Hint-Pasifik Bölgesinin “Yeni Yıldızı” QUAD: Zayıflıklar, Fırsatlar, Tehditler ve Avantajlar

Paylaş

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Atlantik düzeninin gücü, günümüzde daha önce test edilmediği kadar ciddi bir meydan okumayla karşı karşıyadır. 1980’li yıllarda başlattığı ekonomik ve kültürel reformlarla Çin, ihracata dayalı ekonomisi ve ucuz iş gücüyle uluslararası sistemin dikkatini Asya’ya çekmeyi başarmıştır. Çin’in yükselişinin ilk adımları Batı ittifakı içinde yer almasıyla başlamış ve 2012 yılına kadar devam etmiştir. 2012 yılında Çin Komünist Partisi’nin başına geçen Şi Jinping, seleflerinin izlediği “niyetini gizle” politikasının yerine “Çin Rüyası” stratejisi dahilinde ülkesini yeniden ayağa kaldıracak politikalar uygulamıştır.[1] Bu sebeple “Kuşak-Yol Projesi”, “Asya Altyapı Yatırım Bankası”, “Made in China 2025” ve “Military-Civil Fusion” gibi projeler ortaya çıkmıştır.

Çin’in uluslararası siteme entegre olmasını uzun bir süre destekleyen Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Pekin’in artan gücüne paralel olarak yeni politikalar geliştirmektedir. Barack Obama’nın ABD Başkanı seçilmesi ve Asya’ya yönelik ekonomik ve diplomatik hamlesinin ardından gelen Donald Trump’ın söz konusu hamleleri güvenlik alanına taşıması, bölge dinamiklerini etkilemiş ve yeni güvenlik algılamalarının oluşmasına neden olmuştur.

Günümüzde Hint-Pasifik bölgesinde ortaya çıkan Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (Quadrilateral Security Dialogue, QUAD), yükselen Çin varlığının bir sonucu olarak görülmektedir. 2004 yılında Hint Okyanusu’nda meydana gelen tsunaminin yaralarını sarmak için bir araya gelen Japonya, ABD, Hindistan ve Avustralya, “Tsunami Çekirdek Grubu” olarak adlandırılmış ve QUAD’ın temellerini atmışlardır. Bu buluşmanın ardından 2007 yılında Filipinler’de yapılan ASEAN Bölgesel Forumu’nda bir araya gelen dört ülke, resmi olarak QUAD girişimini başlatmıştır. QUAD’ın kuruluşunun akabinde yapılan Malabar Askeri Tatbikatı ise Çin’in yoğun eleştirilerine maruz kalmış ve özellikle de Avustralya ve Hindistan’ın bu tepkiden çekinmesiyle birlikte QUAD girişimi sonlandırılmıştır.

Mevzubahis başarısızlığın temel sebepleri ise Çin tehdidinin o dönemde henüz hissedilmemesi, dört ülkenin ortak çıkarlar etrafında birleşememesi ve QUAD’ın ideolojik zeminini oluşturan Japonya Eski Başbakanı Shinzo Abe’nin istifasıdır. 2007 yılından 10 sene sonra QUAD ülkeleri tekrar bir araya gelmiş ve bu girişimi yeniden başlatma kararı almıştır. 2021 senesinde devlet başkanları düzeyinde ilk toplantısını yapan Hindistan, ABD, Japonya ve Avustralya “QUAD Ruhu” başlıklı bir vizyon ortaya koymuşlardır.[2]

QUAD: 2.0’ın bölgede yarattığı etki gün geçtikçe artmaktadır. Artan Çin tehdidi, bölge ülkelerini ortak bir kaygı etrafında birleştirmiştir. Bu tehdidi karşılamada önemli bir diyalog ortaklığı yaratan QUAD, Atlantik ittifakı için bölgede birtakım riskler, fırsatlar, tehditler ve avantajlar barındırmaktadır.

