İtalya, vatandaşlık hakkını genellikle “ius sanguinis (kan bağı)” ilkesine dayandırmış ve bu ilke, göçmenler için daha sınırlı bir vatandaşlık kazanımına yol açmıştır. Ancak 2025 itibariyle yapılan vatandaşlık yasasında yapılan yeni düzenlemeler hem yasal hem de toplumsal açıdan önemli değişiklikler getirmiştir. Bu yeni düzenlemeler hem İtalya’daki sosyal yapıyı hem de Avrupa Birliği’ni (AB) etkileyebilir.
1. İtalya’daki Yeni Vatandaşlık Yasası Düzenlemeleri
İtalya’daki yeni vatandaşlık yasaları, daha önceki göçmen politikalarından belirgin şekilde farklıdır. Özellikle göçmenlerin vatandaşlık başvuruları için koyulan katı koşullar, ülkedeki sosyal yapıyı ve ekonomik denklemleri etkileyecek niteliktedir.
İtalya’nın vatandaşlık yasaları, geleneksel olarak “ius sanguinis (kan bağı)” ilkesine dayanıyordu, yani bir kişi İtalya’da doğmuş olsa da eğer ebeveynlerinden biri İtalyan vatandaşıysa, bu kişi vatandaşlık başvurusu yapabiliyordu. Ancak yeni düzenlemeyle yalnızca doğrudan akrabalık ilişkileri üzerinden başvuru yapılması şartı getirilmiştir. Bu değişiklik, İtalya dışında doğmuş göçmenlerin çocukları için önemli bir engel yaratacaktır.
Ayrıca yeni yasada, vatandaşlık başvurusu için belirli bir ikamet süresi şartı da öngörülmektedir. Bu süre, daha önce belirli bir süre için sürekli ikamet eden göçmenler için daha kısa sürelerle sağlanabilirken, yeni düzenlemede bu süre üç yıl olarak belirlenmiştir. Yani, göçmenlerin İtalya’da kesintisiz bir şekilde en az üç yıl ikamet etmeleri gerekmektedir. Bu süre zarfında ülkeye entegre olmak için çeşitli sosyal ve ekonomik etkinliklerde bulunmak zorunlu hale gelecektir. Ancak bu katı kurallar, birçok göçmen için vatandaşlık alma yolunu daha da zorlaştırabilir ve potansiyel olarak İtalya’nın uluslararası göçmen politikasındaki imajını etkileyebilir.
İtalya, dil yeterliliği konusunda da sıkı kurallar getirmiştir.[1] Vatandaşlık başvurusu yapacak bireylerden B1 seviyesinde dil bilgisi istenmektedir. Bu şart, yalnızca göçmenlerin vatandaşlık başvurusu için değil, aynı zamanda ülkeye entegrasyonları açısından da önemli bir göstergedir. Dil engelinin birçok göçmen için büyük bir zorluk oluşturacağı ve entegrasyon sürecini zorlaştıracağı düşünülmektedir.
Çift vatandaşlık hakkı, İtalya’da geçmişte yaygın olarak kabul edilmiştir. Ancak yeni yasalarla birlikte çift vatandaşlık başvuruları için çok daha katı kurallar getirilmiştir. Çift vatandaşlık talep edenlerin yalnızca belirli şartları yerine getirmeleri gerekecektir.[2] Bu, özellikle göçmenlerin çocukları ve çift vatandaşlık isteyen bireyler için büyük bir engel teşkil edecektir.
2. Toplumsal Etkiler
Yeni yasaların toplumsal yapıda yaratacağı değişiklikler, göçmenlerin entegrasyonu ve toplumsal uyum açısından önemli etkiler yaratabilir. Özellikle göçmenlerin sosyal ve ekonomik katılımına olan etkiler daha detaylı bir şekilde incelenmelidir.
