İran ve Rusya’dan Hürmüz’de Ortak Tatbikat Kararı ve Bölgesel İttifaklar

Paylaş

“Rusya Deniz Kuvvetleri Günü” kutlamalarına katılmak için St. Petersburg kentinde bulunan İran Deniz Kuvvetleri Komutanı Tümamiral Hüseyin Hanzade, iki ülke arasında askeri işbirliği anlaşması yapıldığını ve İran ile Rusya’nın deniz kuvvetlerinin bu yılın sonuna kadar Basra Körfezi, Hürmüz Boğazı ve Hint Okyanusu’nda ortak tatbikat yapacağını açıklamıştır.[1] Hiç şüphesiz bu adım, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Yemen ve İran açıklarında deniz güvenliğini sağlayacak bir askeri koalisyon kurma çabalarına yanıt veren bir gövde gösterisi niteliği taşımaktadır. Nitekim Washington, son birkaç ay içerisinde İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun Hürmüz Boğazı’nda gemilere saldırdığı iddiasıyla Ortadoğu’ya ek asker gönderme kararı almış ve bölgeye büyük savaş gemilerini yollamıştır. Kızıldeniz de dahil olmak üzere tüm Ortadoğu’dan sorumlu 5. Filo’yu Hürmüz Boğazı ve çevresinde konuşlandıran ABD, bölgede İran karşıtı bir deniz koalisyonu oluşturmak için yoğun çaba sarf etmektedir.

Öyle ki, son iki ay içerisinde Hürmüz Boğazı’ndaki petrol tankerlerinin saldırılara uğraması; ABD Hava Kuvvetleri’ne ait bir insansız hava aracının İran tarafından düşürülmesi; İngiltere ve İran arasında Cebelitarık ve Hürmüz boğazlarında gerçekleşen karşılıklı petrol tankerini alıkoyma hadiseleri, ABD’nin İran karşıtı koalisyon kurma çabalarını hızlandırmasına yol açmıştır. Bunun üzerine 5. Filo, Suudi Arabistan’ın başını çektiği Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleriyle birlikte uluslararası sularda “güvenlik devriyelerini artırmaya” ve işbirliğini hızlandırmaya başlamıştır.[2] Bu girişimler, ABD Donanması 5. Filosu Komutanı James Malloy ve ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General Kenneth McKenzie’nin 23-24 Temmuz 2019 tarihlerinde sırasıyla Bahreyn ve Kuveyt’teki üst düzey askeri yetkililerle yaptığı toplantılarla somut bir hal almıştır. Birleşik Krallık Donanması’nın Hürmüz Boğazı’nın seyrüsefer güvenliği için HMS Duncan savaş gemisini bölgeye yollaması ise İngiltere’nin bölgede kurulan İran karşıtı koalisyonda, ABD’yle birlikte ön saflarda yer alacağına işaret etmektedir. Buna karşılık İran, Rusya’yla Hürmüz Boğazı’nda ortak tatbikat kararı alarak ABD’nin kuracağı askeri koalisyon karşısında yeni bir cephe oluşturmaktadır.

Ülkelerin savunma yeteneklerinin test edildiği askeri tatbikatlar, aynı zamanda düşmana korku salmayı amaçlayan caydırıcı nitelikteki eylemlerdir. 2012 sonrası süreçte Hürmüz Boğazı ve Umman Denizi çevresindeki askeri tatbikatlarına hız veren İran, 2017 yılında Çin’le birlikte Hürmüz Boğazı’nda ortak tatbikat düzenlemiştir.[3] Bunun yanı sıra 2015 yılından itibaren Rusya’yla beraber Hazar Denizi’nde çeşitli tatbikatlar gerçekleştiren İran, bu askeri işbirliğini günümüzde Hint Okyanusu’na taşımayı amaçlamaktadır. Hint Okyanusu bağlamında dikkat çeken Çin ise ABD’nin Asya-Pasifik’teki etkinliğine karşı, Rusya’yla ortak askeri manevralar gerçekleştirse de son iki yıl içerisinde İran’la Hürmüz Boğazı’nda yeni bir tatbikata girişmemiştir. Bunun en önemli sebebi ise Çin’in ABD’nin petrol yaptırımları sonrasında Hürmüz Boğazı’nda yükselen gerginliği daha fazla tırmandırmak istememesidir.

Benzer bir şekilde Türkiye de bölge ülkelerinden Pakistan, Azerbaycan, Afganistan ve Özbekistan’la ortak tatbikatlar düzenlerken; bu konuda İran’la herhangi bir işbirliği kurmamaktadır. Hatta Türkiye, İran’la birlikte terör örgütü PKK’ya karşı ortak operasyon düzenleme konusunda bile çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadır. Türkiye, en son 15-26 Temmuz 2019 tarihleri arasında Pakistan’la “Ayyıldız-2019” ortak tatbikatını gerçekleştirmiştir. Bunun yanı sıra Türkiye ve Pakistan, “Turgutreis-I II ve III” tatbikatlarında ve “AMAN-2019” manevralarında bir araya gelmiştir. Kısacası Ankara, Hint Okyanusu’nda Tahran yerine İslamabad’la ittifak yapmayı tercih etmektedir. Ayrıca Türkiye, Doğu Akdeniz’de de “Mavi Vatan-2019” ve “Denizkurdu-2019” tatbikatlarını gerçekleştirerek bölgedeki çıkarlarını tek başına koruyabileceğini de gözler önüne sermiştir. Öte yandan İran da ulusal güvenliğini yakından ilgilendiren Hürmüz Boğazı ve çevresinde büyük tatbikatlar düzenlemektedir. Diğer bir ifadeyle, tıpkı Türkiye gibi İran da yakın çevresinin güvenliğini tek başına sağlayabileceğini ve bunun için bölgeden de olsa yabancı bir desteğe ihtiyaç duymadığını ortaya koymaktadır. Dolayısıyla Ankara ve Tahran’ın yakın çevrelerine birbirlerini davet etmekten imtina ettikleri ifade edilebilir. Bu kapsamda ne Türkiye, İran’ı Doğu Akdeniz’e; ne de İran, Türkiye’yi Hürmüz Boğazı’na ortak tatbikat için davet etmektedir. Bunun yerine İran, Hürmüz Boğazı’nda ABD’ye göz dağı vermek amacıyla Türkiye yerine Rusya’yla işbirliği yapmayı tercih etmektedir.