Avantajlar

Günümüzde dünya ticaretinin yaklaşık %80’i deniz yollarından geçmektedir. Bu ticaretin en yoğun olduğu bölgeler ise Hint-Pasifik bölgesi boyunca uzanan transit geçit noktalarıdır. Bu sebeple küresel güç olmanın başlıca unsurlarından biri de geçiş yollarının bulunduğu denizlere hâkim olmaktır. Bu bilinçten hareketle Çin, son yıllarda kendi deniz kuvvetlerini modernize etme ve etki alanını büyütme çabası içerisindedir. Çin’in artan donanma gücünün karşısında QUAD ülkeleri, önemli bir güç projeksiyonuna sahiptir. Aşağıdaki tabloda Çin ve QUAD ülkelerinin donanma kapasiteleri verilmiştir:

Kaynak: “How is China Modernizing its Navy?”, China Power Project, https://chinapower.csis.org/china-naval-modernization/, (Erişim Tarihi: 11.06.2021).

ABD, dünyanın en büyük donanma gücüne ve bu gücün getirdiği avantajla birçok okyanusta ve denizde askeri operasyon yapabilme yeteneğine sahiptir. Japonya ve Avustralya da ada ülkeleri olarak önemli deniz gücüne ve hafızasına sahiptirler. Hindistan ise bulunduğu konum itibarıyla Hint Okyanusu’nda mühim bir coğrafi güçtür. Buna karşılık Çin, 18.000 km’den fazla kıyı şeridine ve üç milyon km2’lik karasularına sahip olmasına rağmen, geçmişten günümüze, önemli bir deniz ülkesi olarak görülmemiştir.[3] Sayısal olarak ABD Donanması’nı 2020 yılı itibarıyla geçmiş olsa bile önemli bir gösterge olan “tonaj kapasitesi” dikkate alındığında Çin, ABD’nin gerisinde kalmıştır.[4]

QUAD’ın bir diğer avantajıysa savaş tecrübesidir. ABD, İkinci Dünya Savaşı’ndan beri dünyanın çeşitli noktalarında kara, hava ve deniz savaşları yapmış ve bu savaşlardan edindiği tecrübeleri kurmay hafızasına kaydetmiştir. Ayrıca ABD hem QUAD ülkeleriyle hem de bölge ülkeleriyle çok sayıda deniz tatbikatı düzenleyip olası savaş durumunda ittifaklar arası koordinasyon becerisini arttırmaktadır. Bu amaçla QUAD ülkeleri, Hint-Pasifik bölgesinde Rim of the Pacific (RIMPAC), Exercise Talisman Sabre 21 (TS21), Exercise Malabar, Cooperation Afloat Readiness and Training (CARAT), Cobra Gold, Southeast Asia Cooperation and Training (SECAT), Khaan Quest ve Varuna Naval Exercises gibi tatbikatlar düzenlemektedir.

QUAD’ın savaş ve tatbikat gücü karşısında Çin’in tehdit oluşturabilecek bir savaş tecrübesi yoktur. 1988 yılında Johnson South Reef üzerinde Vietnam’la yapılan küçük çaplı bir deniz çatışması ve 1979 yılında Vietnam Ordusu’yla yapılan savaş dışında herhangi bir savaş tecrübesi bulunmamaktadır. İki gücün deniz kuvvetleri değerlendirildiğinde, QUAD lehine bariz bir üstünlük göze çarpmaktadır. Bu güç sayesinde QUAD ülkeleri, Hint-Pasifik bölgesinde deniz ticaretini denetleyebilir ve gerekli gördüğünde blokaj uygulayabilir.

Tehditler

Yeni bir coğrafi alan tanımlaması olan Hint-Pasifik, birçok ülkenin dikkatini çekmiş ve bu yönde strateji geliştirmelerine neden olmuştur. Bunun sonucu olarak dünya siyasetinin ağırlık merkezi bu coğrafyaya kaymıştır. Ticari hareketliliğin artmasına neden olan bu yöneliş, aynı zamanda bazı güvenlik tehditleri de barındırmaktadır. Bölgede gerçekleşen tatbikatların sıklığı ve Çin’in Güney Çin Denizi’nin büyük bir bölümünü içiren ve birçok ülkeyle deniz yetki alanları sorunu yaratan “9 Çizgi Hattı” stratejisi, denizlerde olası bir sıcak çatışma ihtimalini gündeme getirmektedir. Özellikle Tayvan Boğazı’nda yaşanması muhtemel bir çatışma son yıllarda dile getirilmektedir. Çin Boğazlar Akademisi’nin (The China Cross-Strait Academy) son yaptığı araştırma, Tayvan Boğazı’ndaki çatışma riskinin tüm zamanların en yüksek seviyesinde olduğunu söylemektedir.[5]

