tarihe bir başarı hikâyesi olarak mı yoksa yeni bir krizin başlangıcı olarak mı geçeceğini zaman gösterecektir. Bu süreçte, Milei’nin radikal politikalarının gerçekten bir “ekonomik devrim” mi yoksa uzun vadeli bir risk mi olduğu, reformların sosyal ve ekonomik boyutlarının uyumuna bağlıdır.
[1] “INDEC Reveals Argentina’s 2024 Inflation Rate: 117.8%.” Buenos Aires Times, https://batimes.com.ar/news/economy/indec-reveals-argentinas-2024-inflation-rate-1178.phtml, (Erişim Tarihi: 26.01.2025).