İtalya’nın yeni düzenlemeleri, göçmenlerin topluma entegrasyonunu daha da zorlaştırabilir.[3] Bu durum, özellikle dil engeli yaşayan göçmenler için önemli bir sorun oluşturacaktır. Göçmenler, daha fazla dışlanmış hissedebilir ve toplumsal hayata katılımları zorlaşabilir. Toplumsal uyumun sağlanması, daha fazla sosyal eşitsizlik yaratabilir. Göçmenlerin toplumsal entegrasyonunun önündeki engellerin artırılması, aynı zamanda İtalya’daki toplumda daha fazla gerilim yaratabilir. Göçmenlerin dışlanması, bu grupların kendilerini ikinci sınıf vatandaş gibi hissetmelerine yol açabilir. Bu durum, toplumsal barış ve istikrar açısından ciddi bir tehdit oluşturabilir. Ayrıca İtalya’nın sosyal refah sistemlerine entegre olan göçmenlerin, bu değişiklikler nedeniyle sosyal hizmetlere erişimlerinin kısıtlanması da mümkündür
İtalya’daki yeni vatandaşlık yasaları, göçmenlerin ekonomik katkılarını sınırlayabilir. Göçmenler, dil engelleri ve uzun ikamet süreleri nedeniyle iş gücüne daha az entegre olabilir. Bu durum, ülkedeki iş gücü piyasasında eksikliklere ve potansiyel ekonomik daralmalara yol açabilir. Uzun ikamet süreleri ve dil yeterliliği gibi zorluklar, göçmenlerin iş gücü piyasasına daha az entegre olmalarına neden olabilir. Bu durum, İtalya’daki iş gücü piyasasında eksikliklere yol açabilir ve potansiyel ekonomik daralmalara neden olabilir.
İtalya’daki göçmenler, genellikle inşaat, tarım ve hizmet sektörlerinde önemli bir iş gücü kaynağıdır. Bu sektörlerdeki iş gücü eksiklikleri, ekonominin genel verimliliğini olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca göçmenlerin iş gücüne katılmaması, düşük gelirli grupların sayısının artmasına ve sosyal eşitsizliklerin derinleşmesine yol açabilir.
3. AB’ye Etkileri
İtalya’daki yeni vatandaşlık yasalarının, yalnızca İtalya için değil, AB için de önemli etkileri olabilir. Avrupa, göçmenlere yönelik ortak politikalar geliştirmeye çalışan bir birliktir ve İtalya’nın aldığı bu kararlar, AB’nin göçmen politikasını etkileyebilir.
İtalya’nın vatandaşlık yasasında yaptığı değişiklikler, AB içindeki diğer ülkelerle uyumsuzluklar yaratabilir. AB, üye ülkeler arasında göçmen politikalarının eşit olmasını sağlamaya çalışmaktadır. Ancak İtalya’nın bu yeni düzenlemeleri, özellikle göçmenlerin haklarını sınırlayan daha katı bir yaklaşım benimsemesi, bu eşitliği tehdit edebilir. Diğer AB ülkeleri, İtalya’nın vatandaşlık başvurusu kriterlerini örnek alarak benzer yasalar çıkarabilir. Bu da AB içindeki göçmenlerin haklarına dair büyük bir farklılık yaratabilir.
İtalya’daki yeni yasaların, AB’nin göçmen politikalarını şekillendirmesi de olasıdır. Avrupa Komisyonu, AB içindeki göçmenlerin entegrasyonu ve serbest dolaşım hakkı konusunda çeşitli politika önerileri sunmuştur.[4] İtalya’daki değişiklikler, diğer ülkelerin bu politikaları nasıl uyguladıklarını etkileyecektir. İtalya’nın vatandaşlık yasalarında yaptığı bu köklü değişiklik, AB içindeki diğer ülkeler için bir örnek teşkil edebilir. Ancak bu tür değişikliklerin, AB’nin göçmen politikaları ve entegrasyon hedefleri açısından olumsuz sonuçları olabilir.
Sonuç olarak İtalya’daki vatandaşlık yasasında yapılan düzenlemeler, yalnızca İtalya’yı değil, aynı zamanda AB içindeki göçmen politikalarını da önemli ölçüde etkileme potansiyeline sahiptir. Bu yasalar, göçmenlerin vatandaşlık kazanma süreçlerini daha da zorlaştıracak ve toplumsal uyumda zorluklara yol açacaktır. AB, bu tür değişikliklere karşı daha tutarlı ve uyumlu bir politika geliştirme yoluna gitmek zorunda kalabilir. Bu değişikliklerin uzun vadede AB içindeki göçmen politikalarına ve serbest dolaşım haklarına dair derin etkiler yaratması beklenmektedir.
[1] Gatti, F. (2025). “Language Requirements for Citizenship in Italy”, European Social Review, 31(2), 132-148.
[2] Ferhat Kule Hukuk Bürosu, “İtalya’nın Çift Vatandaşlık Düzenlemeleri: Hukuki Yansımalar”, https://ferhatkule.av.tr/italya-vatandaslik-kanununda-son-yapilan-degisiklikler-ve-hukuki-degerlendirme/, (Erişim Tarihi: 17.04.2025).
[3] Fiorelli, G. (2025). “The Role of Language in Migration Integration: Italian Policies.” European Immigration Policy Review, 10(4), 43-56.
[4] Rinaldi, D. (2025). “European Union Citizenship and the Implications of National Reforms.” European Citizenship Journal, 42(4), 189-203.