Analiz

Japonya’daki Siyasi Krizlerin Nedenleri ve Olası Sonuçları

Japonya’nın yeni lideri; ABD, Güney Kore ve diğer Batılı müttefiklerle yoğunlaşan ilişkileri yönetmekte ve dış politika gündemine ayak uydurmakta zorlanabilir.
Kishida’nın uluslararası arenada “güçlenen bir Japonya” imajı çizdiği söylenebilir.
En büyük zorluk, muhtemelen ABD’yle olan güvenlik ittifakını ve son dönemde Güney Kore’yle kurulan askeri işbirliklerini istikrarlı bir şekilde yönetebilmek olacaktır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

14 Ağustos 2024 tarihinde Japonya Başbakanı Fumio Kishida, eylül ayında Liberal Demokrat Parti (LDP) liderliğinden istifa edeceğini, yeniden aday olmayacağını ve artan yaşam maliyetleri konusunda aylardır süren spekülasyonlara son vereceğini açıklamıştır.[i] Bu meseleyle ilgili Kishida, şu ifadeleri kullanmıştır:

“Japonya, yurtiçinde ve yurtdışında zor durumlarla karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Bu sorunları kararlı bir şekilde ele almamız son derece önemli. LDP’nin değiştiğini göstermek için atılacak ilk ve en net adım benim istifa etmem.”

Kishida, üç yıllık başbakanlığı süresince iç siyasi krizlerle karşı karşıya kalmış ve özellikle 2023 yılında dört bakanının görevinden alınmasıyla sonuçlanan siyasi fonlama skandalı nedeniyle kamuoyu desteğini büyük oranda yitirmişti. Anketlerde seçmenlerin yalnızca yüzde 14’ünün desteğini kazanabilen Kishida, aldığı istifa kararıyla birlikte LDP’nin oylarını korumak istemiş olabilir.[ii] Kishida’nın halen görevde kalmasının sebebi olarak muhalefetin zayıflığı ve LDP içindeki yeterli lider profilinin olmayışı gösterilmektedir.

Kishida, aldığı bu kararla kamuoyu nezdinde siyasete, partiye ve demokrasiye olan güveni yeniden tesis etmeyi hedeflemiştir. Yerine gelecek ismin reformcu bir karakterde olması, partide yenilenmeye gitmesi, iç ve dış krizlere karşı farklı bir bakış açısı ve çözüm getirmesi beklenmektedir. Halihazırda ülke ekonomisi on yıllardır süren deflasyon ve düşük büyümeye rakamlarıyla bocalarken hisse senedi piyasalarında yaşanan son dalgalanmayla birlikte Japonya merkezli jeopolitik riskler hızla yükselmiştir.

Japonya, son yıllarda Çin’e alternatif arayan Batılı yatırımcıların ilgisini çekmekle birlikte ülkedeki siyasi krizlerin peşi sıra gelmesi, bu risklerin artmasına sebep olmaktadır. Asya-Pasifik’te daha güçlü bir askeri duruş sergileyen ve Çin karşısında ABD’yle güvenlik işbirliklerini derinleştiren Japonya, hem iç hem dış politikada zorlu meydan okumalarla karşı karşıyadır. Bu yüzden LDP’deki lider değişiminin, partinin iktidardaki pozisyonunu korumaya yetip yetmeyeceği soru işaretidir. Ayrıca mevcut politikaların bir sonraki başbakan altında da çok fazla değişmesi beklenmemektedir. Daha da kötüsü, Kishida’nın beklenmedik-ani istifası sonucunda parti içinde normalde aday olması beklenmeyen düşük profilli isimler de öne çıkabilecektir. Bu da LDP’nin kamuoyu desteğini yeniden artırmasını veya en azından korumasını zorlaştırabilir.

Eylüldeki seçimlerde LDP liderliğini ve başbakanlığı devralacak en olası adaylar arasında eski Ticaret Bakanı Toshimitsu Motegi, eski Savunma Bakanı Shigeru Ishiba, eski Dışişleri Bakanı Taro Kono, eski Çevre Bakanı Shinjiro Koizumi, eski Ekonomik Güvenlik Bakanı Sanae Takaichi ve mevcut Dışişleri Bakanı Yoko Kamikawa’nın isimleri öne çıkmaktadır.[iii]