Avustralya Eski Savunma Bakanı Christopher Pyne, Tayvan’ın büyük olasılıkla bir sonraki çatışma alanı olacağını ve Hint-Pasifik bölgesinde savaş riskinin giderek arttığını söylemiştir.[6] ABD’nin askeri gücünü Hint-Pasifiğe kaydırması da bu riski arttırmaktadır.

Çin Ulusal Güney Çin Denizi Araştırmaları Enstitüsü’nün (China’s National Institute for South China Sea Studies) raporuna göre, ABD Donanma gemilerinin yüzde 60’ı, ordusunun yüzde 55’i ve Amerikan deniz piyadelerinin üçte ikisi Hint-Pasifik Komutanlığı’na bağlıdır.[7]

Hint-Pasifik Komutanlığı Başkanı Amiral Philip Davidson, 2021 yılının Mart ayında Kongre’ye sunduğu öneride, Çin’e karşı üstünlük kurmak için 27,3 milyar dolar ek bütçe talep etmiştir. Bölge ülkelerinin nükleer savaş kapasitesi de düşünüldüğünde, Hint-Pasifik’in giderek silahlandırılması, yaşanabilecek küçük bir kıvılcımın önü alınamayacak bir savaşa dönüşme ihtimalini arttırmaktadır.

Zayıflıklar

QUAD’ın 2017 yılında tekrar canlanması ve 2021 senesinde devlet başkanları düzeyinde yapılan ilk toplantısı, Hint-Pasifik’e güçlü bir dönüş olarak yorumlanmıştır. Buna karşılık QUAD, hala karşılıklı beyanlar, ikili ya da çoklu diplomatik temaslar, ortak deklarasyonlar ve sözlü hedefler üzerinden yürümektedir. Mevcut yapıda QUAD’ın herhangi bir tüzüğü, yasası ya da yönergesi yoktur. Buna bağlı olarak hukuki bir yaptırım gücü de bulunmamaktadır.

QUAD ülkelerini bir arada tutan güç Çin tehdididir. Yazılı bir misyon ve vizyon eksikliği mevzubahis ittifakın hedeflerinin sorgulanmasına neden olmaktadır. Bu durum ise bölgede Çin’le teritoryal çatışma yaşayan Vietnam ve Filipinler gibi ülkelerin henüz QUAD’a seçenek olarak bakmamasına sebebiyet vermektedir. Kurumsal yapının olmamasının bir başka zorluğu, QUAD içindeki ülkelerin farklı güvenlik ve ekonomik çıkarları gündeme getirmesine ve dağınık bir görüntü sergilemesine yol açmaktadır. QUAD’a katılımın nasıl olacağı ve karar alma süreçlerinin nasıl işleyeceği gibi konuların belirsizliği koruması, ittifakın eksiklikleri arasında görülmektedir.

Ekonomi, QUAD’ın bir başka “aşil topuğu”dur. Çin, ihracat temelli ekonomik sistemiyle ve 2013 yılında başlattığı Kuşak-Yol Projesi ve Asya Altyapı Yatırım Bankası gibi enstrümanlarla bölge ülkeleri üzerinde önemli bir ekonomik güç elde etmiştir. Özellikle QUAD içindeki Avustralya’nın Çin’e olan ekonomik bağımlılığı, QUAD’ın içinde kırılganlık yaratmaktadır. Çin, Avustralya’nın toplam ticaretinin %29’unu oluşturmaktadır. 2019-2020 yılı içerisinde ticaret hacmi 251 milyar dolara ulaşmıştır. Özellikle turizm ve eğitim alanında Çin, Avustralya için vazgeçilmez bir konumdadır.[8] Ayrıca Çin, Japonya’nın en büyük ihracat pazarı ve ticaret ortağıdır. Hindistan’la sınır çatışmaları yaşamasına rağmen Çin, Hindistan’ın da en büyük ticaret ortağıdır.[9] Bu açıdan bakıldığında Çin’le ekonomik ilişkiler, QUAD’ın Çin’e karşı duruşunu zayıflatmaktadır.

