Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi’nin 1 Temmuz 2019 tarihinde başkomutan sıfatıyla imzaladığı askeri kararnamede, Haşdi Şabi’ye bağlı grupların adını taşıyan tüm büroların kapatılacağı, bu grupların Başkomutanın emirleri doğrultusunda hareket etme yükümlülüğünün olduğu ve bundan sonra milis güçler için “tugay” ve “alay” gibi askeri isimlerin kullanılacağı belirtilmiştir. Irak Ordusu’na katılmayı reddeden grupların ise silahlarını bırakarak bir sivil toplum örgütüne veya siyasi partiye dönüşebileceği vurgulanmıştır. Şüphesiz, Bağdat Hükümeti’nin almış olduğu son kararla birlikte ulusal egemenliğin ve asker-sivil ayrımının pekiştirilmesi hedeflenmiştir. Bu kararın alınmasındaki temel faktör, İran’ın güdümünde hareket eden söz konu yapılanmanın son aylarda Irak’taki Amerikan unsurlarına gerçekleştiği misilleme saldırıların giderek artması ve ülkenin ulusal güvenliğini doğrudan tehdit etmeye başlamasıdır.
Nitekim Bağdat hükümeti, uzun bir süredir Amerikalı yetkililerin Haşdi Şabi’nin kontrol altına alınması yönündeki baskılarına maruz kalmaktaydı. Hatta ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, gerekli adımların atılmaması halinde Haşdi Şabi’ye askeri güçle karşılık verileceği konusunda Bağdat hükümetini uyarmıştı.[1] ABD-İran geriliminin tırmandığı bir dönemde taraflar arasındaki savaşa sahne olmaktan endişe eden Bağdat hükümeti, İran’ın güdümündeki bu güçleri kontrol altına alarak ülkenin savaşa sürüklemesini engellemeye çalışmaktadır. Bu kararnameyle birlikte Haşdi Şabi’nin tamamen Irak Ordusu’na bağlı hareket etmesi planlasa da bunun tam anlamıyla gerçekleşemeyeceği ve bu grupların tugay adı altında İran’dan talimat almaya devam edeceği öngörülmektedir.
Bu kararnamedeki asıl önemli kısım, Haşdi Şabi’nin “siyaset” ile “Ordu’ya bağlı askeri güç olmak” arasında tercih yapmaya zorlanmasıdır. Zira Haşdi Şabi’nin Irak siyasetindeki ağırlığını giderek arttırdığı bilinmektedir. Örneğin, 2018 yılının Mayıs ayında yapılan parlamento seçimlerinde Mukteda el Sadr’ın ardından ikinci olan Fetih Koalisyonu, büyük oranda Haşdi Şabi gruplarından oluşmaktadır. Bu sebeple, başta Haşdi Şabi’ye bağlı Bedir Örgütü ve aynı zamanda Fetih Koalisyonu Lideri Hadi El Amiri olmak üzere yine Haşdi Şabi Genel Başkanı ve aynı zamanda Milli Güvenlik Müsteşarı Falih el Feyyad gibi isimlerin Irak siyaseti ve bürokrasisindeki geleceği de tartışmaya açılmaktadır. Fakat görünürde bu isimler veya siyasi partiler halihazırda silahlı bir gücü temsil etmedikleri için söz konusu kararı eleştirmek bir yana desteklediklerini açıklamaktadır.[2] Daha açık bir ifadeyle Haşdi Şabi’nin siyasi kanadını oluşturan söz konusu partilerin ofisleri, silahlı bir milis gücü temsil etmedikleri için varlıklarını koruyabilecekler.