Halbuki son yıllarda ABD’nin baskılarına karşı ortak direnç gösteren Ankara, Moskova ve Tahran üçlüsü, düşmanlara göz dağı vermek adına başta Doğu Akdeniz ve Hürmüz Boğazı olmak üzere Karadeniz, Hazar Denizi ve Hint Okyanusu’nda ortak tatbikatlar düzenleyebilir. Ancak bu noktada ulusal çıkarlar ve taraflar arasındaki rekabet devreye girmektedir. Bu nedenle de Rusya ve İran’ın Türkiye’yi Hazar’a davet etmesi pek mümkün görünmemektedir. Aynı şekilde İran’ı ortak tatbikat için Akdeniz ve Karadeniz’e davet etmek de Türkiye’nin çıkarlarını zedeleyebilir. Buna karşılık Doğu Akdeniz’deki askeri tatbikatlar üzerinden bölgede yeni ittifaklar kurulmaktadır. Bu bağlamda 2019 yılının Nisan ayında Yunanistan, Mısır ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, “Medusa 8” tatbikatını düzenlerken; aynı yılın Temmuz ayında da Mısır ve Fransa “Ramses 1” tatbikatını gerçekleştirmiştir. Kızıldeniz’de ise Mısır, ABD ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında “Kartal Selamı-2019” tatbikatı düzenlenmiştir. Diğer taraftan Rusya, Doğu Akdeniz’de gerçekleştirdiği askeri tatbikatlarda, iyi niyet göstergesi olarak Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki sahaya ilişkin planlamalarını iptal etmiş ve bu alana Rus gemilerini göndermemiştir.[4]

ABD, İran’a karşı uluslararası bir deniz koalisyonu oluşturmaya çabalarken; Türkiye ve Rusya’nın alacağı pozisyon oldukça önemlidir. Rusya, Hürmüz’de ortak tatbikat kararıyla İran’ın yanında yer alacağını gösterirken; Türkiye, ABD’yle olan ikili sorunlarına bir yenisini daha eklemek istememektedir. Öyle ki Türkiye’nin elinde, ABD’ye mesaj vermek için yeterince seçenek vardır. Fırat’ın doğusuna operasyon ve Doğu Akdeniz’deki askeri tatbikatlar bunlardan bazılarıdır. ABD’nin elinde ise S-400 meselesiyle ilgili olarak ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) kartı bulunmaktadır. ABD’nin güvenli bölge konusunda Türkiye’yle uzlaşamaması veya CAATSA yaptırımlarını devreye sokması halinde ise Türkiye, daha büyük hamleler gerçekleştirmek adına İran’la ortak tatbikatı gündemine alabilir. Kısacası ABD-Türkiye ilişkileri, hassas bir denge üzerine kuruludur. Bu ortamda Türkiye’nin İran’la ortak askeri tatbikatı gündeme getirmesi mümkün görünmemektedir. Üstelik Hürmüz’deki gelişmeler, Türkiye’nin değil; İran’ın sorunudur. Aslında İran’ın ABD’ye gözdağı vermek için Türkiye’yi Hürmüz’de ortak tatbikata çağırması, büyük bir caydırıcılık niteliği taşıyacaktır. Bunun karşılığında İran, Doğu Akdeniz’de Türkiye ve Rusya’yla ortak tatbikat yapmayı teklif edebilir. Ancak İran’ın Akdeniz’e ulaşması konusunda Türkiye ve Rusya’nın çekinceleri vardır. Bu sebeple de Türkiye, Doğu Akdeniz’de İran yerine Rusya’yla ortak tatbikat yapmayı tercih edecektir.


[1] “İran ve Rusya Hürmüz Boğazı’nda Ortak Tatbikat Yapacak”, Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/iran-ve-rusya-hurmuz-bogazinda-ortak-tatbikat-yapacak/1544412, (Erişim Tarihi: 30.07.2019).

[2] “ABD 5. Filosu: Körfez İşbirliği Ülkeleri Uluslararası Sularda İşbirliğini Artırıyor”, BBC, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-48326212, (Erişim Tarihi: 30.07.2019).

[3] “İran ve Çin’den Basra Körfezi’nde Ortak Tatbikat”, NTV, https://www.ntv.com.tr/dunya/iran-ve-cinden-basra-korfezinde-ortak-tatbikat,OwQimQ_ep06sEBlAvTQCPg, (Erişim Tarihi: 30.07.2019).

[4] “Tatbikatlar Savaşı”, Yeni Şafak, https://www.yenisafak.com/gundem/tatbikatlar-savasi-3398683, (Erişim Tarihi: 30.07.2019).

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Benzer İçerikler