LDP lideri seçilen isim, partiyi Ekim 2025 tarihinde yapılması gereken genel seçimlere kadar götürecektir. Dolayısıyla yeni Başbakan’ın iç siyasetteki ve yakın çevredeki krizlere karşı ne kadar dayanıklı kalacağı oldukça önemlidir. Bu bağlamda Japonya’nın yeni lideri; ABD, Güney Kore ve diğer Batılı müttefiklerle yoğunlaşan ilişkileri yönetmekte ve dış politika gündemine ayak uydurmakta zorlanabilir. Üstelik Donald Trump’ın ABD Başkanı olması halinde yeni Japonya Başbakanı’nın bilhassa Çin’le ilişkileri yönetme konusunda yoğun baskı altında olacağı tahmin edilmektedir. Yeni başbakanın iç ve dış politikada karşılaşacağı başlıca zorluklar şunlar olabilir:

Ekonomik Büyüme: Uzun yıllardır düşük ekonomik büyüme ve deflasyonla mücadele eden Japonya’nın ekonomik büyümesini teşvik etmek ve verimliliği artırmak için LDP’nin yeni reformlar yapması gerekecektir. Ayrıca ABD ve Çin arasındaki ticaret gerilimleri, Japonya’nın ekonomik ilişkilerini ve ihracatını etkilemeye devam edecektir.

İç Siyasi Krizler: İç siyasette özellikle hükümet krizleri, muhalefet ve kamuoyu baskısıyla artan istifalar, Japonya’nın uzun vadeli ve istikrarlı politikalar geliştirmesini zorlaştırmaktadır.

Güvenlik ve Savunma: Çin’in sürekli gelişen askeri-teknolojik yetenekleri, Rusya’yla Kuril/Kuzey Adaları üzerindeki donmuş krizin her an parlama potansiyeli ve Kuzey Kore’nin nükleer silah programı gibi tırmanan bölgesel jeopolitik risklerle mücadele etmek durumunda kalabilir. Başbakan, yeni yılın savunma bütçesini ABD’nin de baskısıyla %2’ye çıkarmak istediğinde kamuoyundaki tartışmalar yeniden alevlenecektir. Dolayısıyla en büyük zorluk, muhtemelen ABD’yle olan güvenlik ittifakını ve son dönemde Güney Kore’yle kurulan askeri işbirliklerini istikrarlı bir şekilde yönetebilmek olacaktır. 

Bölgesel İlişkiler: Japonya’nın Asya-Pasifik’teki komşu ülkelerle diplomasi trafiği yoğunlaşırken yeni başbakan, Güneydoğu Asya ülkelerinden Pasifik’e kadar uzanan geniş bir coğrafyada selefi Kishida’nın proaktif diplomasisini ileriye taşımakta zorlanabilir. Özellikle Kore Yarımadası’ndaki tarihsel anlaşmazlıklar ve Çin-Japonya ilişkileri, yeni başbakanın dış politika gündeminde ilk sıraları alabilir.

Sonuç olarak Japonya Başbakanı Fumio Kishida, zayıflayan popülaritesi ve son bir yıldır partiyi sarsan mali skandallar nedeniyle istifasını şimdiden duyurmak durumunda kalmıştır. Bunda başarısız ekonomi yönetim modelinin de etkili olduğu ileri sürülebilir. Güçlü mali reform ve önlemlere rağmen Japonya, 2024 yılının ilk çeyreğinde %0,7 düşen endüstriyel üretimini düzeltmeyi başaramamıştır. Ve ulusal para birimi yen, avro ve dolara karşı keskin bir değer kaybıyla (%10,14) 2023 boyunca en çok etkilenenlerden biri olmuştur.[iv] Buna mukabil Kishida’nın uluslararası arenada “güçlenen bir Japonya” imajı çizdiği söylenebilir. Güney Kore’yle İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma anlaşmazlıkları çözmek için başarılı adımlar atmış ve ABD’yle birlikte bölgesel güvenlik duruşunu güçlendirmiştir. Dolayısıyla LDP’nin liderliğini ve başbakanlık görevini devralacak ismin Kishida’nın politikalarını ilerletebilmesi düşük bir ihtimal olarak kalmaktadır.


[i] “Japan’s prime minister Fumio Kishida to step down”, FT, https://www.ft.com/content/d849f91c-e0ea-457f-886a-8ae6e1c5ce17, (Erişim Tarihi: 14.08.2024).

[ii] Aynı yer.

[iii] “Potential candidates to be next Japanese prime minister”, Reuters, https://www.reuters.com/world/japan/potential-candidates-be-next-japanese-prime-minister-2024-08-14/, (Erişim Tarihi: 14.08.2024).

[iv] “Kishida can’t take the pressure and announces his resignation”, Atalayar, https://www.atalayar.com/en/opinion/pedro-gonzalez/kishida-cant-take-the-pressure-and-announces-his-resignation/20240814112113204095.html, (Erişim Tarihi: 14.08.2024).

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Benzer İçerikler