Dolayısıyla Fetih Koalisyonu’nun başını çeken Bedir Örgütü ve Asaib Ehli Hak gibi gruplar, bu sayede Haşdi Şabi’nin tamamen lağvedilmesi ihtimalinin ortadan kalkacağı düşüncesiyle bu kararı desteklemektedirler. En son Selahaddin, Musul ve Anbar bölgesinde DEAŞ’a karşı başlatılan operasyonla ilgili açıklamalarda bulunan Haşdi Şabi Komutanı Zeki Muratlı, “Operasyonu Haşdi Şabi ile Irak Ordusu birlikte yapıyor. Haşdi Şabi artık Irak Ordusuyla ortak operasyon başlatacak.” ifadesini kullanmıştır.[3] Bu açıklama, Haşdi Şabi’nin Irak Ordusu’ndan bağımsız hareket etme ve karar alma mekanizmasının olduğuna işaret etmektedir. Irak Başbakanı’nın imzaladığı son kararnamede, talimatların uygulanması için 31 Temmuz’a kadar süre tanınmış olsa da Haşdi Şabi’nin tam anlamıyla Irak Ordusu’na entegre olması beklenmemektedir. Söz konusu yapılanma, Irak Ordusu’nda tugay veya alay gibi isimler altında kalıcı hale gelecek, fakat emir-komuta anlamında İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) bağlı Kudüs Gücü’nün etkinliği sürecektir.
Haşdi Şabi’nin meşrulaştırılmasına yönelik bir başka adım da 2016 yılında atılmıştır. O dönemde Haşdi Şabi, ilk önce Ulusal Güvenlik Müsteşarlığı’na bağlı bir birime ve ardından Başbakanlığa bağlı özerk bir kuruma dönüştürülmüştü. Irak Başbakanı, aldığı son kararla birlikte Haşdi Şabi milislerinin Irak Ordusu’na ve Polis güçlerine entegre edileceğini belirtmiştir.[4] Fakat bu karar sonrasında fiili anlamda Haşdi Şabi’nin İran’la ilişkileri sona ermeyecek, aksine Irak Ordusu bünyesinde İran etkisi daha güçlü bir şekilde hissedilecektir. Diğer bir ifadeyle Irak Ordusu içinde yeni bir “DMO” doğacaktır. Dolayısıyla ülkenin istikrarı ve güvenliği için alınan bu karar, Irak Ordusu’nu Amerikan güçleriyle doğrudan karşı karşıya bırakacaktır. Nitekim, Hadi Şabi tugaylarının Irak Ordusu üniformasıyla Amerikan unsurlarına gerçekleştireceği saldırılardan İran değil, Irak hükümeti sorumlu olacaktır. Halihazırda Haşdi Şabi, Irak Başbakanlığa bağlı bir yapıda olmasına rağmen büyük oranda İran güdümü altındadır. Bu sebeple ABD, Şii milislerin son iki ay içerisinde Irak’taki diplomatik ve askeri üslerine gerçekleşen saldırılardan İran’ı sorumlu tutmaktadır. Kısacası Irak, Haşdi Şabi kararı sonrası ABD-İran arasındaki savaşın seslerini daha yüksek bir şekilde, belki de Bağdat’tan duymaya başlayacaktır.
[1] “Arap Zirvesi’nde İran Anlaşmazlığı”, VOA, https://www.amerikaninsesi.com/a/arap-zirvesinde-iran-anlasmazligi/4940622.html, (Erişim Tarihi: 09.07.2019).
[2] “Irak’ta Haşdi Şabi’nin Kapatılması Kararı Memnuniyetle Karşılandı”, Şarkul Avsat, https://bit.ly/2xF85S4, (Erişim Tarihi: 09.07.2019).
[3] “Haşdi Şabi Komutanı: Irak-Suriye Sınırında IŞİD’e Karşı Geniş Kapsamlı Operasyon Başlattık”, Sputnik, https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201907071039584847-hasdi-sabi-komutani-irak-suriye-sinirinda-iside-karsi-genis-kapsamli-operasyon-baslattik/, (Erişim Tarihi: 09.07.2019).
[4] “Shiite Militias React Angrily To Decree Integrating Them into Iraqi Forces”, Al Monitor, https://www.al-monitor.com/pulse/originals/2019/07/iraq-pmu-iraq-us-saudi.html, (Erişim Tarihi: 09.07.2019).