Fırsatlar

Hint-Pasifik bölgesinin dört önemli aktörünü bir araya getiren QUAD, hem bölge ülkeleri hem de bölge dışı aktörler için fırsatlar sunmaktadır. Özellikle bölgenin giderek öneminin artması ve Atlantik ağırlıklı sistemin Pasifik’e kayması, bölgede gerçekleşen girişimlerin önemini arttırmaktadır. Bu yüzden QUAD, bölgeye ilgi duyan dış ülkeleri ve Çin tehdidine karşı olan aktörleri kendi bünyesine katarak uluslararası sistem içinde “kurala dayalı düzen” (rule-based order) fikrini devam ettirecek etkiyi yaratabilir. Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu Motegi, QUAD’ın; ASEAN, Ortadoğu, Avrupa ve Afrika’yla birlikte çalışması gerektiğini, bunun sonucunda kurala dayalı uluslararası düzenin etkili bir şekilde korunabileceğini söylemiştir.[10]

QUAD’ın hem bölgeye hem de katılımcı devletlere sunabileceği bir başka fırsat ekonomik projelerdir. Hem QUAD ülkelerinin hem de bölge devletlerinin Çin’e olan iktisadi bağımlılığı, yapılanmanın “zayıf karnı”dır. Bu sebeple başta ABD olmak üzere bölge ülkeleri, Çin’e alternatif tedarik zincirleri yaratmanın peşindedir. Bu amaçla da 2020 senesinin Eylül ayında Washington yönetiminin destekleriyle; Hindistan, Avustralya ve Japonya Ticaret Bakanları bir araya gelerek, Çin’e olan bağımlılıklarını azaltmak için bir “Tedarik Zinciri Esnekliği Girişimi’ni (Supply Chain Resilience İnitiative)” başlatmıştır.[11]

Ayrıca G-7 ülkelerinin bu ay içinde duyurulacağı beklenilen “Temiz Yeşil Girişimi (Clean Green Initiative)”, Çin’in Kuşak-Yol Projesi’ne alternatif yaratmayı amaçlamaktadır.[12] Halihazırda ABD, Güneydoğu Asya ülkeleriyle ticaretini arttırmakta ve Çin’in ABD’ye yaptığı ihracatı azaltmaktadır. ASEAN bölgesinden ABD’ye gelen toplam deniz taşımacılığı hacmi 2020 yılında artarak ilk kez %20’nin üzerine çıkarmıştır. Buna karşılık Çin menşeili deniz taşımacılığının payı iki yıl üst üste azalmıştır. 2021 yılının Ocak ayı itibarıyla ASEAN bölgesinin ABD’ye giden konteynır taşımacılığı içindeki payı %23,3’e ulaşmıştır.[13]

Sonuç

Neticede QUAD, Washington yönetiminin Çin’i çevreleme stratejisi dahilinde değerlendirilmesi gereken bir güvenlik oluşumudur. Bölge devletlerinin ve bölge dışı aktörlerin (Almanya, İngiltere vb.) Hint-Pasifik söylemine ilgisi arttıkça, buna paralel olarak QUAD’ın da önemi giderek artacaktır. Yapılanmanın henüz yasal bir altyapısının olmaması mühim bir eksiklik olarak değerlendirilirken; Çin’in artan donanma gücü ve bölgede uygulamak istediği “sinosentrik düzen”, QUAD’ın hukuki altyapı sürecini hızlandıracaktır. “Yeni Asya NATO’su” olarak da addedilen ittifak, kara gücü olmaktan ziyade; yeni bir deniz gücü olarak Hint-Pasifik’teki etkisini arttıracaktır.


[1] “What does Xi Jinping’s China Dream mean?”, BBC News, https://www.bbc.com/news/world-asia-china-22726375, (Erişim Tarihi: 08.06.2021).

[2] “Quad Leaders’ Joint Statement: “The Spirit of the Quad””, The White House, https://www.whitehouse.gov/briefing-room/statements-releases/2021/03/12/quad-leaders-joint-statement-the-spirit-of-the-quad/, (Erişim Tarihi: 08.06.2021).

[3] Wu Xiaoyan, “China’s Sea Power Nation Strategy”, Institute for Security and Development Policy, 2014, s. 5

[4] “How is China Modernizing its Navy?”, China Power Project, https://chinapower.csis.org/china-naval-modernization/, (Erişim Tarihi: 11.06.2021).

[5] William Zheng, “Risk of Taiwan Strait Conflict ‘At All-Time High’, Beijing-Backed Think Tank Says”, South China Morning Post, https://www.scmp.com/news/china/military/article/3134248/risk-taiwan-strait-conflict-all-time-high-beijing-backed-think, (Erişim Tarihi: 11.06.2021).

[6] Andrew Greene, “Former defence minister Christopher Pyne Warns of Potential War with China in the Indo-Pacific Region”, ABC News, https://www.abc.net.au/news/2021-04-12/christopher-pyne-potential-conflict-china-politics/100064226, (Erişim Tarihi: 11.06.2021).

[7] Liu Xuanzun, “China Releases Report on US Military Presence in Asia-Pacific, Warns of Increased Conflict Risk”, Global Times, https://www.globaltimes.cn/page/202006/1192340.shtml, (Erişim Tarihi: 11.06.2021).

[8] “China Country Brief”, Australian Government Department of Foreign Affairs and Trade, https://www.dfat.gov.au/geo/china/china-country-brief, (Erişim Tarihi: 11.06.2021).

[9] Debasish Roy Chowdhury, “Quad is Key to Biden’s Strategy in Asia, But the Four-Way Alliance Is Ambiguous and Contradictory”, Time, https://time.com/5947674/quad-biden-china/, (Erişim Tarihi: 11.06.2021).

[10] Ken Moriyasu, “Quad Should Work with ASEAN, Europe, Middle East and Africa: Motegi”, Nikkei Asia, https://asia.nikkei.com/Politics/International-relations/Indo-Pacific/Quad-should-work-with-ASEAN-Europe-Middle-East-and-Africa-Motegi, (Erişim Tarihi: 11.06.2021).

[11] Enrico D’Ambrogio, “The Quad: An Emerging Multilateral Security Framework of Democracies in the Indo-Pacific Region”, European Parliamentary Research Service, s. 9.

[12] Alberto Nardelli, “G-7 Set to Back Green Rival to China’s Belt and Road Program”, Bloomberg, https://www.bloomberg.com/news/articles/2021-06-01/g-7-set-to-back-green-rival-to-china-s-belt-and-road-program, (Erişim Tarihi: 11.06.2021).

[13] “ASEAN Share of US-Bound Container Shipping Reaches 20%”, Hellenic Shipping News, https://www.hellenicshippingnews.com/asean-share-of-us-bound-container-shipping-reaches-20/, (Erişim Tarihi: 11.06.2021).

Mustafa Cem KOYUNCU
Mustafa Cem KOYUNCU
Mustafa Cem Koyuncu, Karabük Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler bölümünde Master öğrencisi olup Hint-Pasifik Bölgesi, ABD-Çin Rekabeti, uluslararası güvenlik, jeopolitik ve stratejik araştırmalar alanları üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Karabük Üniversitesi’nde eğitimine başlamadan önce, Boğaziçi Üniversitesinde Lisans eğitimini tamamlamıştır. Özel sektörde yöneticilik tecrübesi kazanmasının ardından Koyuncu, kariyerine ANKASAM’da devam etmektedir. Koyuncu, ileri seviyede İngilizce bilmektedir.

Benzer İçerikler